28 Şubat 2023 gecesi, saatler 23:20’yi vurduğunda, Tempi’nin dar vadisinde zaman durdu. Karanlık, yalnızca ay ışığının solgun yansımasıyla değil, bir felaketin gölgesiyle kaplanmıştı. Atina’dan Selanik’e doğru yol alan yolcu treni, 350’den fazla umudu, hayali, korkuyu taşıyordu. Karşı yönden gelen yük treni ise sessizce, bilinmez bir kaderle ilerliyordu. İki çelik dev, aynı rayda buluştu; ne bir uyarı, ne bir fren sesi, sadece metalin metale çarpan vahşi çığlığı.
Çarpışma, adeta bir deprem gibiydi. Vagonlar raylardan fırladı, bazıları alevler içinde yitip gitti. İlk iki vagon, çarpışmanın şiddetiyle hurdaya döndü; içindeki hayatlar, bir anlık sessizliğin ardından sonsuzluğa karıştı. Yangın, duman, çığlıklar…
Hava, nefes yerine zehirle doldu. “Nefes alamıyorum,” diye fısıldayan bir ses, telefon hattının ötesine son sözlerini bırakıyordu: “Marty, seni seviyorum.” O an, bir kızın veda busesi, Tempi’nin soğuk toprağına düşen bir damla gözyaşı oldu.
Kurtulanlar, enkazın arasından çıkarken gözlerinde korkunun izini taşıyordu. Bir yolcu, “10-15 saniye sarsıldık, camlar patladı, kablolar sarktı, sonra alevler…” diye anlatıyordu. Yangın, umutları yuttu; patlamalar, sessizliği paramparça etti. İtfaiyeciler, vinçler, ambulanslar… Hepsi, bir hayat daha kurtarabilmek için zamana karşı yarıştı. Ama bazıları için çok geçti. Yanan vagonların içinde, bayram tatilinden dönen öğrenciler, ailelerine kavuşmayı bekleyen çocuklar, hayalleri yarım kalan gençler vardı.
Tempi, o gece sadece bir kaza yeri değildi; bir yara, bir çığlık, bir isyandı. Larissa’nın kuzeyindeki bu vadi, 57 canın sonsuzluğa uğurlandığı bir mezar oldu. Hayatta kalan 250 yolcu, Selanik’e taşındı, ama geride kalanlar için hiçbir otobüs hareket etmedi. Onlar, alevlerin arasında, dumanın koynunda, rayların soğukluğunda kaldı.
Günler geçti, ama Tempi’nin acısı dinmedi. Sokaklar öfkeyle doldu; Atina, Selanik, Larissa, yüz binlerin adalet arayışıyla yankılandı. “Katiller!” diye haykıran sesler, ihmali, vurdumduymazlığı, yıllardır modernize edilmeyen demiryollarını suçladı. Bir ses kaydı ortaya çıktı; yük treninin yasa dışı kimyasallar taşıdığı, patlamaların bu yüzden olduğu söylendi. Gerçek, bir bıçak gibi saplandı yüreklere: Bu bir kaza değil, bir cinayetti.
Tempi’nin çığlığı hâlâ havada asılı. Maria Karistianou, kurbanların yakınlarından biri, “Biz haykırıyoruz, Brüksel’e kadar duyulsun istiyoruz,” diyordu. Ama o gece, o vagonlarda sıkışanlar için artık hiçbir ses, hiçbir adalet geri gelmeyecek. Onlar, bir ülkenin vicdanında derin bir yara, bir annenin gözyaşında bitmeyen bir ağıt olarak kaldı…
***
Yunanistan bugün ülke çapında grevde!
Bugün, Yunanistan'da 28 Şubat 2023'te 57 kişinin hayatını kaybettiği Tempi tren faciasının ikinci yıldönümü.
Bugün Yunanistan genelinde işçiler; demiryolu altyapısındaki yüzde 55’lik sinyalizasyon eksikliği, özelleştirmeler ve kazanın örtbas edilme girişimlerine karşı 24 saatlik genel grev ilan ederek hesap sorma ve adalet talep etme mücadelesi veriyor.
Bu kitlesel grev, sadece kaybedilen gençlerin ve işçilerin acı anısını yaşatmakla kalmayıp, kapitalist çıkarların öncelik kazandığı, neoliberal reformların insan hayatını hiçe sayan uygulamalarına karşı örgütlü emek gücünün ne denli güçlü olduğunu gözler önüne seriyor.
Bugün saat 11:00'den yazıyı yazdığım şu ana kadar halk tüm meydanlarda protesto için buluşmuş durumda. Kamu sektörü çalışanları, ulaştırma çalışanları ve sivil toplum gruplarını bir araya getiren bugünkü protestolar, hükümet yetkililerinden tam hesap verebilirlik ve insan hayatı yerine kâra öncelik veren kemer sıkma önlemlerine kesin bir son verilmesini talep ediyor.
Ne enteresan ülkeler var ama değil mi?