Toplumda, işyerinde, ailede, okulda zorbalık

Abone Ol

Bir gün biraz zaman ayırıp bir okul bahçesinde oynayan çocukları izleyin. Neşeyle koşturup oynayan, yüzleri gülen, gürültü yapan birçok çocuk göreceksiniz. Biraz daha zaman ayırıp, biraz daha dikkatli bakın. Bütün çocukların yüz ifadelerini inceleyin. Mutlaka bir kenarda, oyun dışı bırakılmış, yalnız duran bir çocuk göreceksiniz. Onun yüzünü dikkatle inceleyin. Büyük bir olasılıkla onun yüzünün gülmediğini, belki kahrolduğunu ayrımsayacaksınız.

Bu çocuklar için anaokulundan başlayarak okulda olmak sıkıntılı, zevksiz, tatsız, hatta kahredici bir duygudur. Onlar bu duyguyu sürekli yaşarlar, yalnızca oyun dışı bırakıldıklarında ya da onlarla uğraşıldığında değil. Onlar bu duyguyu sınıfta, okuldan eve giderken, pazar akşamları, geceleri yattıklarında, her sabah kalktıklarında yani her yerde ve her zaman yaşarlar. Birçoğu bu duyguyu yetişkin yaşamlarına da taşır.

Duygusal İşkence

Benzer bir biçimde, işyerinde de yalnız yemek yiyen, ailede kendini dışlanmış hisseden kişiler vardır. Yani bu duygular yalnızca okulda yaşanmaz. İşyerinde, toplumda, ailede, her yerde yaşanır. Çocuklarıyla birlik olup anneyi dışlayan, alay eden baba da vardır, bazen bunu yapan anne de. Kardeşlerden birisi zorba, diğeri ezilen olabilir. Yani zorbalık ailede başlar, okulda devam eder. Son durağı işyeridir.

Bu kişiler kötü davranışla bir defa karşılaştıklarında huzursuz olmazlar, bu tür tek başına olan olaylarla baş edilebilirler. Sürekli olduğunda, onlar da sürekli huzursuzluk yaşarlar, kaygı gibi. Bu tür duygusal zorbalık dediğimiz davranışlarla karşılaşanlar sürekli bir gerginlik, huzursuzluk yaşarlar. Bu hafif rahatsızlık duygusundan, terör duygusuna kadar uzanan geniş bir perspektiftir. Birçok okulda, işyerinde bu kişilere yardımcı olacak bir düzen yoktur. Onlar duygusal işkenceyi yaşarlar, ama ne kimse onlara yardımcı olur ne de onlar yardım istemeyi akıl eder.

Özgüveni Sarsıcı Yaşam Deneyimleri

Bu kısır döngü yıllarca sürebilir. Bu kişilerin bir kısmı yalnızlığı yeğ tutar duruma gelir, bir kısmı yaşamdan kendilerini çekerler. En aşırı durumda bu nedenle yaşamlarını sonlandıran bireyler de vardır. Yıllar sonra bu kişiler başlarına gelenleri her ayrıntısı ile adlar, tarihler vererek, o günkü duygularını anlatabilirler.

Bu anılar yaşamları boyu onlarla kalır. Bu anılar onların duygusal ve psikolojik gelişimlerinin önemli bir parçasıdır. Sorun yalnızca oyuna alınmamak, dışlanmak değildir. Hoşa gitmeyen bir isim takma, alay etme de olabilir. Herkes için bu tür yaşam deneyimleri çok kırıcı ve özgüveni sarsıcıdır. Bu tür yaşam deneyimleri sıradan, günlük olaylar gibi görünür.

Açılan Derin Yaralar

Fiziksel şiddet gibi hemen ayrımsanmayabilir ve üzerinde durulmaya değer gibi görünmeyebilir. Sinsi, gizli yaşam deneyimleridir ama en az fiziksel şiddet kadar iz bırakır. ‘Derin yaralar’ açarlar. Belki de fiziksel şiddetten daha çoktur açtıkları yaralar. Çocuklar bu yaşam deneyimlerini yalnızca okulda yaşıtlarıyla yaşamazlar. İsim takma, alay etme gibi davranışları bazen öz anne ve babalarından veya okulda öğretmenlerinden de görebilirler.

Bu anne- babalar ve öğretmenler, çocuklarda açtıkları yaraların bilincinde olsalar, bu tür sözlerden mutlaka kaçınacaklardır. Sözel şiddetin duygusal açıdan fiziksel şiddet kadar yaralayıcı olduğunu çoğu kişi fark etmez. Zorbalık hem okulda, çocuklar, gençler arasında hem de yetişkinler arasında görülür. Yine, benzer bir şekilde, fiziksel şiddet gibi gözle görülür, elle tutulur olmadığı için fark edilemez, ya da fark edilmesi yıllar alır.

Çocuklarını Ayıran Anne-Babalar

Yetişkinler de birbirlerine isim takabilirler, hoş olmayan biçimlerde hitap edebilirler. Bu, yetişkinler arası da bu sürekli bir durum olabilir. Eşine karşı aptal, salak, spastik, şişko, kepçe (kulak) gibi sözcükler kullanan birçok kişi vardır. Bu tür sözler aynı çocuklarda olduğuna benzer şekilde yetişkinlerde de derin yaralar açar.

Yine, yetişkinlerde akrabalar, arkadaşlar arası bir grup olup birisini dışlama, etkinliklere almama, haber vermeme olaylarına da rastlanır. Duygusal zorbalığın yanı sıra karısını, çocuklarını, kız kardeşini döven birçok erkek onlara fiziksel zorbalık uygulamaktadır. Anne veya baba bir çocuğunu ayırıp, şımartıp, diğerini dışlayabilirler.

Zorbalık, Çok Önemli ama Yokmuş gibi Davranılan bir Konudur

Okullarda öğrencilerden birbirlerine, öğretmenlerden öğrencilere, hatta son yıllarda bazen öğrencilerden öğretmenlerine yönelik zorbalığa sıkça rastlanmaktadır. Bunun dışında, zorbalık toplumda, ailede, işyerinde, komşulukta, birçok yerde yetişkinden çocuğa veya yetişkinden yetişkine şekliyle karşımıza çıkmaktadır. Toplumun bu konuda bilinçlenmesi, zorbalığın ne zaman, nerede, ne biçimde olduğunu bilmesi ve kişilerin kendini bundan koruması önemli bir gereksinmedir.

Burada ‘Zorbalık’ sözcüğü ile ne kastettiğimizi açıklamak önemlidir. Ayrıca, zorbalığı diğer tatsız olan ve toplum tarafından hoş karşılanmayan davranışlardan ayırt etmek de önemlidir. Zorbalığın içinde zorba tarafından kullanılan bir ‘güç’ söz konusudur. Zorbanın hedefi karşısındakini ezmek, incitmektir. Genelde bu duygusal ya da psikolojik incitmedir, bazen fiziksel incitme de olabilir.

Ezilen Sürekli Korku Yaşar

Dalga geçme, alay etme, oyuna almama, dışlama, suçlamalarla baskı yapma, isim takma ya da tehdit etme gibi davranışlara duygusal zorbalık diyoruz. Zorbalık sözcüğünün kökü zorlamaktan gelmektedir. Bundan zorla bir şey yaptırmak, ya da duyguları, davranışları zorlamak anlamı da çıkabilir.

Psikoloji ve psikiyatri literatüründe bu kavrama en yakın kullanılan istismar, ihmal, kötüye kullanım gibi sözcükler kullanılsa bile bu sözcükler ‘Zorbalık’ sözcüğünün tam karşılığı olmamaktadır. İstismar sözcüğü cinsel istismar gibi konuları da çağrıştırmaktadır. Oysa ‘Zorbalık’ konusunun içinde cinsel istismara pek rastlanmaz. İstismar sözcüğünün karşılığı İngilizcede ‘abuse’ olup zorbalıktan (bullying, mobbing) daha ağır bir anlam içermektedir.

Bu yazının içeriğinde cinsel istismar konusu yer almamaktadır. Terim karışıklığına neden olmamak için burada ‘Zorbalık’ sözcüğünü ‘bullying’in karşılığı olarak kullandığımı belirtmek isterim. Zorbalığın en önemli özelliği uzun süreli olmasıdır. Ezilen bir sonrasını düşünerek ve bu davranışın yineleneceğini bilerek sürekli korku yaşar.

Sürekli ise Zorbalık

Çocuklar bazen kavgada incinebilirler ya da korkabilirler. Bazen bir çocuk diğerini itebilir, bağırabilir, aşağılayabilir ve hatta vurabilir. Eğer bir defaya mahsus ise buna zorbalık denmez, zorbalık belirtisi olabilir. Eğer ileride böyle bir durum engellenebilecek ise bu yine zorbalık değildir. Burada incinen çocuk, ezen, saldırgan çocukla sürekli bu türden bir ilişki içinde değildir. Tabii bu durumda da öğretmenler yine devreye girip gereğini yapmalıdır.

Uzun süreli de olsa, bir defaya özgü de olsa hiçbir okul, hiçbir şekilde bir çocuğun canının yanmasına, aşağılanmasına, üzülmesine ya da korkmasına izin vermemelidir. Hiç kimsenin bir diğerinin canını yakmaya, aşağılamaya, üzmeye ya da korkutmaya hakkı yoktur. Bu ilke, okul yönetiminin davranış yönetimi ile ilgili bir ilkesi olmalıdır.

Zorba Kimdir?

Statü, kazanç, çıkar, heyecan ya da grup içi etkileşim gereksinmelerini karşılamak için belirli bir şekilde davranan kişi ya da grup. Ve kişinin/grubun bu davranışı diğer kişi/kişilerin hak ve gereksinmelerini tanımaz, o kişilere zarar verir.

Zorbalık Nedir?

· Sosyal bir davranıştır, genelde bir grubu kapsar.

· Bir süreyi kapsar, birden fazladır, tekrarlanır.

· İçinde bir güç dengesizliği vardır. (Sayı, yaş, boy, cins, bilgi gibi)

· Gücü elinde tutmak isteyenlerin gereksinmelerini karşılar.

· Bunu engellemeye gücü yetmeyen kişilere zarar verir.

· Birçok şekilde olabilir: Sözel, fiziksel, psikolojik...

Herkes yaşamının bir noktasında zorbalık yapmış olabilir. Zorbalığa liderlik yapmış olmasa bile izleyici olmuş olabilir. Ancak yarattıkları incinmenin ayrımında olmamış olabilirler. Bu davranış kişilerin kendileri hakkında açıklaması zor olan bir davranıştır. Ancak, hatırlanması gereken; beğenilmeyenin zorbalık davranışı olduğudur-kişi değil...

Ezilen:

· Diğerlerinin davranışından zarar gören

· Ve bu zararlı davranışı durduracak ya da karşılık verecek kaynak, statü, bilgi, beceri, donanıma sahip olmayan kişi ya da grup.

Herkesin başına gelebilir. Yanlış zamanda yanlış yerde olmak, ezilmek için yeterli neden olabilir. Zorbalığın yol açtığı duygusal gerginlik ve sıkıntı okul başarısını da etkiler. Zorbalıkla karşılaşan öğrenciler öğrenme güçlüğü de çekebilir. Okuldan kaçmaya, okula geç kalmaya ve aşırı durumlarda intihara yol açabilir.

Zorbalıkla Herkes Karşılaşabilir

Kızların üçte biri, erkeklerin dörtte biri okul yaşamlarının bir zamanında zorbalık nedeniyle okula gitmekten korkarlar. Okul müdürlerinin ve öğretmenlerin öğrenciler arası her çeşit zorbalığı önlemek görevi vardır. Zorbalık işaretlerine karşı dikkatli olmalı ve gördükleri anda müdahale etmelidirler.

Zorbalık genellikle teneffüslerde olduğu için nöbetçi öğretmenlere çok görev düşmektedir. Özellikle okuldan okula nakil giden öğrenciler zorbalıkla karşılaşabilirler. Nakil yapmış öğrenciler duyarlıkla izlenmelidir. Veli ile erken ilişki kurulmalıdır. Benzer bir şekilde aileye veya işyerine yeni giren kişi zorbalıkla karşılaşabilir. Haftaya nasıl üstesinden gelinmeli ile devam edeceğim…