Güncel

Su kıtlığı kapıda: İzmir için deniz suyu senaryosu!

İzmir’de su krizi sebebiyle kesintiler devam ederken, Tahtalı Barajı’nın doluluk oranı yüzde 1’in altına düştü. Denizden su arıtma uygulaması için öneride bulunan Çevre Mühendisi M. Faruk İşgenç, Urla, Foça ya da Çeşme gibi denize kıyısı olan ilçelerde küçük tesis kurularak, 2 yıl süre ile gözlem yapılması gerektiğini dile getirdi.

Abone Ol

Berivan KAYA/EGEDESONSÖZ- İzmir’de su krizi devam ederken barajlarda doluluk oranları her geçen gün azalıyor. Su krizi sebebiyle İzmir’in ilçelerinde her gece sular kesilmeye devam ediyor.

Bugün itibariyle Tahtalı Barajı’nda doluluk oranı yüzde 1’in altına düşerken, Gördes Barajı’nın ölü hacminden su alınıyor.

DENİZİ KIYISI OLAN İLÇELERE KÜÇÜK TESİS KURULMALI
Denizden su arıtma uygulamasının zorunlu hale gelebileceğine dikkat çeken Çevre Mühendisi M. Faruk İşgenç, Urla, Foça ya da Çeşme gibi denize kıyısı olan ilçelerde küçük tesis kurularak, 2 yıl süre ile gözlem yapılması gerektiğini dile getirdi. Faruk İşgenç açıklamasında, “İlk anda hemen çok büyük kapasiteli, 1 milyon kişinin suyunu sağlayacağız gibi şeyler yerine çok daha küçük, 5-10 bin metreküp kapasiteli bir tesis kurulabilir. Deniz kıyısında Urla, Foça ya da Çeşme’de ihtiyaca bağlı olarak tesisi kuralım ve izleyelim. Ön görülmeyen ne tür riskleri var bir bakalım ve tanıyalım. Biz de ulus olarak, ‘en büyük’ algısı var. En büyük olmak değil en iyisi olmak önemli. Nitelik önemlidir. Kuraklık süreçleri deniz suyunun da kullanımını zorunlu kılacak. O vakit çok yakında gelecektir. Benim önerim bugünden yarına dev bir tesis kurmayalım, daha mütevazi tesis ile 2 yıl ciddi anlamda inceleme yapmak gerekiyor” dedi.

METREKÜPÜ 100 LİRAYA GELEBİLİR
Denizden su arıtma anlamına gelen desalinasyon uygulamasının maliyetlerine dikkat çeken Faruk İşgenç, “Su fakirliği olan ülkeler yoğun bir şekilde deniz suyundan içme suyu üretebiliyorlar. Burada mesele maliyet meselesi. Türkiye’de bunun örneği Avşa Adası’dır. İller Bankası tarafından yapıldı ve zaman içerisinde kapasitesi arttırıldı. Şunu unutmamak lazım. Zaman içerisinde bu işlemin birim maliyeti düşse de bir metreküp su için de 45,50 gibi bir rakamdan bahsediliyor. Bu sadece işletmenin maliyeti. Su deposuna iletilmesi, şebekeye verilmesi gibi maliyetleri de eklediğimizde metreküpü 100 liraya gelebilir” ifadelerine yer verdi.

DERİNLERDEN ÇIKAN SU YAŞLI OLUR
İZSU’nun yüzde 45 civarında yüzeysel su kaynaklarından su temin ettiğini belirten İşgenç, “Geri kalan oranı da yeraltı suyundan elde ediyor. Yüzeysel su kaynaklarından en büyüğü Tahtalı Barajı’ndan artı su temin edilemiyor, hem kalite açısından hem de miktar çok azaldı. Gördes zaten problemli bir tesisti. Gördes’in ölü hacimden su almak riskli çünkü daha kirli. 2 büyük kaynak da artık yetmiyor. Pratikte mevcut kuyuların kapasitesine yakın kapasite oluşturabilirsek sorun hafifler. Mevcut kaynaklar kadar yeni kaynaklar bulmak teknik olarak ve maliyet açısından kolay değil. Başka bir risk bizi bekliyor. Giderek daha derinlere iniyoruz. Daha derinlerden çekilen su daha yaşlı sular. Bu sulardaki çözülmüş inorganik ya da organik maddeler çok daha fazla. Bu suların sadece dezenfeksiyonla şehre verilmesini önleyecek bir konsantrasyona sahip olabileceği anlamına gelir. Biz bunu arseniklerden biliyoruz. Halkapınar’daki arsenik tesislerinin kurulma nedeni buradan ortaya çıktı. Giderek daha derinden su aldığımız zaman arsenik ya da başka parametreler açısından içme suyu standartlarını sağlayamayacak nitelikte sular bulabiliriz. Bu da ekstra arıtmalar yapmayı gündeme getirebilir. Günlük hızlı çözüm bulma ihtiyacının bir sonucu” dedi.

YÖNETENLERİN GÖNLÜNDEN SİHİRLİ FORMÜL GEÇİYOR
Faruk İşgenç açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi;

“Türkiye’de 15 yıldır kuraklığın geleceğini, su kısıtının artacağı hep konuşuluyordu. Şimdi görüyoruz ki bunlar hep konuşma düzeyinde kalmış. Bunun gereği olan planlamalar yapılmamış, yatırımlar yapılmamış, projeler dahi hazır hale getirilmemiş. Bunları konuşmuşuz ancak konuştuğumuz yerde kalmışız. Bugün sanki ilk defa duyuyormuşuz gibi yaşıyoruz. Biraz geç kalındı. Meteorolojik olaylar rastgeledir. Yarının ne getireceği doğrudan söylenemez ancak genel eğilim kuraklıktır. Yağışlarımızın süresi kısaldı ancak şiddeti arttı. Yeraltını çok besleyen bir yağış şekli yok. Kasım ve Aralık’ta alınan yağışlara baktığımızda barajların doluluk oranına etkileri olmadı. Kenti yönetenlerin hep gönüllerinden geçen sihirli formül olsa da uygulasak oluyor. Maalesef öyle bir şey yok. Karamsar fakat gerçekçi. Dün yapmadığımız ödevleri bugün yapma zamanı. Barajlar aynı nehrin üzerinde ise birbirinin suyunu alır. DSİ sitesinde İzmir’de planlanmış barajlar var. Birtakım barajlar planlanmış ama kimisi hiç başlamamış. Merkezi yönetim de bir takım bilgiye sahip olmakla beraber gereğini zamanında yapmamış.”