Size bir sivrisinek masalı anlatayım mı?

Abone Ol
Size bir sivrisinek masalı anlatayım mı?
Anlat…
Anlat demekle olmaz, size bir sivrisinek masalı anlatayım mı?
Eeee anlat…
Eeee anlat demekle olmaz, size bir sivrisinek masalı anlatayım mı?
Anlatacaksan anlat be…
Anlatacaksan anlat be demekle olmaz, size bir sivrisinek masalı anlatayım mı?

***

Susmakla olmaz, size bir sivrisinek masalı antlayım mı?
Tamam tamam kızmayın hemen… Ne yapayım, sinirlerim gergin bugün… Cinnetin eşiğindeyim… Zaten seçim bitmiş, derdi bitmemiş, gerim gerim gerilmişim…
Tam 3 gün oldu o söz konusu mahlukatlardan biri benimle psikolojik savaşa tutuşalı.. Üstelik her gece 1 - 0 önde…
Işık kapanmadan ortaya çıkmama, ışık kapanıp kurban uykuya dalana kadar bekleme, sonra da saldırma stratejisinden asla ödün vermiyor…
Mesleğinde en ileri noktaya varmış bir komandonun kamuflaj tekniği var uçuş rotasında… Bir an görünüyor havada uçarken, öbür an sırlara karışıyor... Canı sıkıldığı zamanlarda da sanıyorum ki ekşın olsun diye açık renkli bir düzlemin üzerine konup bekliyor… Terlik tam onikiden üzerine indiğinde hooop sivri kahkahalar atarak kaçıp gidiyor… Resmen ölüme meydan okuyor, kaçmayı başarıyor… Üstelik kimyasal silahlarda da uzmanlaşmış... Raid'e, Sheltox'a elektrikli aparatlara falan bana mısın demiyor… Bugünlerde son çare olarak odaya Napalm Bombası atmayı düşünüyorum, ama korkarım ki bu küçük şerefsiz yaratık, gerektiği zaman mekandan ışınlanarak ayrılmayı da biliyor ve beni delirten ''vızzzzzzzzzzz'' sesiyle kulağıma dadanmayı hayatının en önemli görevi olarak kabul ederek, geri döneceği karanlık saati bekliyor….

***

İşte buradan sesleniyorum sana, arkadaşım ne istiyorsun sen, kan mı derdin? Eğer tek derdin buysa, gidip sana her kan grubundan bir ünite kan alayım, koyayım odaya… Topla bütün arkadaşlarını gel, her gece alem yap… Lafı olmaz vallahi… Ama biliyorum senin derdin taze taze çekmek deriden, onun tadı başka… Tamam gel çek, o da kabulüm, nerden istersen hem de… Vallahi kanında değilim, senden mi esirgeyeceğim, git bacaklarımdan, ayaklarımdan kollarımdan ne kadar istiyorsan ısır em, sonrasındaki kaşıntıdan şikayet edersem, bunun için sana küfredersem, ahlaksızın önde gideyim….. Bu kadar da söz veriyorum… Ama yok…
Arkadaş sana kim kanın en güzeli kulak memesinde olur demiş bilmiyorum ısrarla oralarda dolaşıyorsun… Nasıl bütün bir gece minyatür vuvuzela kıvamında kulağımın etrafında dolanmayı beceriyorsun… Sessiz ol, uyandırma beni, gel canımı ye… Hatta açayım kalbimi, ordan taze taze em kanı, ama sessiz ol tek istediğim bu, uykumu bölme… Cinnet geçirtme…
Kulağıma doğru düzenlediğin akrobatik uçuşlar yetmiyormuş gibi dün gece gelip hangi ara becerdin bilmiyorum kulak mememi, küpelerin arasını ısırdın... Böyle stratejik bir yer olamaz yahu… Gün içinde sürekli olarak kulak mememi kaşırken etrafa ne tür sosyal mesajlar verdim, allah bilir artık…
Üstelik ısırık bir tane de değil, sanarsınız ki arkadaşlarını da alıp gelmiş, grup olarak dadanmış… Aha da buraya yazıyorum, eğer grup olarak dadandılarsa kanımı içip içip sapıtmışlar, kesin geceyi çorbacıda bitirmişlerdir ''Abi bir yer buldum inanamazsın, tam kulak memesi kıvamında…''

***

Uzun lafın kısası bu minik vuvuzelalar, benim evde 2011 yaz sezonunu, haftasonundan itibaren açtılar…
3 geceyi uykusuz geçirdikten sonra bugün sabahtan itibaren bir yandan kulak mememi kaşırken, bir yandan da düşündüm durdum… Bunlar bence belki de bizlere bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar… Yoksa neden gelip uzunca bir süre kulağımızın üzerinde vız vız vızıldayıp dursunlar ki… Mutlaka ama mutlaka bir şeyler anlatıyorlar… Ne bileyim gelecekten haber veriyorlardır veya öteki dünyadaki tanıdıklardan haber getiriyorlardır falan… Kulağın etrafında dakikakalarca çabaladığı halde, biz anlamayınca da sinirleniyor hayvancıklar tabii ''sen misin anlamayan'' deyip oramızı buramızı ısırıyorlar… Dikkatinizi çekerim, atalarımız bile 'anlayana sivrisinek saz' demişler… Anlamıyoruz işte…
Dipnot 1: İki önemli tespitim var, birincisi bunlar kesinlikle hemşirelerden daha iyi damar buluyorlar... Bazı hemşireler on denemeye ancak damarı tuttururken bu hayvanlar resmen nokta atışı yapıyorlar… İkincisi bunlar resmen ARh+ kanın hastası… Velhasıl, bana zürafa mı daha karakterli yoksa sivrisinek mi diye sorsalar hiç düşünmem zürafayı seçerim….Beni sokmayan yılan bin yaşasın derim…
Dipnot 2: İzmir ve çevresinde bunların bir de müteffikleri var… Yakarcalar… Sivrisineklerden bin kat da beterler… Gözle falan da görülmezler…. Cısssssssss şeklinde sokar kaçarlar… Böyle sevimsiz hayvanlara sempati katmak için midir acaba yanına ce – ca eklerinin getirilmesi, merak ediyorum, yakarca – kokarca – sokarca gibi… Ama bunlar beter beter, tanışmadıysanız tavsiye etmem, sivriyi mumla ararsınız…
Dipnot 3: Muhtemelen anne sivrisinekler, çocuk sivrisinekleri şöyle eğitmektedirler:
…Işıklar sönünce özellikle kulak bölgesinde dolaş, o sinir bozucu sesi çıkarmayı unutma sakın.. Işığı açmaya yeltendiğini gördüğün an odadaki en gizli noktayı keşfet ve oraya saklanıp kurbanının nafile çabasını seyrederek eğlen... Işık söndüğünde yine kulak bölgesi etrafındaki yerini al… Böyle yarım saat dayanabilirsen kurbanın pes edecektir, sen de istediğin, en lezzetli bölgeye yerleşip kan emmeye başlayabilirsin….

Dipnot 4:
Ona neden sivri sinek deniyor biliyor musunuz … Bu lakap, sanılanın aksine sipsivri burunları yüzünden takılmamış… İş yaşamındaki başarıları nedeniyle diğer sinekler arasından sivrilmişler ve bu lakabı hak etmişler… Asla ve kat'a diğer sineklerin gezdikleri yerlerde gezmezler, hatta muhtemelen ''bizim otla bokla işimiz olma diye'' de dalga geçerler… Bu yüzdendir ki ünlü bir sivrinin ''Sinek bu, ota da konar boka da'' deyişi insanlar arsında bile hayli yaygındır, benimsenmiştir…