Sen de yürü Kandıralı

Abone Ol
Çiçeği burnunda, yeni Genel Başkan ilk sınavını, tek kişilik kros ile verdi. Kemal Kılıçdaroğlu, önce koltuğa cuk oturdu, ardından kendini meydanlarda buldu. Tamamen doğaçlama, tiyatro oyuncuların sahneye çıkıp ordan burdan konuşup oyunu bitirmeleri gibi Kılıçdaroğlu da seçimleri böyle bitirdi.
Ancak dediğim gibi tek kişilik bir sahne almıştı. Şimdi ise yeni bir oyuna hazırlanıyor. Genel seçimlere, artık sonuçları tek başına omuzlamak yerine, ’“yeni açılım’” daha doğrusu ’“sözde açılım’” beylik laflarıyla, AKP'nin eskimiş taktiklerini kullanıp, kamplar yaparak, ilim bilim ve sanat dünyasını çağırarak bir şeyler yapma derdinde. Ancak yaptığı ve attığı tüm adımlar hep geride ve ileride tek bir adım yok. Yani ’“aman çok şaşırdım’” diyebileceğim hiç bir gelişme şimdilik yok. Ya da ’“tamam, CHP'yi bu proje iktidar yapar’” kıvılcımını henüz göremedim. Bunun tek suçlusu elbette Kemal Kılıçdaroğlu ve tek başına CHP değildir. Tabandan tavana hiç bir şey sorgulanmazsa, zaten hiç bir şeyin düzeleceği de yoktur.
Mesela hala, şu seçim sonrasında İzmir İl teşkilatı kendisini başarılı bulmaktadır. Bir de bunu Abdülrezzak Erten'e noter tasdiki gibi onaylatmazlar mı?Böyle bir başarıdan söz etmek için insanın biraz kör olması gerekmiyor mu?İl Başkanı, o yemek masası senin bu yemek masası benim deyip gezerek(Süleyman'ın yemek masası hariç) seçim çalışması yaparken, il yöneticileri zaten hasarlı ve sorunlu geldikleri koltuklarda kime neyin izahatini yapacaklardı.
Rıfat Nalbantoğlu’’nun Kemal Karataş’’tan sonra koltuğa oturduğu günlerde, KENT-AŞ işçileri ile Karşıyaka Belediyesi arasında yaşanan hem siyasi, hem sınıfsal gerginlikten prim elde edenler, sırf Önder Sav emri ile ’“Cevat’’ı yıpratın da ne yaparsanız yapın’” anlayışıyla işçi sınıfını, ’“işsiz sınıfı’” haline dönüştüren, o zamanın İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu’’na toz konmasın diye CHP il binasını basmak isteyen işçilere göz dağı veren, sendika yetkilisi, şimdi il yönetiminde bulunan arkadaş, seçimlerde işçilere ne vaat edebilirdi. Yani ’“HAYIR deyin, sizin işten atılmanıza ve Önder Sav'a meze olmanıza destek olacağım’” mı diyecekti. Maalesef herkesin siyasi pisliğini temizlemek işi yine büyük başkana kaldı ve Kent-Aş işçilerine el attı. Ama onun en zor günlerinde, Sayın sendikal yetililer ve il yöneticileri bakalım el atacak mı?
Bir yemek balonu atıldı ortaya, yemeğin kokusu taa İçişleri Bakanlığı’’ndan duyuldu. Zaten İzmir'i yok etmek için avuç ovuşturanlara yine gün doğdu. İzmirli bu şehirden Fettullah Gülen gibi adamları da çıkarmıştır. Ama bu şehir aynı zamanda Hasan Tahsinleri, efeleri, Çakıcıları da çıkarmıştır. Bu yüzden bu şehrin dengelerini ve hassasiyetlerini iyi ölçmek, halkın ruhunu iyi solumak gerekir.
Şimdi CHP ne yapsın?Bir yandan açılımları çok geriden takip eden bir yönetim kadrosu, diğer yandan örgütlerindeki ’“örgütsüzlükler ve haksızlıklar’”, ve bu da yetmezmiş gibi belediyelerden yükselen çatlak sesler.
Eğer CHP bu seçimlerde yine istenilen oranı yakalayamazsa, satrancın mat olan kısmında yerini korursa; bu benden ötürü değil, CHP 'den ötürü değil, Mustafa Kemal'den ötürü değil, Kemal Kılıçdaroğlu’’ndan ötürü de değil. Peki ya kimden ötürü?
Elbette ki senden ötürü, sana örgütü güvenip bırakmış, sense örgüte sahip çıkmamışsan senden ötürüdür. Cumhuriyet Bayramını dar alanlara sıkıştıranlaradır sözüm. Cumhuriyet halkın egemenlik günüdür. Eğer sen halkın, kendi kendini yönetme zafer gününü! halktan uzak,en lüks tesislerde üç beş elit partilinle kutlamayı düşünüyorsan, CHP’’nin seçim kazanmasını daha çook beklersiniz...!
CHP 'nin bu hali tam bizim Kandıralı askerin halini aldı. Askerde birliği geriden takip eden askere komutan; ’“sen de silahını omzuna koy Kandıralı, sen de hizaya geç Kandıralı, sen de yürü Kandıralı’” dediği gibi. Biz de hem CHP'ye ’“sen de açıl, sen de demokratlaş, sen de halkına in, sen de Yürü be CHP, sen de İktidar ol’” diyelim... Ve ayrıca, ’“Bre İl başkanı sen de halkın arasına in artık. Partililerini yeni tanıyormuş acemiliğindeki yemek ziyafetlerini bırak artık. Biraz da halkı tanı artık yahuuu... Bizim yerli Kandıralı'ya danışmanlar gelmiş, ama bakalım danışmana danışmayı akıl edecek mi?Bakalım danışman ’“hadi sende yürü’” diyecek mi?Umut fakirin ekmeğidir, ye Mehmet ’“umudu’” yeee...!