RÖPORTAJLAR
11 Şubat 2015 Çarşamba

Şehir kurtaran kadın

Hanzade Ünuz, Fark Yaratanlar'da çevre davalarının vazgeçilmez avukatı Şehrazat Mercan ile konuştu...

Şehir kurtaran kadın

Enerjisini, aklını, zamanını, birikimini insanlık için değerlendirmeyi tercih eden yürekli bir avukat tanımak ister misiniz?
Ailesi, kaderini biliyormuş gibi koymuş adını.

Şehrazat Mercan eskilerin deyimiyle ismiyle müsemma bir kadın.

Meğer  Şehrazat, “Şehir kurtaran” demekmiş…

Avukat Şehrazat Mercan’ı  çevre ve kentle ilgili değerlerin tehdit altında olduğu olaylarda hep en önde mücadele ederken gördük.

Son olarak Kemalpaşa İlçesi’nin Akalan köyünde kurulmak istenen taş ocağına karşı çıkarak iş makinelerine taş atarak direnen kadın, erkek, çoluk çocuğun yanındaydı avukat Şehrazat Mercan.

Mücadele etmekten korkmayan, güleryüzlü inatçılığıyla samimi bir kişi karşımda oturan.

Gelip geçtiğimiz şu hayatta, “Başka bir dünya yok…” diyerek  karşılıksız bir duruşla, sakin iddiaların da kazanabileceğini hepimize kanıtlayan Şehrazat Mercan’a sordum.

O da anlattı…
 

HANZADE ÜNUZ: Neden avukat oldunuz?

ŞEHRAZAT MERCAN:
Ben Samsun Vezirköprülü’yüm. İlçede lise yok, Sinop öğretmen okuluna gittim. Resim ve müziğe yetenekli öğrencileri İstanbul’da öğretmen okuluna çağırıyorlardı. Mavi tahta bavuluma eşyalarımı koydum, gittim. İstanbul Çapa Öğretmen Okulu’nda resim bölümünde okudum.

ÜNUZ: Öğretmen oldunuz da, hukuk nasıl başladı?

MERCAN:
Öğretmen oldum, İzmir’e Bergama’nın bir dağ köyüne geldim. 18 yaşımdayım, ayağımda kot pantolon, kırmızı kazak. Tek ben varım, öğretmen de benim, müdür de benim. Beş sınıfı birden okutuyorum. Bazen odun kesiyorum. Üç sene böyle geçti, ben hep İzmir’de hukuk fakültesi açılacak diye bekliyorum. Sınavlar açıldı, girdim kazandım. Bademler’de öğretmenlik yaparken hukuk fakültesini bitirdim. Beni Deniz Gezmişler çok etkiledi. Mahir, Hüseyin… Düşündüm, benim avukat olmam lazım dedim. Zaten 12 Eylül olmuştu. Sürülmüştüm, yargılanmıştım, bir sürü cezalar almıştım. Yani beni Milli Eğitim Bakanı yapsalar duracak halim kalmamıştı. Biz avukat olacağız, piyasaya dalacağız dedim.

ALSANCAK STADI’NI DA KURTARACAĞIZ

ÜNUZ: Nasıl oldu da, sonra çevre avukatı oldunuz?

MERCAN:
Aslında ilk başlangıcı katı atık depolama alanlarıyla ilgili. 1999 yılının Kasım ayı idi. Bizi köy kahvesine çağırdılar. Zaten bu işler hep köy kahvelerinde başlar (gülüyor). Ben o zaman CHP İl yönetimindeydim. Selçuk Ayhan da Başkandı. “Kemalpaşa Halilbeyli köyünden geldiler, çöp depolama alanı sorunu varmış, bir gidip bak sen avukatsın” dedi. Ben kalktım, gittim. Orada 8 ay gece gündüz çalıştık. Bergama’dan sonraki ilk eylemdi hatta o.

ÜNUZ: Şehrazat’ın anlamı nedir?

MERCAN:
Şehir kurtaran demek. Biz öyle çok kurtaramadık ama…

ÜNUZ: Olur mu canım, nereler kurtuldu mesela bugüne kadar sizin mücadelenizle?

MERCAN:
Kemalpaşa Halilbeyli kurtuldu, Saruhanlı Develi köyüne çöp depolama alanı yapılmak isteniyordu, su kaynağı bir vadiydi. 7 sene uğraştım, kurtuldu. Sığacık kurtuldu, balık çiftlikleri vardı. Hala birkaç tane kaldı, onları da çıkaracağız. Torbalı’da Saip ve Çapak köylerinde 1 milyon zeytin ağacı kurtuldu. İzmir’de inşallah Alsancak Statı’nı kurtaracağız. Kordon kurtuldu, Konak Meydanı kurtuldu. Herkesin payı var bu mücadelelerde. Noyan Özkan, Senih Özay. Kendi aramızda para toplayarak başvurduk mahkemeye. Onların sayesinde bugün Kordon’umuz var, Konak Meydanı’mız var.

TERCİHİMİZ İNSANDAN YANA

ÜNUZ: Akalan mücadelesi nasıl başladı?

MERCAN:
Ziraat Odası Başkanı beni aradı, konuyu anlattı. Hiç unutmuyorum 31 Aralık’tı. Arkadaşlarla o tarafa tatile gidecektik. Yolda köye bir uğrayalım, çıkarız dedim. Gittik ama çıkamadık. Kahveye bir gittik, son derece kafaları açık, hak hukuk peşinde köylüler. Jandarma komutanı gelmiş, elinde kroki anlatmaya çalışıyor. Taş ocağı size uzağa yapılacak diyor. Kırma eleme tesisi nerede olacak diyoruz? Köye 300 metre uzakta. Aslında toz sürekliliği olan tesislerdedir. Burada kiraz ve zeytin yetiştiriliyor.

ÜNUZ: Yoldan geçerken sizi bulmuş oldu köylüler?

MERCAN:
Aynen, yoldan geçerken buldular beni. Köy yönünden Allah verdi iki göz gibi bir durum. Tatil iptal tabi. Ben gerçekten bu konuda Türkiye’de en iyi bilen birkaç avukattan biriyim. Benim donanımım zaten hazırdı. Aralarında para toplamışlar, dava açılırken masraflar için bir miktar getirdiler verdiler. Köyün parası hala çantamda duruyor, harcamadım. Bir terslik olursa geri vereceğim.  Bu bir sosyal sorumluluk, karşı tarafta firmaların avukatlığını yapan, maden sektöründe olanlar var. Onlar bu işi bilmiyorlar ama bizden çok daha fazla kazandıkları kesin. Biz tercihimizi insandan, doğadan yana yaptık.

FAY HATTINA TAŞ OCAĞI

ÜNUZ: Tehlike nedir Akalan’da?


MERCAN
: (Haritada gösteriyor) Şurası köy, buradaki vadide bir fay hattı var. İşte taş ocağını fay hattının olduğu vadiye kuracaklar. İleriye kırma eleme tesisini kurmak istiyorlar. Mühendislerin raporuna göre burada heyelan var. Her şey köyün üzerine kayacak.

ÜNUZ: Bu izni alan özel bir firma mı?

MERCAN:
ÇED kapsam dışı kararını alan Karayolları Genel Müdürlüğü.  Karayolları’nın taşeron firması Özaltın firması. Onların da işçilerinin can güvenliği söz konusu.

ÜNUZ:  Devlete malzeme lazım, köye pardon mu denecek?

MERCAN
: İzmir – Gebze otoyolunun yapılması için malzeme çıkarması, bunu kırıp yola sermesi asfalt dökmesi lazım. Karayolları adına taşeron firma burayı kullanmak istiyor.

UCUZ OLSUN, VAHŞİ OLSUN!

ÜNUZ: Başka taş çıkaracak yer mi yok. Neden Akalan köyünün tepesi seçiliyor?

MERCAN:
İyi soru, şu anda özel taş ocakları da var. Ama daha pahalı gelir diye, ÇED filan aramadan, kontrolsüz çalışmak istiyorlar. Yeter ki, hızlı ve ucuz olsun. Vahşi bir yöntem. Ne kadar süre, ne kadar miktar, hangi kodlarda çalışacak hiçbir çalışma yok. Toz, kirlilik modellemesi… Hiçbir çalışma yok.

ÜNUZ: Şimdi bu iptal mi oldu?



MERCAN:
Biz 40 köylüyle birlikte dava açtık. Mahkeme Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın savunması gelinceye kadar yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bu bölgede zeytinlik ve kiraz bahçeleri var. Geçim kaynakları da gerçekten zeytin ve kiraz. Bunların çoğu pazarcı. Bornova’da, Kemalpaşa’da pazara çıkan üreticiler. Burada yapılmaması lazım, ÇED yaparak daha zararsız olmalı. Yol güzergahındaki tüm köyler ucu açık bir şekilde tehlike altında.

ÜNUZ: Bir devlet kuruluşu ÇED’siz nasıl iş yapabiliyor?

MERCAN:
Hah işte bam teli… İzmir – Gebze otoyolunu gerçekleştirme amacıyla diyerek her yönetmeliğe geçici 3. madde koyarak ÇED kapsam dışı düzenlemesi var. Bunu çevre yasasına da koydular. Anayasa Mahkemesi kısmen iptal etti.

ÇIKMAZ SOKAK

ÜNUZ: Türkiye’nin her yanı kevgir gibi kemiriliyor…

MERCAN
: Türkiye’de habire inşaat sektörü pompalanıyor. Bana göre inşaat sektörü çıkmaz sokak.

ÜNUZ: Valiliğin bu konudaki tavrını nasıl buluyorsunuz?

MERCAN:
Valiliğin emirle hareket ettiğini düşünüyorum. İrade kullanamıyor. Kim olursa olsun, Akalan’a bakan kişilerin gözünde bu iş burada yapılmaz dediğini görüyorsunuz. Sonuçta bu köyün başına taş düştü. Ancak başına gelen anlar. Onların da başına taş düşerse belki anlarlar… (Gülüyor) Vali Bey bir toplantıda, “Yol bitince kirazınızı 15 dakikada izmir’e götüreceksiniz” demiş. O taş ocaklarından sonra kiraz mı kalacak? Olmayan kiraza yol yap, bir mantığı yok.

RÜYALARIMA GİRİYOR

ÜNUZ: Köylüler ne diyor?

MERCAN:
Kentlerdeki konforun artması için tarım alanları müthiş bir baskı altında. Bu mücadeleler bir çok yerde var. Benim artık rüyalarıma giriyor. Bu furya nereye kadar gidecek bilmiyorum. İnsanlar artık tarım alanlarının, yaşam alanlarının, kendi topraklarının hoyratça kullanılmasına karşı duruyor. Örgütleniyorlar. Bu alanlar gıda yönünden bizi de, kentlileri de ilgilendiriyor. Bu topyekün bir mücadele. Akalan’da daha mücadele etmek zorunda olduklarını biliyorlar. Biz bu taş ocağını istemiyoruz diyorlar.

ÜNUZ: Uzlaşı nasıl olacak, dağlar tepeler taş ocağı oluyor?

MERCAN:
Uzlaşma filan olmaz. Sorunun derinleşeceğini düşünüyorum. Güvenlik paketine baktınız mı? Hakim kararı olmadan polis 24 saat alabilecek. İki gün tutacak. Yolda giderken arayacak.

ÜNUZ: Köylü ne yapsın peki?

MERCAN:
Kooperatifleşecekler. Ürettiğinizi değerlendirmek kooperatifle olur. Mücadele etmek, savunmak da dernekle olur. Keşke her köyün bir derneği olsa. Örgütlü mücadele lazım. Hayat örgütlenmektir zaten. Neden evleniriz, arkadaş ediniriz? Bunlar da bir nevi örgütlenmedir. Köylerin, yerinde geçinebilir olmasının ayaklarını oluşturuyor tüm bunlar. 


SOKAĞA ÇIKMAK LAZIM

ÜNUZ: Barolar Birliği Çevre Komisyonu’ndasınız…

MERCAN
: Evet, Çevre Kent Komisyonu’ndayım. İzmir Barosu’nda da komisyondayım. İzmir’deki sorunları Ankara gündemine de taşıyoruz.  Amacımız bu mücadeleye destek veren insanların sayısını artırmak. Ben mesela futbolu sevmem ama Alsancak Stadı ile ilgili dava açan Altaylı avukat arkadaşlara da destek verdim. İki idare davasını hazırladım. Bu da kente ilişkin bir konu. Hep kırsalda çalışmıyoruz.

ÜNUZ: İzmirliler birçok konuda anlaşamaz ama bu tür meselelerde biraraya geliyor…

MERCAN
: Bakmayın siz, İzmir’de herkes birbiri ile uğraşıyor gözükür ama İzmirli zoru gördü mü biraraya gelir.

ÜNUZ: Bıçak kemiğe dayanınca…

MERCAN:
İzmir aslında sokakta yaşar. Mesela ben panel  işinden de hoşlanmam. Çık sokağa, sokaktakilere anlat. Akalan’da geçen hafta toplantı yaptık, siz ÇED’in ne olduğunu biliyor musunuz dedim. Bilmiyorlar. Düğün salonunda ÇED nedir diye çok sade bir dille anlattım. Gayet güzel anladılar, alkışladılar. Aslında panel yapacağına, sokağa çıkmak lazım.



BİZDEN ÇİPRAS ÇIKMAZ

ÜNUZ: 2011’de CHP’den milletvekilliği aday adaylığınız var.

MERCAN:
Bizi seçmeyeceklerini bilerek aday olduk. Belki seçim çalışmalarında çalıştırırlar, bizden faydalanırlar diye düşündük. Ama öyle bir çalışma süreci yaşayamadık. Katkı koyalım dedik, olmadı. Hala da hazırlıklı olduklarını düşünmüyorum. Sağdan getirdikleri adayları görüyoruz ama CHP’nin oyu hiç değişmiyor. Birinde hata yaptın, ikincisinde yaptın ama neden ısrar ediyorsunuz?

ÜNUZ: Bizden Çipras çıkar mı?

MERCAN:
Bizden Çipras çıkmaz ama oradan dersler çıkarabiliriz. Bizde dinle siyaset çok fazla iç içe. Bizim yapımızdan bir Çipras çıkaramazsınız. Bizim toplumumuzda nikah kıymadan eşiyle iki çocuk sahibi olup, ateist olduğunu açıklayan biri.. Olsa olsa magazin figürü gibi Cem Uzan oldu. O da o kadar oldu. Bence işsizliğe çözümünü somutlaştıran, konuştuğu gibi davranabilen bir lider. Bu çok önemli, eğer bir lider önseçim dediyse önseçim yapması lazım. İnsanlar buna çok dikkatle bakıyor, şimdi herkesin beklentisi bu. Biz İzmir’den 15 milletvekili gönderdik. Bu CHP’nin toplam milletvekili sayısının yüzde 15’i. Çok ciddi bir rakam. Ama etkisini aynı derecede göremiyoruz. Simgesel olarak gördüğünüz az sayıda kişiyi koyarsınız ama asıl olarak katılımı ve yarışı sağlamak lazım. Aksi takdirde…

ÜNUZ: Depo muamelesi …

MERCAN:
(Gülüyor) Öyle görmemesi lazım. Öyle görmekten vazgeçmesi lazım. Mutlaka önseçim yapmak, talebi olan insanları yarıştırmak lazım. Ben İzmir’i bu konuda çok gerilimli görüyorum.

ÜNUZ: Peki hayal kuralım, siz mecliste olsaydınız neler  yapardınız?

MERCAN:
Birincisi düğüne gitmezdim. Cenazeye gitmezdim. Hakikaten gönül bağınız varsa başka ama sadece görünmek için gitmezdim.


AVM’YE DEĞİL, KÖYE GİDİN

ÜNUZ: Özverili bir hayat, hep mücadele ama acılaşmamışsınız, positif bir tavrınız var.

MERCAN:
Özveri ne biliyor musun? Herkes haftasonları AVM’lere gidiyor. Ben AVM’lere gitmiyorum, sevmiyorum. Sosyal yönden, sağlık yönünden son derece sağlıksız buluyorum. Bir sürü insan elektrik yüklü bir alana giriyorlar, ekonomik yükü ayrı. AVM’lere gitmeyince köylere gidiyoruz. Bu tür eylemlere gidiyoruz. Eylem yoksa Urla’ya giderim. Orada Yağcılar’dan, Özbek’ten, köylerden alışveriş yaparım.

ÜNUZ: AVM’ye değil, köye gidin diyorsunuz…

MERCAN:
Evet, evimizin yumurtasını, sütünü, sebzesini köylerden alıyoruz.

ÜNUZ: Bu zorlu hukuk mücadelelerinde tehdit edildiğiniz oldu mu?


MERCAN:
Bir arkadaş geldi bir seferinde, “Sen bu olayla fazla ilgileniyorsun, çok uğraşıyorsun. Ayağından vurulmak mı istiyorsun? “ dedi. Başka bir seferinde de “Burayla çok uğraşma, iyi para verecekler” dediler. Ama ben halkla beraberim, arkamda halk var. Ben hukuk arıyorum, başka bir şey istemiyorum ki. Zaten tüm bu karmaşanın içinden yine hukuk ile çıkacağız. Hukuk hepimizi eşitler. Benim için de geçerli, Başbakan için de, Cumhurbaşkanı için de aynı. Çare hukukta, adalette. Hani ilahi adalet denir ya. Ben geceleri rahat uyuyorum, çünkü yaptığım mücadelenin doğru olduğuna inanıyorum. Vicdanen rahat uyuyorum. Eğri büğrü iş yapanların rahat uyuduğunu sanmıyorum.

 
İzmir'in önü açık!
 
İzmirli kırılırız demedikçe siyaseti düşünmem
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Selçuk Ayhan 11 Aralık 2023 Pazartesi 15:34

Şehrazat hanım birlikte çalışmaktan zevk aldığım ender insanlardan biridir.Çalışkanlığına da dürüstlüğüne de kefilim.

Yorumu oyla      2      3  
11 Şubat 2015 Çarşamba 12:55

Reco Baba; Ben bu davalara 16 yıldır bakıyorum. Yeni merak değil. Ayrıca taş atıldığını söylediğiniz 7 Ocak günü, dava dilekçemi Mahkemeye yetiştirmek üzere büroda çalışıyordum. Ama çok canımı yakarlarsa taş da atabilirim.

Yorumu oyla      19      5  
reco baba 11 Şubat 2015 Çarşamba 11:35

yesile bir merak var acayip,herkes yesilci oldu bu aralar

Yorumu oyla      12      15  
reco baba 11 Şubat 2015 Çarşamba 10:38

buldozerlere tas atmis filan,koskoca avukat,hemde kadina yakisiyormu yani

Yorumu oyla      13      15  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
İzmir'in önü açık!
Gönül Soyoğul sordu, ekonomi profesörü Yaşar Uysal yanıtladı... Ekonomik veriler ışığında İzmir!
Maestro benim, kesinlikle!
CHP İzmir'in yeni patronuyla A'dan Z'ye... Gönül Soyoğul sordu, Bedri Serter yanıtladı...
Dünyadaki her eve Türk malı girmeli
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, EgedeSonsöz ...
 
Berkinler milletvekili olmak için mi öldü?
Ege’de Sonsöz Sohbetleri’ne konuk olan Yüksel Çakmur gazeteci Ümit Yaldız, ...
Ne istediler, vermedik!
AK Parti İzmir Milletvekili Aydın Şengül, Ege’deSonsöz Sohbetleri’nde ...
Ben Erdoğan değilim, yerime Davutoğlu bırakmam
Ege’deSonsöz Sohbetleri’ne konuk olan Atilla Sertel, gazeteci Ümit Yaldız, ...
 
Ankara İzmir'i yozlaştırıyor!
Ege’deSonsöz Sohbetleri’ne konuk olan İzmir Mimarlar Odası Başkanı Hasan ...
Ege'de yatırım yok!
Batıçim Genel Müdür Yardımcısı Feyyaz Ünal, Ege Bölgesi’nin Türkiye’nin ...
Çöp nimettir!
Dünyada atık yönetimi konusunda lider isimlerden Alman Remondis firmasının ...
 
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva