RÖPORTAJLAR
17 Ekim 2015 Cumartesi

Mutabakata kararlıyız

Ege’de SonSöz Sohbetleri’ne konuk olan MHP Grup Başkan Vekili, İzmir 1. Bölge milletvekili adayı Oktay Vural, gazeteciler Ümit Yaldız, Fahrettin Dokak, Gönül Soyoğul, Fatih Yapar ve Hanzade Ünuz’un sorularını yanıtladı.

Mutabakata kararlıyız

MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir 1. Bölge milletvekili adayı Oktay Vural, seçim çalışmaları kapsamında bulunduğu İzmir’de Ege’de SonSöz Sohbetleri’ne konuk oldu.

Ege’de SonSöz Sohbetleri’ne  konuk olan Oktay Vural ile Ankara’da yaşanan terör saldırısından bir gün önce söyleşi yaptık. Ancak ülke olarak yaşadığımız derin acıyla birlikte her şey anlamsızlaştı. Hepimizi terör sarsıntısı sardı. Kelimeler boğazda düğümlendi. Ve elimizdeki tüm röportajları yayınlamayı erteledik.

Şimdi elimizde Ankara öncesi ve sonrası diye niteleyebileceğimiz gündeme dair yeni sorular ekleyerek yaptığımız geniş bir Oktay Vural sohbeti var.

MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir 1. Bölge milletvekili adayı Oktay Vural’a Suriye krizinden, HDP’ye, İzmir Valisi’nden Binali Yıldırım’a, Türkiye’nin dış politikasından Ankara’da yaşanan terör katliamına kadar farklı çok konuları sorduk…

Oktay Vural da çözüm süreci, Türkiye’ye yansıması ve 7 Haziran sonrası yapılan koalisyon görüşmeleri hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı.

Türkiye’de yaşanan toplumsal yarılmanın doğuracağı büyük tehlikeye  dikkat çekti.

“Başka Türkiye yok” diyerek MHP’nin 1 Kasım seçimlerinden sonra bir koalisyon mutabakatını hükümete taşımakta kararlı olduğunun altını çizdi…
 

EGEDESONSÖZ: Suriye konusunda herkesin bir söz hakkı var da, Türkiye’nin söz hakkı yok gibi bir fotoğraf var. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

VURAL:
Değerli yalnızlık… Değerli olduğumuz bir vaka da, yalnız olduğumuz züğürt tesellisi. Biz bu coğrafyada 400 yıl boyunca Osmanlı barışı dediğimiz şeyin içinde kaldık. Kimsenin burnu kanamadı. Aradaki ihtilaflara girmedik. Ama maalesef Türkiye ihtilafların içerisine girmeye, taraf olmaya başladı. Suriye konusuna bakıldığında bizim orada güçlendirmemiz gereken politik muhalefetti. Siz politik muhalefeti, silahlı muhalefete çevirdiğiniz andan itibaren…

EGEDESONSÖZ: Taraf tutar mı olduk?

VURAL:
Türkiye yumuşak bir güç olmalıydı. İlişkileri geliştirerek dönüştüren bir güç olması gerekirdi. Bütün ilişkileri kullanacaksın… Amerika Birleşik Devletleri’nin bombaya ihtiyacı olabilir, Rusya’nın olabilir. Ama benim bombaya ve silaha ihtiyacım yok. Benim kültüre, konuşmaya, karşılıklı ilişkiye ihtiyacım var. Güven duyulabilen bir komşu olmamız gerekiyor. Komşuya güven olmazsa ne yaparsınız? Ev alma, komşu al diyorlar. Böyle bakıldığı zaman Türkiye maalesef yabancı ülkelerin geliştirdiği inisiyatifler istikametinde hareket etmek zorunda kaldı. Suriye’yi Suriyeliler yönetecek. Ben yönetmeyeceğim. Biz bu gücü kullanamadık.

EGEDESONSÖZ: Suriyeli mülteciler sorunu da yaşıyoruz…

VURAL:
Bedeli kim ödüyor? Türkiye’nin ödediği masraflar var. Peki onların dışındaki bedel? Topluma yansıyan bedeller… Bunların hepsi dış maliyetlerdir. Mesela sadece kamplardaki göçmenler değil. Onun dışındaki konular çok ciddi problemler oluşturur. Böylesine çocuklar ve gençleri bir takım mafya ve çetelere bulaştırmalar başlar. Avrupa’da göçmenlerin gettoları ne kadar problemler doğurdu… Unutmayalım ki, her ülkenin insanı o ülkenin içinde kendi geleceğini güvenli bir şekilde yaşamalıdır. No man’s land değil burası.

GÜNAH İŞLEME ÖZGÜRLÜĞÜ

EGEDESONSÖZ: Türkiye’nin dış politikadaki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

VURAL:
Türkiye’nin dış politikasındaki en önemli şey caydırıcılıktı. Caydırıcılığı milli güç unsurları sağlar. Fiziksel, kaba güç Türkiye’nin menfaatlerine uygun değil. Burada bir yerlerin menfaatleri için bomba, silah bilmem ne üreten yer olmayız. Elimizi vicdanımıza koyalım. Bir komşu ülkeniz Türkiye ile ‘eğit-donat’ diye bir şey yaparsa ne düşünürsünüz? Milli bir politika değil bu. Bunları zaman zaman kullanıyorlar. Peki size soruyorum, Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt bölgesi ifadesi ne anlama geliyor? Akıl yerli değil. Bir takım güçlere yaranmak, onların istikametinde düşünmek amacıyla oluşuyor. Bildikleri başkasının aklıyla hareket etmek. En önemli şey, bir değerler erozyonu var. Kadim değerler. Hepimizi bir arada tutan değerler. 

EGEDESONSÖZ: Kaybedilen değerler nedir?

VURAL:
İnşa ettiğimiz kavramlar tartışılır hale geliyor. Bir devletin milli devlet olup olmaması tartışılıyor. Üniter devlet olmamız tartışılıyor. Milletin adı tartışılıyor. Kimliği tartışılıyor. Değerlerin, kavramların inşası zordur. Ama siz kavramları dışladığınız andan itibaren toplumun irtibatını sağlayacak değerleri de ortadan kaldırmış oluyorsunuz. Türklük tartışılıyor. Terör örgütüyle mücadele tartışılıyor, ‘Güvenlik politikalarıyla olmaz. Siyasi çözüm olması gerekiyor’ deniliyor. Rüşvet ve yolsuzluk günah işleme özgürlüğü olarak adlandırıldı. Üstü örtünmeye başlandı. 

TOPLUM DİRENİYOR

EGEDESONSÖZ: Ne oldu da Türkiye Cumhuriyeti’nin ürettiği birikim bu derece sarsıldı?

VURAL:
Bu önemli bir soru. Mehmet Akif Ersoy, ‘Milletler topla tüfekle yıkılmaz. Milletler ancak kendi arasındaki rabıtaları keserek yıkılır’ diyor. AKP kılavuzları ile AKP’ye oy verenler arasında bir kopukluk olduğunu düşünüyorum. AKP kılavuzları bir takım mahfiller ekseninde ürettikleri fanteziler çerçevesinde bu süreci yönetmek istediler. 
Ama topluma bakıldığında önemli bir kısmı büyük algı operasyonları olmasına rağmen bunu gördü. Direniyor toplum. Toplum kabullenemedi onun için taktikler oluyor. Onun için U dönüşleri oluyor. Asıl sorgulanması gereken, bu kılavuzlar kimlerdir? Projeyi kim koydu, nereye bağlılar? Onların görevleri bunu topluma hazmettirmek. Davos’tan 2004 yılında döndüğü zaman, ‘Toplumun kimlik değişimi konusunda tereddüdü yok. Toplum bizi onun kimliğine bağlı gibi görüyor’ diyor. Onun gibi gözüküp, onu değiştirmek. 


TÜRK MİLLETİ KAVRAMI

EGEDESONSÖZ: Nasıl?

VURAL:
Kabala’nın simgesi nedir? Kutsal lamba… Bu konuda 1991 yılında yabancı istihbarat örgütlerinin hazırladığı rapor var. Raporda bugün gördüklerimizi o zaman yazmışlar. Irak’ta Barzani-Talabani kavgası, terörist başının onlarla kavgası… Barzani-Talabani barıştırılıyor, sonra terörist başı getiriliyor. Orada ‘Türklüğün kavrayıcılığı ve kapsayıcılığı ayrı bir kimliğin tebaruz etmesi, ayrı bir bilinç olmasını engelliyor’ diyor. Onun için Türklük yerine etnik kimlikleri ayrıştırıyorlar. Srebrenitza’da katliam yapıldı. Onun yıldönümüyle ilgili Boşnak kardeşlerimiz geldi, ‘Bizi Boşnak olduğumuz için katletmediler. Bizi Türk olduğumuz için katlettiler’ dediler. O kavramın içerisinde görülüyor. Bizim ürettiğimiz bu kavram çok önemli.

EGEDESONSÖZ: Osmanlı’da devlet kendine ‘Osmanlı’ derken, Batı bize ‘Türk’ dedi.

VURAL:
Tabii tabii. Bunların dışlanması doğru değil. Ben AKP’nin seçim beyannamesine baktım bir tane Türk milleti yok. CHP’nin seçim beyannamesinde bir tane Türk milleti yok. Ama Kürt vurguları var. Kimsenin Kürt olup olmaması bir şey değildir ama bunun dışlayıcı bir kavram olarak kullanılmasını, ona oy verenler değil o partileri yönetenlerin hangi mahfillerle ilişkileri olduğunu sorgulamak gerekiyor.

TARAFTAR TOPLUM OLDUK

EGEDESONSÖZ: AK Parti Kürt sorunu vardır derken de alkışlanıyor, Kürt sorunu yoktur derken de alkışlanıyor. Bunu nasıl analiz ediyorsunuz?

VURAL:
Toplumda önemli ölçüde kutuplaşma meydana geldi. Kutuplaşma insanları taraftar grubu haline getirdi. Düşman edilmeye başlandı insanlar. Çok ciddi kutuplaşma var. Nefret ve kin var. Medyanın o grubun, bu grubun ayrışması var. Politik amaçlar doğrultusunda medyanın kullanılması, mecralarda değişik olunca o medyayı izleyenler ona inanıyor. Devletin gücü de elinde olunca, toplum ekonomik olarak kuşatılınca açıkçası toplum daha fazla borçlandırılınca… Halkın bilgi edinme, hür fikrini oluşturma mekanizması olmayınca medya beyaz asa gibi kullanılmaya başlanıyor.

EGEDESONSÖZ: Masa neden devrildi?

VURAL:
Masayı Sayın Erdoğan devirdi. O fotoğraf ve bu süreç. Dolmabahçe’de 28 Şubat’ta yaptığı konuşmada ‘Hasretle beklediğimiz bir çağrıydı’ dedi. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy verenler bu olayların farkına varmaya başladı. Milletvekilleri sormaya başladı, ‘Çözüm nedir’ diye. Bütün bunlar toplumda…

MESELE MHP’NİN GÜÇLEMESİ

EGEDESONSÖZ: Milliyetçi kesimi kaybetme korkusu mu var?

VURAL:
Bu korkudan dolayı. Zaten terör örgütü bağımsız Kürdistan tezinden vazgeçmedi. Bugünleri bir fırsata çevirdi. MHP’ye AKP’den kitle olarak geçiş olacak. Bu politika MHP’yi güçlendiriyor. O zaman ne yapmak lazım? Bundan vazgeçmek lazım. Mesele HDP’nin güçlenmesi değil. Mesele MHP’nin güçlenmesidir.
Şimdi MHP’yi zayıflatmak için HDP karşıtı bir politikaya yönelmemiz lazım dediler. Maksat HDP değil. HDP bu süreci kendi lehine kullanmak diğeri de MHP’ye gidecek seçmeni engellemek için bunları yapıyor. MHP’den oy almak için yapmıyor. Onların asıl korkuları şu. AKP’den MHP’ye geçen seçmeni durdurmaya çalışıyorlar. Durdurmak amacıyla MHP’nin içinde bir kumpas…

EGEDESONSÖZ: Tuğrul Türkeş tabanda bir sarsma yapar mı?

VURAL:
Valla kendisine oy verir mi bilmiyorum AKP’li. Onu bilmiyorum.


MHP’DEN RAHATSIZLAR

EGEDESONSÖZ: Peki zaman zaman MHP, AK Parti’ye yardım ediyormuş gibi görülüyor 
toplumda?

VURAL:
Bakıyorsunuz AKP bizi CHP’nin vagonu olmakla suçluyor. Bir taraftan CHP de MHP’yi, AKP’nin payandası olmakla suçluyor. Demek ki bu iki parti de MHP’den rahatsız. Neden MHP’den rahatsız? MHP ne diyor? Çözüm sürecine karşıyız. Milli, üniter devlet. Anayasanın ilk dört maddesi. Duruşumuz bu. Peki MHP olarak AKP beni CHP’nin yanında, CHP de AKP’nin yanında gösteriyor. Hangisi doğru? Bizim kendi gerçeklerimiz var. Biz pozisyonumuzu partilere göre ayarlamıyoruz. Bizim pusulamız var.

EGEDESONSÖZ: 7 Haziran’dan sonra MHP’nin kendi politikasını tabana anlatmasında sıkıntı oluştu. MHP’yi çözümsüzlüğün adresi görülmesine doğru zorluyor…

 

VURAL: Milliyetçi Hareket Partisi koalisyon kurmadı... AKP ile CHP neden kurmadı? Niye MHP suçlanıyor. İkisi de söylem itibariyle aynı eksende buluştular?

EGEDESONSÖZ: Tavrınız MHP seçmeninde kırılmaya neden oldu mu?

VURAL:
Bize oy veren insanlar nezdinde zerre sorun oluşturduğunu düşünmüyorum. Bize yönelik algı operasyonun asıl amacı, kitlelerden bize yönelecek oyları engellemektir. MHP olarak biz, tavrımızı açıkça belirttik. 7 Haziran seçimlerinin bir sonucu var mıdır? Bir, vatandaş çözüm sürecinin ortaya koyduğu tablodan rahatsız oldu. İki, ortak değerlerin sürekli tartışılması. Üç, rüşvet ve yolsuzluk sürecinin üstünün örtülmesinden rahatsız oldu. Cumhurbaşkanın paralel mitingler düzenleyerek siyaset alanına girmesinden rahatsız oldu. Siyasi zemini buydu. Mesaj budur.

EGEDESONSÖZ: 7 Haziran oldu. Toplumda başardık hissi vardı. MHP orada anahtardı...

VURAL:
Ben parti ekseninden bakmıyorum. Benim HDP ile ne irtibatım olabilir. Ben AK Parti’yi eleştirebilirim. Ama AKP’yi HDP ile yaptığı ortaklıktan dolayı eleştiriyorum.

EGEDESONSÖZ: Ama konu sadece HDP değil ki. Bir yangın var ortada.

VURAL:
Ben çözüm ortaklığıyla Türkiye’yi bir noktaya götürülmesini eleştirirken sonra Türkiye’yi onlarla birlikte bir noktaya götürelim. Böyle bir şey olabilir mi? HDP’yle birlikte olmuyorum.

EGEDESONSÖZ: AKP ile de olmuyorsunuz?

VURAL:
Onların hepsi yalan. Hem de külliyen yalan.

EGEDESONSÖZ: AKP ile MHP’nin bir taban kaybetme korkusuyla…

VURAL:
11 Haziran’da ilkelerimizi kabul ederse biz görevimizi yaparız dedik. Biz bu mesajlar doğrultusunda Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kendisini gözden geçirmesi için bir fırsat sunduk. Ama bunları kabul etmedi.  7 Haziran’da balkon konuşmasında Ahmet Davutoğlu’nun ne konuştuğuna bakın. Davutoğlu, ‘Ya azınlık hükümeti, ya da erken seçim’ dedi.

KOALİSYON TEKLİFİ OLMADI

EGEDESONSÖZ: Birisi çözüm masasındayken mayın döşüyor…

VURAL:
Terör örgütünün ne samimiyeti olacak? Adam öldürmüş insana nasıl samimi davranırsın. Geldiler, anlattılar, ‘Bizim  dört maddeyi kabul ediyor musun?’ dedi Genel Başkan. Kem küm kem küm. Genel Başkanın sağında siyah bir çanta vardı. Açtı, ‘Eğer bu dört ilkeyi kabul etseydiniz koalisyon protokolümüz.’ Bakanlık dağılımı, hükümet protokolü. Şunu söyledi Davutoğlu’na, ‘Hükümet kurmak bizim için iki dakikalık bir meseledir. Önemli olan bunun temelinin olması’ dedi Davutoğlu’na. Cumhurbaşkanına dokundurtmayız, çözüm süreci devam edecek bilmem ne. Koalisyon teklifi diye bir şey olmadı.

EGEDESONSÖZ: O zaman bir tiyatro mu izledik hepbirlikte ?

VURAL:
Aynen öyle. 400 vekil vermediniz. Türkiye’de parlamenter demokrasi çalışmıyor. Koalisyon da kurulamıyor. Ya tek başına iktidar, ya Başkanlık sistemi. Tek başına iktidar olursa 400 vekil. 400 vekili ile iktidar olursam, HDP ile al Başkanlığı, ver özerkliği. Bakın Muhsin Kızılkaya 2 Ekim’de CNN Turk’te ‘Erdoğan’ın Başkanlığı ile Öcalan’ın önderliği aynı şey’ diyor. 


İLK DÖRT MADDE

EGEDESONSÖZ: Siz HDP ile yan yana olmamaya mı özen gösterdiniz?

VURAL:
Türk siyasetini ve geleceğini HDP iradesinin yönlendirmesi doğru bulmuyoruz. Ne zamana kadar? Anayasanın ilk dört maddesini benimseyip terörü dışlayıncaya kadar. 7 Haziran’dan sonra yaşananları dikkate alalım. MHP haklı çıkmadı mı? Bu tablo karşısında çözüm süreci PKK’yı güçlendirdi mi, güçlendirmedi mi? Güçlendirdi. Koalisyonun neden kurulmadığının cevabı Recep Tayyip Erdoğan’ın 400 vekil vermediniz sorusunun cevabındadır. Erdoğan Davutoğlu’na koalisyon kurmayı değil, seçime götürme görevi vermiştir. Görüşmelerimiz için de bir tane koalisyon kelimesi geçmedi. Seçime götüren irade tamamen Saraydır ve Davutoğlu’dur.

MHP HAKLI ÇIKTI

EGEDESONSÖZ: Sizin kırmızı çizginiz HDP…

VURAL:
Neden HDP? Ben parti ekseninden bakmıyorum. Türkiye’yi çözüm ortaklığı ekseninde bu koalisyonun cumhuriyetin çözülmesine götürecek sürece karşı çıktım. Benim tutumum ilkeseldir. Herkes bu ülkeyi seviyorsa elini vicdanına koyacak. 7 Haziran’dan sonraki gelişmeler MHP’yi haklı çıkardı, ortak değerlerimizi sahiplenmemiz gerekiyor. Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanlığını, Başbakan da Başbakanlığını yapmalı.

EGEDESONSÖZ: Sayın Bahçeli 1 Kasım akşamı benzer bir konuşma yapacak mı?

VURAL:
Genel Başkanımız  ‘1 Kasım, 7 Haziran’ın bir tekrarı olduğu takdirde biz HDP dışındaki partilerle, dört ilkede uzlaşacağımız partilerle koalisyon yapmaya hazırız’ dedi. Bunu uçakta duyan bir AKP’li vekil ‘Oh be. Rahatladık. Sayın Bahçeli’nin bunu demesiyle bir daha seçim olmayacak. İnşallah başarırız bu sefer’ dedi.  

ÇOCUKLARIMIZ İŞİD’E KATILIYOR

EGEDESONSÖZ: Ankara’daki bombalama öncesi ve sonrası Türkiye’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?

VURAL:
Öncesine de sonrasına da bakıldığı zaman aslında Türkiye’de terör örgütlerinin cirit attığı, terör örgütlerinin iç ve dış siyasi politikalarını etkileyebileceği siyasi bir zemin oluşturuldu. Hem bölücü terör örgütü, hem de İŞİD iç ve dış siyasetimizi terörle etkileyebilecek bir noktaya geldi. Bunları önleyemezseniz bedelini milletimizin ödediği bir noktaya gelirsiniz. Ciddi bir zafiyetle karşılaştığımızı ifade etmek isterim.

EGEDESONSÖZ: Sayın Başbakan İŞİD’e 360 derece uzağız dedi. Sizce İŞİD’e kaç derece uzağız?

VURAL:
360 derece sizi zaten bulunduğunuz noktaya döndürür. Maalesef Suriye’de rejim değişecek diye terör örgütlerine egemenlik alanı oluşacak bir zemin oluşturuldu. Kendilerine güvenli bölgeler oluşturdular. Yani terör gerçekten de içimize kadar geldi. İŞİD terör örgütü ailelerimizin çocuklarını götürdüğünde acaba imkanlarımızı ne ölçüde kullandık, ne önlem aldık? Bunlar bizim insanlarımız. Çocuklarımız Kobani’ye, PYD’ye, İŞİD’e gidiyor.

TOPLUMU ÇATIŞMAYA GÖTÜRMEK…

EGEDESONSÖZ: Terör Büyükşehirlere taşınarak ne hedefleniyor?

VURAL
: İşin özü şudur: Toplumu sindirmek, teröre karşı sessiz kalmasını istiyorlar. Türkiye’nin yöneticilerini etkilemek istiyorlar. Kin ve nefret duygularıyla toplumu çatışmaya götürmek istiyorlar. Hedeflerden biri de budur. Toplumun içinde fay hatları oluşturarak, bunları birbirine kırdırmak istiyorlar.

EGEDESONSÖZ: Milli maçta gördük ki, matemde bile buluşamayan bir toplum olmaya başladık.

VURAL:
İşte terör örgütü bu şekilde amacına ulaşır.

TEHLİKELİ KIŞKIRTMA

EGEDESONSÖZ: Toplumsal uzlaşı için ne yapmak lazım?

VURAL:
Bakın, toplumsal uzlaşı ekseninde biz mitingimizi iptal ettik. Tepkimizi de ortaya koyduk. Ankara’daki bu terörden sonra ne yazık ki PKK ve onların siyasi uzantılarının bu ölümleri istismar ederek bir mağduriyet noktasına kadar gittikleri görüldü. Yine maalesef toplumun bir kesiminin de bir saygı duruşunda bile bu noktaya gelmesi kin ve nefret duygularını oldukça körüklendiğini, toplumu birbirine karşı kışkırttığını ortaya koyuyor.

ÇÖKÜŞE GÖTÜREBİLİR

EGEDESONSÖZ: Bu çok tehlikeli değil  mi, sizi de ürkütmüyor mu?

VURAL:
Bu çok tehlikeli. Sayın Genel Başkanımızın da ifade ettiği AKP ve CHP eksenindeki kutuplaşmanın, toplumsal yarılmanın ortadan kaldırılması için bir koalisyon talebinin bile birbirini anlamak için bir zemin oluşturacağını ifade ettik. Bu konuda çok tecrübeli bir hareket olarak Türkiye’nin etnik kimlik, mezhep ya da siyaset bazında bu kadar çok kutuplaşmış olması bu fay hatlarını harekete geçirerek toplumsal çöküşe doğru götürebilir.

EGEDESONSÖZ: Bu kutuplaşmanın ilacı koalisyon hükümeti olabilir mi diyorsunuz?

VURAL: 
Bizim bu koalisyon hükümetini istememizin amacı bu kin ve nefrete dayalı toplumsal yarılmayı gidermekti.

EGEDESONSÖZ: Koalisyon hükümeti derken AKP ve CHP’yi mi kastediyorsunuz?

VURAL:
Bizim 7 Haziran’dan sonra AKP ve CHP’yi neden istediğimizi ortaya koymak açısından…



SORUMLULUK ALMAK DURUMUNDAYIZ

EGEDESONSÖZ: 1 Kasım’dan sonra peki?

VURAL:
Türkiye’de bu gelişmeler istikametinde siyaset alanının belli ilkeler çerçevesinde bir araya gelerek, bu toplumsal kışkırtma ve ayrışmayı ortadan kaldıracak dengeli bir Türkiye’yi oluşturma noktasında sorumluluk üstlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

EGEDESONSÖZ: MHP de dahil mi bu tabloya?

VURAL:
Tabii… 1 Kasım’dan sonra oluşacak tabloda Türkiye’nin bu meseleleri çözecek bir noktaya gitmesi gerekiyor.

MUTABAKATTI HÜKÜMETE TAŞIMALIYIZ

EGEDESONSÖZ: MHP de bu sorumluluğu alacak diyorsunuz?

VURAL:
Tabii tabii… Biz de bu sorumluluğu almak durumundayız. Dolayısıyla Türkiye’nin bu gerçeklerini görerek bugüne kadar mutabakat zeminini baltalayanların bundan sonra bu mutabakat zemininde, hukuk devleti ekseninde, Türkiye’nin ortak değerleri ekseninde bir mutabakatı muhakkak, inşallah… 
Eğer vatandaşlarımız bizi tek başına iktidara getirmezse, cumhuriyet değerlerimiz ekseninde meseleye bakmamız konusunda bir mutabakatı güçlendirmeli ve bizler de bu mutabakatı 1 Kasım’dan sonra hükümete taşımalıyız.

BAŞKA TÜRKİYE YOK

EGEDESONSÖZ: Mutabakatı kucaklayacaksınız …

VURAL:
Milli ilkeler çerçevesinde muhakkak buluşulmalıdır. Anayasamızın ilk dört maddesi, hukuk devleti ekseninde muhakkak buluşmalı, Türkiye’de demokrasi çalışmalı. Türkiye’ye terör örgütleri yol göstermemelidir. Bir mutabakat oluşturma konusunda kararlı olduğumuzu söylemek isterim.

EGEDESONSÖZ: Taşın altına elimizi koyacağız diyorsunuz yani…

VURAL:
Başka Türkiye yok… Biz buna hazırız. 1 Kasım’da bu mutabakatı arayan irade güçlendiği zaman Türkiye geleceğini belirsizliklerle değil, milli ilkelerle mutabakatta arayacak ve bulacaktır. Buna inanıyorum.

DÖRDÜ SEKİZE KATLAYACAĞIZ

EGEDESONSÖZ: 7 Haziran’da İzmir’den 4 milletvekili çıkardınız. Listede değişiklikler oldu. Bu değişikliği nasıl görüyorsunuz, ne bekliyorsunuz?

VURAL:
İkiyi dörde katladık. Dördü de, sekize katlamak istiyorum. Tavırlarıma bakıldığı zaman bunu samimiyetle dile getiren birisiyim. Gelişen olaylar MHP’nin haklı olduğunu çıkartıyor. Ben İzmir’de…

EGEDESONSÖZ: Derdinizi iyi anlatabilecek misiniz?

VURAL:
Anlatacağım tabii. Ben sürekli bunları söylüyorum. İzmir bir taraftan ihale havuzunun yöneticileri, bir taraftan İzmir’le alakası olmayanların güç mücadelesi yaptığı bir alan. Ben İzmir’de MHP’ye yönelik önemli bir potansiyeli görüyorum. Bu ne kadar sandığa yansır bilmiyorum.

EGEDESONSÖZ: Listenizde kadın adayların pozitif olarak öne çekilmesi bir artı getirir mi?

VURAL:
MHP olarak bizim böyle bir şeyimiz yok. Meseleye kadın erkek açısından da bakmıyoruz. İnsanların sahip olduğu kabiliyetler, yetenekler vardır. O yetenekler ölçüsünde önünün açılması gerekir ama maalesef erkek şeyi biraz kapatıyor. Bizim İzmir’de en önemli gücümüz siyasal duruşumuz. 


VALİYİ ARAMAK…

EGEDESONSÖZ: Rahat geziyorsunuz sokakta...

VURAL:
Çok rahat geziyorum. İzmir Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluş müjdesini vermiş bir yer. İlk kurşunu atmış bir yer. Ben İzmirli seçmenin cumhuriyet sevdasını biliyorum. İzmir’deki seçmen kitlesinin bu eksende oluşturduğu değerlere hitap eden siyaset güttüğümüzü düşünüyorum. İzmir’de çok ciddi bir potansiyelimiz var.
Gazeteler yazıyor, insanlar MOBESE yok diyor. Bunun için Vali’yi arıyor. Ey Vali, sen Binali Yıldırım’ın kampanya yöneticisi misin? Binali Yıldırım milletvekili bile değil. Devleti bile temsil etmiyor. Sen onun talimatıyla nasıl hareket edebiliyorsun. Turizm Bakanı’nı arıyor. Vali sen adam gibi valiliğini yap. Bir de demesin mi, ‘Valla ben paralel mağduruyum’, enişte alışveriş yaparken paraleldi onlar. Ben adayın talimatıyla hareket eden Vali istemiyorum. Şimdi benim adayım Valiyi arayacak, ‘Valim burada doğalgaz sorunu var’ diyecek, o da ‘Tamam’ diyecek.

EGEDESONSÖZ: Siz Valiyi arasanız yapmaz mı?

VURAL:
Çıkar mı telefona?

İZMİR CEZALANDIRILIYOR

EGEDESONSÖZ: Ne zaman İzmir’den ev tutacaksınız?

VURAL:
Karşıyaka’da evim vardı satmak zorunda kaldım. Bizim kadrolarımız hep İzmirli. Bizim görevimiz ayrı. Ama İzmir’e gelince gerçekten nefes aldığımı hissediyorum.

EGEDESONSÖZ: İzmir sizi seviyor…

VURAL:
Ben de çok seviyorum. İzmir oy verdiği için de cezalandırılıyor, oy vermediği için de cezalandırılıyor. CHP de, AKP de cezalandırdı İzmir’i. İzmir’deki seçmenin umudu kırılmış. İzmir en yoksul dördüncü kent olmuş. İzmir’in bir cazibe merkezi olarak dışarıdaki insanları çekecek bir yönü kalmadı. İzmir’e İzmirliyi kendi kentinde doyuracak yeni hamlelere ihtiyaç var.

 
AKP'nin 1 Kasım'da İzmir'deki oyu...
 
Biz dikme çiçek değiliz
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
hazal 25 Ekim 2015 Pazar 20:45

efsanesin

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
AKP'nin 1 Kasım'da İzmir'deki oyu...
Egedesonsöz Genel Yayın Yönetmeni Fatih Yapar sordu, Büyükşehir Belediye ...
Hayatım İzmir, hayalim İzmir
AK Parti İzmir 1. Bölge milletvekili adayı Binali Yıldırım, Ege’de SonSöz ...
Bizde ekip her yerde!
Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, Ege’de SonSöz Sohbetleri’ne konuk ...
 
Hayallerim Çeşme için...
Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, Ege’de SonSöz Sohbetleri’ne konuk ...
Siyaseti hayatta bırakmam
Ege’de Sonsöz Sohbetleri’ne konuk olan Narlıdere Başkanı Abdül Batur, ...
Benim hedefim siyaset
Ege’de SonSöz Sohbetleri’ne katılan Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali ...
 
Sonuna kadar giderim
Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, Ege’de Sonsöz Sohbetleri’ne ...
Çiğli'nin borcuna kefil oldu!
Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan, Ege’deSonsöz Sohbetleri’ne konuk ...
Koltuk akla değil, başa gelir
EgedeSonsöz Sohbetleri’ne konuk olan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin ...
 
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva