RÖPORTAJLAR
15 Ekim 2013 Salı

Benim gerçeğim kanunlardır

Vali Mustafa Toprak, İzmir'e bir geldi, pir geldi. Göreve başladığı ilk gün İzmir'de Gezi olayları patlak verdi. Aday kent oylamasına aylar kalmış dev bir organizasyonda kendisini İzmir EXPO 2020 Yönlendirme ve Yürütme Kurulu'nun başında buldu. Ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile jeotermal kuyularının devri konusunda tartıştığı, restleştiği yazıldı. İzmir'de bazı gecekondu bölgelerini Diyarbakır'a benzetti, kıyamet koptu. İl Özel İdaresi'nin kapatılmasıyla devredilecek paha biçilemeyen mülkler ve eski Sümerbank Fabrikası'nın bulunduğu arazi konusunda İl Genel Meclisi'nin aldığı kararı veto etmesi tartışmalara konu oldu. İşte, "Benim gerçeğim kanunlardır" diyen Vali Mustafa Toprak'ın İzmir'deki trafik sorunundan kentsel dönüşüme, Ege Uygarlıkları Müzesi'nden Özel İdare mülkleri için oluşturulacak Tahsisat Komisyonu'na kadar kelimenin tam anlamıyla yazarımız Hanzade Ünuz’a içini döktüğü ve üzerine çok konuşulacak çarpıcı açıklamaları...

Benim gerçeğim kanunlardır

İzmir'de beş ay önce göreve başlayan Mustafa Toprak alıştığımız kalıpların biraz dışında bir Vali portresi çiziyor. Lafı yuvarlamayı sevmiyor. Dolayısıyla bir miktar keskin. Sesi ve bakışları bürokrasinin bıkkın koridorlarından gelmiyor. Heyecanlı. Yerel yönetimleri açıkça eleştirmekten kaçınmıyor. İzmir'in tartışma kültüründen bir miktar yorgun düşmüş. İşin en enteresanı, İzmirliler gibi Vali Toprak da kaldırımlarda rahat yürüyememekten ve trafik yoğunluğundan muzdarip.

Egede Sonsöz aracılığıyla tüm İzmirlilerin Kurban Bayramı'nı kutlayan Vali Mustafa Toprak'ı yakından tanımak için sohbete çocukluk yıllarından başladık. İzmir'de nasıl yeniden doğduğunu sordum, içtenlikle yanıtladı.


Çocukluk hayalleriniz nelerdi?
Gözümü açtım ve ticaretin içine girdim. Babam hızar atölyesinde marangozdu. Kapı, pencere doğramaları yapardı. Dört kardeştik, cumartesi pazar hepimizi atölyeye götürürdü. Yuvarlak bir tahta kesip sopaya bağlarlardı, onu çıkrık gibi sürerdim (gülüyor). Parmağımıza yüksük takıp, terzi çıraklığı da yaptık. Öyle piştik biz. Çocukken ticaret yapmayı hayal ederdim. Büyük kamyonlar, büyük hangarlar, mallar gelip gidecek diye hayal kurardım.

Yaşınız kaç o yıllarda?
Ben 1964 doğumluyum, kendimi bildiğim yaştan itibaren işe giderdim. 5 yaşında olmalıyım. Babam sonra toptan bakkaliye işine girdi. Biz de ilkokuldan itibaren dükkanda sayım yapmaya, çalışmaya başladık. Yokluk gördük, ticaret mantığını öğrendik. İnsan ilişkilerini, müşterinin velinimet olduğunu öğrendik.

LAFI YUVARLAMAM

Siz bildiğimiz Valiler gibi lafı yuvarlamıyorsunuz, daha keskinsiniz sanki...
Keskinim, evet. Lafı yuvarlamayı sevmem. Çok açık ve net bir insanım. Ama onu da bir saygınlık içinde ifade ederim. Hayatımda günü kurtarmak adına hiçbir şey yapmadım. Ben hızlı gitmek durumundayım, hızlı yürümek durumundayım. Koşmam gerekiyor. Yemeğimi de hızlı yerim, merdivenleri üçer üçer çıkarım. Evrağı masanın üstüne atıp da, vatandaşın işini bekletenleri hiç sevmem. İşini kaliteli, doğru yapanı severim.

KAZMA KÜREK FARKETMEZ

Heyecanlı, atak bir yapınız var diyebilir miyiz?
Şimdi devletin yüzü asıktır diye bir anlayış var. Oysa bu bakış açısında son zamanlarda büyük değişiklik oldu. Bizim ömrümüz çalışmakla geçti. Gençliğimizde un, yem, kepek kamyonları geldiğinde çuvalları sırtlar dükkana taşırdık. Şu an deseler ki, kazma kürekle bir iş var. Zevkle yaparım. Bunlar bizi pişirdi. Ben bunu Çorum'da, Diyarbakır'da çok yaşadım. İnsanlar sizin gözünüzün içine bakar. "Vali babam sen benim elimi tuttun, beni dinledin ya" der. İletişim çok önemlidir.


"BEN İZMİR'DE YENİDEN DOĞDUM"

Beş ay önce Diyarbakır'dan İzmir'e atandınız...
Aslında İzmir benim ikinci kez doğdum yer.

Nasıl yani?
2004 yılında Manisa Kula'da trafik kazası geçirdim. Sayın Güldal Akşit'in Başdanışmanıydım, İzmir'e açılışlara geliyorduk. Emboli vardı, hayatımda bir hafta kayıp. Bir ay Ege Üniversitesi Hastanesi'nde kaldıktan sonra hayata döndüm. Bu anlamda ben hem Erzincanlı, hem de İzmirli sayılırım. Şu anda hayatta ikinci kez yaşıyorum.

Günlük temponuz nasıl?
Ben sabah 8.30-9.30 arası mutlaka güne başlıyorum. Öğle vakti yemek yemem, benimle olanlar aç kalır. Gece 23.00 - 24.00'e kadar çalışırım. Bazen eve erken gittiğimde eşim, "Ne oldu bugün bir şey mi var?" diye sorar. Eşim de kamu görevlisi nihayetinde, Hazine avukatı. Muhakemat Müdürlüğü'nde müdür yardımcısı.

Çocuklar?
Bir kızım 1993, diğeri 1997 doğumlu. Biri tıp fakültesinde, biri de lise de okuyor. Çocuklarımı da ihmal etmemem gerekiyor, biraz şikayetçiler tempomdan.

İzmir'i tümüyle gezdiniz mi?
Her ilçeye en az bir kere gittim. Ama her yönüyle hakim değilim henüz tabi. Çok geniş bir hinterlandı var. İmal edilen çok şeyler var. Her bir ilçe ayrı güzel, bereketli. İnsanı güzel ve üretiyor.



DİYARBAKIR'A BENZEYEN YERLER VAR

Öncelikle el atılması gereken hangi sorunu tesbit ettiniz?
Kentsel dönüşüm. Arabaların giremediği, doğal gazın kullanamadığı, evlere el arabasında tüp gaz taşındığı, hiç yeşil alan bulunmayan yerler var. Diyarbakır'dan geldim orada da öyleydi. Bunu mukayese etmek için de söylemiyorum ama burada bir gerçek var. Sağlıklı konutlarla birlikte sosyal yaşam alanları yaratmalıyız. İnsanları sosyal hayatın güzellikleriyle buluşturacak alt yapıyı götürmeliyiz. Bu işin altından sadece belediyeler kalkamaz. Ama belediyeler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na katkı sağlamazsa 20 yılda alınacak mesafeyi 50 yılda alamayız.

313 BİN BİNA, 882 BİN NÜFUSU KAPSAYACAK

Kentsel dönüşümün çerçevesi ne olacak?
İzmir kent bütününde yapılan analiz çalışmalarına göre kentsel dönüşüm 102 mahallede, 882 bin nüfusun barındığı, 313 bin binayı kapsayacak. Kentsel dönüşüme yönelik 4 bin 435 hektar alan tesbit edilmiş. Burada önemli olan ahenk içinde çalışmak. Kentsel dönüşüme kimse "Hayır" demiyor ama "Evet" diyen de yok. Karşıyaka, Bayraklı, Buca, Karabağlar ve Konak'ın bazı noktaları önceliklidir. Ama kimse yaşanacak bazı olumsuzlukları göğüslemek istemiyor. Belediyelerimiz ve Çevre Şehircilik Bakanlığı bu konuda işbirliği yapmak durumunda. İşbirliğinin en canlı örneğini yaşadık geçenlerde. Neresidir?

ORTAK İRADE ÖRNEĞİ KEMERALTI

Neresidir?
Kemeraltı'dır. Kemeraltı'nda belediye birinci derecede sorumluydu. Polisin zabıtaya verdiği destekle şu anda ana arterlerde bir ferahlama olduğu kesin. Kemeraltı, kentsel dönüşüme bir örnektir. Kentsel dönüşüm de böyledir. Biz atanmışıyla, seçilmişiyle buna inanıyorsak, taşın altına elimizi hep birlikte koyacağız.



SÜMERBANK, EGE UYGARLIKLARI MÜZESİ OLACAK

Sancılı Sümerbank arazisi devrinde çözüm nasıl olacak?
Kültür ve Turizm Bakanlığı diyor ki, "Ben burada prestijli bir Ege Uygarlıkları Müzesi yapacağım". Diyorlar ki, "Büyükşehir Belediyesi'nin de ihtiyacı var". Kültür ve Turizm Bakanlığı hepsini alıyoruz, size de kongre merkezi için yer verelim diyor. Bakanlığın Sümerbank eski fabrikalarının bulunduğu alanla ilgili İl Özel İdare'ye gönderdiği ve sonradan kaybolan yazıda, (okuyor) "... Projelendirme çalışmaları sonucunda parselin bir bölümünün kültür ve kongre merkezi yapılmak üzere İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne tahsisinin uygun olacağı düşünüldüğü ..." diyor. "... Sümerbank eski fabrikalarının bulunduğu taşınmazların yer aldığı alanın Ege Uygarlıkları Müzesi ve Kongre Merkezi yapılmak üzere öncelikle Bakanlığımız Kültür Varlıkları Genel Müdürlüğü'ne tahsisinin gerçekleştirilmesi" diyor. Ege Bölgesi'nde ortaya çıkarılmış 460 bin 097 tarihi eser var. 214 bin tanesi İzmir'de ve ne kadarı sergilenebiliyor? Sadece 12 bin tanesi müzelerde sergilenebiliyor. Geri kalanlar depolarda karanlıkta duruyor.

KANUN, HER ŞEY BÜYÜKŞEHİR'E DEVREDİLİR DEMİYOR

İl Genel Meclisi'nin vetosu ne olacak?
Genel Meclisin yaptığı uygun değil. Karar alma hakkına sahip. Ama İl Özel İdaresi kanunu var. İşin bu noktası gözden kaçırılıyor. Valinin görev ve yetkileri var. İl Özel İdaresi'nin 5302 sayılı kanununun 30. maddesinde, "İl Özel İdaresi Teşkilatı'nın en üst amiri olarak İl Özel İdaresi Teşkilatı'nı sevk ve idare etmek, İl Özel İdaresi'nin hak ve menfaatlerini korumak" diye Vali'nin görev ve yetkileri yer bulur. 30. maddesinin e fıkrasında da, "İl Özel İdaresi'nin taşınır ve taşınmaz mallarını idare etmek" bana verilen birinci derecede görevdir. Bakın İl Özel İdaresi'nin kapatılmasını düzenleyen 6360 sayılı bir kanun çıktı. Bu kanun çok önemli. Her şey Büyükşehir Belediyesi'ne devredilir demedi.

DEVİRLERE TAHSİSAT KOMİSYONU KARAR VERECEK

Ne dedi?
Şunu dedi. Bunu da biliyorlar, kanun yazıyor aleni zaten. 6360 sayılı kanunun geçici maddesinin 5. fıkrası (okuyor) "... Bu kanun ile tüzel kişilikleri kaldırılan İl Özel İdareleri'nin her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak alacak ve borçları komisyon kararı ile ilgisine göre Bakanlıklara, Bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşları ile bunların taşra teşkilatlarına, Valiliklere, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'na, Büyükşehir Belediyesi'ne ve bağlı kuruluşuna veya ilçe belediyesine verilmesine karar verilir."

Nerede? Tahsisat Komisyonu'nda. Burada diyor ki, o nitelik, taşınır ya da taşınmaz hangi amaca hizmet edecekse ona göre yönlendir. Bu karar böyle gitti geldi diyelim. Kabul edilmedi. Tahsisat Komisyonu burayı Kültür ve Turizm Bakanlığı'na verecek. Neden verecek? Bakanlık burayı istiyor ve müze yapacak. Gerekçesi var. Buna göre diyelim ki bir sağlık kuruluşu, verilecek sağlığa. Okul diyelim, mülkiyeti İl Özel İdare ait. İl Özel İdare tasviye ediliyor diye belediyeye verilmeyecek. Nereye verilecek? Okulsa, Milli Eğitim Bakanlığı'na verilecek. Açık.


DEVİRLER SEÇİME KADAR TAMAMLANACAK

Değeri milyarları bulan diğer mülkler de var...
Seçim öncesi herkes kendine göre görüşler ortaya koyacaktır. Ama bunlar memleket işidir. Mesaj vermenin ötesinde, her türü siyasi yaklaşımdan uzak konuşulması gereken konular. Kanun koyucu bize 31 Mart 2014 tarihine kadar süre vermiş. Diyor ki, seçimlerle birlikte komisyon bu kararlarını tamamlasın.

Yerel seçimlere kadar neticelenecek mi?
Bitecek evet, bir sorun yok. Şu anda işlemler devam ediyor.

SÜMERBANK ALTINA LASTİK TAKIP, TAŞINMAYACAK

Çok sayıda taşınmaz olduğu için hızlı tempoda geçecek belli ki...
Hepsi yerli yerinde. Kimsede altına lastik bağlayıp da gitmiyor. Şu ülke üzerindeki her bir kuruş, bu devletin her bir noktada oluşturduğu birikimdir. Şöyle bir endişe olmaması lazım. İzmir'deki Sümerbank arazisi, altına fabrikalarda yüksek teknolojiyle üretilen dayanıklı lastikler takılarak bir başka yere götürülemez.

Ranta yönelik bir kaygı söz konusu İzmir'de...
Bu olacak, bu haklı bir kaygı. Bunda bir olumsuzluk yok.

Hakkaniyetli olunması hassasiyeti var...
Biraz da şunu vurgulamaya çalışıyorlar. "Bunların hepsi bizim olmalı". Siz, ben, o diye birisi yok. Hepsi ülkenin bir değeridir.

Tarihi okullar, hastanelerin yerine AVM olacak diye konuşuluyor?
Bunlar konuşuluyor. İzmir aslında bilinç düzeyinin, insani manadaki gelişimin en üst noktada olduğu bir yer. Farkındalığı, duyarlılığı yüksek düzeyde cereyan ediyor. Tartışma kültürü, sivil toplum gelişimiyle birlikte doruğa çıkmış. Bunda hiç problem yok. Ama şöyle bir şey de var; mevcut ekonomik sosyal yapıyı üretmeksizin devam ettirmek istiyorlar. Böyle bir şey yok.


BASMANE'YE GİREN KENDİNİ KAYBEDİYOR

Koruyarak gelişmek mümkün değil mi?
Koruyarak gelişmesin manasında söylemiyorum. Şehir içinde ciddi manada trafik sorunu var değil mi? Buyrunuz trafiği açınız, yeni akslar açmadan trafiği düzenleyiniz. Şimdi Konak tünelleri vuruluyor. O zaman lütfen bu meseleyi çözücü bir şey ortaya koyun demek gerekmez mi? Basmane'ye ve Alsancak'a giren kişi kendini kaybediyor, gidemiyor tıkanıyor. Trafik yürümüyor. Her bir noktaya trafik polisi diksek de, yürümez. Sadece kanunsuz park yapanlar meselesi değil. Otopark yapmak zorundayız. Ben Bornova'ya gideceksem, Alsancak'ın içinden geçemeyeceğimizi biliyorum. Ta çevre yolunu dolanmak noktasında kalıyorum. Basmane'yi kullanmıyorum. Kordon yolu kabul edilmemiş, tamam bir sorun yok. Ama onun yerine yapılması gerekenler nerede? Ben dahil diyorum, hangi projeyi ortaya koyduk?

TRAFİK GERÇEĞİNİ GÖR KARDEŞİM

Herkes, "Trafik sorunu" diyor. Trafik sorunu var, çözümde hiç kimse yok. Böyle bir şey kabul edilemez. Kör döğüşü yapılıyor. Gerçeği bir gör kardeşim. Yeni arterler açılmadıkça trafik sorununu çözemeyiz. Yeni otoparklar olmadan aşamayız. Alsancak'tan, Bornova ve Karşıya istikametine günde 80 bin araç geçiyor. Orada biz bir tek artere bağlı kaldıysak çözüm çok zor. Birbirimizi kandırmayacağız, yanıltmayacağız. Sadece polisle olmaz. Ortak akıl, ortak çözüm.

KALDIRIMDA YÜRÜYEMİYORUM

Size soruyorum, Basmane'ye, Alsancak'a girdiğinizde kaldırımlarda işgaliyelerden yürüyebiliyor musunuz? Ben yürüyemiyorum, ondan soruyorum. Tretuvar üzerindeki işgalden trafik polisi mi sorumlu? Kötü olmayayım diye tutanak tutuluyor, cezaya dönüşmüyor. Güne oynuyorlar. Zannediyorlar ki, polis memuru caddeye çıkacak, düdük çalacak, trafik açılacak. Heyhat öyle değil. Konak tünelleri tüm bu çözümsüzlüklerin içinde çözüm üretmek için yapılıyor. İnsanlar ben illa Alsancak'tan, Konak'tan geçeceğim diyor. O zaman trafik tıkanacak. Mevcut yapının altından üstünden bir şey yapılması gerekiyor. Ben dahil, bunu yapması gerekenler düşünecek. Düşünmek noktasındayız.

ÇÖZÜMÜN PARÇASI OLALIM

Nasıl çözeceğiz bu sorunu?
Çözüm kültürüne geçmeliyiz. Sorunların varlığını konuşuyoruz ama çözüm noktasında sıfır katkı. Ben kendimi İzmir'in sorunlarına vermek istiyorum. Ama tartışma kültürü maalesef iş yapanı suçluyor. Bu bir hastalıktır. İzmir bu kabuğunu kırmalıdır. Çözümün parçası olmalıyız. Tartışma kültürünün, çözüm kültürü noktasında biraya gelmemesi İzmir'de işsizliği artırıyor. Şu anda ülkenin işsizlik ortalaması yüzde 9.5, 10 arasında değişiyor. Aynı ölçümde İzmir yüzde 14.9 çıkıyor. Bir terslik var. İzmir mevcut pastadan aldığı payı azaltıyor. Yatırım yapmak lazım. Kim yapacak?



4 MİLYONU MUTLU EDECEĞİZ

Pasta nasıl büyüyecek?
Kentsel dönüşümü gündeme getirmemin önemi bu. Biz kendimize göre lüks bir arabaya binebiliriz, lüks yaşam alanlarında yaşayabiliriz. Yönümüz Çeşme'ye, Urla'ya güzel noktalara doğru olabilir. Ama bu şehir 4 milyonluk bir şehir ve insanlarımızın yoğun olarak yaşadığı alanlar var. Biz burada kendimizi mi mutlu edeceğiz, 4 milyonu mu mutlu etmek için çalışmalar yürüteceğiz. Mesele bu.

SEÇİM ÖNCESİ ÇÖPTE ÇÖZÜM ZOR

Çöp tesisi tartışması da var...
Katı atık depolama yeri tartışılıyor, iyilikle, içtenlikle, güzellikle. Bunda bir sorun yok. Ama çöp varsa, onu bertaraf edecek bir alan ve ünitenin de olması gerekiyor. Şurda olmaz olmasın, burda olmasın. Herkes reddediyor, peki bu sorun nasıl çözülecek?Tartış, tartış, tartış...İnsanların birbirine olan güvenini de aşındırıyor. Bunun altında gizli bir sebep olmaması lazım. "Efendim ben varken şu ilçede yapılmasın", peki nasıl olacak. Bu çöp tesisi bir yere yapılacak. Objektif ve şeffaf olunacak. Ama seçimler öncesi manşetler, gündem biraz hareketlenecek görülüyor. Hareketlenen yerde çözüme ulaşmak çok zordur.

İŞ YAPAN SEVİLMİYOR

O zaman yerel seçimlere kadar sizi de sıcak günler bekliyor ...
Onun için ben çok dikkatliyim, çok fazla konuşmamaya gayret ediyorum. Benim gerçeğim kanunlardır, kanun uygulamasıdır. Yerel seçim, genel seçim bitmez ama burada 24 saat günlük yaşam var. Tartışma kültürü ile çözüm kültürü birbirine karışırsa insanların iş yapma refleksi de düşüyor. O zaman ben de şöyle diyorum; İzmir'de çalışan insanın sevilmediği gibi bir anlam çıkar. Çalışmak isteyen, üretmek isteyenlerin de bu tartışmalar içinde yeri yoktur.

BAŞKAN İLE TARTIŞTIK, AMA ...

Başkan Aziz Kocaoğlu ile tartıştınız mı gerçekten?
Ben şundan çok rahatsızım. Manşetlerle bizi karşı karşıya getirmek istiyorlar. Biz yanyana geliyoruz, konuşuyoruz. Kendimize göre tartışıyoruz. Konumuz İzmir. Efendim reste rest diye yazıyorlar. Devlet işini, sorumluluğumuzu karşılıklı sorumluluk içinde yapıyoruz. Bizim kavga etme lüksümüz yok. Kavga edemeyiz. Ben kendi dükkanımı açmıyorum, işletmiyorum. Karşılıklı saygı içinde devlet işi yapıyoruz. Bir toplantı yaptık, o diyor ki şöyle olsun. Ben, bu böyle olamaz diyorum. Sinirleniyor, olabilir. Hadi eyvallah diyip gidiyor. Gitmemesi lazım ama gidiyor. Ne o kapı vurup çıkabilir, ne de ben ona vesile olabilirim. Böyle bir şey yok. Ama insanız, hissiyat olabilir. Tartışmamızın o şekilde kanlı bıçaklı kavga gibi yansıtılması gayri vicdanidir. Bu hakikate sığmaz. Biz işimizi yapıyoruz. Tartışmayla birlikte çözümün de parçası olmaya çalışıyoruz.

EXPO 2020 ile bitirirsek...
Ben inanıyorum ki, kalan sürede tüm gücümüzü verirsek İzmir, EXPO 2020'yi alacaktır. Son ana kadar her türlü değişiklik olabilir. Bu konuda her türlü temas yapılıyor. Pencereden kovulduk mu, çatıdan giriyoruz.

 
2014’ün sorumluluğu bana ait!
 
İzmir'de seçimin anahtarı Karşıyaka
YORUMLAR
Toplam 6 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
karslı 14 Mart 2014 Cuma 09:35

odasındaki iki resme bak...devletin valisi bu adam...izmirin değil...

Yorumu oyla      12      5  
muallapsk 12 Mart 2014 Çarşamba 20:26

Sümerbankın yeri ile ilgili projenizde harika.Allah yolunuzu açık,önünüzü aydınlık,başarılarınızı daim etsin.İzmirli sizden razı olacak inşallah.

Yorumu oyla      11      6  
hüseyin ahmetoğlu 18 Ocak 2014 Cumartesi 14:46

sn. valimin devletin sert yüzü değil de şefkatli yüzün yansıması var.izmir için şans ne olur üzmiyelim

Yorumu oyla      11      5  
AYLA HÜRMEN 9 Ocak 2014 Perşembe 23:21

BEN İZMİR VALİSİ KİM ..DİR BİLMİYORUM..BEN SADECE..KENDİMİ..İZMİRİMİ BİLİYORUM..B..E.N...İ..M VALİM..DEĞİL

Yorumu oyla      13      6  
Sadece Vatandaş 9 Aralık 2013 Pazartesi 15:20

Sayın Vali şu ana kadar devletin İzmirdeki en yüksek temsilcisi gibi değil, Hükümetin İzmirdeki bir neferi gibi algılandı. Bunda hadi diyelim İzmirli yanıldı, yanlış algıladı. Sayın valinin tutumlarının etkisi yok mu hiç? Eğer sorun kanundan kaynaklanıyorsa, bunu taraflar arasında çözüme kavuşturacak bir oluşumda sunar, herkesin kazanabileceği bir formül ararsın. Bir orta yol bulmak için en azından çaba göstermeli. Benim vergilerimle ve hizmetimle varolmasını desteklediğim devletimin valisinden beklentim budur.

Yorumu oyla      13      5  
SOLCU EYLEM 3 Kasım 2013 Pazar 15:47

VALİLER BENİ ATAYAN HÜKÜMET BEN HÜKÜMETİN ADAMIYIM DER ONA GÖREDE İÇRAATLARINI YAPARLARSA, GERÇEK DEVLET ADAMI OLAMAZLAR. HALK OLARAK BİZİM KENDİLERİNDEN BEKLENTİMİZ, DEVLET ADAMI OLARAK YAPACAKLARI HİZMETLERDE KARARLARDA GÖZETECEKLERİ, YAPILAN ŞEYLERİN HALKA NE KADAR YARARI OLACAK, HALKIN MENFAATİ HERŞEYİN ÜZERİNDE OLMALIDIR. AKSİ TAKDİRDE DEVLET ADAMI OLAMAZLAR, BİRİLERİNİN ADAMI OLDUKLARI ORTAYA ÇIKAR.

Yorumu oyla      16      9  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
2014’ün sorumluluğu bana ait!
Yazarımız Gönül Soyoğul, hem partisi, hem de kendisi için önemli olan ...
İzmir'de Gezi ruhu var
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun danışmanı, İzmir Akdeniz ...
Kafamdaki başkan profili…
CHP Genel Merkezi’nde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile EGE TV’nin prestij ...
 
Aziz Bey, Gökçek taktiği güdüyor
AK Parti İzmir’in Patronu ile seçim ve gündem üzerine… Gönül Soyoğul sordu, ...
Yıkıntıların arasından yeni bir şey doğacak
Gezi sürecinde ülke çapında ‘üne kavuşan’ Anti-Kapitalist Müslümanların ...
''Göreve her zaman hazırım''
İzmir sanayisinin önde gelen isimlerinden biri olan Meba Reklam Yönetim ...
 
EXPO'dan kovulurlardı!
İzmir Mimarlar Odası Başkanı Hasan Topal, Uluslararası Sergiler Bürosu ...
Tayyip Bey’in ‘Karizmam çizildi’ diye hissetmemesi imkansız
Uzun süredir görmediğimiz kadar şiddetle karşı karşıyayız. Ya gazlanıyoruz, ...
DTO yeni başkanı denizciliğin rotasını çizdi
Geçtiğimiz ay gerçekleştirilen Oda seçimlerinde Deniz Ticaret Odası (DTO) ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva