Referandum

Abone Ol
Milli Piyango’’nun büyük ikramiyesinin 100 bin lira olduğu dönemde, Bergama’’da çay ocağı işleten Faruk adlı şahsa, büyük ikramiye çıktı. Faruk parayı har vurup harman savurdu ve kısa sürede bitirdi.’¶ Tekrar çay ocağına döndü. Adı ’“yüz binlik Faruk olarak’” kaldı.
Bu AKP’’liler de, bizim yüz binlik Faruk gibi oldular. ABD’’nin desteği, konjonktürün denk gelmesi sayesinde iki kez tek başlarına iktidara geldiler. Milleti zenginleştireceklerine, kendilerine çalıştılar. Millet fakirleştikçe bunlar semirdiler. Normal evlere sığamadılar, havuzlu villalara taşındılar. Sıkma başlı bacılar da, normal arabalardan, Jeep’’lere terfi ettiler. Gönüllü İslam mücahitleri, ’“müteahhit’” oldular. Çoğu eski muhitlerini terk ettiler, sosyetik yerlere taşındılar, geceleri alemlere aktılar.
’“Emanet ata binen, tez inermiş’” diye bir atasözümüz var. Bunlara iktidarı veren ’“patronları’” faturayı önlerine koyunca şaşırdılar ve çare aramaya başladılar. Bunların Obama ağabeylerine verdikleri sözler şunlardı; Ermenistan Açılımı gerçekleştirilecek, Kürt Açılımı için Anayasadan Türklük çıkarılacak, Kürtçe Eğitime yol verilecek, Kıbrıs’’tan Türk Askeri tamamen çıkarılacak ve Kuzey Kıbrıs Türk Devleti tarihten silinecek, Kuzey Irak’’taki Kürt Devleti tanınacak ve Türkmenler Barzani eşkıyasının insafına terk edilecek.
Sn. Recep Tayyip Erdoğan bu sözleri Obama ya verdi. Obama ile yapılan görüşmeye, Dışişleri Bakanı ve Büyükelçi dahil kimsenin alınmamasının esas sebebi budur. Bunlardan bir tanesini bile bu meclisten geçirmeleri mümkün olmadığı için, akılları sıra bir büyük plan yapıp uygulamaya kalktılar.
Birinci aşamada tıpkı Hitler Almanyasında olduğu gibi, basının tamamı ele geçirilmeliydi. Yandaş ve karındaş medya zaten emireri olmanın muhteşem örneklerini veriyor ve milletin dikkatini dağıtmak için, Türk Silahlı Kuvvetlerine alçakça saldırıyordu. Ama daha fazlası gerekiyordu. Aydın Doğan önce Vergi cezaları, sonra hapis tehdidiyle çökertildi. Milliyet, Vatan Gazeteleri ve Star Televizyonunun, Ethem Sancak ve Akın İpek’’e satılması karara bağlandı. Hepimizin vergileri ile ayakta duran Devletin TRT’’si, 1’’inden Şeş’’ine kadar zaten Devlet ve Ordu düşmanlarının emrine girmişti. Kısacası Millete doğruları aktaracak gazete ve televizyonlar azınlığa düşürüldü ve planın birinci kısmı tamamlandı. Artık çok ustaca hazırlanmış propaganda taktikleri ile millete başka şey gösterilip, gerçekler saklanabilirdi.
Şimdi sıra ikinci etapta. Bilindiği gibi Anayasa değişikliklerinin Referandum yoluyla halka sunulmasının süresi 120 gündür. Bu süre Sn. Erdoğan’’ın, danışmanları tarafından çok uzun olarak görüldü. Ne olur ne olmaz, 120 günlük bu sürede birileri milleti uyandırabilirdi. Süre 45 güne indirilmeli ve AKP’’nin emrinde olan tüm medya kuruluşlarının yoğun propaganda bombardımanı ve Kürtçülerin de oylarıyla yukarıda sayılan değişiklikler, bizzat Türk Milletine yaptırılmalıydı. Yani Laik Cumhuriyetin ve Üniter Devletin ipi, Türk Milletine çektirilecekti. Hesap bu. Sonra dönüp şunlar söylenecekti; Burası Demokrat bir ülke, millet ne istedi ise biz onu yaptık!
Kurbağa gökyüzünü, içine düştüğü kuyunun ağzı kadar zannedermiş. Bu zavallılar da Türk Milletini, kendi çevrelerindeki, ihale cambazları, sadaka dolandırıcıları, Belediye zenginleri, imar vurguncuları gibi görmekteler. Yanıldıkları konu budur. Bakın, yakın tarihte yaşadığımız şu anlatacağım olay, onların Türk Milletinden çok uzak olduklarını, ne güzel anlatıyor.
Kurtuluş Savaşı öncesi, aziz vatanın her yeri işgal edilmiş, orduları dağıtılmış, para yok, silah yok. Türk Milleti ayağa kaldırılacak, kurtuluş savaşı verilecek. Atatürk’’ün emrinde; Zaman, Yeni Şafak, Star, Sabah, Bugün gibi gazeteler, ATV,24,Kanal 7, Samanyolu, Kanaltürk, Ülke, vs. gibi televizyonlar varmıydı?Peki, gasp edilecek, Milliyet, Vatan Gazeteleri ile Star Televizyonu varmıydı?Susturulacak bir Hürriyet Gazetesi varmıydı?Bırakın bunları, ne doğru dürüst bir gazete, ne televizyon, ne telefon vardı. Ama bu Millet öyle asil bir millet ki, varlığına, değerlerine, devletine, ordusuna göz koymak isteyenlerin kötü niyetlerini hemen anlar. Rüzgarlar televizyon olur, yağmurlar gazete. Anında tüm Türk Milletini ayağa kalkmış ve kendine kurulmuş tuzakları paramparça ederken görürsünüz.
Sn. Başbakan, sizin ’“zulüm dönemi’” dediğiniz Cumhuriyeti ve Demokrasiyi yerleştirebilmek için bu millet çok uğraştı. Seçimle gelen, seçimle gitmeli diye çok sıkıntı çekti. Türk Milletinin sizinle işi bitti. Hatalı yollara sapmayın, gelin hemen seçime gidin. Bağımsız Türk Yargısına sizi teslim edelim, Yargının kararına saygı duyun. Hem korkmayın, kimse size tuzak kurmaz, tarikat polislerinin yaptığı gibi, cebinize kağıt, evinize mermi filan da koyamaz.
Obama’’ya verdiğiniz sözleri tutmanız, mümkün değil. Bundan böyle, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’’nin size yaptığı incitici davranışlarla, her uluslararası toplantıda karşılaşabilirsiniz. Gelin seçime gidin. İnanın böylesi sizin için daha hayırlı olacaktır.