“Yeşilçam’da asla belirli bir karakterin oyuncusu olmadım...
Bu nedenle hiç ama hiç rakibim olmadı...
Sevgili de oldum, kötü adam da oldum, polis de oldum...
Hatta gangster bile oldum...
Ve hepsini de kendime yakıştırdım...”
***
Kısa... Öz... Ve içten...
Bir anlatımdır bu sözler...
Ve...
O sesin sahibi ise...
Hala yakışıklığını koruyan bir aktör...
***
Üç neslin seyrettiği bir aktördür Salih Güney...
An itibarıyla...
80’li yaşların tadını çıkarıyor...
İzmir’in Çeşme’sini çok seviyor ama...
İstanbul, O’nun için bambaşka bir alem...
Harbi söylemek gerekirse...
“Doğuştan yıldız”...
75 yaşının eşiğinde iken...
İnanmayacaksınız ama...
“Sarkıyor...” diye...
Göz kapağı ameliyatı oldu...
Gerekçesini ise...
“Yakışıklı görünmeye devam!”
Sloganı ile hayata geçirdi...
Bu sektörde az rastlanır profesyoneldi...
Arkasından ekledi:
“Seyircim beni hep eskisi gibi genç ve yakışıklı görmek istiyor...”
***
40 yıl önce Beyoğlu’nda gezerken...
Yakışıklılığı ile ortalığı kasıp kavuruyordu...
Yeşilçam’ın...
80’lik delikanlısının beylik iki sözü var...
Yeşilçam’a heveslenenler için adeta ilaç gibi...
Bi'röportajında diyor ki:
“Cüzdanın ne kadar doluysa o kadar yakışıklısın!”
Bi'tane daha var; o bundan da ilginç:
“O kadar çok kadın beni arzuladı ki; ilişkilerim uzun sürmedi…”
***
An itibarıyla…
“80 yaşının olgunluğu ve dinginliği içinde” diyeceğim, ama değil…
Hala…
Müthiş hareketli…
Ve de hala acayip yakışıklı…
Kadınlar nerede görse dönüp dönüp bakıyorlar…
Mavi gözleri ışıl ışıl…
Atletik yapısında minicik bir deforme bile yok…
İstese…
Hala TV dizilerinde kameraları çatlatır!
***
Çerkes kökenli, Adana doğumluydu…
Babası devlet memuruydu…
Bu nedenle şehir şehir dolaştı…
Her okulu başka bir kentte tamamladı…
Sonunda…
Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nden diploma aldı…
Cüneyt Gökçer ve Haldun Dormen'in öğrencisi olarak ün yaptı…
Tiyatro en büyük aşkıydı…
Gelecek vaat eden bir aktördü; doğuştan sanatçıydı…
Görsel cazibesi…
Oynadığı tipleri de yüceltiyordu…
Şaka gibi…
Tam 60 yıl önce…
“Tarla Kuşu” ile sahne tozu yutmaya başladı…
O oyundaki rolü unutulmazdı…
Bi'de Türkiye'nin 50 yıl önce nefes nefese izlediği…
Müjde Ar ile senaryo gereği yasak aşk yaşadığı…
“Aşk-ı Memnu”ndaki “Bihter” rolü...
Bi’anda patlamasına neden oldu…
***
San’at dünyasındaki en büyük silahı...
Tiyatro’dan yetişmiş olmasıydı...
Her gece alkış tufanı...
O’nu...
Tek tabanca “Salih Güney” yapmaya...
Yetti de arttı bile...
Ne var ki...
O müthiş alkışlar...
O’nu hiç değiştirmedi...
Anılarla yaşıyor ve çok mutlu...
***
Hepsinde ne ölçüde mutlu oldu bilinmez ama…
Dört kez evlenip boşanarak, kendi çapında rekor kırdı…
60'lı yıllarda tiyatro ve sinema oyuncusu Zeynep Tedü ile…
70'li yıllarda İpek Eken ile…
80'li yılların ortalarında Amerikalı eşiyle…
Ve…
90'lı yılların sonunda…
İzmirli Emel Tanış'la dünya evine girdi…
Ne ilginçtir ki…
Tüm eşleriyle hep nikahtan üç yıl sonra boşandı…
İki ayrı eşinden iki kızı var…
***
Laf aramızda...
“Dayanılmaz kadınların dayanılmaz erkeği olmak…”
Ve dahi...
“Üç kuşağın gençlik idolü” unvanı ile anılmak…
Kolay değildi…
Yine de…
Türkiye'nin en güzel kızları İzmir'den çıkar sözünü kanıtlarcasına…
İlk nişanlısı İzmirli'ydi…
Taaa, 60 küsur yıl önce…
Buca'daki Hipodrom'un yöneticisinin kızına vurulmuştu…
Hatta nişanlandılar…
Şöhret basamaklarını yeni yeni tırmanıyordu yakışıklı aktör…
Bazen özel otomobili…
Bazen de taksi ile Buca'ya gelir…
Elinde çiçek buketi herkese hava atardı…
***
Çok gençti ama konservatuvar eğitimli olduğu için…
Senaryo'da çok seçiciydi…
100'den fazla film çevirdi…
Ancak…
Oynadığı karakterler çok ilginçti…
Yeşilçam'da ilk kez görülüyordu…
Esas oğlanı oynasa da o rolü kendisine yakıştırıyor…
İkinci rollerde bile adından söz ettiriyordu…
Zaten canlandırdığı tüm karakterlerde ön plana çıkınca…
Doğal olarak seyirci hep O'dan söz ediyordu…
***
Canını sıkan bir pişmanlığı var ki...
Bunları 70'li yaşlarında seslendirdi…
Birincisi:
“Türkiye'den gitmek için erotik filmlerde oynadım... Amerika'yı da ikinci vatanım olarak görüyorum…”
İkincisi:
“25 yaşında İngilizcem iyi olsaydı, bugün Richard Gere olurdum…”
***
Yine de hevesi kursağında kalmadı…
55 yıl önce..
Tamamı Türkiye'de çekilen ve yıllarca sansüre takılan…
Hollywood yapımı “Paralı Askerler” filminde…
Tony Curtis, Charles Bronson ve Michele Mercier ile oynadı…
Salih Güney’le birlikte...
Fikret Hakan da aynı filmde rol almıştı...
Amerika'dan teklifler yağmış ama…
Bi'türlü o büyülü dünyanın aktörü olamamıştı…
***
70'li yıllarda öylesine ünlü olmuştu ki…
Genç kızlar O'dan imza almak için sıraya giriyordu…
Aynı zamanda…
Salih Güney...
Arkeolojiye gönül vermiş bir aktördü…
Bergama'ya vurgundu, mesela…
Şaşıracaksınız ama...
Fi tarihinde Herakles Heykeli'nin ülkemize getirilmesi için…
Yoğun çaba sarf etmiş bir aktörden söz ediyoruz…
***
Dört kez evlenip, boşanmış biri olarak…
İnandığı bir söz var:
“Erkekler hovardadır; kadınlar ise çapkın!”
Tecrübe mi, desek acaba(!)
***
Hülya Avşar ilk filmini O'nunla çevirdi…
Şimdi sorun, “Hülya’nın ilk göz ağrısı benim” diyecektir…
O yıllarda…
Yeşilçam'ın kralı; Ayhan Işık'tı…
Bir de “Çirkin Kral” vardı; Yılmaz Güney…
“Yeşilçam'ın Prensi” de bu hikayenin kahramanıydı…
***
Hayatı dolu dolu yaşayan…
Yeşilçam'ın…
Gelmiş geçmiş en yakışıklı aktörünü…
Salih Güney'i…
Hatırlatmaya çalıştım sizlere…
Bodrum'da yaşıyor, gönlünce…
Bazen Çeşme’ye geliyor...
Bir Amerikan firmasının temsilciliğini yapıyor…
Yüzüyor…
Atı var; her gün onunla dolaşıyor…
Hayatını arkeolojik kazılara adamış vaziyette…
Antik dönemdeki gibi Teos'ta aktörleri buluşturuyor…
***
Bitiriyoruz…
Röportajlarında sakınmadan söylüyor…
Kendinden son derece emin…
Diyor ki; 80’li yaşın tecrübesiyle:
“Aşkı yaşadım ama hiç biri uzun sürmedi…
Suçlusu ben değilim, kadınlar...
O kadar çok kadın beni arzuladı ki; bu da ruhumu okşadı... Hayatıma giren kadınlar da beni paylaşmak istemedi…”
Son filmini 10 yıl önce çekti…
Belirli bir rol'ün oyuncusu olmadı…
Bu nedenle hiç rakibi olmadı…
Kötü adam da oldu; polis ya da gangster de…
Ama…
Yine de romantik rollerin vazgeçilmez prensiydi…
En son...
2023’te “Aferez” filminde oynadı...
Nokta…
Hamiş: 1965’te, Memduh Ün’ün çektiği “Yasak Sokaklar” ile şöhretin zirvesine çıktı... O sırada 20’li yaşlardaydı... Gerçek parlayan yıldız oluşu, “Paralı Askerler” filmindeki rolüyle gerçekleşti... Keşke, tiyatrodan kopmasaydı...
Sonsöz: “80'li yıllarda darbe olacağını biliyordum… Bu gidişat kötü dedim ve ülkeyi terk ettim… Amerika'dan döndüğümde üç yıl geçmişti bile… / Salih Güney – Sinema Oyuncusu…”