Parça Parça

Abone Ol

CHP’de bir süre Avukatlar dönemi vardı. Hangi kurula bakılsa avukatlar görülürdü. Bir zamanlar da Mühendisler ve müteahhitler dönemi oldu. Siyasi partilere Hazine yardımı başlayınca da sayıları seyreldi!

Son zamanlarda da, bir “Muhtarlar Dönemi” başladı…

Menderes’te muhtarlık yapan İlkay Çiçek son seçimde Menderes Belediye Başkanı seçildi.

Daha öncede, o zamanlar “Türkiye’nin en genç muhtarı” olan Levent Güçlü, Karşıyaka İlçe Başkanlığına getirildi...

Levent Güçlü, yakınlarda yapılan kongrede güven tazeleyerek yoluna devam ediyor…

Bu kongrede karşısına aday olarak yine bir muhtar çıkmıştı : Hanımşah Han.

Hanımşah Hanım, Karşıyaka Mustafa Kemal Mahallesi Muhtarıydı… Sempatili ve çalışkandı. Şah’lığı ve Han’lığı da adında toplayarak popülaritesi daha da artmıştı. Kaybetse de, yine de iyi oy almış, siyaset arenasına doğru yolunu açmıştı…

Şanssızlığı, kimi destekçilerinin Cemil Başkan’a yakınlığı algısının toplumda yaygınlaşmış olmasıydı. Bu algı şansını yeterlice artırmadı. Zira, kimi desteklerin örgütte sınırlı tanınırlılıkları vardı…

Zaten de Cemil Başkan, parti içi seçimlere karışmadığını ve karışmayacağını söylemiş,

her zamanki gibi, sözüne de sadık kalmıştı…

***

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin, halen tutuklu bulunan İzmir İl Başkanı için özetle ve yaklaşığıyla dedi ki ;

Yalnız hissettirmemek için, onunla görevi sürdürmek adına bir tutumumuz var…

Bunları duyanların kimi basına konuşuyor, kimileri de bildiri yayınlıyordu ;

Adı İl Başkan adayları arasında da dolaştırılan bir eski Büyükşehir Belediye Başkanı dolambaçsızca ; Partide tek aday telkininin partilileri de, kendisini de rencide edeceğini söylüyor. Tek aday çıkabilir, ancak dayatma olmamalı. Biri çıkar aday olursa da, buna kimse engel olmamalı diyor…

Dedikleri doğru olabilir de, siyasette doğru,

her zaman doğru değildir. Hele de CHP’nin yalnız bırakılmaya çalışıldığı şu siyaset ortamında!

Bir zamanlar bir “10 Aralık Hareketi” diye bir oluşum vardı ya. Hani ‘CHP’yi kapatıp, vakfa dönüştürelim’ gibi düşüncelerin söylenip de, şimdi tarih olan…! İzmir’de de adı, ister istemez bu hareketi çağrıştıran, bir ‘Ekim Dayanışma Hareketi’ var!

Hareketçe yayınlanan bildiriyle, çok özet olarak ve yaklaşığıyla ;

Kongreler için ; kanatsız, renksiz ve heyecansız diyorlar. CHP’nin ruhuna aykırı buluyorlar…

Önerilen tek adaylı kongrelerin İzmir örgütünün demokratik pratiğine uygun olmadığını söylüyorlar. Ve, Partinin özüne ve demokratik geleneklerine sahip çıkmayı sürdüreceklerini vurguluyorlar…

Dedikleri bir ölçüde doğru sayılabilir de ;

Keşke hiç kimse; CHP’nin, demokratik önseçim geleneğini göz ardı eden atanma başvurusu yapmasa. Ya da atanmayı kabul etmese…

Keşke herkes, katıldığı kongrelerde ; kanatlanıp renk ve heyecan katsa da, kaçan ruhu, ‘Eyy Ruh! neredesin geri gel’ dese…

Keşke kimileri; yaşarken insanın içinde ölenleri diriltmeye çabalamak yerine, öldüğü söylenen partinin özü ve demokratik geleneklerinin canlanması için çabalasa…

***

Beklenir ki CHP;

Genel Başkanı Özgür Özel’in önderliğinde, sular seller gibi akarken, Biri’leri bir dursa da. 24 Ekimde Tahtırevanla gelmeyi… Yine hayal bile etmese!

İyi Pazarlar…