’‘Öyküleri’’ okumayı öğrenmeden bitmeyecek’…

İZMİR - Remziye Beller, okuma yazma öğrenmek için semt merkezindeki eğitimlere katıldığını belirtti. Küçük yaştayken annesini kaybettiğini, üvey anneyle büyüdüğünü, kardeşlerine bakmak zorunda kaldığını anlatan Beller, küçükken evinin karşısında okul bulunduğunu, bütün kardeşlerinin okula giderek meslek sahibi olduğunu ancak ailesinin kendisini okula göndermediğini, bu nedenle de okuma yazmayı öğrenemediğini söyledi.

Genç yaşta evlendiğini ve hayatının sonraki bölümünü çocuk, torun büyüterek geçirdiğini kaydeden Beller, ''Şimdi bir gazete açayım okuyayım istiyorum. Şimdiye kadar gözümüz kapalı yaşamışız. Torunlarımı büyüttüm, bir duydum ki semt merkezinde okuma yazma öğretiyorlar. Burayı öğrendim. Şimdi her gün gelip gidiyorum'' dedi.

Büyük torunun 19 yaşına geldiğini ifade eden Remziye Beller, torunlarının da içindeki okuma yazma isteğini takdir ettiğini vurguladı.

Öğretmenin ''kendi seviyelerine indiğini'' anlatan Beller, ''Benim kafam dolu ama iyi, güzel öğretiyorlar burada. Yeter ki biz öğrenelim'' diye konuştu.

Ailesinin tutucu olduğunu, kendisini okula göndermediğini anlatan Emine Çayır da iki torunu doktor olduktan sonra bir komşusundan ''okuma yazma'' kursu verildiğini duyduğunu dile getirdi. Üç çocuğunu da okuttuğunu ifade eden Çayır, şunları anlattı: ''Ben ancak çocuk büyüttüm, torun baktım. Böyle cahil kaldım. Şimdi sıra kendime geldi. Okuyabilirsem benden mutlu kimse olmayacak. Çok arzuluyorum okumayı. Otobüs şoförlerine soruyorum 'Nereye gidiyor otobüs?' diye. 'Otobüsün önünde yazıyor teyze, görmüyor musun?' diyorlar. Otobüsü bileyim, gittiğim geldiğim yeri öğreneyim istiyorum. Onun için okuyacağım. Bakalım Allah ne gösterecek.

Torunlarımı büyütürken, 'anneanne sen okuma bilmiyorsun' derlerdi. 'Olsun, siz okuyun, ben dinlerim' derdim. Şimdi bir öğrensem, Allah'tan başka bir şey istemiyorum. Hacca gittim, umreye gittim ama okuma yazmayı beceremedim. Şimdi onu da becermeye geldim.''

Babasının sağlık memuru olduğunu, 35 yıl boyunca doğu illerinde gezdiklerini söyleyen Ayten Aras da okuma yazmayı öğrenemediğini söyledi.

Okuma yazmayı bilmeyen bir annenin çocuklarına da iyi eğitim veremeyeceğini ifade eden Aras, ''Anne ilgilenemiyor, ne yapsın çocuklar, kendi başlarına bir şeyler oldu. Bugün 4 torunum var. Buraya gelip gittikçe bir torunuma da okumayı ben öğretiyorum. Okumak güzel şey, okuma yazmayı öğrendikten sonra ilkokulu da liseyi de bitirmek istiyorum'' diye konuştu.

Hedefinin daha aydınlık, daha güzel şeyler okumak olduğunu kaydeden Ayten Aras, gazeteleri okuyup dünyadan haberdar olmak ve her şeyi çok iyi anlamak istediğini dile getirdi.

Eşini yıllar önce kaybettiğini söyleyen Aras, ''Eşim okuduğumu görse çok sevinirdi. Zaten bana hep 'sen okusan iyi yerlere gelirdin' derdi. Zamanında okusaydım Cumhurbaşkanı olmak isterdim'' diye konuştu.

Konak Belediyesi ve Konak Halk Eğitim Merkezi iş birliğinde düzenlenen 3 aylık okuma yazma kursları kapsamında yüzlerce kişiye eğitim verdiklerini söyleyen merkez öğretmeni Lütfü Altun, sınıflarının yaş ortalamasının 60'ın üstünde olduğunu dile getirdi.

Gelenlerin ''hayata bağlı'' insanlar olduğunu ifade eden Altun, özellikle yaşlıların dersleri büyük ilgiyle dinlediğini kaydetti.

Merkeze gelen herkesin okuma yazmayı öğrendiğini kaydeden Altun, eğitimlerinde ilköğretim öğrencilerine uygulanan başarılılara ''yıldız, pekiyi, aferin verme'' gibi ödüllendirme yöntemlerini de kullandıklarını, öğrencilerinin de bu uygulamalardan çok memnun olduğunu belirtti.

Kaç yaşında olursa olsun bir öğrencinin ''beğenilmeye'' ihtiyaç duyduğunu kaydeden Altun, ''Hiç kimse kendisine iyi davranılmayan ortamda bulunmak istemez. Burada biz güzel bir ortam oluşturduk. Torunlarıyla gelenler oluyor. Biz de onlara bir şeyler öğretmekten çok mutlu oluyoruz'' diye konuştu.