Metehan UD/ EGEDESONSÖZ- Aydın’ın Kuşadası ilçesindeki en önemli mesire alanlarından biri olan Adagöl'de, bir bölümüne yapılmak istenen MAİA PERLA isimli otel projesine verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararına karşı açılan davada yeni gelişme yaşandı.
Kuşadası Kent Dayanışması tarafından açılan ve Mimarlar Odası Kuşadası Temsilciliği’nin müdahil olduğu davada bilirkişi raporu geldi. Otel projesinin, kıyı kenar çizgisine bitişik olan önemli bir alanda hayata geçirilmesinin çevreye ve kamu yararına aykırı ve olduğu ifade edilmişti.
Bilirkişi heyeti, proje dosyasındaki eksikliklerin ve çevresel risklerin mahkeme sürecinde dikkate alınması gerektiğini ortaya koyuyor.
EKOSİSTEM İÇİN RİSKLİLİK
Bilirkişi heyeti, kararın 153 odalı proje için verilmiş olmasına rağmen görüş alınan kurumların çoğunun projeyi 130 odalı olarak değerlendirdiğini ifade etti. Atıksuların fosseptikte toplanıp vidanjörle taşınmasının bu ölçekteki kalıcı tesis için sürdürülebilir bir çözüm olmadığını vurgulayan heyet, projenin doğal ve geçirgen yüzeyleri geçimsiz hale dönüştürmesinin 25 metre mesafedeki hassas gölet ekosistemi için kirlilik riski oluşturduğunu belirtti. Yoğun vidanjör trafiğinin yaratacağı gürültü ve hava kirliliği etkilerinin PTD’de değerlendirilmediği, arka plan gürültü ölçümlerinin bulunmadığı, dolayısıyla işletme aşamasında çevredeki konutlara etkisinin bilimsel olarak tespitinin mümkün olmadığı ifade edildi.
ETÜT RAPORU BULUNMUYOR
Proje alanının yüksek deprem riski taşıyan alüvyon zemin üzerinde yer aldığına dikkat çeken bilirkişi heyeti, zemin özellikleri, sıvılaşma riski ve yapı-temel sisteminin deprem davranışını analiz eden detaylı bir etüt raporunun bulunmadığını bildirdi. Ayrıca alanın 1. derecede yangına hassas ormanlara sadece 150 metre mesafede olmasına rağmen bir Orman Yangınlarıyla Mücadele Eylem Planı hazırlanmadığı kaydedildi. Sıyırılacak 1443 metreküp bitkisel toprağın erozyona karşı korunmasına yönelik teknik önlemlerin yetersiz olduğu vurgulandı.
Mahkemenin önümüzdeki günlerde kararını açıklaması bekleniyor.
Rapordan kesitler:
- "ÇED Gerekli Değildir" kararı 153 odalı bir proje için verilmişken, görüşüne başvurulan kurumların büyük çoğunluğu projeyi 130 odalı olarak değerlendirmiştir.
- Atıksuyun fosseptikte toplanıp vidanjörle taşınması yöntemi, bu ölçekteki kalıcı bir tesis için sürdürülebilir ve doğru bir mühendislik çözümü değildir. Ayrıca proje alanda doğal ve geçirgen bir yüzeyin, geçirimsiz yüzeylere dönüştürülmesinin yaratacağı etkiler bulunmaktadır. Bu etkiler, projenin 25 metre mesafedeki hassas gölet ekosistemi için kirlilik riski oluşturmaktadır. Bu riskler PTD'de analiz edilmemiştir.
- Yoğun vidanjör trafiğinin yaratacağı ikincil çevresel etkiler (gürültü, hava kirliliği) PTD'de değerlendirilmemiştir.
- PTD, Çevresel Gürültü Kontrolü Yönetmeliği'ne uygun olarak arka plan gürültü ölçümünü içermemektedir. Bu temel veri olmadan, projenin işletme aşamasında yakındaki konutlar üzerindeki gerçek gürültü etkisinin bilimsel olarak tespiti teknik olarak mümkün değildir.
- Proje sahası, deprem riski yüksek bir bölgede, taşıma gücü değişkenlik gösterebilen alüvyon zemin üzerinde yer almaktadır. PTD'de, proje alanına özgü zemin özelliklerini, sıvılaşma riskini ve yapı-temel sisteminin deprem davranışını analiz eden ayrıntılı bir zemin ve temel etüt raporu bulunmamaktadır. Bu nedenle dosya, jeolojik riskleri değerlendirme açısından yetersizdir.
- Proje alanı, 1. derecede yangına hassas orman alanlarına 150 metre mesafede olmasına rağmen, PTD'de bu riski yönetmeye yönelik bir Orman Yangınlarıyla Mücadele Eylem Planı'na yer verilmemiştir.
- Sıyırılacak olan 1.443,74 m³ bitkisel toprağın erozyona karşı korunarak depolanmasına yönelik teknik detaylar ve önlemler PTD'de yetersizdir.
- Davaya konu parselin oluşum süreci ve günümüzdeki durumu itibarıyla tarım arazisi özelliği taşımaması, parseli çevreleyen diğer arazilerin rekreasyon alanı, su yüzeyi ve yol olması, toz duman çıkartacak bir işletme özelliği taşımaması nedeniyle tarımsal açıdan PTD da bir yetersizlik görülmemiştir.
‘DOMİNO ETKİSİ YARATACAKTIR’
Davanın müdahillerinden Mimarlar Odası Kuşadası Temsilciliği Yönetim Kurulu adına konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Pelin Seven Aksu , projenin kıyı ekosistemi, kamusal alan kullanımı ve şehircilik ilkeleri açısından ciddi riskler barındırdığını ifade ederek “Proje alanı, 1/100.000 ölçekli Aydın-Muğla-Denizli Çevre Düzeni Planı'nda "Makilik-FundalıkÇalılık Alan" ve "Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi/Turizm Merkezi" lejantlarında yer almaktadır. Bu alanlarda, doğal yapının korunması esas olup, yalnızca sağlıklı yaşam tesisleri kapsamında tanımlanan kullanımlar ile bunlara ait konaklama birimleri yapılabilir. Plan kararları uyarınca, turizm amaçlı genel konaklama tesisleri bu alanlarda yer alamaz. Ancak, planlanan projenin bu koşulları sağlamadığı, proje tanıtım dosyalarından açıkça anlaşılmaktadır Bu alanda yapılmasına müsaade edilen herhangi bir proje; yalnızca bir planlama meselesi değil, aynı zamanda bölgesel ölçekte kıyı politikalarının yönünü belirleyecek nitelikte kritik bir eşiktir. Söz konusu alandaki yapılaşma, Kuşadası kıyı bandında domino etkisi yaratacak ve kademeli olarak bu bölgede kalan diğer kıyı alanlarının da yapılaşmaya konu edilmesinin önünü açacaktır.” dedi
Benzer projelerin Kuşadası’na olan olası etkilerine de değinen Mimar Aksu şunları söyledi:
“Planlama ilkeleri dışında gelişen bu tür projeler, Kuşadası’nın halihazırda yetersiz olan sosyal ve teknik altyapısını daha da zorlamakta, nüfus yoğunluğunu artırarak kentteki yaşanabilirlik eşiklerini aşmaktadır. Geçmişte ve bugün devam etmekte olan Maia Perla, Biva Doc’s Nuova, Kısmet Du Levant, Isla Bonita, Isla Playa gibi projelerde görüldüğü üzere, bu tür girişimlerin kent ve ekosistem üzerinde geri dönülmesi güç tahribatlar yaratacağı ortadadır. Yine bahsi geçen projelerin konut pazarlamasına yönelik bir girişim olup olmadığı da açıkça kamuoyuna açıklanmalıdır. Kuşadası’nın kıyı alanları, doğal miras, kamusal yaşam, ekolojik denge ve kentsel kimlik açısından kritik bir öneme sahiptir. Kıyı bölgelerindeki planlama süreçlerinde, kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve yasal düzenlemelere titizlikle uyulması en temel beklentimizdir.”
PROJE HAKKINDA
Proje tanıtım dosyasında yer alan bilgilere Aydın’ın Kadir Turgut isimli iş insanı, Kuşadası’nın Türkmen Mahallesi sınırlarındaki 14 bin 500 metrekarelik alan üzerine bir otel dikmek için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan onay aldı.
Kuşadası Belediyesi’nin hazırladığı ve Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin de onayladığı binlik planlara göre proje sahası ‘otel’ alanında kalıyor ve 1 emsal ve 4 kata kadar yapılaşma izni bulunuyor.
Proje tanıtım dosyasında "Faaliyet sahibi, bahse konu taşınmaza ilişkin 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile "Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmelik" hükümlerine uyulacağını, anılan mevzuat kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığına başvurarak Turizm İşletmesi Belgesi alacağını, alanın turizm amacı dışında kullanılmayacağını ve kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmayacağını taahhüt etmektedir." ifadeleri yer almıştı.
Ancak projenin internet sitesinde yer alan bilgiler projenin bir otel değil lüks rezidans olduğunu ortaya çıkmıştı.
Hem arsa sahibinin ortağı olduğu Turgut Gayrimenkul hem de yüklenici firma Maia Kuyumculuk İnşaat sitelerinden 153 odayı 200 bin Euro’dan satışa çıkarılmıştı. Odaların tamamının satılması durumunda yaklaşık 1,5 milyarlık gelir elde edilecekti. Otelin inşaat maliyeti ise 98,4 milyon TL olarak açıklanmıştı.
Ancak, rezidans satışlarının gündem olması sonrası şirket sitesinden projeyi kaldırdığı görüldü.