Mevzu’bahis bahisse eğer!

Abone Ol

Bir “oyun”un içine düştük!

Dünyaya rezil olduk.

Türk futbolseverin midesi bulandı.

1024 aktif futbolcunun bahis oynadığı tespit edildi.

571 hakemden 37’sinin bahis hesabı olduğu ortaya çıktı.

Önce bahis oyna, sonra çık sahada düdük çal, ya da bayrak salla!

Ne güzel iş değil mi?

Sabıkalı olduğu görülen 152 hakem disiplin kuruluna gönderildi.

Bir kulüp başkanı ise milyonlarca lirayı indirmiş, bahis yoluyla…

Sözün kısası; futbolcusu, hakemi, yöneticisi batmış bir çamura…

Futbolun her tarafı kirlenmiş, kirletilmiş!

***

Trajikomik söylemlere kulak kesiliyorum!

Malum; ekonomisi çökmüş, dip yapmış, borç batağındaki kulüplerin futbolcuları da kara listede…

Hatta sabıkalı futbolcuların büyük bölümü, bu kategorideki takımların oyncuları…

Onların bahis oynamasını normal karşılayanlar var!

Deniyor ki:

“Çocuklar, bırakın transfer taksitlerini, maaşlarını alamıyorlar. Ne yapsın garibim, harçlığını bahisten çıkarıyor!”

Bazıları da tuttuğu takımın oyuncusunu koruma derdinde:

“Bizim takımın futbolcusu, daha önce falanca kulüpte oynarken bahis oynamış; sanki bizim takımda yapmış gibi gösteriyorlar! Ayıp yahu, edep yahu! Maksatları, bizim kulübü zan altında bırakmak!”

Biri de çıkıyor, diyor ki:

“Bir kere oynadım, onu da ne zaman oynadım, hatırlamıyorum!”

Hani bir bakanımız vardı, çocuk istismarıyla ilgili şu unutulmaz cümleyi kurmuştu:

“Bir kereden bir şey olmaz!”

Onun gibi…

Futboldaki ahlaki kuralı bahis oynayarak “bir kere” ihlal eden arkadaşın, bu kötülüğü 100 kere yapanla arasında ne fark var, merak ediyorum doğrusu!

***

Neymiş efendim; futbolcular, hakemler, bahis oynamalarının suç olduğunu bilmiyorlarmış!

Yahu yönetmeliği gözünüzün içine mi sokmalarını bekliyordunuz?

Okumadınız mı hiç?

Ya da bu işi bilen bir Allah’ın kulu, kulağınıza kar suyu kaçırmadı mı?

Futbol Disiplin Yönetmeliği’nin 57. Maddesi’nde okuyacağınız üç beş cümle var.

“Bahis” başlığı taşıyan bu maddede aynen şöyle yazıyor:

“Futbol müsabakaları veya futbolla ilgili herhangi bir aktivite üzerine doğrudan veya dolaylı bahis ve benzeri şans oyunları oynamak yasaktır. Bahis ve şans oyunları tanıtımında olamazlar.

Aksine hareket edenler, 3 aydan 1 yıla kadar müsabakadan men edilir veya hak mahrumiyeti cezası verilir!”

Bahis oynamak, bahis sitesi sahibi eski federasyon başkanı Tüpçü’nün zamanında sakıncalı görülmese de…

Disiplin Yönetmeliği’nde bu konu çok net yazılmış.

Bu kuralı bilmeyen futbolcu, cahildir; hakem zırcahildir.

Yönetici, hatta kulüp başkanı için farklı bir kelime bulamıyorum.

***

Bugün bahis skandalında “sabıkalı” listesine gören futbolcularının çokluğu nedeniyle takım kuramaz hale gelen kulüpler var.

Zerre kadar onlar için üzülüyorsam, namerdim!

Çünkü ektiklerini biçiyorlar.

Çünkü o kulüplerin başına gelenler, futbolun ahlaki kurallarını bilmiyorlar ki, futbolculara öğretsinler!

Böyle başa, böyle tarak!

***

Meslek hayatının çeyrek asırlık bölümünü yeşil sahalarda futbolla iç içe getirmiş bir gazeteci olarak, geçmişte buram buram şike kokan sayısız maça tanık oldum.

O maçları sorgulayan kimsecikler çıkmadı.

Bugün, bahis oynanıyormuş!

Futbolcular, hakemler, yöneticiler, bahiste voleyi çakıyorlarmış!

Bunlar da unutulup gidecek; geçmişte olduğu gibi…

Göreceksiniz; yapılacak itirazlardan sonra cezalar hafifletilecek.

Bazı hatırlı kulüplerin futbolcularını tertemiz, sütten çıkmış ak kaşık yapılacak!

Olan, günah keçilerine olacak!

Mevzu’BAHİS bahisse…

Gerisi teferruattır.

Çünkü futbolun adaleti yok.

Nasıl ki, hakemleri soyunma odasında saatlerce kilitli tutup ceza alan adamı futbolu yönetsin diye başa getirdik!

Nasıl ki, uluslararası turnuvalarda maçlar yöneten hakeme yumruk atan, üç ayrı suçtan 4 yıl 7 ay 12 gün hapse mahkum edilen kulüp başkanı ve eski vekille ilgili hükmün açıklanmasını geri bıraktık!

Yani hapse girmesine gerek görmedik; bir suç daha işlerse o zaman cezasını çeksin, dedik!

İşte o zaman patlamıştı lağım…

Dedik ya…

Mevzu’BAHİS ise, gerisi teferruattır!

Unutun gitsin!

Buradan bir “ahlak” dersi çıkacağından hiç mi hiç umudum yok!

Çünkü atalarımız, “Balık baştan kokar” derken…

Boşuna dememişler!