Spor

Mahmut Özgener neden bıraktı?

Hasan Doğan’ın vefatının ardından 2008’de Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı’na getirilen Mahmut Özgener’in, ‘Federasyon başkanlığına yeniden aday olmayabileceğini’ açıklamasının şoku sürüyor.

Abone Ol
İZMİR – Mahmut Özgener'i birçok siyasi, futbol adamı ve medya mensubu 'Senden sonrası kaos olur' diyerek kararından vazgeçirmeye çalışırken, Özgener'in 'bırakma' kararına, en yakın dostlarından birinden destek geldi. Vatan Gazetesi yazarı Sanem Altan, bugün köşe yazısında, aile dostları Özgener'in kararını ilk duyduğunda şaşırdığını, ama kararla ilgili analizleri okuyunca, ona hak verdiğini ifade eden duygusal bir yazı kaleme aldı.
Özgener için 'İnşallah arkasına bakmadan gitmiştir. Çünkü, İzmir'in köklü ailelerinden birinin mensup, zengin, medeni ve hayat ölçüleri taşıyan bir genç adamın Bizans'taki ayak oyunlarına uyum sağlaması zaten zordu. Ne Bizans'taki kötülükleri değiştirebildi, ne de kendini...' diyen Sanem Altan'ın o yazısı:
Özgener neden bıraktı?
Aile dostumuz Mahmut Özgener'in Futbol Federasyonu başkanlığını bırakacağını öğrendiğimde çok şaşırdım.
İçimden 'Mahmut bu kadar başarılı olmuşken niye ayrılmak istesin ki, biraz yorulmuştur sadece, kulüpler onu ikna eder nasılsa' diye geçirdiğimi itiraf etmeliyim.
Ama VATAN'daki 'çarpıcı' analiz ve siyaset yazarlarının yorumları da dikkatimi çekti.
Genel manada şu sonuç çıkıyordu:
Mahmut'un başkanlığı bırakmasını sağlayan sürecin baş aktörlerinden biri Aziz Yıldırım.
Oysa ki, 2.5 yıl boyunca Mahmut'la birlikte federasyonu yönettiği iddia ediliyordu.
Peki Aziz Yıldırım, Mahmut'un ayrılmasını niye istedi acaba? Onu tam manasıyla bilemiyorum. Anlam da veremedim açıkçası.
Ancak şu kadarını görebiliyorum:
Federasyona 'Fenerasyon' lakabı takanlar, Mahmut'a 'F.Bahçe'nin uşağı' diyenler, en hafif tabirle ayıp etmişler.
Durumu anlamak için Mahmut'un yakın çevresiyle konuştum. Çok 'duygusal' bir modda olduğunu öğrendim ve Mahmut'un 2.5 yıl içinde en fazla canını acıtan olayları dinledim...
Neler mi?
1. Sondan başlıyorum. Yıllarca başkanlığını yaptığı Altay'ın küme düşmesi sonucu Ege medyasında çıkan ağır eleştiriler... Oysa çok iyi biliyorum ki, Mahmut son Adana maçını izlerken hop oturup hop kalktı, sinirden TV'yi kıracaktı neredeyse. Sonra da 24 saat bunalıma girdi, kimseyle konuşmadı, o kadar üzüldü. Tabii, bütün başarısızlıkları saha dışı güçlere bağlayan bir spor dünyası için, beklenti Mahmut'un gizli bir elle Altay'ı kümede tutmasıydı.
2. Beşiktaş'ın çifte kupa aldığı sezonda, İnönü'deki şampiyonluk töreni sırasında yuhalanması... O gece '17 kulüp Mustafa Denizli ile arkadaşlığım yüzünden Beşiktaş'ı tuttuğuma inanıp bana kızıyor. Beşiktaş da bana Beşiktaş muamelesi yapıyor. Ben nereye geldim?' diye kendi kendine dertlendiğini biliyorum.
3. Yine F.Bahçe'nin şampiyonluk töreninde de ıslık yağmuruna tutulması... Hele Aziz Yıldırım'ın bu protestoları durdurmak için hiçbir şey yapmaması aralarındaki ilişkinin gerginliğini göstermesi açısından önemli bir veriydi.
4. Bir tane de Adnan Polat anekdotu duydum. G.Saray'ın maaşları ödeyemeyecek duruma geldiği bir dönemde, Polat federasyondan rica-minnet 4 milyon dolar avans almış. Polat
parayı tahsil edene kadar çok farklı davrandığı Mahmut'a, tahsilatı yaptığının ertesi günü 'Bu adam G.Saray düşmanı. Her konuda önümüzü kesiyor' diyecek kadar ileriye gitmiş.
5. Mahmut'un yakın dostlarının sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Mustafa Denizli, Şansal Büyüka, İbrahim Seten gibi isimlerle ilişkilerinin medyanın bir bölümü tarafından speküle edilmesi ve onlarla rahat rahat bir akşam yemeği bile yiyemeyecek hale gelmesi... Ailesi İzmir'deyken, haftanın 4 günü yalnız başına İstanbul'da yaşayan biri için bunaltıcı bir yalnızlık içindeydi.
Futbol dünyasındaki ilişkilerin çarpıklığı, insanların kaypaklığı, medyanın sürekli negatifle beslenmesi, aldığı risklerin görmezden gelinip hep arkasında bir bit yeniği aranması, Mahmut'a sanırım 'Burası benim dünyam değil' dedirtti. Ve o da bir koltuk için can verecek insanların 'güç oyunu' içinde kendini çaresiz hissetti. Eşi Ayşe, çocukları Cem ve Can'ı 2.5 yıl ihmal ettiği için suçluluk duygusu ikiye katlandı. Ve gitti...
İnşallah arkasına bakmadan gitmiştir.
Çünkü, İzmir'in köklü ailelerinden birinin mensup, zengin, medeni ve hayat ölçüleri taşıyan bir genç adamın Bizans'taki ayak oyunlarına uyum sağlaması zaten zordu. Ne Bizans'taki kötülükleri değiştirebildi, ne de kendini...
Ben Mahmut'u çok özleyeceğim...