Ozan EKİZ / EGEDESONSÖZ - Çevreye ve işçi sağlığına etkileri kamuoyunda tartışmalara neden olan Aliağa Gemi Söküm Tesisleri’nin gemi sökümü izni mahkemelik oldu. 

Dolar/TL rekor seviyede! Dolar/TL rekor seviyede!

Asbest ve zehirli madde içeren gemilerin sökümü ile sık sık gündeme gelen Aliağa Gemi Söküm Tesisleri’ni mahkemeye taşıyan İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Grubu tesisin ‘ÇED muafiyeti’ kararının iptalini istedi. 

‘Çevresel Etki Değerlendirilmesi’ (ÇED) sürecinin işletilmesi için EGEÇEP, İzmir Barosu, TMMOB Mimarlar Odası, İzmir Tabip Odası ve 8 yurttaş, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına karşı dava açtı

1977 yılında çalışmalarına başlayan Aliağa Gemi Söküm Bölgesi o dönemin mevzuatından kaynaklı hem ÇED hem de Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliğinden muaf durumda.  Açılan davayla ilgili İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Grubu 20 Ocak TMMOB Mimarlar Odası’nda basın toplantısı düzenledi. Düzenlenen toplantıya Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay da katılım gösterdi.

TMMOB: BÜYÜKŞEHİR VE BAKANLIK’A DENETİM TALEPLERİMİZİ İLETTİK
İlk olarak söz alan TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir, “Bundan sonraki süreçte daha kurumsal devam etmek için yeni bir aşamadayız. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ve Bakanlık’a yıllardır denetim taleplerinde bulunduk. Büyükşehir ile yaptığımız görüşmelerde denetim taleplerimizi ilettik. Büyükşehir’in ve İZSU’nun yapması gereken denetimler var. Büyükşehir Belediyesi’nin bu denetimleri yapmasını bekliyoruz. ‘ÇED gerekli değildir’ gibi bir durum söz konusu. Bakanlık’a talebimiz ÇED süreçleri tamamlanması gerekir diyoruz. Bugün bu konu üzerinden bir dava sürecimiz var. İmzası olan bütün kurumlarımıza teşekkür ederiz. Kentin bütün demokratik kurumlarının dahil olması gereken bir konu olduğu için tek bir kurum üzerinden değil bir koordinasyon üzerinden dava sürecimizi başlattı” diyerek sürece dair bilgi verdi.

“BÜYÜKŞEHİR VE ALİAĞA BELEDİYESİ’Nİ DAVAYA DAVET EDİYORUZ”
Akdemir ayrıca Büyükşehir Belediyesi’ni ve Aliağa Belediyesi’ni de dava sürecine davet ederek, “Büyükşehir Belediyesi’ni de bu davaya müdahil olmaya davet ediyoruz.  Süreç içerisinde Büyükşehir ile beraber adımlar attık. Sao Paolo gemisine karşı beraber adımlar attık. Büyükşehir Belediyesi’nin de orada olması gerektiğini düşünüyor ve davaya dahil olmaya çağırıyoruz. Karabağlar Belediye Başkanı’nın katılımına teşekkür ediyoruz. Bu bir dava sürecidir. Bundan sonraki süreçlerin demokratik bir denetim süreci olacaksa bütün yerler ÇED’e dahil olması gerekir. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni ve Aliağa Belediyesi’ni davaya davet ediyoruz” dedi.

Aee0777A 0A7D 4671 A1B0 4A566F87225F

AVUKAT CANGI: HERKESİ DAVAYA DAVET EDİYORUZ
EGEÇEP avukatlarından Arif Ali Cangı, sürecin bugüne kadar gelen hukuki sürecini anlatarak, ortak basın bildirisini okudu.
Okunan basın bildirisi şu şekilde:

Aliağa İlçesi'nde yer alan gemi söküm tesisleri, var olan biçimiyle çalışanlar, toplum ve çevre sağlığı açısından çok önemli bir tehlike kaynağıdır.

Gemi söküm tesislerinin üretim kapasitelerinde büyük bir artış olmuştur. Bu durum çevresel etki değerlendirmeyi zorunlu kılmaktadır.

Tesislerin bulunduğu alandaki işletmelerin TOKİ ile kira sözleşmeleri 2026 yılında sona erecektir. Bu durum; çalışanlar, toplum ve çevre sağlığını tehdit eden gemi söküm tesislerinin ruhsat ve izinlerinin yeniden düzenlenmesi için bir fırsattır.

Yukarıda özetlenen gerekçelerle, Aliağa'da faaliyet gösteren gemi söküm tesisleri için Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) süreci işletilmesi gerektiğine ilişkin EGEÇEP, İzmir Barosu, TMMOB Mimarlar Odası, İzmir Tabip Odası ve 8 yurttaş, 10 OCAK 2025 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına karşı dava açmıştır.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından EGEÇEP'in yaptığı bilgi edinme başvurusuna verilen yanıtta tesislerin ÇED Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği tarihten önce işletmede olduğu gerekçesiyle ÇED kapsamı dışında olduklarına ve firmalara ÇED'den muaf tutulduklarına ilişkin yazı gönderildiğinin bildirilmesi üzere dava yoluna gidilmiştir.
Aliağa'da halihazırda 28 ayrı arsada faaliyet gösteren 22 aktif gemi geri dönüşüm tesisi bulunmaktadır. Gemi söküm sektörü, 1976 yılında Gemi Söküm Organize Sanayi Bölgesi kurulmasıyla Aliağa ya taşınmıştır. Hazineye ait gemi söküm alanı, beşer yıllık sürelerle gemi söküm şirketlerine kiralanmıştır. Söküm sahası 2004 yılında Toplu Konut İdaresine (TOKI) devredilmiştir. Tesisler ile yapılan kira sözleşmeleri 2026 yılında sona erecektir.

Sektörün Aliağa'da faaliyete başlamasından bu yana 1980'li yıllardan itibaren şirketler pek çok operasyonel değişiklik geçirmiş, ÇED Yönetmeliğinin yürürlüğü girdiği tarihten bu yana kapasiteleri artırmış ve pek çok farklı şirketlere devirler gerçekleşmiştir. ÇED Yönetmeliğindeki muafiyet şartlarını ortadan kaldıracak pek çok değişiklik olmasına karşın kanuna karşı hile yoluyla ÇED'den muaf tutulmuşlardır.

Sökümü yapılan gemideki tehlikeli atıkların geminin tonajı ile tamamen doğru orantılı olarak arttığı söylenemese de bu artışla birlikte daha fazla hurdanın kontrol altına alınması, bunun için gereken operasyonel süreçlerin değiştiği açıktır. Dolayısıyla, 2000'li yılların başından bu yana kapasitelerini önemli ölçüde artıran gemi söküm tesisleri ile ilgili durum AB denetim raporlarında ve firmaların kendi ağ sayfalarında da görülmektedir. Bunun yanı sıra tesisler defalarca farklı şirketlere devredilmiştir. ÇED Yönetmeliği gereği ÇED muafiyeti devredilemez. Sökülen atık gemi kapasitesinin artması tesislerdeki proseslerin değişmesine yol açmaktadır. Bu yüzden ÇED Yönetmeliği gereğince çevresel etki değerlendirmesi sürecinin işletilmesi yasal zorunluluktur.

Diğer yandan, Aliağa'daki kümülatif bir kirlilik vardır ve bu kirliliğe Aliağa'daki her sektörün paydaş olduğu ayrı ayrı olarak saptanmıştır. Aliağa'nın çevresel durumunun tespiti ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi için, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ile kurulan Komisyonun çalışmaları çerçevesinde Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Marmara Araştırma Merkezi (TÜBITAK MAM)'dan uzmanların sahada kapsamlı çalışmalar yapmışlardır.

Çalışmalar sonucunda 'Aliağa Bölgesi Toprak ve Bitki Kirliliği Sonuç Raporu' ile 'İzmir İli Aliağa İlçesi Çevre Durum Tespiti Projesi Sonuç Raporu' hazırlanmıştır. Bu raporlara göre gemi söküm sektörü, demir çelik tesisleriyle birlikte bölgenin temel kirlilik kaynaklarındandır ve kirlilik taşıma kapasitesi aşılmıştır.

Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Çevre mevzuatı ve BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesinin yanı sıra Danıştayın yerleşik içtihatlarına göre alan bazlı kümülatif (birikimli) etki değerlendirmesinin yapılması zorunludur. İzmir'in kuzeyinde yer alan Aliağa, iki limanı, bir LNG terminali, Demirdöküm fabrikaları, haddehaneler, doğalgazlı ve kömürlü termik santralleri, rafineri ve petro-kimya tesisleriyle Türkiye'nin en büyük sanayi bölgelerinden biridir. Gemi söküm sektörü, demir çelik fabrikalarına hurda ham madde sağlayarak, yukarıda sıralanan sistemin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Geri dönüşümü yapılan gemilerden elde edilen çeşitli diğer metallerin ve ekipmanların geri kazanımı da aynı bölgede gerçekleşmektedir.

Aliağa'daki kirletme potansiyeli olan bu tesislerle birlikte değerlendirildiğinde bölgenin kümülatif değerlendirmeye gereksinim duyduğu açıktır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kuruluş amacının gereğini yapmalı, yasal yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Gemi Söküm sektörünün TOKİ ile olan kira sözleşmelerinin sürelerinin bitmek üzere olduğu ve AB Mevzuatına dayanarak yapılan denetimler sonunda tersanelere dağıtılan AB gemi geri dönüşüm sertifikalarının ancak minimal bir çevre standardı sağlayan ÇED'lerin olmamasına göz yumduğu da göz önünde bulundurularak bölgenin uzun vadeli ihtiyaçlarını karşılayacak, çevre ve insan sağlığını koruyacak ÇED süreçleri zaman geçirilmeden başlatılmalıdır.

Kentimizin ve bölgemizin doğal ve kültürel değerlerinin, müşterek varlıklarının korunmasının takipçisi olan davacılar, yıllar önce Otapan, üç yıl önce São Paulo atık gemilerinin sökülmek üzere Aliağa'ya getirilme girişimlerini demokratik ve hukuksal mücadele ile engellemişlerdi. Bundan sonra benzer şekilde tekil gemilerle uğraşmak yerine Gemi Söküm sanayiinin yarattığı toplam kirliliği durdurmaya kararlıyız. ÇED muafiyetlerinin kaldırılması ilk adımımızdır. Mücadelemizin devamı gelecektir. Sonraki adımlar ise çevre standartlarını, çifte standarda çeviren sertifikalandırma pratikleri ile AB'nin ilgili kurumlarına gerek açık mektup ile, gerekse ilgili mercilere şikayetlerle ilerlemektir. Aliağa'nın ve bölgemizin, Ege Denizi'nin sağlıklı yaşamını korumakta kararlıyız.

Aliağa'da toplum ve işçi sağlığının korunmasından, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkından yana olan herkesi davamıza (İzmir 2.İdare Mahkemesi'nin 2025/62 Esas) müdahil olmaya çağırıyoruz.

İlk başta davacı olan kişiler dışında konuya duyarlı olan her kişinin ve kurumun dava dosyamıza müdahil olma çağrısında bulunuyoruz.