“Kırgın değilim ama!”

Abone Ol

Okuyacaklarınızı...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel...

Canlı yayında...

Gazeteci Ünsal Ünlü’ye anlattı...

Malum...

CHP'nin 38. Olağan ve 21. Olağanüstü Kurultaylarının iptali istemiyle açılan dava “8 Eylül”e ertelenmişti...

CHP’nin genç kaptanı...

"8 Eylül, 30 Haziran gibi olmayacak...”

Dedi ve gerisini şöyle getirdi:

“Toplum artık bu yaşananların sadece bana ya da...

Ekrem İmamoğlu’na yönelik bir saldırı olmadığını...

Partinin dört bir yanından hedef alındığını görüyor...

Bu yüzden artık 30 Haziran’daki gibi olmayacak...

Toplumun makul kesimi nasıl bakıyor, herkes görecek...”

***

CHP’nin Genel Başkanı’na...

“Kılıçdaroğlu’na kırgın mısınız?" gibi...

Hassas bir soru da soruldu...

Özel’in cevabı aynen şöyle:

“Şahsen bir kırgınlığım yok... Ancak partinin tarihi, hafızası, üyeleri arasında kırgınlıklar olabilir...”

***

CHP’nin genç kaptanı...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın...

Kendisine yönelik kullandığı ifadeleri de değerlendirdi:

“Siyasi rakibine ilk adıyla hitap etmek kabalaşmaktır...

Ben Erdoğan’a hiç (Recep) demedim, demem de. Bu sertliğin nedeni çaresizliktir...”

***

Miting programlarının yoğunluğuna da dikkat çeken CHP lideri...

Sözlerini şöyle tamamladı:

“Şu ana kadar 30 miting yaptık, Amasya 31’inci olacak...

46 ilden daha miting çağrısı var... Programlı şekilde devam edeceğiz...”

Bitiriyoruz...

Ömrünün yarım asrını politikayla iç içe yaşayan...

Değerli büyüğüm Bülent Baratalı'ya sordum:

“Özgür Özel, mitinglerin yanı sıra politika arenasında farklı neler yapmayı planlıyor? Sekiz Eylül’de yargı nasıl karar verecek sizce? İktidar partisi Anayasa değişikliğinde kararlı mı? Kılıçdaroğlu, bir kez daha CHP lideri olabilmek için ataklarını sürdürecek mi?” CHP kurultay üyeleri, 8 Eylül için beklentilerini açıkça ifade edebilecek mi?

İŞTE SAYIN BARATALI’NIN YORUMU...

Çok olağanüstü bir dönemden geçiyoruz... Önce CHP’nin, 38’inci Olağan ve 21’inci Olağanüstü Kurultayları’nın yok sayılması ve sonunda CHP’nin mevcut yönetiminin değiştirilmesine yönelik ceza ve hukuk mahkemelerinde davalar açıldı... Sonrasında CHP’li belediye başkanlarına yönelik operasyonlar başlatıldı... An itibarıyla 17 belediyede operasyon devam ediyor... 13 belediye başkanı tutuklu, gözaltında olan belediye başkanları da var... Hatta şu sıralarda bir iktidar yetkilisinin açıklamasıyla iki belediyeye daha operasyon düzenlenecek... Bu durum Cumhuriyet Tarihi’nde ilk defa oluyor... Halkın iradesiyle değil, yargı yoluyla belediye başkanları değiştiriliyor... Tutuklanan belediye başkanları için, hazırlanması gereken iddianamelerden haber yok... Tutuklanmalar “cezalandırılmaya” dönüşmüş durumda... Operasyonların zamanı fıkraya dönüştü... Türkiye demokratik bir hukuk devletidir... Onun için operasyonlar, Cumartesi günü şafak vaktini bekler... Eş zamanlı muhalif kanallar karartılıyor... Oylar azalınca muhalefet için; tasfiye – itibarsızlaştırma – parçalama - çökertme harekatı devreye sokuluyor... Bu yapılanların bir sebebi var... Yeni bir Anayasa veya Anayasa değişikliği yapmak istiyor iktidar... Bu istek DEM Parti ve açıkça ABD tarafından dillendiriliyor... CHP üzerindeki büyük oyun, bundan yapılıyor... Amaç, CHP’yi “değişikliğe” razı etmek... Yapılmak istenen değişiklikler arasında ulus devlet ve üniter yapının tasfiye edilmesi isteniyor... Türkiye’nin federasyona dönüştürülmesi hedefleniyor... DEM Parti, 1921 Anayasası’na övgüler düzüyor... 1924 Anayasası’nı şikayet ediyor... Cumhuriyet dönemini yok sayıyor... ABD büyükelçisi Thomas Joseph Barrack hedefini eskisi gibi saklamıyor... Osmanlı yönetim sistemini övüyor, Lozan’ı yok sayıyor...

Sykes-Picot Antlaşması’nın Orta Doğu’nun sınırlarını yanlış çizdiğini açıkça söylüyor ve sınırların düzeltilmesini istiyor... Anayasa değişikliği ile iki kurucu irade çok dil, yerel yönetimlerde şimdilik özel düzenlemeler hedefleniyor... Laikliğin şimdiki içeriği dışında yeniden düzenlenerek İslam’a yakınlaşması isteniyor... Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı seçilme şartları hafifletilerek Cumhurbaşkanının hak vaki oluncaya kadar görevde kalması hedefleniyor... İktidarın arkasındaki küresel güçler de bunu istiyor... Onun için CHP ve belediye başkanlarına itibarsızlaştırma, parçalama, çökertme, parti içi kargaşa yaratma girişimleri yapılıyor... CHP ve belediye başkanlarının yolsuzluğa, vurguna, talana, hırsızlığa, bulaştığını söylemeleri bunun için... Ama halkın çoğu bu operasyonların siyasi olduğuna inanıyor... CHP’nin oyu çoğalıyor her şeye rağmen birinci parti konumunu koruyor... İktidarın diğer beklentisi ise, halkın yoksulluğunu, kimsesizliğini unutturmak ve gündemi değiştirmek... Halkımız ve CHP’liler tüm bunların farkında... O zaman CHP için, bir olmanın, iri ve diri olmasının zamanı... Kurultay kavgalarının, iç çatışmaların sona erme zamanıdır... Sayın Özel, önemli bir liderlik gösteriyor... Devam eden mitingler sadece tutuklu belediye başkanları için değil... Yoksulluğa mahkum edilen emekli işçi, memur, çiftçi, üreteci kadınlar, yok edilen doğa, insan hakları, demokrasi, bütün ezilenler için devam etmelidir... “Mitingleri yanlış buluyorum demek”, sorunun çözümü için “Yargıya bırakılım...” söylemi haklı değil... Zaten iktidarın isteği edilgen, Ankara’dan çıkmayan bir CHP... Muhalefetin görevi, halkın çaresizliğini iktidara hatırlatmak değil mi? Mitinglerde toplanan kalabalığın giderek arttığını görmemek olası mı? Bunun için CHP, topyekün üyeleriyle sahaya çıkmalı... Halkımızın CHP dışında bir umudu kalmadı... Her koşulda, CHP onların yanında olmalı, yalnız bırakmamalı, onların “kimsesi” olmalıdır... Tüm CHP üyeleri, 8 Eylül için beklentisini açıkça ifade etmelidir... Kayyum olmayacağı söylenmelidir... CHP tabanı bu açıklamayı bekliyor... Mitinglerde bütün CHP’liler, liderin yanında durmalıdır... İktidarın parçalama, yok etme, çökertme planı ancak böylece yok edilir... Aksi düşüncenin herkes için vebali büyüktür... Asıl tehlikenin pirincin içindeki taşlar olduğu, her CHP’linin farkında... O taş “kimse” olmamalıdır! CHP Anka kuşudur... CHP’ye yapılanları görseydi merhum İsmet İnönü, “Ha’di canım sende, hadi canım sende...” derdi...

Nokta...