Müzik Önerisi: Yok bana bu cihanda – Maya Perest
Bir yolculuğun beni bu kadar dönüştürmesini asla beklemiyordum…
Daha ilk dakikalarında beni derinliklerime gömen cümleyle başladı her şey…
Yedi saatlik yolculuk başlamak üzereyken ne seyretsem arayışı içinde son derece iddiasız, IMDB skoru düşük ve adına daha önce hiç rastlamadığım bir film önüme atladı…
“Life of Chuck”.
Filmle ilgili herhangi bir ipucum olmadığı için boşlukta seyretmeye daldım. Ve daldım!
Walter Whitman’ın şiirine, filmin sondan başa akış örgüsüne, hayatı sorgulama şekline, bakış açısına…
“*I contain multitudes…”
Öyle bir şiir ki insanın çok yönlülüğünü ve içsel çelişkilerini anlatıyor. Bir değiliz hiçbirimiz.
Tek kimliğimiz yok, içinde farklı duyguları, düşünceleri, sorumlulukları, zıtlıkları barındıran
Büyük bir ÇOKLUK.
“I am large, I contain maltitutes”…
Ben genişim çokları barındırırım…
Uzun süre düşündüm.
Yıllar önce kitabıma koyduğum isim de aynı böyleydi azdım ama çoktum.
İçimde çokları barındırdığım geniş kocaman bir evrendim ben…
İçime sığdırmaya çalıştığım, duygusuyla düşünceleriyle zıtlıkları zayıflıkları ile muhteşem bir evrenin ne kadarına hakimdim?
Kendimin ne kadarını tanıyordum? Kendimi ne kadar biliyordum?
Çocukluğum, yalnızlığım, içimde çürüttüğüm, büyüttüğüm öfkelerim sevgilerim korkularım…
Gitmeden olduğum onca aşı, ilaç, uyarılar…
Oldukça riskli, bünyemin bilmediği bu yolculuğun başında korkularımı dindirmeye çalışırken içimde uyanan bu çokluğu nasıl susturacağım?
Uykusuzluk ve aşırı düşünmenin gerginliği ve bu zıtlıkların verdiği yoğun bir beyin sisiyle daha önce hayatımda hiç bulunmadığım benim için her şeyiyle tamamen yabancı topraklara ayak basıverdim gecenin kör karanlığında.
Kenya’da bir gönüllüyüm an itibariyle…İner inmez karıştığım kalabalıkta görsel olarak kaçınılmaz ötekiyim…Dikkat çekiyorum kalabalıkta…Herkes bana bakıyor gibi hissediyorum, ki asla utangaç içe dönük biri değilim.
O kadar sıcak karşılanıyorum ki…
O kadar büyük kapsanıyorum ki…
Karşılaştığım herkes sanki benim için orada, benim hayatımı kolaylaştırmak için her şeyi düşünmüş önceden. Aynı filmdeki gibi herkes “kim bu Chuck?” derken her yerde onun afişlerine rastlarken ben de kendimi aynen böyle hissediyorum giderek. Kendim başlattığım ve yarattığım bir filmin kahramanıyım.
Buradayım, çoklarıma daha çok katarak.
Sonrası ise tam bir duygu milyonerliği…
Öğreniyorum, deneyimliyorum, yaşıyorum…
Unutulmuş hayatları, büyümeyen çocukları, tedavi edilemeyen hastalıkları, olmayan çeşmeleri, akmayan suları, vızıldayarak etrafa hastalık yayan sinekleri, paçavradan yapılmış topları, çocuk yaşta hamile kalan kızları, anasız babasız binlerce çocuğun gözlerindeki korkuyu, paylaştığın ufacık bir gülümsemenin kelebek etkisiyle etrafını mutlu ettiğini, onlarla geçirdiğin her anın kutsandığını, yokluktaki şükran duygusunu…
Yardım diye giden giyeceklerin satıldığını, soğuk bir meşrubata özlemi, duştan akan temiz suyun lüksünü, yediğin her lokmanın hijyenini, kat ettiğin toprak yolların cildini kırmızıya boyamasını…
Öğretmenlerin çabasını, doktorların çaresizliğini, kadınların mücadelesini, erkeklerin yorgunluğunu…
Paranın değiştiremediği insanlığı, yardımseverlerin yüceliğini, misafirperverliğin hakikatlisini…
Paylaşabilmenin sınırsızlığını, cesaretin büyüklüğünü ve iyiliğin gücünü
Yaşadım…
Kenya’nın ücra köşelerinde 1 hafta boyunca bulunduğum yerleri haritada göstermem imkânsız. Karşılaştığım yokluğu, yoksulluğu, olanaksızlıkları da anlatmam çok zor.
Bu dünyadaki haksızlıkların bu boyuta ne zaman ulaştığını anlamam da zor…
Afrika’nın havası, iklimi, coğrafyası, insanları üzerimde çok derin etkiler bıraktı.
Ben ben değilim artık…Çokları barındırıyorum…
Kozmik bir ben, tüm evrenler içimde saklı gibi sanki.
Walt Whitman "Kendimin Şarkısı" (Song of Myself)
“Kendimi kutluyorum, kendime şarkı söylüyorum
Ve benim benimsediğimi, sen de benimseyeceksin,
Çünkü bana ait olan her atom, aynı zamanda senindir de.
Avarelik eder, ruhumu çağırırım,
Gönlümce uzanıp aylaklık eder, bir yaz otunun filizini izlerim.
Dilim, kanımın her zerresi, bu topraktan, bu havadan oluştu,
Burada doğdum, anne babam da burada doğmuştu, onların anne babaları da,
Ben, şimdi otuz yedi yaşımda, tam bir sağlıkla başlıyorum,
Ve ölünceye kadar durmamayı umuyorum.”