Ekonomi

Kasapların Başkanı Şenkara'dan ithalat çıkışı: Hayvan sayısı çoğaltılmalı!

İzmir Kasaplar Odası Başkanı Melih Şenkara, devletin ithalat sopası göstermesi nedeniyle 10 aydır et fiyatlarının aynı olduğunu belirterek, “Bu durum, yerli üreticinin aleyhine işliyor. Kesimlik hayvan yerine, hayvan sayısını çoğaltma amacıyla ithalat yapılmalı” dedi. Şenkara, Ramazan öncesi ithal edilecek 40 bin büyükbaş için de “Her bir hayvan 300 kilo gelse, 120 bin ton eder. Nüfusa bölersek aylık kişi başı 120, günlük 4 gram et düşer. Biz kendi hayvanımızı kendimiz yetiştirmeliyiz" dedi.

Abone Ol

EGEDESONSÖZ – İzmir Kasaplar Odası Başkanı Melih Şenkara, SONSÖZ TV’de hayvancılık ve et sektörüyle ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu. Gazeteci yazar Muhittin Akbel’in sektörle ilgili sorularını yanıtlayan Şenkara, kasaplar olarak canlı hayvan ithalatına karşı olmadıklarını, ancak ithalatın kesimlik değil, hayvan ırklarını geliştirme ve artırma amaçlı olması gerektiğini söyledi.

HER BİREYİN GÜNDE 150 GRAM ET TÜKETMESİ GEREKİR
Geçtiğimiz yıllara göre vatandaşların kırmızı et tüketiminin çok azaldığına dikkat çeken Başkan Şenkara, “Yurttaşlarımızın eskisi gibi et almadığını, alamadığını, müşteri sayımızda düşüş olduğunu net bir şekilde ifade edebilirim. Bunun sebebini, ekonomik şartlar olarak değerlendiriyoruz. Mahalle aralarına kadar giren üç harfli marketlerin de etkisi var. Üç harfli marketler nedeniyle pastamız bölünüyor haliyle ve mahalle kasapları, o akım nedeniyle zor süreçler yaşamaya başladı. Oysa büyük marketlerin şehir dışında olması gerekir. İnsanlarımız maalesef geçmişte olduğu gibi kırmızı et tüketemiyor. Günlük bir insanın tüketmesi gereken et miktarı, 150 gramdır. Fakat 4 kişilik bir aile günde 600 gram et tüketmesi gerektiği halde haftada yarım kilo alabilenler bile azaldı. Çok büyük bir kesim, ne yazık ki et alamaz hale geldi” dedi.

10 AYDIR AYNI FİYATTAN ET SATIŞI YAPIYORUZ
Et fiyatlarının, kalitesine göre kategorilendirilmesi gerektiğini savunan İzmir Kasaplar Odası Başkanı Melih Şenkara, fiyat artışlarıyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:

“Et fiyatlarındaki artışı, ekonomik sebeplerle değerlendirmek lazım. Hiçbir şeyin fiyatı artmamış da sadece etin fiyatı artıyormuş gibi bir algı oluşmasını istemem. Üç yıl önce kirası 1000 lira olan arkadaş, bugün 20 bin lira kira ödüyor. Ekmek, üç yıl önce 2 lirayken bugün 12,5 liraysa, etin de bu süreçte 100 liradan 600-700 liralara gelmiş olmasını normal karşılamak lazım. Kaldı ki Et Süt Kurumu, ette regülasyon yapıyor. Regülasyon sayesinde biz kasaplar, 10 aydır aynı fiyattan satış yapıyor. Son 10, hatta 11 aylık süreçte et fiyatlarında artış söz konusu değildir. Kasaplar, bugünkü fiyatlardan satış yapmış olmaktan memnuniyet duysa da üretici açısından aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Ülkemizde ette kategorilendirme diye bir şey yok. Bu nedenle çok farklı fiyatlar var. Bir kasapta 400 liraya kıyma varken, bir başka kasapta 850 liralık etiket görebilirsiniz. Bu fark, tamamen etin kalitesiyle, hayvanın cinsiyle, etin temizlenmesiyle alakalıdır. O et, bir dana eti midir, inek eti midir; koyun mudur, kuzu mudur, körpe kuzu mudur? Kuşbaşı 550-950 lira arasında. Biftek 700 liraya da var, 1400 liraya da… Biri inek antrikotudur, diğeri süt dana antrikotudur. Ette kategorilendirme yapılmalıdır ki, insanlar, ne aldıklarını bilsinler. “

40 BİN BÜYÜKBAŞ, KİŞİ BAŞI GÜNLÜK 4 GRAM ET DEMEKTİR
Canlı hayvan ithalatını hem kasaplar hem de üreticiler açısından değerlendiren Başkan Şenkara, şu açıklamalarda bulundu:

“Hayvan ithalatını iki farklı açıdan değerlendirmek lazım. Önce kasaplar, sonra da besiciler üzerinden konuya bakalım. Et Süt Kurumu’nun yaptığı hayvan ithalatı, fiyatların regüle edilmesi açısından önemli. Biz buna ithalat sopası da diyebiliriz. Ramazan öncesi 40 bin büyükbaş hayvan ithal edilecekmiş! Her bir hayvan 300 kilo olsa, 120 bin ton et eder. Nüfusa bölersek, kişi başı aylık 120 gram düşer. Bunu günlüğe vurursak da 4 grama iner. Devede kulak diyebileceğimiz bir şeydir bu. Canlı hayvan ithalatı, biz kasapların vatandaşlarımıza uygun fiyattan et satmamızı sağlamıştır. Bu ithalat sopası sayesinde 10 aydır aynı fiyattan et satıyoruz. Besiciler açısından bakacak olursak, ithalat, besicinin yetiştirdiği hayvandan para kazanamamasına yol açıyor. Bir çuval yemin fiyatı yaklaşık 750 lira. Mazotun litresi 50 liraya dayandı. Nakliye giderleri arttı. Yüzde 44’lük bir enflasyondan bahsediyorsak, insanların da belli bir düzeyde gelirlerinin artması gerekiyor. Maalesef gelirler aynı seviyede artmıyor. Besiciler de para kazanmalı ki, bu işi devam ettirebilsinler. Her şeyin fiyatı artarken, siz bir ürünün fiyatını aynı tutarsanız, o iş artık yapılamaz hale gelir. Besiciliği bırakıp kapıcılık yapmaya başlayan arkadaşlar gördüm. Çok besici iş bıraktı. Bu durum, yani canlı hayvan ithalatı, hayvancılık sektörüne darbe indiriyor. Biz kasaplar, ithalata karşı değiliz. Lakin bu şekilde kesimlik ithalatına karşıyız. Irk geliştirme, hayvan sayısını artırmaya yönelik ithalat yapılsın isteriz. Bu konuda teşvikler yok mu? Var ama son derece sınırlı. Üretimin yetersiz kaldığı dönemlerde arz, talebi karşılayamayacağı için fiyat yükselecektir. İthalatla fiyatlar baskı altına alınıyor. Doğru bir hamle midir? Tartışılır! Üretici cephesinde hayvan sayısı çok azaldı.”

RAMAZAN ÖNCESİ ETE ZAM MI GELECEK?
Başkan Melih Şenkara, “Ramazan öncesi ete zam mı gelecek?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Felaket tellallığı yapmak istemem. Ancak her yıl talep arttığı için bir miktar artış olur. Bu yıl için konuşacak olursak, ette yükseliş daha yeni başladı. Bunun devamı gelecektir muhtemelen. Ete yapılacak zammı, yine ekonomik göstergelerle açıklamak zorundayım. Şöyle ki, asgari ücret arttı. Elektrik en önemli gider kalemlerimizden biri. Elektrik firması aradı, bundan sonra elektrik fiyatları, borsa gibi olacak, dedi. Bir gün artarsa, bir başka gün düşecek, dendi. Bu gibi giderlerle maliyetlerimizde daha işin başında yüzde 40 civarında artış oldu. Biz kasaplar bir malı alırız, sıyırırız, maliyeti üzerine koyarız, sonra belli kar marjımızı ekleriz ve fiyat etiketine yazarız. Küçük kazançlarla da geçimimizi sağlarız. 10 liraya alırsak, ona göre, 100 liraya alırsak ona göre satarız. Ulusal Et Konseyi, Ege için karkas fiyatını 385 lira olarak açıkladı. Karkas et demek, kemikli dana eti demektir. Yüzde 20 kemik, yüzde 2 sinir, yüzde 8 diğer unsurlar derken, kalanın üzerine yüzde 50 işletme maliyeti dahil ekleme yapılır. 385 lira karkas fiyattan yola çıksak, yüzde 50’lik bir artış olsa bile maliyet 600 liraya gelir. Bu da demektir ki, neredeyse maliyetine satış yapıyoruz! Kasap esnafı ne yapıyor? Değerli et grubu biraz yüksek fiyata satarak ekmeğini kazanıyor. Bu arada esnafımız, KDV, banka komisyonu ve karımızı koyduğumuzda o kıymayı 750 liraya satmalıyız ki para kazanalım. Fakat esnafımız 600 liraya kıyma satmaya devam ediyor. Demek istiyorum ki kasap esnafı, fiyat konusunda üzerine düşeni fazlasıyla zaten yapıyor. Daha ne yapsın?”

MARKETLER, İTHAL ETİN ETİKETİNE “İTHALDR” DİYE YAZSIN
İzmir’de kasapların yerli üreticilerin besilerinin etlerini sattığını, ithal eti tezgaha koymadığını  belirten Başkan Şenkara, “İnsanlar, hangi eti yediğini bilmeli” dedi:

“Fiyat konusunda vatandaşta şöyle bir algı var; markette kıyma 450 lira, kasapta 750 lira şeklinde… Marketlerde bu satışlar, yerli ürün diye satılıyor. Fakat çoğunun yerli değil, ithal et sattığını biliyoruz. Et Süt Kurumu’nun yapmış olduğu ithal etin marketlerde, yüzde 60 dolayında satıldığını düşünüyorum, en azından… Tüketici, aldığı malın yerli bir üretim mi yoksa ithal mi olduğunu bilsin istiyoruz. Eğer o et Et Süt Kurumu’ndan alındıysa, kurum o etin ithal olduğunu açıkça beyan etmeli. Bir etiket konmalı, o etikete, bu et, Et Süt Kurumu’nun ithal ürünüdür, yazmalı. Böyle olunca, vatandaş ne aldığını bilir. O kadar çok yerli et var da biz mi bilmiyoruz? Et Süt Kurumu, kasap esnafına ithalat kapısını açmıştı. Fakat talep çok az oldu. Çünkü kasap esnafı, yerli et satmak ister, yerli eti ve yerli üreticiyi savunur. Bir kilo ithal et yiyeceğinize, 750 gram yerli et yiyin, diye afişler yaptırıp kasapların camlarına yapıştırdık. Bu kampanyayı yapan kasap, ithal el alıp da satar mı? Satmaz! Kasap esnafı, ithal et yanlısı değildir sözün kısası. Gelen et, Avrupa’nın en kaliteli hayvanlarının eti olsa neyse… Öyle değil ki! Türk insanının damak tadına uygun etler değil. İthal et, maalesef bizim yerli hayvanlarımızın etleri kadar lezzetli değil.”

LOKANTACILAR DA KİLOYLA KÖFTE SATIYOR!
İzmir Kasaplar Odası Başkanı Melih Şenkara, Lokantacılar Odası Bakanı Doğan Kılıç’ın “Kasaplar, dükkanlarının önünde dönercilik yaparak haksız rekabet ediyor” sitemine yanıt verdi:

“Doğan başkanımızla bu konuyu konuştuk. Dönercilik yapan kasap esnafımızı bu konuda uyardık. Üyemiz olmadığı halde kasaplık yapan arkadaşları da uyardık. Ben kasapların dönercilik yapmasına karşı değilim, karşı olmak benim haddime de değil. Doğan başkanın dediği gibi kurallara uyuluyorsa, bizim karşı çıkmamız için bir sebep de olmaz. Dükkanın önünde, steril olmayan bir ortamda bu işi yapmalarını biz de doğru bulmuyoruz elbette. Bu bir ticarettir ama biraz etik olmalı. Fiyatlama konusunda Doğan Bey’e hak veriyorum. Kasap esnafı olarak orada döner satarken, biz döner satıyoruz diye bakmıyoruz konuya, et satıyoruz, gözüyle bakıyoruz. Aynı şeyi lokantacı arkadaşlar da yapıyor. Eğri oturup doğru konuşalım. Lokantacı arkadaşlar, kiloyla köfte satıyor, pişmemiş köfte… Pişirip satmasında hiçbir sakınca yok tabii ki. Doğan başkan bunu yapmıyor ama bunu yapan lokantacı arkadaşlar var, ben biliyorum. Çiğ köfteyi, çöp şişi, Adana’yı, Urfa’yı kiloyla satıyorsan, bu da etik değil. Kaldı ki kasapların ustalık belgesinde, et işleme ve pişirme ustası yazar. Bu bizim ustalık alanımız. Esnafımızı uyarıyoruz, acaba doğan Başkanımız da uyarıyor mu bilemiyorum.”

TAVUĞU BİZ PARÇALARSAK, HALK UCUZ TAVUK YER
Başkan Şenkara, tavuk parçalama haklarının ellerinden alınmış olması nedeniyle vatandaşın tavuğu pahalı yediğini öne sürdü:

“2015 yılına kadar bize bütün tavuk geliyordu ve biz o tavuğu parçalayıp satabiliyorduk. Fakat 2015’te çıkarılan bir düzenlemeyle, tavuğu parçalama hakkımız elimizden alındı. Birkaç hata olmuştur muhtemelen ve gerekçe olarak göstermişlerdir. Kapalı paketlerde de hatalar oluyor maalesef. Mesela indirim adı altında, son tüketme tarihi geçmiş ürünler satılıyor. Eğer kasaplar parçalamaya tekrar geçebilirse, vatandaşa o ürünü yüzde 30 daha ucuza verme imkanımız olacak. Bu şekilde beyaz et satışlarımızın da artacağını düşünüyoruz. Firmalar, şimdi içinde 7 ya da 8 tane bulunan baget paketler gönderiyor. Fakat müşteri üç tane baget istediğinde biz o ürünü parçalayıp içinden 3 tane veremiyoruz. Eğer biz parçalarsak, müşteriye 3 baget verebiliriz. O zaman kasap, 250-300 lira dolayında olan ızgaralık tavuğu 180, 200 liradan satacağız. Tüketici de uygun fiyata tavuk yemiş olacak. Bu konuda sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. İstanbul Kasaplar odası bu konuda önemli bir çalışma başlattı.”