Berivan KAYA/EGEDESONSÖZ- Kamuoyunda 11'inci Yargı Paketi olarak bilinen Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin TBMM kabul edilmesinin ardından karar Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, kamuoyunda "Covid-19 affı" olarak bilinen düzenlemenin yasalaşmasının ardından cezaevlerinden tahliyelerin başladığını açıkladı.
"DEVLETİN KORUMASI GEREKEN KADINLAR DEVLETİN ÇIKARDIĞI AFTAN KORKUYOR"
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, tahliyelerin başlamasıyla telefonlarının susmadığını belirterek, kadınların yaşadıkları korkuları anlattı. Tülin Osmanoğulları, “Dünden beri aileler arıyor, telefonum susmuyor. Çok muallak bir durum. Kamuoyuna net bilgiler de verilmiyor. Arayan mağdurlar, “Korkuyorum” diyor. Bir kişi kadınların canına kast ediyor. Bunu affedip etmemek kadınlara kalmıştır, devlete değil. Devlet kendine yönelik suçları affetsin. Biz mücadeleye devam edeceğiz. Kadınlar şu an panik halinde. Korku kadınları sarmış durumda. Kadınlar biz, ‘nasıl önlem alabiliriz’ diye soruyorlar. Bizler ise, şehir değiştirmeleri gerektiğini, elektronik kelepçe, uzaklaştırma ve gizlilik kararı çıkartmaları gerektiğini söylüyoruz. Devletin koruması gereken kadınlar devletin çıkardığı af yüzünden kendilerini korumak zorunda kalıyorlar” dedi.
"YARIM BIRAKTIKLARI İŞİ TAMAMLAYACAKLAR!"
Pandemide başlayan af sonrası kadınların evlerde yaşadığı şiddetin arttığına dikkat çeken Tülin Osmanoğulları, “Ülkemiz gerçek anlamda hukuk sistemiyle yönetilmiyor. 2 yılda bir yargı paketi çıkarmadan önce ortaya bir maddeyi ortaya atıyorlar. Kamuoyu o maddeyi tartışırken paketin içinden herkesin hayatını etkileyen başka maddeler geçiriyorlar. Her yargı paketinde kadınların haklarına saldırılar oluyor. LGBT+’lar üzerinden ‘genel ahlaka uygunluk’ diye bir şey çıkarmaya çalışıyorlardı. Biz bunun için mücadele verirken korkunç bir af çıkarıyorlar. Daha önceki yargı paketlerinde cinsel suçlarda mutlak delil diye bir şey istediler. Tecavüz suçlarında ve çocuk istismarlarında bir patlama var. Yargı paketinde mutlak delil diye bir kanun geçirmeselerdi bu suçlarla ilgili emsal kararlar çıkacaktı. Kadına yönelik şiddetin ve çocuklara yönelik şiddetin arttığını pandemi de gördük. Pandemide bu insanları bıraktılar ve o caniler evlere döndü. Bizim o dönem hatlarımız susmak bilmedi, sürekli yardım isteyen kadınlar vardı. Kadın katilleri ve çocuk istismarcıları çıkmayacak dediler ancak kanunda kadına yönelik şiddet suçu olmayınca, darptan ve yaralamadan tutuklananlar bırakılıyorlar. Bu salıverilenler yarım bıraktıkları işi mutlaka tamamlayacaklar. Biz bunu pandemide yaşadık” ifadelerine yer verdi.
"ŞİDDET GÖRDÜKLERİ EVE GERİ DÖNMEK ZORUNDA KALIYORLAR"
Kadın sığınma evlerinin yetersizliği ve var olan sığınma evlerinin sağlıksız koşullarını anlatan Osmanoğulları, “Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu kadınları her anlamda etkiliyor. Hayat çok pahalı, kiralar korkunç. Türkiye genelinde kadın sığınma evleri yetersiz. 2026 yılı bütçesinde kadın sığınma evlerine yer bile verilmedi. Mevcut kadın sığınma evleri çok sağlıksız koşullarda. Bize kadınlar sürekli barınma sorunları için ulaşıyor. Bizim yönlendirebileceğimiz direkt alanlar var. Aile Bakanlığı’nı şiddet mağduru çocukların barınma sorununu çözmek zorunda. 12 yaşın üzerinde erkek çocuğu olan kadınlar sığınma evine çocuklarını götüremiyor. Kadınlar yetersiz sığınma evleri ve sağlıksız sığınma evleri yüzünden şiddet gördükleri evlere geri dönmek zorunda kalıyorlar” dedi.
"İZMİR’DE GEÇİCİ BARINMA UYGULAMASI KALDIRILDI, KADINLAR SIĞINAMIYOR!"
Tülin Osmanoğulları açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi;
“Önceden İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin geçici barınma uygulaması vardı. O bu dönem kaldırıldı. O uygulama çok iyiydi. Otellerden yerler kiralanmıştı. Büyükşehir Belediyesi’nin Kadın ve Aile Müdürlüğü bu konuda çok iyiydi. Kadın sığınma evinden çıkıyordu ve Büyükşehir Belediyesi’nin barınma evinde kalıyordu. İş bulasıya kadar orada kalabiliyordu. İzmir’de şu an şiddet gören kadınların barınacağı yerler çok az.”