Güncel

İzmir’’de üniversite kavgası: Katip mi Nazım mı?

Kurulacak yeni üniversiteye AK Partili Vekil Tekelioğlu tarafından Katip Çelebi adı verilmesi tepki çekti. CHP’’den itiraz sonrası öneri de geldi: Nazım Hikmet olsun!’

Abone Ol


İZMİR -
Kurulacak devlet üniversitesine, AKP Milletvekili Mehmet Tekelioğlu’’nun talebiyle ’“evrensel kimliktir’” diye Hacı Halife lakaplı Katip Çelebi’’nin adının verilmesi sıkıntı yarattı.

CHP ayağa kalktı. CHP Parti meclis üyesi Rıfat nalbantoğlu, ’“Madem evrensel istiyorlar, o zaman dünyaca ünlü şairimiz nazım Hikmet olsun’” dedi. Parti milletvekilleri Abdurrezzak Erten ve Bülent baratalı da öneriye destek verdi.
Tekelioğlu, Katip Çelebi’’yi ’“Yerel değil, evrensel bir kimliktir’” diyerek savunmasına, CHP Parti meclisi Üyesi Rıfat Nalbantoğlu, AKP partililerin ’“oldu bitti’”yle hareket ettiğini İzmirlilerin sunduğu, Hasan Tahsin, Zübeyde Hanım, Kubilay, Efes, Çakabey gibi isimlere bahane bulduğunu öne sürdü.
’‘Borcumuzu öderiz’’
Nalbantoğlu, AKP’’lilerin kendi kendi kafalarındaki isimi zorla dayattıklarını belirterek, ’“Madem evrensel isim istiyorlar, o zaman dünyaca ünlü şairimiz Nazım Hikmet’’in ismini verelim. Üstelik dünyada Katip Çelebi’’den daha fazla tanınıyor. Hangi ülkeye giderseniz gidin bir Türk şair, düşün adamı ismi sorun büyük bölümü Nazım Hikmet’’i söyleyecektir. Nazım Hikmet’’in adını vermek en doğru karar olacaktır. Böylece borcumuzu da ödemiş oluruz’” diye konuştu.


Hepsi reddedildi
Üniversitenin isminin tartışıldığı Plan ve Bütçe Komisyonu’’nun üyesi CHP Milletvekili Bülent Baratalı da, görüşmelerinde önerdikleri tüm isimlerin reddedildiğini belirtti.
Baratalı, İzmirliler birçok isim attılar ortaya Bunları beğenmediler.İzmir küçük bir taşra kenti değilmiş, evrensel bir isim olmalıymış. 1 Temmuz’’a kadar TBMM Genel Kurulu’’na gelip görüşülecek. Biz, CHP olarak Katip Çelebi’’nin Nazım Hikmet olarak değiştirilmesini önerebiliriz’” dedi.
KATİP ÇELEBİ KİMDİR?
1608 İstanbul’’da doğdu. Babasının adı Abdullah’’tır. Babası, Osmanlı devlet ve siyaset adamlarının yetiştirildiği Enderûn kurumunda eğitim görerek yetişmiş bir askerdir. Mustafa bin Abdullah, ordu katipliğinde bulunduğu için ulema ve halk arasında Katip Çelebi diye tanındı. Hacca gittiği ve başmuhasebeci ikinci halifesi olduğu için Hacı Halîfe ismiyle meşhur oldu. Babası aydın bir kişi olduğu için daha beş-altı yaşlarında onu eğitmeye başladı. On dört yaşına kadar çeşitli hocalarından dini ve pozitif bilim eğitimi aldı.
On dört yaşında Anadolu muhasebesi kalemine katip oldu. 1624 yılında babasıyla birlikte Tercan, bir sene sonra da Bağdat Seferi'ne çıktı. Dönüşte babası bir müddet Diyarbakır’’da kaldı. 1627-1628’’de Erzurum kuşatmasına katıldıktan sonra İstanbul’’a geldi ve yaklaşık iki yıl, Bağdat Seferi'ne katılana kadar, Kadızade’’nin derslerine devam etti. 1630 Bağdat kuşatmasında ordunun defterini tuttu. Seferden sonra tekrar İstanbul’’a dönerek Kadızade’’nin derslerine katıldı. 1633-1635 Halep Seferi'nde hacca gitme fırsatı buldu. Dönüşte bir kış Diyarbakır’’da kalıp oradaki bilgin ve aydınlarla görüştü. 1635 senesinde Sultan Dördüncü Murat ile Revan Seferine katıldı. On yıl kadar çeşitli savaşlarda bulunduktan sonra İstanbul’’a döndü ve çeşitli alanlardaki bilimlerle uğraşır oldu.
A’’rec Mustafa Efendi, Ayasofya dersiamı(öğretim görevlisi) Abdullah Efendi ile Süleymaniye dersiamı (öğretim görevlisi) Mehmed Efendiden ders aldı ve A’’rec Mustafa Efendiyi kendisine üstad edindi. Bir taraftan kendisi öğrenirken, diğer yandan birçok öğrenciye ders verdi.
1645’’te Girit Seferi'ne katılması sayesinde haritaların nasıl yapıldığını inceleme fırsatını buldu ve bu konuyla ilgili eserlerde çizilen haritaları gördü. Bu arada görevinden ayrılarak, üç yıl devlette çalışmadı. Bu üç yıl içinde bazı öğrencilerine çeşitli konularda dersler verdi. Yine bu zaman içinde sık sık hastalandığı için, tedavi çareleri bulmak amacıyla, çeşitli tıp kitaplarını okudu. Pek çok eserini bu yıllarda yazmıştır.
Katib Çelebi 1656 yılında vefat etti. Mezarı, Vefa’’dan Unkapanı’’ndaki Mahmûdiye (Unkapanı) Köprüsüne inen büyük caddenin sağ kenarındadır.
Katip Çelebi çalışkan, iyi huylu, vakarlı, az konuşan, çok yazan biri olarak bilinir. Arapça, Farsça yanında Latince'yi de bilirdi. Osmanlı Devleti'nde Batı bilimleriyle fazla ilgilenen ve Doğu bilimleriyle karşılaştırıp sentezini yapan ilk Türk bilim adamlarından biridir.

NAZIM HİKMET KİMDİR?
Türk şair ve oyun yazarı. Lakabı "Güzel Yüzlü Şair" veya "Mavi Gözlü Dev"dir. Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türkiye şiirinin önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne ulaşmış ve adı 20. yüzyıl'ın ilk yarısında yaşamış olan dünyanın en büyük şairleri arasında anılmıştır.[3] Eserleri birçok dile çevrilmiştir. Mezarı halen Moskova'da bulunmaktadır. Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi olup ayrı ayrı toplam 11 davadan yargılanmıştır.
Eserleri birçok ödül almıştır. Türkiye'deki yaşamının çoğunu hapiste geçirmiş daha sonra Moskova'ya gitmiş ve Türkiye vatandaşlığından çıkarılmıştır.
Nazım Hikmet,1938'de cezaevine girmiş ve şiirleri yasaklanmıştır. Türkiye'de ancak ölümünden iki yıl sonra 1965'te şiirleriyle yeniden önem kazanmıştır.
Selanik'te doğdu. Aslen 20 Kasım 1901 olan doğum tarihi ailesi tarafından sene kaybetmemesi için 15 Ocak 1902 olarak kaydettirildi.
İlk şiiri ’‘Feryad-ı Vatan’’'ı 1913'te yazar. Aynı yıl Galatasaray Sultanisi'nde ortaokula başlar. 1917'de Heybeliada Bahriye Mektebi'ne girer. Daha sonra Kurtuluş Savaşı için Anadolu'ya geçer. Fakat sağlık nedenleri ile bahriyeden ayrılmak zorunda kalır. Bu sırada Hamidye Kruvazörü'nde güverte subayıdır.
Bolu'ya öğretmen olarak atanır. Daha sonra Batum üzerinden Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’’nde siyasal bilimler ve iktisat okur. 1921'de gittiği Moskova’’da devrimin ilk yıllarına tanık olur ve komünizm ile tanışır. 1924'te Moskova’’da yayınlanan ilk şiir kitabı ’’28 Kanunisani’’ sahnelenir. O yıl Türkiye’’ye dönerek Aydınlık Dergisi’’nde çalışmaya başlar. Dergide yayınlanan şiir ve yazılarından dolayı on beş yıl hapsi istenince yeniden Sovyetler Birliği’’ne gider. 1928’’de af kanunundan yararlanır ve Türkiye'ye geri döner. Bu kez Resimli Ay dergisinde çalışmaya başladı. 1938’’de yirmi sekiz yıl hapis cezasına çarptırılır. 12 sene süren tutukluluktan sonra askere alınacağı ve öldürüleceği endişesiyle 1950 yılında, Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği'ne gitti. 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulunca ülke vatandaşlığından çıkarıldı ve Nazım Hikmet, büyük dedesi Mahmut Celaleddin Paşa (Konstantin Borzecki)'nın memleketi olan Polonya vatandaşlığına geçerek ve Borzecki soyadını aldı. Moskova'da 3 Haziran 1963 tarihinde kalp krizinden öldü.
5 Ocak 2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden Türkiye vatandaşlığına alındı. (Habertürk, Derlemeler: Vikipedi)