EGEDESONSÖZ - Emeklilikte Adalet Derneği (EMADDER) İzmir Temsilciliği, Konak’ta kademeli emeklilik talebiyle basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, EYT düzenlemesi sonrası ortaya çıkan yeni adaletsizliklere dikkat çekildi.
EMADDER temsilcileri, 7438 sayılı yasa ile 8 Eylül 1999 öncesi sigorta girişi olanların yaş şartı olmadan emekli edildiğini, ancak aynı işyerinde çalışmaya başlayan ve sadece birkaç gün sonra sigortalı olan milyonlarca kişinin 17–20 yıl fazladan çalışmaya mahkûm edildiğini dile getirdi.
“Hangi Avrupa ülkesinde aynı yaşta doğan iki akran arasında 20 yıl emeklilik farkı vardır?” diye soran dernek, bu uygulamanın sadece Türkiye’de yaşandığını vurguladı.
Somut örnekler üzerinden mağduriyetlerini dile getiren katılımcılar, “Yaşı küçük olan emekli oluyor, yaşı büyük olan cezalandırılıyor. Primi az olan emekli oluyor, primi çok olan bekletiliyor. Böyle bir sosyal güvenlik sistemi olabilir mi?” ifadelerini kullandı.
“SADAKA DEĞİL, HAKKIMIZI İSTİYORUZ”
Açıklamada, kademeli emeklilik düzenlemesi talebi yinelendi:
“Biz daha az prim ödemedik, daha az çalışmadık. Aksine çoğumuz daha fazla çalıştık, daha çok prim ödedik. Ama bir gün yüzünden, bir takvim yaprağı yüzünden 20 yılımız çöpe atılıyor. Biz sadaka istemiyoruz, sosyal yardım peşinde değiliz. Tek isteğimiz, emeğimizin karşılığı, adalet.”
“YA ADALET, YA ADALET!”
Konak’tan yükselen sesin tüm Türkiye’ye yayılacağı vurgulanan açıklamada şu çağrı yapıldı:
“Bu mağduriyetin tek çözümü vardır: Kademeli emeklilik düzenlemesi derhal çıkarılmalıdır. Ya bu adaletsizliği düzeltirsiniz, ya da o koltuklarda oturamazsınız! Çünkü biz milyonlarız, çünkü biz haklıyız, çünkü biz adalet için buradayız. Son sözümüz nettir: Ya adalet, ya adalet! Yoksa adalet kopsun kıyamet!”
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
Bugün burada toplandık, çünkü büyük bir haksızlığa karşı sesimizi duyurmak zorundayız.
7438 sayılı yasa ile EYT düzenlemesi çıktı ama yeni bir adaletsizlik doğurdu.
8 Eylül 1999 öncesi sigorta girişi olanlar 38–43 yaşında, yaş şartı olmadan emekli oldu.
Ama aynı işyerinde, aynı şartlarda çalışmaya başlayan ve sadece bir gün, bir ay, bir yıl geç sigortalı olan milyonlarca insan, 17–20 yıl fazladan çalışmaya mahkûm edildi.
Soruyoruz:
Hangi Avrupa ülkesinde, hangi dünya ülkesinde, aynı yaşta doğmuş iki akran arasında 17–20 yıl emeklilik farkı vardır?
Cevabı biz verelim: Sadece Türkiye’de!
Neden? Çünkü seçim zamanı çıkarılan eksik yasa, milyonlarca insanı görmezden geldi.
Biz daha az emek vermedik, daha az prim ödemedik.
Tam tersine, çoğumuz daha fazla çalıştık, daha çok prim ödedik. Ama bu ülkede;
• Yaşı küçük olan emekli oluyor, yaşı büyük olan cezalandırılıyor.
• Primi az olan emekli oluyor, primi çok olan bekletiliyor.
Böyle bir sosyal güvenlik sistemi olabilir mi?
Somut örnek verelim:
Bir kadın, anne, evinin yükünü sırtlamış, 9000 prim gününü tamamlamış. Bugün 50 yaşında ama önünde daha 8 yıl çalışma zorunluluğu var.
Ama kardeşi? Kendinden 3 yaş küçük, 6000 prim günüyle 3 yıl önce emekli oldu!
Bu mudur adalet?
Bu mudur sosyal devlet?
Alın terini, emeği, fedakârlığı yok saymak hangi vicdana sığar?
Bize Avrupa örneği veriyorsunuz. Diyorsunuz ki “Avrupa’da daha geç emekli oluyorlar.”
Ama orada emekli maaşları bizimkinin kat kat üstünde. Orada işsiz kalan vatandaşına devlet sahip çıkıyor. Barınmasını, geçimini garanti altına alıyor.
Bizde ise 50 yaşında kimseye iş verilmiyor.
Özel sektörde iş bulmak imkânsız, devlet kapısı zaten kapalı.
İş ilanlarına bakın, yaş sınırını görün!
Peki biz nasıl yaşayalım?
Biz sadaka istemiyoruz. Sosyal yardım peşinde değiliz.
Biz borçlu değiliz, tam tersine primlerimizi yıllarca peşin peşin ödemiş alacaklı insanlarız!
Tek isteğimiz, emeğimizin karşılığı. Tek isteğimiz, adalet.
Bir gün yüzünden, bir takvim yaprağı yüzünden, 17–20 yılımızı çöpe atamazsınız!
Hayatlarımızı bir tarihe bağlayıp, yıllarımızı yok sayamazsınız!
Soruyoruz:
• 8 Eylül 1999 öncesi bu ülkenin öz vatandaşı da, 9 Eylül 1999 sonrası üvey vatandaş mı?
• Biz bu ülkenin evlatları değil miyiz?
• Bizim alın terimiz, bizim primimiz, bizim emeğimiz görmezden gelinebilir mi?
Bu mağduriyetin tek çözümü vardır: Kademeli emeklilik düzenlemesi derhal çıkarılmalıdır.
Bir gün yüzünden 17–20 yıl kaybeden bu milyonların hakkı teslim edilmelidir.
Sayın Bakan, buradan açıkça soruyoruz:
Biz adalet isterken, siz hangi çözümü üretiyorsunuz?
Son nefesimize kadar çalışmamızı söylemek çözüm müdür?
Madem öyle, gelin kendi emeklilik haklarınızı da bırakın, hep beraber mezara kadar çalışalım!
Bu mudur sosyal devlet anlayışı?
Bakın, Avrupa’da aynı yaşta iki akran arasında böyle bir fark yok.
Ama Türkiye’de, bizim ülkemizde, sizin çıkardığınız eksik yasa yüzünden 17–20 yıl uçurum var.
Bu, hukuka, vicdana, matematiğe, hatta kul hakkına sığmaz!
Değerli basın mensupları,
Biz buradan haykırıyoruz:
• Biz emeklilikte adalet istiyoruz!
• Biz lütuf istemiyoruz, kıyak istemiyoruz!
• Biz alın terimizin, emeğimizin karşılığını istiyoruz!
O koltuklarda oturanlara sesleniyoruz:
Ya bu adaletsizliği düzeltirsiniz, ya da o koltuklarda oturamazsınız!
Çünkü biz milyonlarız, çünkü biz haklıyız, çünkü biz adalet için buradayız!
Bugün İzmir’den sesleniyoruz.
Ama bilin ki bu mücadele sadece İzmir’den değil, il il, sokak sokak, her yerde büyüyecek.
Biz susmayacağız.
Biz hakkımızı alıncaya kadar mücadele edeceğiz.
Çünkü bu mesele sadece emeklilik meselesi değildir.
Bu mesele adalet meselesidir.
Son sözümüz nettir:
Ya adalet, ya adalet! Yoksa adalet kopsun kıyamet!