İzmir sokaklarında “Nuri Alço” etkisi: Sakın koklamayın!

Abone Ol

“Kendinizi güvende hissediyor musunuz?” sorusu sorsalar kocaman bir “hayır” yanıtı veririm.

İşe gidiyorsun, zifir karanlık… Yemek yerken zehirlenme ihtimalini düşünüyorsun. Sokaklarda oynayan çocuklar gülüşlerini unutalı çok oldu. Bir motosiklet, iki silah bulanın dükkan taradığı, Latin Amerika’dan enstantanelerin yaşandığı İzmir sokakları…

Öyle ki bu hayattaki önceliğimiz, güvenliğimiz konusu oldu desek yalan olmaz.

*

Bugün bir kadın arkadaşımın başından geçen olayı yazmak istedim.

Yolda yürürken çiçek satan bir kadın kendisine yaklaşıyor. Zorla çiçek satmaya başlıyor. Alerjisi olduğunu ve almak istemediğini söylese de ısrarından vazgeçmiyor.

Bu esnada birden keskin bir koku hissediyor ve bayılacak gibi oluyor. İki erkeğin yolun karşısına geçerek kendisine doğru geldiğini fark ediyor. Şans eseri kendine geliyor ve oradan uzaklaşıyor.

Bu olay güpegündüz İzmir’in ortasında yaşanıyor.

Bir olay daha anlatayım.

1 ay önce sabah namazına gitmek isteyen bir tanıdığım da gasp edildiğini şöyle anlattı:

“Cebimde 200 liram vardı. Yolumu çevirdiler ve 200 liramı aldılar. ‘Bu parayla bir daha sokağa çıkma’ deyip bir de tokat attılar. Bu yaşta ağrıma gitti. Artık camiye gidemiyorum”

*

Geçenlerde izlediğim bir sokak röportajında 16 yaşındaki bir genç konuşuyor:

“Suç makinesiyim, canım istedi gasp ettim, 3 ay yattım çıktım, 17 tane dosyam var, yine gasp yaparım”

Ceza infaz sistemindeki hatalar sebebiyle bu tip varlıklar, sabıkaları üzerinden adeta bir kariyer yapıyor. Bu çocukların topluma entegre olabilmek ihtimalleri neredeyse imkansız ve maalesef artık her köşe başında varlar.

Her yer artık suç mahalli…

Whatsapp ve Telegram grupları üzerinden anında emirlerine iki silah ve bir motosiklet veriliyor ve hızla suça bulaşılıyor.

Mafya lideri-parti lideri buluşmalarında çekilen fotoğraflar suçluları daha özgüvenli hale getiriyor.

18 yaşından küçük çocukların ellerinde silahla suç işlemesi insanı ürpertiyor.

Saflığın, tutkunun ve aşkın sembolü çiçeklerin bile suça alet edilmesi insanı şaşırtıyor.

Bu ülke adım adım Kolombiyalaşma'ya gidiyor.

*

Çözüm ise, bence, devletin ve hükümetin sorunun çözülmesini istemesi ile doğru orantılı.

Şeyh Sadi Şirazi der ki; "Hükümdar yol vermeden eşkıya kervan basamaz"

İktidar, bu olayların sosyo-politik, sosyo-ekonomik, sosyo-psikolojik nedenlerine yeteri kadar eğilmiyor. Muhalefetle uğraşmaktan kafasını kaldıramıyor. Asayiş sorununa çözüm bulmaktan bir hayli uzak oldukları görülüyor.

"Kendimizi nasıl koruyacağız?" konusu artık herkesin kendisine sorduğu bir konu...

İnsanların suçla övündüğü değil, bir gün bile olsa hapis yatmasından, sicilinin bozulmasından korkmasının sağlanması gerekiyor. Bunun için de doğru bir hukuk ve eğitim sisteminin, herkesin emeğinin karşılığını aldığı güzel bir gelirin ve yaşamın iktidar tarafından inşasının yeniden sağlanması gerekiyor.

Yeniden inşa...

Hem de baştan aşağı...

*

Olanı biteni anlamak, yorumlamak ve anlatmak istedim.