David Olusaga’nın BBC için yaptığı belgeselle devam ediyorum. Önceki 3 bölüm geçtiğimiz 3 hafta içinde burada yer aldı, o nedenle o bölümlerdeki bilgileri burada tekrarlamıyorum. Peki, ödenen bu yüklü tazminatla köleciler ne yaptı? Bu para nasıl harcandı? Bugünlere nasıl geldi?Bunların hepsi kayıt altına alınmış. Bu bölümde Olusaga yine belgeleriyle bize bu kayıtları sunuyor…
“Bazıları bu parayla tren yolu hissesi satın aldı, John ve sonradan başbakan olan oğlu William Gladstone gibi. Şimdilerde birçok binaya vb sahip bu aile, kölelerin sırtından bu kadar varsıllaştı” diyor. UCL araştırmacıları bu eski köle sahiplerinin şimdilerde finans, ekonomi, eğitim, basın, fabrika, sigortacılık gibi sektörlerde yer aldıklarını açıklıyor.
Irkçı Edward Long
Olusaga “Örneğin George Hibbert şimdilerde Aviva şirketi olarak bilinen bu ve bunun gibi sigorta alanında parladı” diyor. “Köle sırtından kazanılanlar ile Royal Society, National Gallery, British Museum gibi bağlantılar saptandı”diye ekliyor.George Hibbert’ın torunu “Toplu bir utanç var burada” diyor ama kendi büyük dedesi ile ilgili tek olumsuz bir söz söylemiyor bu belgeselde.
Olusaga “Yalnızca o günün tazminat parası bugünün Britanya’sının maddi tarafını yaratmadı, başka nahoş manevi miraslar da bıraktı” diyor. “Örneğin, Edward Long hem köle, çiftlik sahibiydihem de yazardı. Jamaika hakkında çok kalın, ayrıntılı bir kitap yazdı.Bu kitapta Afrikalı köleleri renklerinden dolayı etiketledi, ırkçılığa böyle katkıda bulundu” diyor.
Yüzleşilmesi Gereken Acı Tablo
“Bu bölümleri okumak çok zor” derken“Siyah renkli derilerinin üstünde kıl değil post var. Dudakları çirkin kalın, burun delikleri çok açık, kötü kokarlar, zekâları geridir” diye kitaptan parçalar sunuyor. “Edward Long ırksal karışmaktan çok korkuyordu ama tabii ki beyaz erkekler siyah kadınlarla çok ilişki kurdu, tecavüz etti ve çok sayıda melez, gayrimeşru çocuk doğdu” diye ekliyor.
Irkçı bir tablo
“Edward Long’un zehirli, ırkçıdüşünceleri pek dile gelmez ama Georgian Britanya’sının ünlü bir yazarı olarak anılır” sözlerini acı içinde paylaşıyor. “Böylece tarih çok önemli amanasıl sunulduğunun da önemi olduğu ortaya çıkıyor. Köle sahipleri kölelerini kaybettilerancak Britanya’nın hafızasına ırkçılığı ektiler, oturttular” diyor.
Kendilerini Nasıl Sakladılar
Wilberforce köleciliği bitirdi ama “Kölelerini kaybetmemek için o yıllarda yaydıkları zehirli, ırkçı düşünceleri neden yaydıkları unutuldu, geriye ırkçılık kaldı” diye açıklıyor. “Köleciler aile geçmişlerini 1834ten sonra tekrar yazmaya başladılar, 200 yıl boyunca ne yaptıklarını unutturdular, halının altına süpürdüler” diye ekliyor. “Geriye yalnızca Wilberforce tarafından köleliğin kaldırılması anısı kaldı” diyor.
Kilise vitrayında Wilberforce
“George Hibbert veya John Gladstone yalnızca Doğu Hint tüccarları gibi hatırlanıyor oysa kölelere çok zulüm yaptılar, böyle hatırlanmıyorlar. Tabii ki bu ailelerden binlerce var” diyor. “Şimdi UCL güzel bir araştırma yapıyor ve halka bir veri tabanıyla sunuyor. Kölecilik hepimize bir şekilde dokundu, size dokundu mu veri tabanından öğrenebilirsiniz, çok kişi kölecilikten faydalandı” diye ekliyor.
“Kölecilik ülkemizin, ulusumuzun bir öyküsü ve bunu kabul etmenin zamanı” diyerek sözlerini bitiriyor.