EGEDESONSÖZ- İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü Ümit Yaldız ile Gazeteci Fatih Yapar, SONSÖZ TV’de gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Turizmcilerin bu yaz yaşadığını sıkıntıları anlatarak sözlerine başlayan Gazeteci Fatih Yapar, “Tatil kimseye yaramadı. Turizmciler isyanda. Yazlık bölgelerde iş yaşan esnaf sıkıntıda. İnsanlar yazlıklarına, tatile gidemediler. Ekonomi etkiledi” dedi.
İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü Ümit Yaldız ise, “Ekonomik daralma belirsizlik tatil planlarını etkiledi. Çadırlı günlere geri döneceğiz. Çadır kurulacak yerler de yanıyor. Yaz bitse de orman yangınları sona erse diye kaç defa diledim” ifadelerine yer verdi. Karavanların yasak olduğunu hatırlatan Fatih Yapar, “Çadırı zaten her yere kuramıyorsunuz. Kamp alanları dışında çadır kurmak yasak. Karavanlar yasak” dedi.
HER ALANDA YETERSİZLİĞİMİZİ KORUYORUZ
Orman yangınlarına ve ihmallere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ümit Yaldız ise, “Tatil planları yapmak her baba yiğidin harcı olmaktan çıktı. 3-5 gün tatil yaptığınızda 50 bin lirayı gözden çıkarmanız lazım ki bunu herkes yapamaz. Türkiye bir çok anlamda daralıyor. Ekonomik açmazlara doğru gidiyor. Okullar açılıyor, kırtasiye, okul, servis masrafları bir yandan ekonomiyi hareketlendirecek gibi gözükse de diğer taraftan dar gelirli için ciddi anlamda kabus. Yazın sonuna geliyoruz. Aşırı sıcaklıklar olmak üzere küresel sarmala girdik. Susuzlukla karşı karşıyayız. 2008-2009’da da böyle olmuştu. Zaman zaman bu döngü dünyayı etkisi altına alıyor ama insan kaynaklı kirliliğin artmasıyla beraber döngü 10 senelere inmeye başladı. Eskiden 30-40 senede bir yaşanan kuraklık döngüsü 10 yıla indi. Karadeniz’de bile yağmur duasına çıkılacak noktaya geldi. Karadeniz’de orman yangını oldu. Bildiğimiz her şeyi unutmamız ve yeniden öğrenmemiz gereken süreci yaşıyoruz. Bu nedenle sürdürülebilir olmak, sürdürülebilirlik kavramı çok önemli. Doğayı korumak, hayatı tüm canlılarıyla beraber yaşatmak zorundayız. Çünkü dengeyi bozduk. Bu da bize yol, su, elektrik olarak geri dönüyor. İzmir’deki orman yangınları ihmal, altyapısızlıktan, TEDAŞ’ın gafletinden, insanoğlunun ihmalinden ormanlarımızı yaktık. Yaktığımız yetmiyor söndüremiyoruz da. Kontrol altına alındı diyorlar ama denize dayanıyor. Yanacak bir şey kalmadığı noktada kontrol altına almış oluyoruz. Hükümetin de aldığı önlemler yeterli değil. Yangın filolarımız düşman çatlatacak noktada değil. Her alanda yetersizliğimizi koruyoruz” dedi.
500 BİN LİRALIK MAAŞ EVRAKI
CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın paylaştığı resmi evraka yönelik açıklamalarda bulunan Fatih Yapar, “CHP, İmamoğlu tutuklandıktan sonra mitingleri sürdürüyor. Geçen hafta Beyoğlu Belediye Başkanı tutuklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısına yönelik uzun süredir Özel’in yaptığı açıklamalar nedeniyle yargıyı etkileme tartışması var. Bir taraftan da Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanıyken birçok yerden huzur hakkı aldığını, bugünün parasıyla 500 bin lira maaşa ulaştığı ile ilgili resmi evrak paylaşıldı. CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın paylaştığı bir evraktı” dedi.
YAVUZYILMAZ VİTRİNE KONULMALI
Deniz Yavuzyılmaz’ın CHP’de vitrinde olması gerektiğine dikkat çeken Ümit Yaldız, “Deniz Yavuzyılmaz, CHP’de emeğin karşılığının olduğunu gördüğüm isimlerden biri. Çok sağlam basıyor. Uluslararası alanı etkileyecek gerekse iç siyaseti etkileyecek önemli dökümanlar paylaşıyor. Muhalefette aranan her şeyi veriyor. Muhalefetin en önemli misyonu iktidarı denetlemektir. İktidarın rotasını belirlemektir. İktidara yönelik ciddi anlamda eleştirileri sağlam zemine oturtmaktır. Yavuzyılmaz, CHP’nin Bergama Adaylarından Dr. Enis Yılmaz’ın da yakın akrabası. İzmir bağlantısı önemli değil ama Deniz Yavuzyılmaz, CHP’de vitrinde olmayı hak eden işler yapıyor”
500 BİN LİRA MAAŞI YADIRGAMIYORUM
Belediye başkanlarının maaşlarının tartışılmaması gerektiğini vurgulayan Ümit Yaldız, “Erdoğan’ın 30 sene önce aldığı parayı yadırgamadım. Başkanları yan yollara sapmasın diye doyurucu ekonomik motivasyon sağlanmalıdır. Bu görevlerde olanların maaşları tartışılmalı. Korkunç bütçeler yönetiyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi 10 bakanlığın bütçesi. O bütçede gözü kalmaması lazım. İnsan olarak oralarda başka bir takım yolsuzluk, irtikap, rüşvet gibi yan yollara sapmaması için yadırgamıyorum” ifadelerine yer verdi.
MİTİGNLER SES GETİRDİ
CHP’nin mitinglerinin ses getirdiğine dikkat çeken Yaldız, “Aydın’da CHP Çerçioğlu’nun ani gidişinden sonra tepki mitingi organize etti. CHP’nin tepki mitingleri veya 19 Mart’tan beri sürdürdüğü mitinglerin bazıları ses getiriyor. Aydın mitingi de ses getirdi” dedi.
CHP’nin kurumsalının yoğun geçtiğine dikkat çeken Fatih Yapar, “Eskiden CHP örgütleri, insanlar sahil bölgelerine gidiyorlar, biz de orada etkinlik yapalım derlerdi. Yaz bölgelerinde çalışırlardı. Ancak mitinglerle beraber CHP kurumsalı yoğun geçiriyor. Art arda mitignler yapılıyor” dedi.
ÖZEL MAHALLE BASKISIYLA KOPUŞLARI ÖNLEDİ
CHP’nin Aydın mitingine dikkat çeken Ümit Yaldız ise, “ CHP’nin Anadolu’da yaptığı mitingleri daha anlamlı buluyorum. Yozgat mitingi 10 mitingin üstünde ses getirdi. Sivas, Bayburt, Konya mitingi CHP’nin Anadolu’da olduğunu, yere sağlam bastığını ve o bölgedeki insanlara ulaşabildiğini kanıtlaması bakımından önemli mitinglerdi. İstanbul’da düdük çalsanız 50 bin kişi toplarsınız. İstanbul’da miting yapmak CHP için kolay. Hükümet veya Valilik metroları engellese de buralarda CHP zorlanmaz. İzmir’de yapılan miting çok gereksizdi. Aydın’da 25 senelik apoletli bir partili Çerçioğlu’nun ve ilçe belediye başkanlarının “ihanetinin” ardından ona bir cevaben miting düzenleme CHP’nin hakkıdır. Oradaki o reaksiyon belki başka kopmaların önüne geçecektir. CHP bu işe sessiz kalmış olsaydı 3 belediye başkanından da başkalarının gitme olasılığı olabilirdi. Özgür Özel, jet hızıyla Aydın mitingi yaparak bir yandan da bunu önlemiştir. Örgütün üzerinde ve bölgede mahalle baskısı kurmuştur. Başka gitme ihtimali olan belediye başkanları vardı” ifadelerine yer verdi.
DIŞARI KULAK KABARTIYOR
Anadolu’da yapılan mitingleri yorumlayan Gazeteci Yapar, “Mitinglerde dikkat çeken yerler var. Sivas’ta mitinge gelenlerin dışında başka illerde yaşayan Sivaslıları da ilgilendiren cümleler vardı. Sivaslı, Sivas’a bir gün geliyor, Sivaslı olmayan 2 gün kalıyor diyor. Sivas’a hükümetin yıl yıl yatırımlar hemşehrisini etkiliyor. Dışarıda yaşayan insanların kulak kabartmasına neden oluyor” dedi.
BU OYLAR CHP’NİN DEĞİL
Ümit Yaldız ise CHP’nin aldığı seçim zaferini iktidarın yorgunluğuna bağlayarak, “Sivas’taki miting sadece Sivas’ı etkilemez. Gümüşhane’yi, Tokat’ı etkiler. CHP için genel kabul vardı. Batı partisiydi. Ankara’nın batısında 3-5 yerde var olan bir parti görünümündeydi. Sonra iktidarın yorgunluğuna da bağlı. CHP’nin öyle bir handikabı var. Zannediyor ki poyların hepsi ona verildi. Özel ve kurmay kadrosu üzerinde söylüyorum. Bu oylar CHP’nin değil. Bu oylar iktidar partisine verilen bir mesajdı. İktidar partisine karşı birleşmenin adresi olarak görüldü. Bu oylar Kılıçdaroğlu döneminden itibaren, 2017 Nisan referandumundan itibaren oluşan stratejik ittifak zemininin oylarıydı. 24 yılı devirmiş olan ve yorulmuş olan iktidara verilen bir ayardı” ifadelerine yer verdi.
AK PARTİLİ SEÇMEN SADIĞA GİTSEYDİ İZMİR’DE 7-8 İLÇE ALIRDI
İzmir’de AK Parti seçmeninin sandığa gitmediğini dile getiren Yaldız, seçmenin sandığa gitmesi durumunda AK Parti’nin 7-8 ilçe alabileceğine dikkat çekerek, “İktidarın seçmeni de mutsuz bir yerel seçim dönemi geçirdi. Ekonomik açmazlar, dar gelirli, emekli iktidarın tulumbada suyu bitirmesi ve seçim ekonomisi yapmaması nedeniyle iktidar partisinin İzmir’de bile 100 binin üzerinde seçmenin sandığa gitmediğini seçim sonrası yaptığımız araştırmalardan bahsediyoruz. Sandığa gidilmiş olsaydı İzmir’de sadece Menemen değil, 7-8 ilçenin alınması mümkündü. Kiraz’da, Bayındır’da, Kınık’ta kaybın altında iktidarın ekonomiyi yönetememesinden kaynaklı mutsuzluktu. Onlar da bir ders verdiler. Dolayısıyla buradan hareketle CHP 47 yıl sonra bir seçimde birinci parti oldu. Bu önemli bir sonuçtur. Özel ve kurmayların bu sonucu devşirmek istemesi ne normaldir. Gerçeğin öyle olmadığını en azından kendileri bilmeli. CHP, Ankara’nın doğusunda, iktidarın kalelerinde miting yapmayı sürdürürse bir manası var. Oralardaki varlığı, reaksiyonu örgütleyebilirse bir anlamı var. Diğer türlü İzmir’de sabahtan akşama kadar bir milyon kişiyi topla, dağıt. Hiçbir anlamı yok. CHP’nin İzmir, Muğla gibi kendi kalelerinde miting yapmasının hiçbir anlamı yok. Tersine muhalefetin enerjisini düşürür. Kars’tan bakan, Malatya’dan bakan bir vatandaşın İzmir’deki kalabalıktan etkilenmesi mümkün değil. Ama Yozgat’taki, Bayburt’taki kalabalıktan herkes etkilenir. Miting zaten demode bir kavram. 80’lerin gövde gösterisiydi” dedi.
EN BASİT İŞ ÇÖP TOPLAMAK!
İzmir’deki çöp sorununa dikkat çeken Fatih Yapar, “ Çöp sorunu ne olacak? İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının açıklaması var. Diyor ki bu sorun sadece katı atık bertaraf tesisinin yer sorunu ile ilgili değil diyor. Belediyelerin düzensizliği ve yapamamasından kaynaklı artıyor diyor. En basit iş çöp toplamak. Başka bir şey yok” ifadelerine yer verdi
Ümit Yaldız ise açıklamasında, “ İzmirli çöp toplasın, çukurları kapatsın istiyor. İzmirlilerin belediyelerden afaki beklentileri yok. Körfez kokmasın istiyor. Temel beklentileri karşılasın ve varsa bütçesi sosyal belediyecilik yapsın. Neden sen uçan köprü yapmasın, Körfez altından metro geçirmedin gibi bir beklentisi yok. Dirensin, adam gibi dursun, bütçeyi dengeli, ahlaki ve şeffaf yönetsin, çöpümü de toplasın, ilaçlama yapsın diyor. İzmirli sadece nefes almak istiyor. İzmirlinin beklentisi olsaydı siyasi anlamda temin ederdi. Tercihini değiştirirdi, farklılaştırırdı. İzmir durduğu yerde duruyor. İzmir halkı vergi ödüyor mu? Ödüyor. Bu vergilerden belediyeye kanunen gelmesi gereken para var mı? Var. Bu parayla kendi yağınla kavrul. Taşıyabileceğin kadar personel tut. Ödeyebileceğin işleri yap. Ama çöpü topla” dedi.
BELEDİYE BAŞKANI KONGRE DERDİNDE
CHP’nin delege seçimlerine dikkat çeken Yapar, “ Belediye başkanlarının çoğu hangi mahallede hangi seçimi kazanayım. Kaç adam alsam kongreyi alırım. İstediğim ilçe başkanını seçtirebilecek miyim diye düşünüyor. Uzun süredir gündem bu. Muhtemelen 2 ay daha devam edecek” ifadelerine yer verdi.
CİN OLMADAN ADAM ÇARPMAYA ÇALIŞIYORLAR
İlçe belediye başkanlarının kongrelere müdahil olmasına tepki gösteren Yaldız ise, “Adam çöpünü toplayamıyor. En fazla çöp sorununun olduğu yer Buca. Personelle problemli, bir sürü sorunu var. Ancak kimi ilçe başkanı yapacağım diye düşünüyor. Vatandaş sizi burada görürse notunuzu verir, kaleminizi kırar. Vatandaşın birinci derece gündeminde olmak zorundasınız. Vatandaş, Buca Belediye Başkanı kimi ilçe başkanı yapısından ziyade çöpü toplayabiliyor mu, sokaklar kokuyor mu diye bakıyor. Buca’da çöp dağları var. Ancak en fazla siyasetin konuşulduğu yer de Buca. Bu çöp sorununu aşan belediyeler var. Konak, Çiğli, Karşıyaka, Karabağlar farklı mı? Bazı belediye başkanları siyasetten çok anlamıyorlar. Siz önce temel görevinizi yapın. Önce çöpünü topla. Ağacı sula, budama yap. Ondan sonra ilçe başkanı, il başkanına bakarsın. Herkes cin olmadan adam çarpmaya çalışıyor. Belediyelerin temel misyonları var. Bunları halledin” dedi.
SAYGILI TUGAY İÇİN KÖPRÜ AYARLADI
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın çöp krizine ilişkin açıklamalarını değerlendiren Fatih Yapar, “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın bir açıklaması var. Çöp meselesinin sadece belediyelerin üzerine yıkamayız. Bu bir memleket meselesidir. İktidar partisi de çözüme dahil olmalıdır. Aksi takdirde bu mevzuyu halledemeyeceğiz. Yer tahsisi lazım. İnsanları ikna etmek lazım. Yoksa biz gidip AK Parti İzmir İl Başkanlığı’nın kapısına dökmek zorunda kalacağız dedi. Bu önemli bir restleşmeydi. İl Başkanı Bilal Saygılı, Cemil Tugay’ın bakanlara giderken yanında. İl Başkanı sıfatıyla Ankara’da organizasyonlar yapıyor, randevular alıyor. Büyükşehir Belediye Başkanının Ankara ile arasındaki köprüyü ayarlıyor. Ona bağlı isimler Tugay’ı sürekli övüyorlar. Bir diyalog ve kanal var. Diğer taraftan da Tugay, köprü olmasına rağmen kentin çöpünü Saygılı’nın oturduğu binaya yığacağım diyor. Cemil Başkan belki de yığacak. Cemil Başkan her şeyi yapabilir. Her an her şeyi yapması muhtemel bir büyükşehir belediye başkanı var” ifadelerini kullandı.
TUGAY SİYASETEN AZ DAYAK YEMEDİ
Cemil Tugay’ın Ankara fotoğrafları sebebiyle siyaseten dayak yediğini belirten Araştırmacı Yaldız, “ Ortada dostluk, teşekkür, hoşgörü iklimi varken radikal çıkış tezat teşkil ediyor olabilir. Ancak Tugay da bu fotoğraflar nedeniyle siyaseten az dayak yemiyor. Her iki günde bir AK Parti’ye geçecek misiniz sorusuna yanıt vermek zorunda kalıyor. Mesafeyi açmak istemiş olabilir. İZBAN konusunda radikal bir çıkışı var. 90 Dakikanın İZBAN’dan izole edilmesi, sistemin tıkanmasının sorumlusunun TCDD olarak tanımlaması. Ulaştırma Bakanı ile de görüntüleri vardı. Orada mutabakat yapılıyor, Tugay İzmir’e dönünce her şey unutuluyor herhalde. İmzalar atılmıyor. Herkes siyasetini yapıyor. Bu kentin sorunları noktasında iktidar ve muhalefetin bir arada olmasını destekliyorum. Ancak bu bir arada olmanın bir sonucu olması lazım. Ankara’da fotoğraf verip İzmir’e gelene kadar fotoğraf buharlaşıyorsa ve gelişme olmuyorsa sorgulamak lazım. İzmir’in 2025 yılında çöp, koku, balık ölümlerini konuşuyor olması çok dramatiktir. Bu şehre prenses benzetmesi yapan yazarlar var. Şimdi İzmir’in sokakları ne kokuyor? 2025 yılında çöpleri toplayamayan belediyeleri, körfez kokusuna çözüm bulamayan merkezi idare ve belediyeleri konuşuyoruz. Bırakın iç körfezdeki balık ölümlerini dış körfezdeki orkinosları öldürüyor” dedi.
İZDENİZ İÇİNDEKİ KİL ÖVÜCÜ YAPI
İZDENİZ’de kil uygulamasını öven yapıya dikkat çeken Gazeteci Fatih Yapar, “Büyükşehir Belediyesi kil uygulamasının başarıyla sonuç verdiğini söylüyor. Kil uygulaması üzerinden reklam yapıyorlar. Sahil güvenlik en son ceza yazmıştır. Kil uygulamasını öven bir yapı da var. İZDENİZ merkezli bir yapı var. Birileri kili körfez üzerine boşaltıyor. Uzmanlara göre tabaka olup alttaki canlıların ölmesine neden oluyor. Körfez bu kadar leş kokarken ısrarla ‘kil uygulaması sonuç verdi’ diyorlar. Burada iletişimsel hata var. İzmir’in körfezi koskoca yer. Buraya tonlarca kil mi dökeceksiniz?” diye sordu.
KİL KALICI SORUNLARA YOL AÇAR
Kil uygulamasının kalıcı sorunlara yol açabileceğine vurgu yapan Yaldız ise, “ Yakında beton dökeceğiz. İmara açarlar İzmir’in para problemi de çözülmüş olur. Balık falan da ölmez. Kil uygulamasının aleyhine konuşan bilim adamı görünümlü çok sayıda kişi var ama su ürünlerinden öğretim görevlisinin açıklamasını tatmin edici buldum. Kil uygulamasının uzun vadede ciddi sorunlara sebebiyet vereceğine dair. Günü kurtarmak, renk değişimi ve bakterileri engelleme meselesine kalıcı çözümler olmayacağı ve hatta kalıcı sorunlara sebebiyet vereceğine dair şüpheler var” dedi.
Fatih Yapar ise, “Bu işin merkezi tarama. Bakanlık olmadan bu iş olmaz” dedi.
ÖZEL İZMİR’DE İMAMOĞLU’NU DEĞİL KÖRFEZ’İ KURTARMA MİTİNGİ YAPSIN
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in İzmir’de, ‘Körfez’i kurtaralım’ mitingi yapması gerektiğine dikkat çeken Yaldız ise, “ Devlet olmadan, devlet gücü olmadan büyük bütçeli taramalarla iyileştirmelerle, sirkülasyon kanalları yapılmadan Körfezin hayata dönmesi mümkün değil. Yeni atıklar, kirliliklerin önüne geçmek de lazım. Sanayi bölgelerini denetlemek gerekir. Ancak körfezi önce hep birlikte temizlemek gerekiyor. İzmir kokusunda boğulsun anlayışı varsa bu çok yanlış. İzmir’de bir milyon civarında AK Parti seçmeni var. 3 kişiden biri siyaseten AK Parti’ye mensup. Aynı eziyeti onlar da çekiyor. Körfez artık İzmir meselesi olmaktan çıktı. Orkinoslar ölüyor. 2 gün sonra balıklılar vira bismillah diyecekler. 2 gün sonra körfezden tutulan balıkların yenilip yenilmeyeceğine dair kuşkular var. Sadece İzmir merkezdeki milyon kişinin burnunu etkilemenin çok öte ekosistemi etkileyecek sonuçlar doğurmak üzere bir ihmal. Bu vurdumduymazlık, adam sendecilik, üvey evlat muamelesi. CHP’li belediyeler hatalı ve suçludur. Körfezi bu kadar kirlidir. Herkes suçludur. Kocaoğlu, Soyer döneminin bürokratları da suçludur. Herkesin az ya da çok payı vardır. Bu dönemin bürokratları da siyasi iradelerinin gereğini yapamıyorlar. Herkes günü kurtarmanın peşinde. Gerekirse İzmir eylem yapsın. Özel İmamoğlu’nu kurtaracağız değil de Körfez’i kurtarma mitingi yapsın. Hepimiz gidelim. Murat Kurum’un, Erdoğan’ın dikkatini çekelim. Körfezsiz İzmir, İzmir değildir. Hem Tugay’a ve herkese büyük görevler düşüyor” dedi.
REKABET ALANI YOK
İEF’e ilişkin açıklamalarda bulunan Yapar, “İş dünyasının eski fuarlar yok çıkışı var. İEF bir simge. Bu fuara Genel Başkan katılmayacak. Eskiden bakanlar gelirdi, rekabet alanı oluşurdu. Artık bu da yok” dedi.
ADINA FUAR DİYEMEYİZ
Ümit Yaldız ise İEF’ yönelik açıklamasında, “Şu an olan işin adı uzunca bir süredir fuar değil. İzmir’in son 100 yıllık tarihinde fuarın önemi var. İzmir’in marka değerinde fuarın her acıdan uluslararası teşhir alanı olarak kullanılmasından tutun da gazinolarıyla beraber eğlence anlayışı üzerinden de kent belleğinde yeri var. Bunu nostaljik değer olarak değer olarak korumak, muhafaza etmek ve geleceğe taşımak noktasında verilen çabası takdir ile karşılıyorum. Ancak adına artık fuar demeliyiz. Fuarcılık boyut değiştirdi. İhtisas fuarları bile demode olmaya başladı. Gelinen noktada fuar panayır demeye dilim varmıyor, İzmirlinin nostaljik anlamda buluşma alanı oldu. Ciddi katılımcı var ancak nitelik değişti. İzmir halkı katılıyor. Konserler var, hareket oluyor. Yazın sonuna doğru bir bereket oluyor. Fakat bu artık fuar değil. Taşıma su ile döndürülmeye çalışılan bir değirmen misali. Tugay’ın fuarın tanıtımı ile ilgili basın toplantısında iş dünyasına yaptığı gideri destekliyorum. Bu şehrin suyunu içen, bu şehirde üretim yaparak para kazananların bu şehre bir bölümün geri döndürmesi gerekir. Bu fuara sponsor olarak, takımlara destek vererek, İzBB’nin yapamadığı bir projenin önünü açarak da olur. Körfez boyunca yapılan peyzaj düzenlemelerini Kocaoğlu, iş dünyasından katkı isteyerek yapmıştı. Büyükşehir Belediyesinin hayata geçirmek istediği elzem olan işlerde iş dünyası topa girebilir. Bu şehrin marka değerini arttırsanız iş hacminiz de büyür. Şehir üçüncü lige düştü” dedi.
MESUT BEY MUTLUDUR
Fatih Yapar ise, “ Sponsorlar meselesi ile ilgili olabilir. Fuar Folkart ve Migros’un sırtında. Başka firmalar da var. Mesut Bey bu durumdan mutludur ama ona da destek olunmalı. İzmir’in birçok sanayi kuruluşu var. Mahmut Özgener’in Devlet Bahçeli ziyaretinde koluna girmiş” dedi.