İki dünya arasında…

Abone Ol

Gurbet.

Müzik Önerisi: Gurbet – Özdemir Erdoğan

Neden hep zor duygular zor harflerle anlatılır bizim dilimizde?

Hasret mesela. Özlemin yerini tutmaz. Daha derindir, daha yoğundur. Kalın ünlüyle başlar ama üzüldükçe incelir sesli…

Hicrana ne demeli. Hasretin en şiddetlisi. Ayrılığın acısını ne şiirsel anlatır. Üzüntüden ince çıkar ilk hece ama sonra ikinci heceye geçtiğinde üzüntünün şiddeti ile bağırır A.

Hüzün…Kederin en karası, en karanlık derinliği değil midir? Üü ağlar dilinde sessizden…

Belki de bu derinliği ve karanlığı anlatabilmek için olmayacak harfler bir araya gelmiştir. Belki dilimiz de zorlansın kalbimiz gibi -duygularımızın yoğunluğunun zorluğunu yaşasın diyedir belki…

Gurbet de onlardan biri işte. Kelime kökeni “garb” – batmak görünmez olmak uzaklaşmaktan geliyor.

Kelimelerin derin köklerinde yatıyor aslında duygunun en kara dibi.

Gurbette olan görünmez olan.

Gurbette olan gözden kaybolan.

Gurbette olan uzaklaşan…

Garib denmesinin sebebi de bu. Yurdundan uzak olana deniyor. Günlük dilimizde aslında çok farklı anlamlarda kullansak da gurbette olan garib işte…

Gurbet koca bir dil okyanusunda yalnız başına kürek çekmek gibi.

Kendi dilimize bile bu kadar yabancılaşmışken başka bir ülkedeyken o topraklarda konuşulan dilde hasreti nasıl anlatırsın? Ya da hicranı?

En güzel sözleri, en derin duyguları, o bildiğin anadilinde kusursuzca ifade edemediğin zaman duyduğun çaresizliğinle nasıl başa çıkabilirsin?

“İyilik sağlık” cevabının arkasına sığdırdığın onlarca duyguyu gurbette nasıl anlatırsın?

Gurbet…

Ruhumuzun büyük bir parçasını geride bırakmak gibi.

Köklerimizin toprağından oynayıp havada sahipsiz kalması gibi.

Gurbet orada olmak gibi. Asıl kimliğin, kokun, sesin uzaklarda. Değil burada.

Gurbet aidiyet duygusudur. Nereye aitsin? İki dünya arasında köprüler kursan da iki yakayı bir araya getirmek zordur “garib”e…

Gurbet güçlendirir garibi. Olgunlaştırır. Bir düzen tutturursun bildiklerinden farklı. İki dünya arası gide gele gelişirsin. Tecrübelerin çeşitlenir kültürlerarası. Duyguların dönüşür. Hemhal olmayı öğretir farklılıkları hoş görürsün. Kendi özünü kavrarsın daha bir sarılırsın geçmişine, gelmişine.

Gurbet bir arayış gibi de aslında. Hem kendini hem dünyayı yeniden keşfe çıktığın bir gezinti. Giden de yabancılaşır bazen, dönen de…

Gurbetin en güzel anı da kavuşmalardır hep.

Zor gurbette olana da zor, gurbete yollayana da zor.

Aynı gökyüzünün altında olduğunu sandığında onun gündüzü senin gecen olduğunu idrak etmek.

Günün ritmi saatin farkı derken her bir anın farklı yaşandığının dank etmesi.

Aynı kandan olsan da aynı soyadını taşısan da karnındayken şah damarın kadar yakınında olsa da görünmez olan bir uzaklık gurbet.

Sadece bir alo için saatlerce beklediğin, sesinin iyi olduğunu duyduğunda bir oh dediğin sevdiğinin uzakta olmasıdır gurbet.

Fedakarlığın bir başka boyutudur gurbet. Doya doya zaman geçirmektenbile bile ama istemeye istemeye vazgeçmek. Sırf daha iyi olsun diye daha mutlu olsun diye, daha iyi bir yaşam kursun diye uzaktaki yalnızlıklarını kabullenmek…

Hiçbir dil gurbeti anlatacak kadar güçlü değil, işte bu yüzden özledikçe sessizleşir insan.