ERGENEKON VE BALYOZ'DA YENİDEN YARGILAMA GEREKİR
Adaletin devletin temeli olduğunu belirten Hikmet Sami Türk, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının vazgeçilmez ön koşul olduğunun söyledi. Bugün siyasal iktidara bağlı bir yargının olduğuna dikkat çeken Türk, 'Özel yetkili mahkemeleri kaldıran kanun yürürlüğe girdi. Bu mahkemeler Balyoz ve Ergenekon sürecinde ordumuzun görev başında veya emekli komutanlarını suçladı. Kesinleşen davalarda Balyoz'da henüz gerekçesi bile yazılmamış Ergenekon'da yeniden yargılamaya gidilmeli. Adaletin tecellisi için bu gerekli' dedi.
Türk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 17 Aralık dosyalarını kendisine karşı paralel devlet olarak nitelendirdiği güçlerin darbesi saydığını söyledi. Erdoğan'ın şu ana kadar ne aklanmak için ne de paralel devleti kanıtlayan delilleri ortaya koymak için herhangi bir girişimde bulunmadığını belirten Türk 'Başbakan bağırıp çağırıyor. İnsanları susturabileceğini sanıyor. Sözleri mahkemeyi etkilemeye yönelik. Anayasaya ve ceza kanununa göre aykırı bir davranış. Yolsuzlukları ortaya çıkaran savcılar ve karar veren hakimler başka yerlere atanıyor' dedi.
TUNCER: AKP GRUBU BAŞBAKAN NE DERSE YAPIYOR
Başbakan'ın sadece kendisine oy verenlerin değil herkesin başbakanı olması gerektiğine dikkat çeken Toplumsal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (ESAV) Başkanı Erol Tuncer ise 'Başbakan rejime karşı fiili bir darbe yapmıştır. Elindeki bütün araçlarla bu yolda ilerliyor. En güçlü aracı da yanında bulunan AK Parti grubudur. Bu grup hiç itirazsız her talimatı yerine getirecek fiil içindeler. Geçmişte DP, DYP'de başbakanlara karşı genel başkanlarına karşı direnen grupları gördük. AKP grubundan umut verici ses çıkmamaktadır. Başbakan elindeki bütün imkanlarla her kesime baskı uygulamaktadır. İhtiyaç duyduğu her anda istediği yasayı geçiriyor. Seçim sürecinde paralel devlete savaş açıyor. Aslında AKP iktidarının politikalarının iflas ettiğini söylemiş oluyor. Başbakan 'çok safmışım' diyor. Saf Başbakanlarla yönetilmeye layık değiliz. Belki de göz yumuyor. Başbakan diyor ki, 'Ergenekon'dan tahliyeleri biz sağladık. Kimse telefon açıp teşekkür etmedi' diyor. Gelip ellerini öpmesini bekliyor herhalde' dedi.
DSP, CHP OYLARINI BÖLER EFSANESİ BİTMELİ
DSP'nin solu böldüğü efsanesi olduğunu ancak bunun doğru olmadığını belirten Erol Tuncer 'DSP'nin CHP'nin oylarını böldüğü, iki sol parti yerine tek sol parti olması gerektiğini söyleniyor. İleri demokrasi ülkelerinde çok sayıda sol parti var. Rekabet kaliteyi yükseltir. İki partinin olması partilerin rekabetini gerektirir. Türkiye insanının ancak yüzde 30 merkez sol partilere oy veriyor. Oysa ekonomik yapı yüzde 70'ine vermesini gerektiren bir tabandır. CHP 'nasıl olsa bana oy verirler, niye çaba göstereyim' mantığıyla hareket ettiği için kendisine de zarar veriyor. 1999 yılında bugüne batkımızda DSP'nin solu böldüğü tezinin doğru olmadığı görülüyor. CHP, DSP'nin oylarını alamadı. Efsaneye son verilmeli. Efsanenin sürmesi haksız rekabete yol açıyor. Seçmen hangi partiyi hangi adayı beğeniyorsa ona oy atmalı. Oyları bölmeyin baskısı doğru değil. Amaçlardan biri AKP'nin oylarını geriletme olmalıdır. Başbakan'ı Cumhurbaşkanlığı koltuğunda görme tahammülümüz yok. Bu nedenle sandık boş bırakılmamalı' dedi.
DSP'YE TAHAMÜLSÜZLÜK VAR
DSP Büyükşehir Belediye Başkan adayı Selçuk Karakülçe ise DSP'ye karşı tahamülsüzlük olduğunu öne sürdü. Coşku heyecan havasında geçmesi gereken bir seçim döneminin gerginliği arttırılan sözler, davranışlar, hukuk çerçevesine sığmayan DSP'nin kurumsal kimliği, adaylarının ise kişisel çabalarına yönelik acımasızca bir şiddet uygulandığını belirten Karakülçe 'Tahammülsüzlük var. DSP olarak bu ülkede her zaman temsil ettiğimiz misyon gereği temiz toplum temiz siyaset kavgacı değil birleştirici yapımızı koruyacağız' dedi.(dha)