HABERLER>GÜNCEL
13 Temmuz 2016 Çarşamba - 10:40

Tüm Yerel-Sen'den Başkan'a çağrı: İmzanın arkasında dursun!

Tüm Yerel-Sen Genel Başkanı Gülebay Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’na Ocak ayındaki sözleşmede yer alan yemek talepleri için çağrıda bulundu ve “Yasadaki yemek hakkını tanımam demek, inatlaşmak gibi bir durum olamaz. Attığı imzanın arkasında durmasını istiyoruz” dedi.

Tüm Yerel-Sen den Başkan a çağrı: İmzanın arkasında dursun!

Mehmet İŞLER /EGEDESONSÖZ - Tüm Yerel Yönetim Çalışanları Sendikası (TÜM YEREL-SEN) Genel Başkanı Cengiz Gülebay Egedesonsöz’e açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de birçok belediyede örgütlü olmalarını değerlendiren Gülebay diğer sendikaların sözleşmelere eklediği dayanışma aidatını sömürü olarak nitelendirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriyelilere vatandaşlık verileceği yönündeki beyanına ilişkin de konuşan Gülebay sendika olarak bunun karşısında olduklarını ifade etti.

Gülebay ayrıca İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önünde 100 gün süren çadır eylemini sonlandırdıklarını ve 15 Temmuz’da 1 günlük grev kararı aldıklarını belirtti.  

4 AYDA 450’NİN ÜZERİNDE DAVA AÇTIK
Gülebay, “Tüm Yerel-Sen 2013 tarihinde kuruldu. O tarihe kadar 20 yılı aşkın bir süredir kamu sendikacılığı var. Ama ya siyasete ya da etnik temele indirgendi. Memurun sorununu çözmesi gereken sendikalar bunları bir kenara bırakıp başka işlerle ilgilendi. Hoş olmayan bir siyasetle uğraştılar. Biz 20 yıldır biriken sorunlara kafa yoruyoruz. Emekli olurken maaşının yarıya düştüğünü biliyoruz. Bu gibi sorunlar varken sendikalar bunu bir kenara bırakıp ülke siyaseti yapıyor. Emeğin siyasetini kim yaparsa emekçiler onu savunur, onu yanında durur. Biz bu mücadeleyi verdiğimiz sürece büyümeye devam edeceğiz. 2 yılda Türkiye rekoru kırdık. 4 ayda 450’nin üzerinde dava açtık. Çalışanının yanında bir mücadele yürütüyorsan emekçi de senin yanında duruyor. Sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi değil birçok büyükşehir belediyesinde ve 51 ilde örgütlüyüz. 10 bin gibi bir sayıya ulaştık. İzmir’de yetki almadığım belediye kalmadı. Bizim dışımızdaki sendikalar Dayanışma Aidatı adıyla memura bir sömürüyü dayatmaya çalışıyor. Bunu sözleşmeye koymak suretiyle diğer sendika üyelerinden '2 katı dayanışma aidatı alınır' maddesiyle bir zorlamayla insanların cebinden 27 tane ekmeği çalmayı sendikacılık sanıyorlar. Tüm Yerel- Sen hiçbir memuru ayırt etmiyor. Kendi üyesi ne kadar aidat ödüyorsa diğer çalışanlar da sendika tüzüğündeki aidatı sendikalarına ödesin diye bir maddemiz var. Sözleşmeyi ben yaptım sen başka sendikanın üyesisin yani ‘sen ötekisin’ diyerek para alıyor. Bu açık bir sömürüdür. Bunun Türkiye’de bitmesi için her türlü hukuksal mücadeleyi veriyoruz. Yaptığımız hiçbir sözleşmeye dayanışma aidatı adıyla memur sömürüsü maddesi ekletmedik. Bununla da gurur duyuyoruz. Diğer sendikaların da haksız yasada yeri olmayan bir aidatı almalarını kınıyor ve bu uygulamayı durdurmayı bekliyoruz. Aksi taktirde hukuk yolundan bunu sonlandırıyoruz” dedi.

İKİ GÖMLEĞİMİZDEN BİRİNİ VERİRİZ AMA…
Suriyelilere vatandaşlık verilme ihtimali üzerine konuşan Gülebay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef aldı. Gülebay, “Cumhurbaşkanı hiç kimseye danışmadan hatta hükümetin bile görüşünü almadan tek başına çıkıyor ve bir şey söylüyor. Cumhurbaşkanı tek başına bu cümleyi kuramaz ve karar veremez. 3 milyon Suriyelinin bu ülkeye alınması tüm dengeyi bozar. Rusya’yla bir uçak krizine girildi. Efelenerek konuşan Cumhurbaşkanı bugün özür dileyip uçağın pilotunu kusurlu bulacak kadar bir dönüş sergiliyor. Bunu bir devlet adamı yapmaz. Çok büyük bir gaf ve haksızlıktır. Bu süreçte yaşananların sorumluluğunu asla üstlenmiyor. Uçak düşürmeden sonra Antalya’da, Bodrum’da, Çeşme’de turizm bitti, gelirler neredeyse sıfıra dayandı, oteller iflas aşamasına geldi. Binlerce değil yüzbinlerce insan işsiz kaldı. İsrail’deki Mavi Marmara mevzusuyla ilgili özür dileyip bunca senedir yaşanan sıkıntıları da üstlenmeden sanki büyük bir iş başarmış gibi o dönem yapması gerekli hareketi yaparak hataları sileceğini düşünüyor. Turizm, tarım çöküntü yaşadı. Domateslerimiz, patateslerimiz elimizde kaldı. Bu büyük politikasızlığın ve çirkinliğin hesabını kim verecek? Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) rakamlarına göre Türkiye’de 30 milyon çalışan var. 3 milyon da işsiz var. Yüzde 10’u işsiz… Bir de 10 milyon civarında resmi rakamlara yansımayan kayıt dışı çalışan var. Demek ki asgari ücretle bile çalışamıyor insanlar. Türkiye’nin 13 milyon gizli ya da açık işsizi varken 3 milyon Suriyeliyi monte ederseniz bu ülkenin ekonomisi de çöker işsizlik de iki katına çıkar. Benim öğretmenime, doktoruma, mühendisime, kalifiye elemanıma iş yok Suriye’den getirdiğin 3 milyon kalifiye olmayan insana iş vereceksin. Üniversite denkliği kabul edilmemiş bir ülkeden getirdiğin insanlara mühendislik, doktorluk yaptıracaksın. Kusura bakmayın onca insan niye okudu? Üniversite sınavlarına sorgusuz sualsiz girecekler, benim insanım Güneydoğu’da şehit verecek, o insanlar savaştan kaçıp buraya sığınacaklar… İnsani yardıma sonuna kadar varız fakat bu ülkedeki 80 milyon insanın yer altı yer üstü kaynaklarından, doğal gelişmişliğinden pay hakkı varken bu insanları yok sayıp, işsizimizi yok sayıp dışarıdan 3 milyon insanı vatandaş yapamazsın. Tüm Yerel-Sen buna karşıdır. Suriye’de bir dram ve savaş var. Çocukları, aileler, kadınlar var. Bu insanlara insani yardım sonuna kadar yapılması lazım. Ama sadece Türkiye’nin sırtına yıkılmaması lazım… Avrupa’nın da bir şeyler yapması lazım. Ege kıyılarında mültecilerin botları patlıyor. Buna hangi insanın yüreği el verir? Hangi insan seyirci kalır? Yunanistan, Bulgaristan niye sınırlarını açmıyor? Dünya insanlığının bekçisi sadece Türkiye midir? Bunun mutlaka uluslararası bir çözüm masasında sonuca varılması lazım. UNİCEF’in attığı bir adım yok. Bu bir utanç meselesidir. Oradaki savaşın tarafı kimlerse, savaşın sonunda kim ne bekliyorsa, onların da bir şeyler yapması lazım. Savaş bitinceye kadar bu insanlara bu ülkede insani yardım yapılması taraftarıyız. Ancak vatandaşlığına kesinlikle taraf değiliz. Buna asla izin vermeyiz. Zorda kalmış insana yardım ederiz. İki gömleğimizden birini veririz ama kimse kusura bakmasın vatanımızı vermeye niyetimiz yok” diye konuştu.

ATTIĞI İMZANIN ARKASINDA DURSUN!
100 günlük çadır eylemini sonlandırdıklarını belirten Gülebay grev kararı almalarını da değerlendirdi ve şunları söyledi:  "İzmir Büyükşehir Belediyesi ve sendikamız arasında Ocak ayında bir toplu sözleşme yapıldı. İZSU ve ESHOT’taki çalışanlarımıza yemek yardımında bulunulması gibi bir çalışma yapılması kararı alındı. Sözleşmenin 19’uncu maddesine işlendi. Belediye daha sonra herhangi bir adım atmadı. Durum böyle olunca memurlar yasal olan yemek haklarını almak için görüşmeler yaptı. 'Emek veriyorsam yemek istiyorum' diyen bir memurumuz var. Biz de sendika olarak onların arkasında durmak ve hakları almak durumundayız. Yaklaşık 3 buçuk ay önce belediye önünde bir çadır kurduk ve yemek talebimizi kamuoyuyla paylaştık. 100 gün süren çadır eylemini çağdaş, aydın, sosyal demokrat, insandan, emekten yana olan belediye yönetimi maalesef kulak ardı etti. Bu bizi çok üzdü. Sendika olarak bir karar almak durumundaydık. 100 günün sonunda çadırın kaldırılmasına ve 15 Temmuz günü üretimden gelen gücümüzü kullanarak İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT ve İZSU’da 1 günlük iş bırakma kararı aldık. Vatandaşlarımız o gün belki sıkıntı yaşayacaklar ama biz bunu bir anarşizm olarak değil hak, hukuk arayışı olarak yapıyoruz. Amacımız asla hizmeti aksatmak değildir. Ben yasadaki bu yemek hakkını tanımam demek ve inatlaşmak gibi bir durum olamaz. Büyükşehir Belediye Başkanımız sosyal demokrat belediyeciliği temsil eden biri. Biz buna saygı duyuyoruz. Derecelendirme olarak AAA seviyesine ulaşmış biri. Ama bu kredilendirme seviyesine ulaşmayı tek bir insan başarmış olamaz. Onun 6 bin çalışanın emeği de bunun içinde. Ekonomisi bu kadar güçlü bir belediye çalışanının ekmeğini niye kessin? Hukuksuz bir talebimiz yok. Bu bir uyarı grevidir. 100 günlük çadır kurduk dikkate alınmadı, bu grevde dikkate alınmazsa biz bunun dozunu arttırmak zorundayız. Uluslararası şartnamelerden gelen gücümüzü kullanmaya devam ederiz. Birçok belediye ve kamu kurumu yasa nezdinde bu şartı yerine getiriyor. Kimisi yemek kartlarıyla, kimisi ocak kurarak karşılıyor.  İzmir’de ilçe belediyelerde bu yönetmeliği uygulayanlar da var. Kaldı ki kamu kurumlarının tamamı bu uygulamaya mecburdur. Bununla ilgili Maliye Bakanlığı bütçe ayırıyor. Çok net bir kanun var. 19308 sayılı olmak üzere 1986 yılında resmi gazetede yayınlanmış yemek yönetmeliği var. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin attığı imzanın arkasında durmasını istiyoruz. Bu belediye için çok büyük bir şey değildir. Biz Büyükşehir Belediye Başkanımızı seviyoruz. Belediyenin hizmetlerini aksatmak istemiyoruz. Biz hukuki haklarımızı istiyoruz. "

 
Karşıyaka tek yürek: Kaf-Kaf küllerinden doğacak!
 
'Jet Fadıl' hapiste aç kaldı!
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Zabıta 13 Temmuz 2016 Çarşamba 18:24

Memuru oyalacağınıza herkesi mahkemeye yonlendirinsenize madem yasal hakkımız...

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
İzmirli çobanlar demokrasi dersi verecek!
İzmir İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği 4.genel kurulda ...
Mahkemeden 'istismar' davasında emsal karar!
Diyarbakır 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, kız torununa cinsel istismarda ...
Kampta hastası ölen ünlü doktor cezaevinde!
İstanbul Polonezköy’de zayıflama kliniğinde 19 yaşındaki Dila Kurt’un ...
 
İzmir Doğalgaz'dan abonelere uyarı!
İzmir Doğalgaz abonelerini, yetkisiz kişi ve kurumlara para ve belge verilmemesi konusunda uyardı.
Alsancak'ın silolarına 'yaşatan' tasarım!
Yaşar Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü öğrencileri yapılması ...
35 yıl sonra gelen mezuniyet!
YÖK yasasıyla 1982'de kapatılarak DEÜ Buca Eğitim Fakültesi'ne bağlanması ...
 
İzmir'in 'Slow Food Köyü'ne yargı müjdesi
İzmir'in turizm cenneti Çeşme İlçesi'nin 'slow food' (yavaş gıda) unvanlı ...
'Askeri casusluk'ta o savcı 'özel hayat' bırakmamış!
HSYK 2. Dairesi’nce geçici olarak görevden alınan ‘Askeri Casusluk’ davası ...
Ankara'ya göre 'Bahoz Erdal' yüzde 99 öldü!
Terör örgütü PKK’nın üst düzey sorumlularından ‘Bahoz Erdal’ kod adlı ...
 
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'İzmirlilik nedir?'
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Türkçem benim
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
10 Yönetmen Ve Türk Sineması
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
'Atatürk' adını kim yakıştırdı?
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe büyüledi!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Taşlar yerinden oynuyor
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Üç koltuk, iki makam...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Eğitim ve yeni müfredat
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Fırtınam, felaketim, hasretim...
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva