HABERLER>POLİTİKA
22 Ocak 2021 Cuma - 10:38

Prof. Dr. Tosun: Küçük partiler kıymetlendi!

Partilerin yeni ittifak arayışlarını girmesinin nedenini sorgulayan Tosun, "Cumhur İttifakında gözlenen sınırlı oy kaybına rağmen, Millet İttifakı partileri de bu kayıpları kendine çekememiş görünüyor. Hal böyle olunca, yüzde 1-3 arasında oya sahip olduğu anlaşılan, ittifakların dışında kalan partilerin, önümüzdeki ilk seçimlerde sonucu tayin etme adına önemi arttı. Bu nedenle küçük partiler, artık cazip partiler oldu" dedi

Prof. Dr. Tosun: Küçük partiler kıymetlendi!

Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ - Siyaset bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, İzmir ve Türkiye siyasetinin röntgenini çekerken, çok önemli değerlendirmelerde bulundu. Partilerin ittifak arayışlarından, siyasilere yapılan saldırılara, bazı partilerin örgütlenme sıkıntısı çekmesinden İzmir'in devletten yeterince destek alamamasına kadar pek çok ayrıntıyı irdeleyen Prof. Tosun, "Herkes yeni ittifaklar arıyor. Yüzde 1'lik, yüzde 3'lük oyun olan küçük partiler, kıymete bindi. Çünkü iktidarın bu oylara da ihtiyacı var" dedi.

CUMHUR İTTİFAKI OY KAYBETTİ, MİLLET İTTİFAKI BU OYLARI KENDİNE ÇEKEMEDİ

AK Parti lideri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve eski siyasetçilerden Oğuzhan Asiltürk'ü ziyaret etmesini, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e sık sık "Evine dön" çağrısı yapmasını, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile dirsek temasını değerlendiren Prof. Dr. Tanju Tosun, şunları söyledi:

" Siyasi partilerin yeni ittifak arayışlarına girmesinin temel nedeni; ittifak bloklarını oluşturan partilerin oylarında gözlenen donma, gevşeme ve gerilemenin eşzamanlı varoluşudur. Seçmenlerin parti tercihlerindeki bu varoluş biçimi, ulusal düzeyde dikkate alabileceğimiz akademik yetkinlikle işini yapan kamuoyu araştırma sonuçlarına yansımış görünüyor. Cumhur İttifakında gözlenen sınırlı oy kaybına rağmen, Millet İttifakı partileri de bu kayıpları kendine çekememiş görünüyor. Hal böyle olunca, yüzde 1-3 arasında oya sahip olduğu anlaşılan İttifakların dışında kalan küçük partilerin önümüzdeki ilk seçimlerde sonucu tayin etme adına önemi artıyor. İttifaklar tarafından ‘cazip partiler” olarak kabul görülüyorlar. İttifak bloklarındaki donma, gevşeme, gerileme halleri, büyük ölçüde seçmenlerin, özellikle pandemi döneminde belirginleşen ekonomik sorunların günlük hayatlarına olumsuz yansıması, refah kaybı, gelecek kaygısıyla ilgili. Ekonomik koşullar doğaldır ki, seçmende umutsuzluğa yol açıyor, seçmen partilerle ilgilenmek yerine, yarına çıkma derdinde olunca, partilerle kurulan özdeşlik ilişkisi de bozulmaya başlıyor, yeni ilişkiler kurulamıyor. Kararsız seçmenlerin artışı da bununla ilgili."

ERKEN SEÇİM HABERCİSİ OLMASA DA MEVZİ OLUŞTURMA ÇABASI!

 İttifak blokları aktörlerinin yaptığı çağrıların nasıl okunması gerektiğine de vurgu yapan Prof. Tosun, şu değerlendirmede bulundu:

"Türkiye’de son yıllarda seçmen tercihleriyle ilgili 3 dalgadan söz edebiliriz. 1.dalga: AKP’nin 2000’lerin başından 2015, hatta 2018 genel seçimine kadar seçmenlerle kurduğu özdeşlik ilişkisinin Bekir Ağardır’ın da belirttiği şekilde, aşk ve sadakat duygusuyla biçimlenmesi. 2.dalga:  2015 seçimlerinden itibaren aşk ve sadakatin yerini politik hasım, hatta düşmanlığa bıraktığı rakip partiler karşıtlığında negatif kimliklenmeyle biçimlenmesi.  3.dalga: Özellikle 2019 seçimleri ve sonrasına denk gelen, temelinde ekonomik gelecek kaygısı olan, hakikat sonrası (Post-Truth) algıların pek işlemediği, kimliklerin inşa ettiği hasım parti algısına dayalı negatif kimliklenmenin gevşemeye başlamasıdır.  Hal böyle olunca, Cumhur İttifakı için son genel seçimde yüzde 1,3 oy alan Saadet Partisi, Millet İttifakı için son araştırmalarda oyları yüzde 1-3 arasında seyreden Gelecek ve DEVA Partilerini İttifaklara dahil etmek, rakip ittifak blokları için önem kazanmış durumda. Burada dikkat çeken önemli bir husus da, yine Ağardır’ın ifade ettiği gibi, küçük partilere yapılan çağrıların ya da İYİ Parti gibi kentli-liberal milliyetçilikle merkez sağa içkin değerlerin harmanlandığı bu partiye yapılan çağrının, bir politik strateji ile seçmenler üzerinden değil de, aktörler, liderler, partiler üzerinden bir siyasi mühendislik ve aritmetik hesaplamaya dayalı olarak kurgulanması. Bunun nedeni; doğrudan seçmen üzerinden yürütülen projelerin 2018 genel, 2019 yerel seçimlerinde tutmadığının görülmesidir. Kanımca bu strateji de blokların seçmen tahkimatına fayda sağlamayacaktır. Çünkü, seçmen pandemi dönemindeki koşulların tetiklediği veri hayat mücadelesinde büyük dava iddialı siyaset söylemi yerine, kendisine somut olarak dokunacak politika önermeleriyle yaklaşacak partilere oy vermenin önemini keşfetmiş durumda. İttifak blokları aktörlerinin yaptığı “Yuvaya dön” ya da “Bizimle ol” çağrıları, bir erken seçimin habercisi olarak okunamasa da, ilk seçime yönelik mevzi oluşturma çabası olduğu açıktır."

MENEMEN SÜRECİNDE MIZIKÇILIK YAPANLARA SEÇMEN NASIL GÜVENECEK?

Menemen Belediyesi'nde başkanvekili seçimi süreciyle ilgili yorumlarda bulunan Prof. Tanju Tosun, "Menemen'de mesele, hukukun ötesine taştı" dedi ve ekledi:

"Meselenin teknik- idare hukuku boyutu hukukçuların ilgi alanı olduğu için, ben bir siyaset bilimci olarak, konuya siyasi bağlamda kurumsal işleyişe dayalı neden ve sonuç bağlamında bir perspektiften bakmak istiyorum. İzlediğim kadarıyla da maalesef mesele hukukun ötesine taşmış durumda. Bir ülke taşrada bir belediye başkan vekilinin mahallin seçilmiş organları aracığıyla seçilme işlemini beceremiyorsa, açıkçası bu ülkenin büyük işler başarabileceğine ilişkin olarak yurttaşların umutlu olması için bir neden kalmıyor. Seçimin nasıl yapılacağı,  mevzuatta belli. O mevzuata uygun bir seçim yapılmış, seçimde üstünlük çıkmamış, birkaç tur seçim yapılmış, kura çekilmiş, kurada kazanan belli olmuş. Seçim bitmiş. Oyların kullanıldığı kavanozun şeffaf olup olmadığı meselesi üzerinden konu tartışılıp, süreç yargı itirazı, ardından merkezi idare tasarrufuyla kura süreci yeniden işletiliyorsa,  burada ne seçilmiş organların birbirine ilişkin güveninden, ne de seçim mekanizmasına dair mutabakattan söz edilebilir. O zaman seçmen, seçtiklerine, özellikle de süreç yönetiminde mızıkçılık yapanlara nasıl güvenecek? Güven kaybı bir kere başladı mı, seçmen nezdinde makro anlamda sisteme, işleyişine ilişkin meşruiyet kaybı pekişir. Bugün Türkiye’nin yaşadığı demokrasinin gerilemesinin nedenleri de bu güven ve meşruiyet kaybında yatıyor aslında."

GELECEK PARTİSİ, AK PARTİ BAGAJIYLA YOLA ÇIKTI

Gelecek Partisi İl Başkanlığı'nın bir yıl içinde üç kez el değiştirmesini, "İzmir'in politik-sosyolojik yapısıyla yakından ilgili bir durum" olarak gören Prof. Tanju Tosun'un, bu partinin İzmir örgütlenmesiyle ilgili görüşleri şöyle:

"Siyasi partilerin örgütlenmesi bir süreç işi. Tabii ki, parti elitlerinin örgütlenme metotlarındaki kurumsal kapasiteleriyle de ilgili bir durum. Gelecek Partisi’nin örgütlenme konusunda yaşadığı zafiyetler bunun da ötesinde İzmir’in politik-sosyolojik yapısıyla da ilgili bir şey. Ülke genelinde bu partinin öne çıkan kadroları, söylemi veri alındığında, potansiyel olarak parti sisteminde tabela partisi olarak kalacak bir parti olmadığı izlenimi veriyor. Fakat, en temel dezavantajının, lideri başta olmak üzere, öne çıkan kadrolarının AKP ile özdeşleşmiş isimler olması. Dolayısıyla bu parti yola AKP bagajıyla çıktı. En önemli dezavantaj bu. Diğer yandan, hedef kitle olarak AKP’den çözülmeye başlayan seçmen kitlesine yönelse, rakibi çok. Diğer partilerin seçmenlerine yönelse, oy pastası yine rakipler tarafından bloke edilmiş ya da paylaşılmış durumda. Bunun için Gelecek Partisi’nin, desteklenmeye değer olduğunu seçmene ikna etmesi gerekir ki, bu kolay bir iş değil. Örgütlenme bağlamında da kolay değil. Çünkü örgütsel yapılanmada taşra siyasetinde belirli toplumsal, ekonomik sınıflarla organik bir ilişki kurmak,  politik,sosyolojik network oluşturmak gerekli. Kimlerle, niçin örgütsel anlamda bir arada olunacağının yanıtının çok iyi verilmesi, buna göre planlama yapılması, sizinle olacakları dava adına seferber etmeniz gerekli. Söz konusu olan seçmen değil ki. Seçmeni partiye yöneltecek birinci halka. Bu halka “yaptık oldu” anlayışına dayalı olursa, ne örgütü kurmak, ne de seçmen bulmak kolay olur. Özellikle de İzmir gibi parti tercihlerinin duygusal motiflerle şekillendiği bir kentte."

ARAŞTIRMALAR, DEVA'NIN YÜZDE 3 OY GÜCÜ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR

Ali Babacan'ın liderliğindeki DEVA Partisi'nin İzmir'deki örgütlenmesini de masaya yatırdık. Prof. Tanju Tosun, yapılan araştırmaların, DEVA'nın, yüzde 3'lük bir oy gücü olduğunu ortaya koyduğuna vurgu yaparak şunları söyledi:

" DEVA’nın Türkiye genelindeki oy tabanı performansı, ciddiye alınabilecek ulusal araştırmaların sonuçları veri alındığında fena değil. Araştırmalar yüzde 3 civarında bir oy gücüne ulaştığını gösteriyor. Parti elitlerinin inşa etmeye çalıştığı parti kimliği anlamında bakıldığında, bir yönüyle siyasetin ekonomi önermeleri ayağında teknokratik bir bakış açısıyla yaklaşan, ekonomi-politika ilişkisini sınıflar üstü bir yaklaşımla kurguluyor. Türkiye gibi sistemin işleyişinde neo-patrimonyal parti referanslı çıkar ağlarının ekonomi politikte temel referans olduğu bir ülkede bu tarz, rasyonellik adına önemli olmakla birlikte, siyaset son tahlilde, kime neyin ne kadar dağıtılacağıyla ilgili bir mekanizma. Dağıtımda sınıfsal tercihlerden, önceliklerden arındırılmış bir siyasetin Türkiye’de kısa vadede seçmenleri büyük ölçüde cezbetmesi kolay değil. DEVA’yı önümüzdeki dönemde ulusal düzeyde en fazla zorlayacak konu bu olabilir. Buna karşılık en önemli avantajı; siyasete dair önermelerinde başarılamayacak popülist davalar peşinde koşmak yerine, rasyonel, ulaşılabilir hedefler koyması, bunu yaparken de politik doğruculuk ve samimiyetle seçmenle irtibatlanmaya çalışmasıdır.   İzmir örneğinde sınıfsal tercih ve ittifakını daha ziyade iş dünyası mensuplarına dayandıran  küçük ve orta büyüklükteki burjuvaziyle kurmuş olsa da, İzmir megakent İstanbul gibi burjuvazinin toplumdan kopuk olduğu bir kent değil. Sınıfsal aidiyeti yumuşatan İzmirlilik, Egelilik gibi birtakım ilksel bağlar burjuvaziye içkin kimliği yumuşatabilir. Bu da DEVA için kentin farklı toplumsal kesimleriyle orta vadede irtibatlanmasını yakınlaştırabilir diye düşünüyorum."

KABİLELER ARASINDA SİYASAL SORUN, DİYALOGLA ÇÖZÜLMEZ!

Siyasetçilere yapılan saldırıların kabul edilemez olduğunun altını çizen Prof. Tanju Tosun, "Son olaylar, birlikte yaşamamıza dair bir varoluşsal tehdide dönüştü" yorumunu yaptı. Tosun, bu tablonun 12 Eylül öncesinde de olduğuna dikkat çekerek, "Kabileler arasında siyasal sorun, diyalogla çözülmez" dedi ve konuyu şu bilgilerle açtı:

"Türkiye’de son günlerde yaşanan şiddet olayları, maalesef birlikte yaşamamıza dair bir varoluşsal tehdide dönüşmüş durumda. 12 Eylül öncesi Türkiye bu tehdidi çok yaşamıştı. Siyasal elitler arasında oyunun kurallarına dair yapılacak bir mutabakatla bu siyasal şiddet aşılamadığı için, 12 Eylül darbesi yaşandı. 1990’ların ikinci yarısındaki siyasal şiddet, terör eylemleri de alacakaranlık kuşağının göstergeleri arasındaydı. 2000’lerden itibaren siyasal şiddeti uzun bir süre gündeminden düşüren Türkiye’de bugünlerde şiddet yeniden tekerrür ediyorsa, tarihin tekerrürüne tanıklık ediyoruz, demektir. Kanımca bu durum Türkiye’de son dönemde varolan nefret spektrumuyla ilgili.  Sözkonusu bu spekrum içinde dün etnik, dinsel, hatta mezhepsel kimlikler baskın iken, bugün sözde davaları harekete geçiren maalesef parti taraftarlığı olmaya başladı. Meslektaşlarımız Emre Erdoğan ve Pınar Uyan Semerci’nin kısa bir süre önce sonuçlarını açıkladığı “Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları 2020” araştırmasının bulguları adeta bu nefret spektrumunun yeni görünümüne dikkat çekiyor. Çağdaş demokrasiler meslektaşlarımızın da ifade ettiği şekliyle diyalog ve kamusal müzakere üzerine inşa edilirken, Türkiye’de parti taraftarları aracığıyla oluşmuş bir duygusal siyasal kutuplaşma önce parti taraftarları arasındaki duygusal,sosyal mesafeyi artırırken, taraftarlar birbirini “öteki” olarak görmeye başlıyor. Bu da sonuçta siyasal hoşgörüsüzlüğü tetikliyor. Siyasal elitler bu süreci aklı selimle yönetemedikleri takdirde,  modern bir toplumda yaşamak, yerini siyaset sosyoloğu Nur Vergin’in ifadesiyle, yeniden kabileleşmeye bırakıyor. Kabileler arasında siyasal sorunların çözüm yönteminin diyalog yerine, düşmanlaştırma, siyasal şiddet olduğu ise malum."

KAYBEDEN, HERHANGİ BİR TARAF DEĞİL, İZMİR OLACAKTIR

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in, İzmir'in Ankara'da bekleyen projelerinin onaylanmadığı, İzmir'in, ödediği verginin çok azını alabildiği yönündeki açıklamalarını değerlendiren Prof. Tanju Tosun, Soyer'e yönelik yerel muhalefetin direncini de yorumladı. Prof. Tosun, şunları söyledi:

"Kentteki siyasi rakipler arasında İzmir’in projelerine merkezi hükümet tarafından engel olunup, olunmadığına ilişkin tartışma, bugüne geçmiş dönemlerden sirayet eden bir konu. Büyükşehir Belediye başkanlığı ile iktidar partisinin ayrı partide olduğu dönemlerde böyle bir tartışmanın gündeme gelmediğine çeyrek asırdır İzmir’i izleyen bir akademisyen ve siyasi analist olarak tanık olmadım. Yerel ya da ulusal düzeyde Türkiye’de siyasal muhalefet olgusuna atfedilen olumsuz anlam, taraflar arasında bu tür uzlaşmazlıkların yaşanmasını maalesef neden oluyor. Özellikle merkezi iktidar anlayışının, yereli kendisine tabii kılma anlamına dayalı vesayetçilik, kaynak dağıtımında merkezle yerel arasında öncelik tercihine dayalı bir sistem oluşmasına yol açmıştır. İktidar partisinin kendileriyle aynı görüşten olan yerel yönetimlere öncelik verdiğini kabul etmemek, Türkiye’de siyasetin işleyişinden haberdar olmama anlamına gelir ki, bu mümkün değildir. Sorun; ülke sorunlarına yaklaşımda bireysel bazdaki taraftarlıktan duygusal siyasi kutuplaşmaya evrilen ilişkinin merkezle yerel yönetimler arasındaki ilişkilerde de kendisini üretmesiyle ilgilidir. İzmir, merkezi iktidar elitleriyle yerel iktidar elitleri arasındaki çeşitli tartışma örnekleriyle görüldüğü üzere, zaman zaman popülizmin vasatlığına teslim olmaktadır. Oysa ki İzmir’in önünde atılması gereken önemli adımlar vardır. İzmir bu kısır tartışmalarla kendi kendisine yenik düşürülmek yerine, elitlerin kente dair sorunlar temelinde mutabakat tesis etmesiyle hak ettiği seviyeye ulaştırılmak zorundadır. Böyle yapılmadığı takdirde kaybeden herhangi bir taraf değil, İzmir olacaktır. Oysa ki bu kent, elbirliğiyle kazanmayı fazlasıyla hak etmektedir."

 
Zam farkları bugün hesaplara yatırılacak
 
Bornova’da kaçak moloza geçit yok
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Gomis 23 Ocak 2021 Cumartesi 02:51

Borsa İstanbul'da tahtaları olmalı bunların.

Yorumu oyla      2      3  
REİS 22 Ocak 2021 Cuma 22:48

Hoca,Muharrem İnce ve Mustafa Sarıgülün kuracakları partilerden bahsetmemişsin

Yorumu oyla      2      3  
pele 22 Ocak 2021 Cuma 11:39

Ne yani DEVA nın AKP bagajı yok mu şimdi!! O da aynı!!! Desteklenmeyi hak eden tek parti var bu seçimde o da SAADET!!

Yorumu oyla      2      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
CHP İzmir'den online zirve
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığı 23 Ocak cumartesi günü ilçe ...
Mektup tartışmalarına CHP'li Çelebi'den açıklama: İnce ile iki aydır görüşüyoruz
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na mektup yazan CHP İzmir Milletvekili ...
Bayındır'da 'istifa' tartışması: O başkandan iddialara yalanlama!
Bayındır'da 'istifa' bilmecesi yaşanıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ...
 
AK Parti'den Menemen çıkarması
Menemen Belediye Başkan Vekili olduktan sonra tebrikleri ve başarı dileklerini ...
Meral Akşener'den seçim barajı açıklaması
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, HDP ile seçim işbirliği yaptıkları iddiasına ...
Buca'da Bekir Coşkun heykeline tepki
AK Parti Buca İlçe Başkanlığı, Buca Belediyesi tarafından Menderes mahallesinde ...
 
Dila Koyurga hakkında mahkemeden karar!
Geçmiş yıllarda yaptığı sosyal medya paylaşımları sebebiyle eleştirilerin ...
Erdoğan: CHP cenahı üç maymunu oynuyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti İl Başkanları Toplantısı'nda konuşuyor.
AK Partili Kırkpınar'dan Bayındırlı süt üreticilerine ziyaret
AK Parti İzmir Milletvekili ve Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Yaşar Kırkpınar, ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva