PM üyesi Rıfat Nalbantoğlu: İzmir, CHP'nin başkentidir!

EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi Üyesi Rıfat Nalbantoğlu, SonSöz TV'nin konuğu oldu. Gazeteci Fatih Yapar'ın sorularını yanıtlayan Nalbantoğlu gündemi değerlendirdi. Pandemi salgınından  128 milyar dolar tartışmalarına, Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı'nın oy oranlarından  İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin çalışmalarına kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulunan CHP PM Üyesi Nalbantoğlu, İzmir'in verdiği vergi ile aldığı yatırımların farkına dikkat çekti.

HER GÜN, EN BÜYÜK YOLCU UÇAĞI KADAR İNSAN ÖLÜYOR
Türkiye'de sağlık sisteminin doğru yürütülmediğine dikkat çeken Rıfat Nalbantoğlu, şu iddialarda bulundu:

"Gerçekten çok ağır ve zor günler yaşıyoruz. Maalesef herhalde Hindistan ile yarışır durumdayız. Gerçekten herhangi bir şey yönetilmiyor. Bir işi çözmek konusundaki doğru iş, o işi doğru tespit etmekle başlar. Doğru tespit yaparsan bir şekilde çözüm üretilir. Ülkedeki birçok politikanın yanlış yönetildiğini düşünüyorum ancak insan hayatını etkileyen sağlık politikasında ise politikasızlık olduğunu düşünüyorum. Sağlık konusunda şehir hastanesi gibi ucube proje ortaya koydular. Bütün hesabı yeni kurguladığın şehir hastanelerin gelişmesi, otoyol ve köprülerde olduğu gibi hastalara da müşteri garantisi üzerine kurarsan, bir de bu işi bütün dünyanın karşı karşıya kaldığı pandemi koşullarında yaparsan, sonuç bu olur. Ankara'da uzun süredir işler yapmış Numune Hastanesi vardı ancak şimdi kapalı. Eski tarihi bina, boş duruyor. Bu şehir hastanelerine katkı sağlamak, insanların oraya gitmesi ve hasta garantisi verdiği gibi, Numune gibi yerleri kapatarak insanları oraya yönlendirilmek isteniyor. Ege Üniversitesi hastanesi için bile bir söylenti olduğunu duyuyorum. Her gün uçmakta olan, çalışmakta olan yolcu uçaklarının en büyüklerini dolduracak yolcu kadar insanımız ölüyor. Bu sayılara ulaşıldıysa, vaka sayıları yükseliyor ve sen bunlar için bir önlem almıyorsan yönetilemeyen bir süreci konuşursun."

EĞER BİR YALAN VE ALGI YARATACAKSANIZ HEPİNİZ BİR ARADA AYNI ŞEYİ SÖYLEYİN
128 milyar dolar tartışmalarına da değinen Nalbantoğlu, şunları söyledi:

"Merkez Bankası  nasıl yönetiliyor? Hiçbiri yönetilmiyor ki. 128 milyar doların uçtuğunu kimse iddia etmiyor. O para bir yerde duruyor. Bunun en güzel tarifini Merkez Bankasının yeni başkanı yaptı. Bu para uçmadı, el değiştirdi, dedi. CHP'nin baştan beri sorduğu bu zaten. 128 milyar doların Merkez Bankası bilançosunda olamadığını görüyorsunuz. Bu para hangi yöntemle el değiştirdi, kimler aldı, hangi kurla aldı? Çok basit 3 soru.  Biz bu soruyu özellikle pankartlarla sormaya başladığımızda AK Parti bu işten rahatsız oldu ve bu konuda söz söyleme hakkına sahip olan Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Nurettin Canikli hepsi birer açıklama yaptılar. Hiçbiri aynı şeyi söylemedi. Bir işin yönetimi ve idaresinde eşgüdüm çok önemli. Bunlar sürekli bir arada olan insanlar. Eğer bir yalan ve algı yaratacaksanız, hepiniz bir arada aynı şeyi söyleyin. Bizim sorduğumuz soruya cevap verilsin. Eğer iş yazılı kurallara uygun yürütülmüşse; Merkez Bankasına sen Talatpaşa'daki döviz bürosu gibi davranmazsan, oradaki yazılı kuralları uygularsan, zaten bu nerde diye kimse sormaz. Nereye gittiyse zaten belli olur. Bizim sorduğumuz, hangi kanallarla, hangi kurla, kimlerin aldığı... Bunlara cevap alamayınca, devlet bankaları vasıtasıyla piyasaya sürülmesi sağlandı. Bir ara döviz kuru düşmüştü, o günler bu paranın büyük kısmı piyasaya arz edildi ve 200-300milyarlık bir rant oluşturuldu. Devlet böyle yönetilmez. Türkiye'de maalesef sağlık konusunda bile son sözü Cumhurbaşkanı söyler. Onun söylediğinin üzerine laf söylenmiyor. Son grup toplantısında bu para 168 milyar dolar dedi. Para yönetiminin ve devlet yönetimin en temel koşulu şeffaflıktır. Benim 40 yıldır yaptığım meslekten dolayı bilanço okumak basit gelebilir ancak bu gerçekten kolay şeylerdir." 

DOĞRU BİRDİR, BUNUN HESABINI VERMEK ZORUNDALAR
128 milyar dolar ile ilgili yapılan açıklamalara da dikkat çeken Nalbantoğlu, "Merkez Bankası başkanı altın aldık, dedi. Bunların hepsinin belgesi var. Evet, altın rezervlerinde artış olmuş, ancak bu, o kadar büyük bir artış değil. Bunlar hep okunabilen ve sonuçları değerlendirebilen şeyler. Biz bu işin peşini bırakmayacağız. Bu paranın hesabını verecekler. Saydamlık ile anlatacaklar. Her kafadan ayrı bir şey çıkarsa, sormaya devam etmek dışında yapabileceğimiz bir şey yok. Cari açıkta kullandık, dedi Cumhurbaşkanı ancak özel sektörün dış borçlarına bakıyoruz, bir azalma yok.  Bunları hiç takip etmedikleri ve yapmadıkları için sanki söylem sonrası konu kapanmış sanıyorlar. Biz bunları takip ediyoruz, Bence Türkiye'de birçok evde 128 milyar doların kaç TL edebileceğini hesaplayabilecek bir hesap makinesi yok. Bunu aldığı maaş ile orantılayabilecek bir durum yok. Bütün mesele şeffaflık. Şeffaf olunur ve açık olunursa, bu tür şeyler yapmak zorunda kalmayız. Açıklama yapan Merkez Bankası Başkanı, Genel Başkan Yardımcıları sürekli bir şey üretmek ve yeni bir şey bulmak zorunda kalmazlar. Doğru tekdir sonuçta; bunun hesabını vermek zorundalar" dedi.

 Tartışmalara neden olan Gördes Barajı konusunda CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan'a teşekkür eden Nalbantoğlu, "Gördes barajını biz yaptık diyorlardı. Gördes barajı işini doğru yapmadıklarını, bu konuda Murat Bakan'ın açıklamaları çok doğru. Barajın altında delik olduğunu ve eksiklikleri ortaya koydu. Sanki aralarında kıtalar var" diye konuştu.

SELDEKİ KÜTÜKLER GİBİ ETRAFA ÇARPARAK İLERLİYOYORUZ
Pandemi sürecinde ülke yönetiminin iyi planlanması gerektiğini belirten Nalbantoğlu, "Bizim Genel Merkezimizin milletvekillerimizin gruplar halinde ülkenin her tarafında yaptığı geziler, temaslar ve elde ettikleri bilgiler çok önemli ve değerli" dedi ve ekledi:

"Kapanan esnaf sayısı, o kadar değil de, gibi birçok tartışma yapılabilir. Talatpaşa bulvarını baştan sona bir yürüyün, esnafın halini görün. Açık olana da durumun nasıl diye bir sorun. Pandemi koşulları ile beraber esnaf tamamen bitik durumda. Dün genel başkanımızın esnaf çocukları ile bir söyleşişi vardı. Çok sayıda çocuk katıldı. Onların söylediklerini, gerçekten esnaf sorunlarını çözmeyi kendilerine görev edinmiş insanların dinlemesi lazım. Burada doğru planlamak lazımdı.  Kendi olanakları ölçüsünde doğru çözen ülkeler, yavaş yavaş esnafını, vatandaşını, sanayicisini mağdur etmeden, hem de pandemiyi çözerek, pandeminin ülkede yarattığı problemleri çözer. Niye kapatamıyoruz biz? Yine bugün tabii bir beklenti var. Ancak kapanabilecek koşulumuz yok. Kapatıp ne yapacak adam? Lokanta kafe gibi yerleri gözden çıkarttılar zaten. Vicdanen de rahatlar zaten Ramazan olduğu için ancak eğer sen insanların bu yöndeki problemlerine çözüm olacak çalışmalar yapmadıysan, tabii ki kapatamazsın. Direkt esnafa ve vatandaşa dokunan yardım, yok denecek kadar az. İlave olarak bir de borçlandırdık vatandaşı. Millete kredi verildi ve onların da ödeme zamanı geliyor. Nasıl ödenecek bunlar? Kısa çalışma ödeneği bitiyordu. Bağlı olduğum kurumda bunun uzatılması gerektiği yönünde bir rapor sunduk. Ancak hiçbir şeyin projesi yok. Teşbihte hata olmaz. Selde kütükler bir oraya bir buraya gider ya, biz de onun gibiyiz. Seldeki kütük gibi bir oraya bir buraya çarpıyoruz. Böyle ülke yönetilmez ki."

AK PARTİ OYLARINA KONACAK MHP OYU KALMADI
Cumhur İttifakı'nın oy oranlarının düştüğünü ifade eden Nalbantoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ben çok yeni bir kamuoyu araştırmasını dinledim. Cumhur İttifakının oyları düşmüyor diye bir şey yok. Bir defa bu tespit,  o oylar düşmüyor tespiti, hayatın gerçeğine ayıkırı. İnsanlar pandemide takır takır tedbir alınmadığı için ölüyor. Yaşayanlar aç, insanların 2 bin 500-2 bin 800 TL maaşı var, yılbaşından itibaren oluşan enflasyon ile maaşı eridi gitti. İnsanların bu durumdan memnun olma ihtimali var mı? Toplumun nabzını tutma konusundaki en gelişmiş mekanizma AK Parti'de var. Bir tanesinde eski oylarını görseler, yarın seçim yapılır. AK Parti'nin 2002 seçimlerinde aldığı oyun altına düştüğü tüm anketlerde çıkıyor. AK Parti'nin 34,5'luk oyu artık yakalayamadığı her ankette var. Kimi ankette MHP, zaten kendi kendini bitirdi. Yani AK Parti oylarına konacak MHP oyu kalmadı. Böyle bir yol arkadaşlığı olur mu? İzmir'de hem CHP hem Millet İttifakını oyları çok ciddi şekilde yükselmiş durumda. Bu durumu en rahat algılayabilecek toplum kesimi, İzmirliler.  Hangi problemle karşı karşıyaysa problemin kaynağı neyse, İzmirli, hem problemi biliyor hem de kaynağını. İzmir'de durum onlar açısından çok vahim. Ben bu tür sebeplerle oylarımızın yükselmesinden ziyade, yani insanlar ölüm sorunu ile karşı karşıya kalmadan sağlık politikalarının yanlışlığını anlatabilsek diyorum ancak Cumhur İttifakı çok kötü yöneterek bize bu imkanı bırakmıyor.  Algı önemlidir de bunu yönetmek de önemlidir. Hayatın bütünü algı değil, her şeyi algı ile tarif edemezsin ki."

GENEL BAŞKANIMIZ, CHP'Lİ YEREL YÖNETİMLERDEN ÇOK MEMNUN
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İzmir'den memnun olduğunu belirten Nalbantoğlu, sözlerine şöyle sürdürdü:

"Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, zamanının çok büyük kısmını vatandaş ile bire bir temas kurarak geçiriyor. Sadece İzmir'e değil, fiilen giderek her yerde gözlemlerde bulunuyor. İzmir'e en son geliş nedeni hariç çok iyi sebeplerle geldi. Nabzı tutmak konusunda genel başkanımız geçmişte olduğu gibi aynı çaba içerisinde. Genel Başkamızın daha da morallenmesini artıracak şekilde görüşler geldiğini düşünüyorum. Yerel yönetimlerin ne kadar önemli olduğunu hepimiz tarif etmiştik ancak bunun karşılığını görmek çok ayrı bir şey. Yerel yönetimler açısından halkın nabzını tutabilmek apayrı bir şey. Genel Başkan çok memnun. Başta 11 Büyükşehir belediyemiz olmak üzere tüm belediyelerimizin partimizin politikalarına uygun bir belediyecilik yapmasından çok memnun. İzmir'den tabii ki memnun. İzmir, CHP'nin başkenti. Son yerel seçimlerde İstanbul Ankara Antalya da CHP'ye katıldı ancak İzmir CHP'nin başkentidir. Arada ufak şeyler olabilir ancak önemli olan partinin daha da ileriye gitmesi konusunda bir çaba olsun. İzmir'de de yapılan budur."

KEŞKE BÜYÜKŞEHİRİN YÖNETİLDİĞİ PLANLAMANIN 10'DA 1'İ TÜRKİYE'DE DE OLSA

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in iyi bir yönetim sergilediğini belirten CHP PM Üyesi Rıfat Nalbantoğlu, bu konudaki görüşlerini şu sözlerle açıkladı:

"Herkes görevini yapıyor. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisindeki arkadaşlarımız tabii ki gerekiyorsa eleştirilecek. Son Mecliste Başkanımız Tunç Soyer'in 2 yıllık faaliyetini anlattığı oturumda ben de vardım. Mecliste görüş belirten siyasi parti temsilcilerini de dinledim. Herkes tabii ki yanlış gördüğü şeylerde eleştirecek. Bu bizim açımızdan saldırı olarak nitelendirilmez. Eleştirebileceği bir ortam varsa, eleştirdiği şeyler kaale alınan bir ortam varsa ve ortada şeffaf bir ortam varsa, bu çok olumlu bir ortam demektir. Tabii ki yanlışı görüp eleştirebilecek. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisimizde bir defa insanların birbirini anlamaya yönelik bir eğilim içinde olduğunu gördüm. Bu ortamı yaratan da CHP ve Tunç Soyer'dir.  Burayı yönetme sorumluluğu Tunç Soyer'e verilmiş. O mecliste herkes kavgalı olsaydı, onun da sorumlusu Tunç Soyer olurdu. Eleştiriler can kulağı ile dinleyen bir yönetim sergiliyorsan, bu da önemlidir. Soyer'in yaptığı şeffaf ve eleştirilere açık bir yönetim modelidir.  Bu bir kere CHP'nin en büyük başarısıdır. Boş gündemler üzerinde durmak çok önemli değil. İzmir, 2020 yılında 95.5 milyar TL vergi ödedi. Burada Türkiye'de 2'nci sırada. Türkiye vergi gelirlerinin yüzde 11'i İzmir'de üretiliyor. Doğal olarak bu kadar üretiyorsak, payın da yüzde 11'ini almak bir haktır. Ancak maalesef böyle olmuyor. Geçenlerde  AK Parti İl Başkanının açıklamasında İzmir'e geçtiğimiz yılda 2.3 milyar yatırım yapıldığını açıkladı.  İzmir'de merkezi hükümet tarafında ayrılan para 26 milyar TL. Bu yatırım açıklaması İzmir için düşük bir miktardır. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin sadece 2019-2020 yatırımlarının toplamı 11 milyar TL'dir.  Aziz Kocaoğlu'nun başlattığı ve 2022 yılında bitecek olan Narlıdere metrosu, Çiğli tramvay hattı, Buca Metrosu, belki Türkiye'de örneği olmayacak şekilde 200-300'ün üzerinde otobüs satın alınması, çok önemli işlerdir. Ulaşıma yaptığı yatırımlar nedeniyle ben Tunç Soyer başta olmak üzere belediyemizi çok başarılı buluyorum. Çok planlı ve programlı gidiyorlar. İzmir'de ciddi problem olan sel baskını gibi konularda önümüzdeki kıştan itibaren azalmaya başlayacağını biliyoruz. Hiç kimsenin elinde sihirli değnek yok. Zaman tanınması gerekiyor. Adım adım bunların hepsi gerçekleşecektir. İyi yönetiliyor İzmir Büyükşehir Belediyesi. Keşke İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yönetildiği planlama, şeffaflığın 10'da 1'i kadar Türkiye'de olsa…"