O film 56 yıl önce çekildi…

Gösterime girdiğinde olay yarattı…

Seyirciyi salonlara mıknatıs gibi çeken bir adı vardı:

“Sürtük”…

Reji koltuğunda Ertem Eğilmez…

Başrollerde ikisi jön,üç şahane ismin alın teri vardı…

Filmin neredeyse üçte biri pavyonda geçiyordu…

Gözleri ömre bedel Türkan Şoray…

Mekanın assolistini canlandırıyordu…

Sadece kalbine söz geçiremeyen maço pavyon sahibi ise Ekrem Bora’ydı… Türkan için deli oluyor ama…

Bi’türlü açılamıyordu…

Pavyonun piyanisti ise…

O sırada henüz parmakla sayılacak kadar filmde oynayan…

Ancak…

Yakışıklılığı ile Yeşilçam’ı yıkıp geçen Cüneyt Arkın’dı…

Belki de Türk Sinema Tarihi’nde ilk kez…

Gerçek bir “tıp doktoru” Yeşilçam’ın zirvesini zorluyordu…

Şahane film “Sürtük”…

Yakışıklı piyanistle güzel şarkıcı aşkının önüne geçemeyen…

Pavyoncu Ekrem Bora’nın harbiden akıttığı gözyaşlarıyla sona eriyordu…

İşte, o film…

Cüneyt Arkın’ı patlattı…

O gün, 27 yaşındaydı…

Kısmetse bir ay sonra 85’ine basacak…

***

İlk filmi “Gurbat Kuşları”nı 1963’te çekti…

An itibarıyla…

400 (Dört yüz) filmin başrolüne adını yazdırdı…

Sanat hayatının 58’inci yılında hala kamera karşısında…

“Kuruluş Osman” dizisinde…

Aksakallılar’ın reisi karakterine hayat veriyor…

***

İyi de…

Genç kızların görünce ayılıp/bayıldığı…

Romantik rollerin efsane ismi Cüneyt Arkın…

Efendi efendi piyano çalıp, kalplere vur bi’zımba derken…

Nasıl oldu da…

Havada taklalar atan…

Kılıcını salladığında beş kişiyi(!) birden öbür dünyaya yollayan…

Karete yaparken…

Kendisinde ve figüranlarda kırılmadık kemik bırakmayan…

Kale’nin bir surundan diğerine zıplamayı başaran…

Yastığının altında hazır tuttuğu kılıcı ile…

Bizans prenseslerinin yatak odasından çıkmayan…

Bir aktör haline geldi?

Cevabı, tek kelime:

“Yetenek…”

***

Eskişehir’in Karaçay Köyü’nde doğdu…

Nüfusa kayıtlı adıyla adı, Fahrettin Cüreklibatır…

Babası…

Aslen “Nogay” soyundan Kırım Türkü…

Kurtuluş Savaşı gazisi Hacı Yakup Bey’di…

60’lı yılların başında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun oldu…

Doğduğu Eskişehir’de yedek subay hekim olarak görev yaparken…

Talih Kuşu geldi, omzuna kondu…

O sırada…

Yönetmen Halit Refiğ, Eskişehir’de “Şafak Bekçileri” filmini…

Çekmeye hazırlanıyordu…

Cüneyt Arkın’a “Gel, bu filmde oyna!” dedi…

Yakışıklı doktor, dünden hazırdı ama…

Komutanları izin vermedi…

Çok sinirlendi…

Aynı yıl, “Artist Dergisi”nin yarışmasında birinci oldu…

Bu tarihi bir olaydı…

İşte o gün…

Fahrettin Cüreklibatır gitmiş…

Yerine…

“Afişlere çok yakışan Cüneyt Arkın” gelmişti…

***

“Gurbet Kuşları”nın (1964) finalindeki kavga sahnesi…

Filinta aktörün kariyerinde kırılma noktası oldu…

Bi’süre daha romantik oynadı…

Fazla uzatmadan aksiyon filmlerine yöneldi…

Medrano Sirki'nde, altı ay akrobasi eğitimi aldı…

60 yıl boyunca hiç rol seçmedi…

Westernden komediye, macera filmlerinden toplumsal filmlere…

Her senaryonun ve rolün hakkını verdi…

***

1982’de oynadığı “Dünyayı Kurtaran Adam”…

Zamanla bir kült film haline geldi…

Batılı sinema otoriterleri…

40 yıl önce filmi seyrederken…

Beyazperdeye yansıyan “saçmalıklar silsilesi” yüzünden…

Az daha küçük dillerini yutuyordu…

***

Nikah masasına ilk, 1964’te…

Kendisi gibi doktor Güler Mocan’la oturdu…

Kızları Filiz doğdu; dört yıl sonra boşandılar…

Bir yıl sonra…
Bu kez Betül Işıl’la dünyevine girdi…

Betül Hanım’dan iki oğlu var…

Bi’ara politika aşkı tuttu…

Rahmetli Mesut Yılmaz…

Yakışıklı aktörün Eskişehir’den ANAP vekili olmasını istedi…

Yanaşmadı…

İyi ki heveslenmedi…

ANAP 2002 seçimlerinde baraj altında kaldı…

***

Önceki gün, sosyal medyada…

Oğlu Kaan’ın…

Cüneyt Arkın’ın elini öperken fotoğraf vardı…

O minicik bayram kutlaması…

Sadece bir günde…

70 bin beğeni, 4 bin yorum ve 600’e yakın paylaşım aldı…

Bi’tane de 50 küsur yıllık eşi Betül ile fotoğraf paylaştı…

Altına duygularını şöyle özetledi:

“Karımı, canımı, bebeğimi, Betül’ümü kaybettiğim an ben de yok olurum… Hiçbir şeyden korkmadığım kadar eşimi kaybetmekten korkuyorum…”

Usta oyuncunun paylaşımı kısa sürede on binlerce beğeni aldı…

***

Bitiriyoruz…

Yaş fark etmiyor; aşk varsa…

Kanatlanmak kolay…

Amma velakin, aşk bitmişse…

Semt pazarına bile el ele gitmeyi unutursunuz…

Cüneyt Arkın ve eşi Betül…

Yarım asrı aşan evliliklerini…

İlk günkü gibi…

Taçlandırarak yaşıyorlar…

Üstelik…

Pamuk gibi olmuş saçlarına aldırmadan…

Ve dahi…

Kocaman kocaman çocuklarının yanında…

Hiç yüksünmeden…

Hala…

“Seni seviyorum…” diyebilmenin…

Dayanılmaz hazzını yaşayarak…

Nokta…

Sonsöz: “Türkan’la ilk filmimi çekerken, (Sakın gözlerine bakma ölürsün) dediler… (Ölürsem öleyim!) dedim ve baktım gözlerine…Gözler göz değil, gözistandı… Memleket türküsüydü… / Cüneyt Arkın – Sinema Oyuncusu…”