HABERLER>KÜLTÜR - SANAT
15 Nisan 2023 Cumartesi - 10:42

İzmir’de kadın yönetmenlerden iki film

İzmir Uluslararası Kadın Yönetmenler Film Festivali bu yıl 8-12 Mart arasında gerçekleştirildi. Festivalde 32 ülkeden, konulu, belgesel, kısa,animasyon da olmak üzere toplam 125 film yer aldı.

İzmir’de kadın yönetmenlerden iki film

Festivalin kurucu direktörü Gülten Taranç, “Bu yıl temamız ‘Dalgaları Aşmak’. Gerçekten ülke olarak olağanüstü zor bir dönemden geçiyoruz. Sanata ve sinemaya ihtiyacımız var, çünkü her birimiz yaşanan deprem felaketinden çok etkilendik ve derinden sarsıldık. Sanatın iyileştiriciliğine inanıyoruz. Bizler bu toplumun bellekleriyiz, bu dönemi asla unutmayacağız, unutturmayacağız” sözleriyle bu acılı yılda festivali sürdürme kararını açıklıyor.

Bu yazıda ise, her biri başka bir dünyanın kapılarını açan bu filmlerden ikisine yoğunlaşacağız.

"KATİA VE RİMMA"
Fransa'da yaşayan Tacik asıllı yönetmen Gulya Mirzeova’nın filmi, festivalin Uluslararası Belgesel dalında, “Kamera Göz” büyük ödülünü kazandı.

Filmde Başkent Duşanbe'de anne ve babasını çok küçük yaşta kaybetmiş, hayattaki tek ebeveyni olan 85 yaşındaki babaannesi Rimma ile yaşayan Katia’nın hikâyesi anlatılıyor. Rimma, Duşanbe’de 60 yıldır yaşadığı eski küçük evinden ve dolayısıyla o evde yaşadığı sürece biriktirdiği tüm anılarından kopmak zorundadır. Çünkü şehir Sovyet sonrası büyük bir dönüşüm içerisindedir. Eski evler hızla yıkılmakta ve yerine büyük, çok katlı apartmanlar dikilmektedir. Çocukluğunu ve gençliğini bu yerlerde geçiren, Moskova’da sinema ve edebiyat eğitimi gören Mirzeova için de bu kişisel bir acı olmalı ki, eskiden beri tanıdığı Rimma ve torunun hikâyesinin peşine düşmüş.

Nitekim yönetmen bu yeni dönemde geçmişin tüm izlerinin silip süpürülmeye çalışıldığını, eski kahramanlarının yerini yeni idollerin almaya başladığını ve bu sürecin bir tahribat olduğunu söylüyor. Eski binalar, mahalleler, anıtlar, geçmişi hatırlatan her şey yok ediliyor. Yerine dev gökdelenler, ülke liderleri için sayısız saraylar, yeni kahramanlar için anıtlar dikiliyor. Tarihin yeni evresi, önceki evresini silmek üzere bütün acımasızlığı ve ihtişamıyla kendini gösteriyor. Bu bakış açısı ile yola çıkan yönetmen, filmin çekimine 2008'de başlamış ancak tamamlanması 14 yıl sürmüş.

Rimma, eski toprak tanımına uygun, bilge ve olgun bir kadın. Tacik Yazarlar Birliği'nde çalışıp emekli olmuş. Oğlunu ve eşini kaybetmiş, torununun ergenlik çağıyla bilgelik ve sevgiyle başeden Rimma’nın, Katia‘nın gelecekte düzgün bir insan olacağına inancı tam. Ama ömrünün büyük kısmını geçirdiği bu evden ayrılmak onun için hiç kolay değildir. Mesela, eşiyle bu eve ilk yerleştikleri zaman diktikleri o muhteşem ağaca ne olacaktır?

Katia  ise, büyükannesiyle paylaştığı bu eski evde kendisine ait bir oda bile olmadığını, evin eski püskü ve çöp dolu olduğunu düşünür. Yeni, aydınlık, geniş bir evde daha mutlu olacaktır. Katia, gençliğin getirdiği, hayata, geleceğe karşı umut ve arzu dolu olması nedeniyle, her ne kadar büyükannesine zaman zaman hırçın davranışlarda bulunsa da, aslında onu çok sevmektedir. Zaten ondan başka da kimsesi yoktur.

Rimma ise zaman zaman torununa karşı dikkatli bir biçimde eleştirel davransa da ona olan güveni tamdır, büyük bir sevgi ve umut beslemektedir. O öldükten sonra, Katia’nın yalnız kalacağı endişesini taşımaktadır.

Evin toplanma süreci içinde büyükanne ve torun biraz çatışma yaşarlar. Rimma için her eşya geçmişi içinde taşımaktadır. Oysa Katia ayaklarıyla eşyaları dışarı itecek kadar onları çöp olarak görmektedir. Arkadaşlarıyla geç saatlere kadar sokakta takılan Katia müzik eğitimi almaktadır. Tüm isyankarlığına rağmen, arkadaşlarından bir farkı vardır. Arkadaşlarının hemen hepsi Duşanbe'de onlar için bir gelecek olmadığını, Moskova’ya gitmek istediklerini söylerken, Katia ülkesinde kalacağını ve burada müzik yapmaya devam edeceğini söyler.

Rimma kitaplarını toplarken hüzünlenir. “Nasreddin Hoca, Puşkin, Mitler ve Efsaneler, Hemingway ,Silahlara Veda…”

“Eskiden insanlar kitap almak için sıraya girerlerdi”
Rimma’nın eşi de nerede kitap bulsa eve getirirmiş. Rimma, 77 yaşına kadar çalışmıştır. Artık okuyabilecek gözü kalmamıştır.

“Katia ve Rimma” gerçekten etkileyici bir hayat hikâyesi olmasının yanı sıra kişisel hikâyelerin ardında nasıl bir tarihsel toplumsal gerçeklik yattığını bize hatırlatan çok başarılı bir belgesel.

GİZLENEN TARİH "SESSİZLİK" (UN SILENCE)
Letonyalı bir anne ve Fransız bir babadan doğan Fransız yönetmen Sophie Catherine Gallet, Fransız kültürü ile büyümüş, ama annesi Letoncayı ve Leton kültürünü  öğrenmesini sağlamış ve Letonya ziyaretleri çocukluğunun masal dünyası imgelemini süslemiş ve beslemiş. Kendisi Letonya’yı “çocukluğumun El Dorado’su” olarak nitelendiriyor.

Letonya’da da diğer Baltık ülkeleri gibi 1989 sonrası bağımsızlıklarını kazanma süreci içinde kültürel aidiyetlerine büyük önem verme, yeniden yaşatma gibi atılımlar söz konusu.

Yönetmenin baba tarafından büyükbabası Fransız direnişçisi imiş ve tutuklanıp  götürüldüğü Buchenwald Toplama Kampı’nda ölmüş. Annesinin büyükbabası ise, İkinci Dünya Savaşı sonrası, Letonya’nın Sovyet yönetimine girmesinden sonra, Sibirya’ya sürgüne yollanmış. Ailesinin içinde bulunduğu bu ikilem yönetmenin içinde  sessizce birikmiş.

Sovyet yönetiminin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Letonya’nın başkenti Riga, şimdilerde bölünmüş bir kent görünümünde. 20. yüzyılın başında Rus İmparatorluğu içinde yer alan Letonya, ilk kez Sovyet döneminde bağımsızlığını kazanmış, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, tekrar Sovyetler Birliği hâkimiyetine girmiş, 1989 yılında ise bağımsızlığını ilan etmiş.

Ülkede yaşayan Ruslar, Letonyalılardan uzak, izole bir yaşam sürüyorlar. Letonca öğrenmeyi reddediyorlar.

Riga’nın yakınlarında, boşaltılan Sovyet askeri üssünden kalan, terk edilmiş yerleşim yeri bu bölünmüşlüğü çok iyi anlatıyor. Ülke Ruslarla Letonyalılar arasında bölünmüş.

Ancak yönetmen, kendine hiç anlatılmamış bir tarihi keşfediyor. Ruslar tarafından terk edilmiş hayalet yerleşim yerlerini ve hiçbir kamu taşıtının gitmediği, İkinci Dünya Savaşı sırasında tüm Baltık ülkelerinde İsrail ve Sovyet yönetimi tarafından yapılmış, Yahudi soykırımı ile ilgili, ormanın içinde kaybolup gitmiş anıtları ilk defa görüyor. Film bize bu sarsıcı kavrayış sürecini anlatıyor. Alman işgali sırasında, Baltık Denizi kıyısındaki sığınaklar, ormanın derinliklerinde kaybolan mezarsız ölüler…

Günümüz Letonya’sında Nazilerin kamplara kapatıp, aç bırakıp, işkence yapıp  öldürdüğü Yahudi, komünist, çingene ve diğer muhalif azınlıktan hiç söz edilmemesi, hele toplumun büyük çoğunluğunun o zaman yapılan bu vahşi katliama katılımda bulunması, çok az sayıda Letonyalının bu insanları koruyup saklaması, toplamda 70 bin kişiden fazla öldürülen insanın utanç verici bir biçimde unutturulmaya çalışılması ve bu konuda çok başarılı olunması, “Sessizlik” filminin ana temasını oluşturuyor.

Yönetmenin anneannesi de o günlerde babasının Nazi polisine katıldığını kulağına gizlice fısıldıyor. Bu bilgiyi yönetmen arşiv kayıtlarından da doğruluyor.

O zamanlar henüz çok küçük yaşlarda olan büyükanne, sokakta gördüğü üstü başı yırtık, perişan, aç Rus askerlerini ve buna karşın temiz üniformalı, traşlı, sağlıklı Alman askerlerini hatırlıyor.

Katliam, toplumun hafızasından silinmiş. Binlerce ölünün yattığı yerler artık bir orman olmuş.

Film, 28 dakikada olanca dürüstlüğü ve içtenliğiyle bu gizlenmiş, sessizliğe terk edilmiş tarihi ve tarihsel tanıklığı yönetmenin kendi sesi ve tanıklığı eşliğinde, nefes nefese anlatıyor.

“Sessizlik” filminin anlattığı bu gerçeklik, Nazi işgali sırasında diğer Baltık ülkeleri için de geçerli.

Bu iki güzel ülkenin unutturulmaya çalışılan tarihsel gerçekliği, aynı zamanda bu ülkelerin NATO’nun ileri karakolu olmaları konusundaki halihazırdaki gelişmeleri de açıklıyor.

Film, tarihten ders almak bir yana, tekrar tekrar aynı savaş, aldatma, katliam ve tarihin yeniden ve yeniden yeniden yazıldığı acı gerçeğini düşündürdüğü için oldukça değerli. (Birgün)

 
Büyükşehir'den 'yeşil' rapor... 2 yılda 135 tonluk önlem!
 
Silahlı kavgada eski muhtar öldü, oğlu yaralandı
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Nuri Bilge Ceylan Cannes'da yarışacak
Nuri Bilge Ceylan'ın Kuru Otlar Üstüne filmi, 76. Cannes Film Festivali'nde yarışacak.
Mehmet KARABEL yazdı... Güzel sesli ‘kargalar’ o’nun eseri
Mehmet KARABEL yazdı... Güzel sesli ‘kargalar’ o’nun eseri
Aylin AKDOĞAN yazdı... İzmir'in aylık kültür-sanat rehberi
Aylin AKDOĞAN yazdı... İzmir'in aylık kültür-sanat rehberi
 
Mehmet KARABEL yazdı... Rüzgara kelepçe vurulmaz!
Mehmet KARABEL yazdı... Rüzgara kelepçe vurulmaz!
Fatma Girik’in annesi yaşamını yitirdi
Yeşilçam'ın usta sanatçısı Fatma Girik'in annesi 99 yaşındaki Münevver ...
Kral Şakir depremzede çocuklarla buluştu
Kral Şakir’in sinema filmi, sinemadan önce depremzede çocuklarla buluştu.
 
Kuzgun Uykusu dünya prömiyerini yaptı!
Devrim Pınar Gürbüzoğlu’nun kaleminden, OPUSlab Tiyatro’nun yeni oyunu ...
Leyla ile Mecnun'un aksakallısı vefat etti!
Seslendirme sanatçısı, sinema ve dizi oyuncusu İsmail Köksal Engür, 77 yaşında hayatını kaybetti.
Marsilya ve İzmir sinemada buluşuyor
Marsilya ve İzmir şehirlerinin tarihsel bağına vurguda bulunmak amacıyla ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu saatte 'vicdan ittifakı' olur mu?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İzmir kimin ya da neyin kalesi?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Erkek dediğin öldürür
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Foça, Tire, Çeşme ve Dikili de MHP diyecektir
Kemal ARI
Kemal ARI
Oyumuz, onurumuz ve özgürlüğümüzdür...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Tunç Soyer yeni bir yola çıktı
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Diktatör
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sağduyu marifeti ile seçebilmek…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Son hafta
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Sosyalistler pes etmeyin!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva