Hisarcıklıoğlu İzmir’e müjdeyi verdi: 7 ilçeye 7 okul!

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - Ege Bölgesi Sanayi Odası, Haziran ayı olağan meclis oturumunu gerçekleştirdi. Swiss Otel Büyük Efes Smyrna Salonu’nda yapılan oturuma Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da katıldı.

Mecliste  EBSO Meclis Başkanlığını Salih Esen başkanlık yaparken, meclis oturumuna Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, oda başkanları ve Meclis Üyesi sanayiciler yer aldı.

HİSARCIKLIOĞLU: SIKINTILAR VE ÖNERİLERİNİZİ ALIYORUM
Hisarcıklıoğlu pandemi dönemiyle birlikte bir süredir ayrı kalındığını belirtirken, “Çok uzun zaman oldu... Pandemi maalesef bizi birbirimizden uzaklaştırdı. Diğer taraftan, tam bir Kayserili'nin hoşuna gidecek bir işti... Çünkü masraf yoktu. Video konferans ile bir araya gelebiliyorduk. Ancak Akdeniz insanıyız. İstiyoruz ki gözlerinizdeki sıcaklığı görelim. Burada sizlerle bir araya gelerek sıkıntılarınızı ve önerilerinizi alıyorum. Bunun faydalı olduğunu da pandemi döneminde gördüm. Pandemi şartlarından sonra bizde odalar birliği olarak hemen örgütlendik. Ne yaptık? Yönetim kurulu üyelerimiz vasıtası ile odalarımız ile haberleşme kanalı kurduk. Hangi ilde, ilçede ne sıkıntılar varsa başkanlarımıza ne iletiliyorsa her gün bana rapor olarak geldi. O gün 8’e kadar bu bilgileri topladıktan sonra ilgili bankalara, gece 1-2 demeden ilettik. Burada da Mahmut Özgener Başkanımıza teşekkür etmek isterim. En aktif çalışan başkanlarımızdandır” dedi.

150 MİLYONLUK PAKETİN AÇIKLANMASINI BEKLİYORUZ
Sözlerine sorunların farkında olduklarını aktararak devam eden Hisarcıklıoğlu, “Sıkıntılarımız var mı var. Bunların hepsini biliyoruz. Kapalı toplantılar yapıyoruz. Basın da olmuyor birbirimiz ile rahatlıkla sohbet edip dertlerimiz paylaşma şansımız oluyor. Bende görevim gereği ve yasanın bana verdiği yetkiler çerçevesinde gidip hükümetimize anlatıyorum. Başkanlarımız ile sorunlarınızı yine takip etmeye devam edeceğim. Yüksek enflasyon, krediye erişim sıkıntıları gibi tüm sorunları biliyor ve bakanlarımıza iletiyoruz. Kredi garanti fonu destekli bir kredi paketini inşallah hükümet bizlere duyuracak. 150 milyar TL’lik bir kredi paketi bekliyoruz. Kredi garanti fonu sizlerin kurduğu bir kurum” ifadelerini kullandı.

Kökenlerinin ahiliğe dayandığına dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Sayın başkanın söylediği tüm konular gündemimizde. Biz bir meslek örgütüyüz. Biz STK değiliz. Aradaki farkı iyi anlamak lazım. Bizim geleneğimiz ahilikten geliyor. Dünyada ilk mesleki örgütlenmeyi yapan yine bizim atalarımız. Sizin sorunlarınızı anlatmak sizlerin oyları ile seçilen Cumhurbaşkanı ya da gerekli kurumlara anlatmak. Sorunu çözüp çözmemek kesinlikle bizim yetkimizde değil” diye konuştu.

İZMİR’DE SATTIĞINIZ HER ÜRÜN…
Yapılan araştırma sonucu hakkında da konuşan Hisarcıklıoğlu, “Bu toplantılarda çözüm arayacağız. Asgari ücret başta olmak üzere... Genelge yayımlandı ancak çok satın almamışsınız. 90 bin üreticimizin 4 bini üstündeki ürününü analiz ettik. Sanayinin lider şehirleri ortaya çıktı. İzmir kaçıncı? 2’nci. İstanbul’dan sonra İzmir geliyor. 4 bin ürünün 375’inde Türkiye birincisi İzmir.  Diğer sıralamaya baktığımızda Türkiye’de İzmir ilk 3’te hepsinde. Yüzde 58’i sizlerin sayesinde o sanayide liderlik yapıyor temsil ettiğiniz kitle. İzmir zaten göz bebeğimiz olmak zorunda. Her sattığınız üründen bir vergi ve istihdam doğuyor. O yüzden İzmir Ankara’da oturan Rıfat’ın da göz bebeklerinden bir tanesi. İzmir’de üretim ve yatırım yapan tüm girişimcilerini kutluyorum" şeklinde konuştu.

UMARIM SİZLERLE AÇMAK DA NASİP OLUR
İzmir’de yapılacak olan eğitim yatırımlarına da vurgu yapan Hisarcıklıoğlu, “İzmir’de bulunan 7 sanayi bölgemize 7 tane daha okul kazandıracağız. Hangi işe girerseniz girin, kar da var zarar da. Tek bir yerde yüzde yüz kar var. O da eğitime yapılan yatırımlarda. İnşallah bizim eğitime yapacağımız yatırımlar ile Türkiye’de kazanacak. İzmir’in 7 ilçesinde okul yapacağız ve umarım sizlerle birlikte açması da nasip olur" dedi.

YORGANCILAR: BİRLİKTELİĞİ BEREKETE DÖNÜŞTÜREREK…
Sözlerine teşekkürlerle başlayan Yorgancılar,  “Ülkemizi karış karış gezerek, Odalarımızın, Borsalarımızın ve iş dünyasının sorunlarını yerinde dinleyen, çözümün merkezi olan siyasi iradeye konularımızı anlatan, çözümü için öneriler sunan, dünyanın dört bir tarafında ülkemizi başarıyla temsil eden ve bugün de meclis toplantımızı onurlandıran Sayın Hisarcıklıoğlu Başkanıma özel teşekkürlerimi sunarak, hoş geldiniz diyorum.  24 Haziran günü kutladığımız TOBB’un 70. yılını da gönülden tebrik ediyor, başarılı çalışmaların devamını diliyorum. Sayın Başkanımız başta olmak üzere TOBB Yönetim Kurulu üyelerine ve TOBB çalışanlarına teşekkür ediyorum. Ayrıca, meclis üyemiz Sayın Hüseyin Arıcı’yı 10 yıllık TOBB Delegeliği ve Genel Sekreterimiz Sayın Mustafa Kalyoncu’yu da 20 yılın üzerindeki hizmetlerinden ötürü aldıkları plaket için tebrik ediyorum. Sizin sürekli dile getirdiğiniz güzel bir sözünüz var; “birlikte rahmet ve bereket ayrılıkta azap vardır” diye. Biz de İzmir odaları olarak bu birlikteliği berekete dönüştürerek, özellikle bu dönem çok önemli ortak projelere imza attık. Huzurlarınızda, aramızda bulunan Ticaret Odamızın Başkanı Sayın Mahmut Özgener’e, Borsa Başkanımız Sayın Işınsu Kestelli’ye, İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanımız JakEskinazi’ye, Deniz Ticaret Odası Başkanımız Yusuf Öztürk’e çok teşekkür ediyorum” dedi.

SOSYAL SORUNLARLA KARŞI KARŞIYA BIRAKACAKTIR
Maliyetlerin arttığını vurgulayan Yorgancılar, “Birleşmiş Milletler’in Rusya-Ukrayna savaşının etkilerine ilişkin yayınladığı önemli bir rapor ile başlayıp, sonra ekonomimizin son durumuna ilişkin görüşlerimi paylaşacağım. Söz konusu raporda; COVID-19 ile kırılganlaşan ekonomilerin, savaş ile en az bir nesildir görülmeyen bir küresel yaşam pahalılığına ulaşmasıyla kıtlık döngüsüne geçişe yer veriliyor.  Raporda kıtlık döngüsünün şiddetlenmesine gerekçe olarak şunlar sıralanıyor; Küresel gıda fiyatları rekor yüksek düzeyde. Brent petrol 120 Dolar seviyelerini gördü. Avrupa’da doğalgaz, 2020’ye göre 10 kat pahalı. Maliyetler pandemi öncesi döneme göre 3 kat fazla. Faiz oranları artışta. Gübre fiyatları yükselişte. Ve sonuçta da şiddeti artan bu kıtlık döngüsünün sosyal ve politik kaosa neden olabileceği öngörüsü paylaşılıyor. Ve deniyor ki, yaşam maliyetleri artarken, net gelirler azalıyor, çiftçiler ve KOBİ’lerin finansal gücü zayıflıyor, yaşam standartları düşüyor, bütçe olanakları azalıyor, sosyal güvenlik zayıflıyor. Raporda, bu durumdan özellikle de en çok yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerin etkileneceği belirtiliyor. Ülkemizde de şu anda en hassas konu, Birleşmiş Milletler raporunun da altını çizdiği gelir adaletsizliğidir. Orta direk diye bir sınıf kalmadı. 8 milyona yakın kişi asgari ücretle geçiniyor. Asgari ücret mutlaka güncellenmelidir. Gelir adaletsizliği bizleri daha başka sosyal sorunlarla karşı karşıya bırakacaktır. Bu konu her şeyin önünde geliyor” dedi.

ACİL ÖNLEMLER ALINMALI
Yorgancılar konuşmasına artan enerji fiyatları ile devam ederken şu ifadeleri kullandı;

“Artan maliyetler, iklim sorunları üretimin dengesini bozarak, kıtlık döngüsüne ülkeleri sürüklerken; IMF, Dünya Bankası ve OECD bu ay içinde ard arda büyüme öngörülerini revize ederek daha da aşağıya çektiler.  Son duruma göre; küresel büyümenin ortalama yüzde 3, Euro Bölgesi'nin ortalama  yüzde 2,1 ve Türkiye’nin de ortalama  yüzde 3 oranında büyümesi beklenmektedir. Küresel büyüme ve Euro Bölgesi 2021 yılının neredeyse yarısı kadar büyüyecekken, Türkiye’nin neredeyse dörtte biri kadarı büyüyeceğine dikkatlerinizi çekmek isterim.  2021 yılında sanayimizin katkısı ile büyüme performansı çok başarılıydı. Ancak, sürdürülebilir olması çok daha önemli. Yıllar itibari ile büyüme verilerine baktığımızda zig-zag’lı bir eğilim, sürdürülebilir olmayan istikrarsız bir tablo sergilemektedir. Bu da bir yerlerde yanlış yapıldığını bizlere göstermektedir. 2022 yılındaki düşük büyüme tahminlerini, PMI yani imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksinden de teyit etmekteyiz. Benzer şekilde, küresel ve Avrupa verilerinde bir düşüş gözlense de, barajın üstünde kalmayı başarıyorlar. Türkiye’de PMI, Kasım ayından bu yana düşüş eğilimini sürdürerek, son 3 aydır baraj altındaki seviyesini korumaktadır.  Artan hammadde fiyatlarından, enerji fiyatlarına, navlundan kur artışlarına, enflasyona kadar, üretimi zorlaştıran unsurlarla mücadele etmeye çalışan sanayicinin son durumunu da tablo özetler niteliktedir. Ve enerji fiyatları. Sayın Başkanım sizlerin de takip ettiği üzere enerji maliyetleri özellikle birçok sektör açısından katlanılamaz boyutlardadır. Savaşla birlikte küresel enerji fiyatları artışı bu durumu tetiklese de bu konuda desteklerinizi arz ediyoruz. Son 1 yılda kademe 2 doğalgaz sanayi kullanımına gelen zam oranı yüzde 603’dür. Son 1 yılda sanayide elektrik kullanımına gelen zam oranı yüzde 304’dür  Fiyat artışlarının geri çekilmesine ilişkin hiçbir girişimimize olumlu cevap alamadığımız gibi artış eğilimi de devam ediyor. Ve yeni zamlar konuşuluyor. Diğer taraftan enerji temininde de kışın yaşanabilecek sorunlara yönelik acil önlemlerimizi bugünden almamız gerektiğinin de altını çizmek isterim.”

EKONOMİ İLE İLGİLİ BELİRSİZLİK…
“Nihai olarak Türkiye’nin karnesine baktığımızda ise tablo net. TÜFE ve ÜFE arasındaki makasın rekor kırdığı bir süreçte;  yüzde 73,5 enflasyon ile Dünyada 5., 1.548 ÜFE endeks değeri ile 3.,800’leri aşan CDS risk primi ile 2. ülke iken, gelişen ülke para birimleri arasında TL’nin en çok değer kaybeden para birimi olduğu, son 1 yılda Doların TL karşısında  yüzde 99 değerlendiği, gerçeğine gözümüzü kapayamayız.  Ve bu tablonun maliyetini hepimiz yükleniyoruz. Her geçen gün de maliyet katlanarak artmaktadır. Yaptığımız üretim de ihracat da değerini yitiriyor. Sahip olduğumuz avantajlarımızı bir bir kaybediyoruz. Fiyat istikrarı tamamen kaybolmuş durumda. Oysa ki, Merkez Bankası Kanunu’nda 4. madde der ki: “Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır.”Atılan adımlar da ne yazık ki, uzun soluklu olamıyor. Enflasyon artışı ve kur oynaklığı önlenemiyor. Küresel piyasalarda yüksek likidite dönemi de sona eriyor. Uzmanlar tarafından ard arda küresel riskler için kasırga, kusursuz fırtına gibi tanımlar kullanılıyor. O nedenle de, ivedilikle içerde riski artıran unsurları ortadan kaldırmak zorundayız. Yeniden güveni sağlamak, istikrarlı, akılcı para ve maliye politikaları ile üretim için uygun şartların oluşturulmasını beklerken, Cuma günü piyasalar kapandıktan hemen sonra bir karar açıklanıyor.  BDDK, “Bağımsız denetime tabi şirketlerin yabancı para nakdi varlıklarının 15 milyon TL'den fazla olması halinde, YP nakdi varlıklarının, aktif toplamından veya son 1 yıllık net satış hasılatından büyük olanının  yüzde 10'unu aşması durumunda, kredi kullandırılmamasına” karar verdi.   Bu karar, ilk bakışta şirketlere elindeki dövizi sat ve yeni döviz alma şeklinde özetlenebilir. Şirketlerin ithalat ve döviz kredisi yükümlülükleri bizi ilgilendirmez deniyor. Şok etkisi hariç, kura etkisini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Firmaların bunu birçok yolla çözme imkanı var. Grup firmalarına aktarabilirler, borç verebilirler.  Ancak bu karar ve ihracatçının ihracat dövizinin  yüzde 40’ını bozdurma gibi uygulamalar, faizi artırmamak için yapılan denemeler, ekonomiyle ilgili belirsizliği ve riski maalesef artırıyor.”

NASIL REKABET EDİLEBİLİR?
“Dış ticarete endeks değerleri üzerinden baktığımızda; ihracat birim fiyat endeksinin, ihracat miktar endeksinin oldukça altında kalması, daha çok malı daha düşük fiyatla sattığımızı göstermesi açısından önemlidir. Yeşilin farkı ise enflasyon olarak bizlere yansıyor. 21 Şubat 2001 yılında; tarihe, adını yazdıran bir kriz yaşadık. Ve kriz 21 Şubat 2001’de patlak verdiğinde Dolar 685 TL idi. 22 Şubat'ta 957, 23 Şubat'ta bin 72’yi görüyor. Ekim 2001’de kur bin 661’e geliyor. Ve yılı ortalama bin 230 ile kapıyor. 2001 yılında ihracat, 31.3 milyar Dolar gerçekleşti. Ekim 2021’de Dolar 9.14 TL iken, Ocak ayında 13,52’ye çıktı. Bugün ise 16,5-17 seviyelerinde. 5 aylık ihracat rakamımız ise 102,5 milyar Dolar. Yıllık hedefimiz 250 milyar Dolar. Yani, 2001 krizi benzeri bir kur atağı ile karşı karşıyayız. 2001 krizinden ihracat ile doğru para ve maliye politikaları ile reformlarla ve ekonomi odaklı yönetim ile çıktığımızı hatırlatmak isterim. Bütçemizin bir kısmını yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm için kullanmamız gerekirken, bugün biz daha müşteriye vereceğimiz fiyatı belirleyemiyoruz.  Bu şekilde KOBİ’lerimiz nasıl üretebilir, ülkemizin kalkınmasına nasıl daha fazla katkı koyabilir? Nasıl rekabet edebilir? “

ATATÜRK’ÜN BİZLERE BIRAKTIĞI DEĞERLER İLE ÖRTÜŞMÜYOR
“İstanbul Sanayi Odası ve Odamızın her yıl eşzamanlı yapmış olduğu 500 ve 100 büyük sanayi kuruluşu çalışmalarımız göstermektedir ki; tüm zorluklara ve mali kırılganlıklarına rağmen, sanayicimizin kapasitesi de, vizyonu da, heyecanı da çok büyük ve üretmeye gönül vermiş durumda. Lütfen bu heyecanın öldürülmesine izin vermeyin. Türkiye’nin dinamik üretim kapasitesi, bu krizleri aşacak güçtedir. Ancak, öncelikle politikaların doğru kurgulanması gerekiyor. Katma değerli üretim için eğitim sisteminin sanayi 4.0-5.0 alt yapısına uygun yeniden dizayn edilmesi ve teknoloji liselerinin acilen kurulması üretim modelimiz açısından son derece önemlidir. Bununla birlikte, sığınmacı meselesi de öncelikli çözüm bekleyen konular arasında yer almaktadır. Ve son olarak da, kadınlarımızı toplumdan dışlayan, kız çocuklarımızın okumasını engelleyen sadece dini ön plana çıkaran yaygınlaştıran tarikat liderlerinden sürekli övgü ile söz edilmesinin, Atatürk’ün bize bıraktığı cumhuriyet mirasına tezat olduğunun da altını çizmek isterim.”

DESTEKLEMENİZİ RİCA EDİYORUM
“TOBB tarafından onaylanan sanayi kapasite raporlarının bir araya gelmesi ile oluşan, TOBB Sanayi Veritabanı’na kayıtlı verilerden derlenen Sanayinin Liderleri Programı, yaklaşık 4 bin farklı ürün için üretim kapasitesine göre oluşturuldu.  İstanbul, bin 809 ürünün her birinde sahip olduğu üretim kapasitesiyle ilk 3 şehirden biri olurken, İstanbul'u bin 28 ürünle İzmir, 772 ürünle de Kocaeli takip ediyor. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Son bir konuyu arz etmek istiyorum. Sanayi Bakanlığımızda bekleyen Aliağa OSB’nin genişlemesi ile ilgili tüm müracaatlar tamamlandı. Sadece Sayın Bakanın onayı kaldı. Desteklerinizi rica ediyorum.”

ESEN: UZUN VADELİ BİR GIDA VE ENERJİ KRİZİYLE YÜZLEŞEBİLİRİZ
Rusya-Ukrayna savaşının dünya barışını ve ekonomisini tehdit ettiğini belirten Esen, “Rusya-Ukrayna savaşının herhangi bir çözüme kavuşamadığı gibi giderek uzayan bir hal alması, dünya barışını ve ekonomisini tehdit etmeye devam ediyor. Pek çok uzman tarafından, savaşın yıllar boyunca sürebileceğinin ve büyüyebileceğinin ifade edilmesi, şu an önümüzdeki en olumsuz senaryo olarak görünüyor. Zira, savaş daha birkaç ayda bile dünyadaki gıda ve enerji dengelerini alt üst etmiş durumda. Pandemiden beri süregelen zorlukların üstüne, bir de bu savaşın getirdiği zorlukların eklenmiş olması, son derece rahatsız edici. Savaşın bir an önce bitmesi, hepimizin ortak temennisi olsa da, farklı stratejiler geliştirmemiz de şart görünüyor. Özellikle, artan enerji ve gıda pahalılığının giderek dar boğaza dönüşmesi ve kıtlığa kadar uzanması, üzerinde en çok dikkat etmemiz gereken konu. Dünya genelinde yükselen enflasyona karşı sıkılaşma politikası sebebiyle, küresel resesyon beklentileri de bir diğer zorlayıcı mesele. Bu ekonomik mevzuların yanına, kuraklık gibi olumsuzlukların da etkisini dikkate aldığımızda, çok daha uzun vadeli bir gıda ve enerji krizi ile yüzleşebileceğimizi anlıyoruz. Söz konusu zorluklar, şüphesiz ki sonbahar ve kış aylarında çok daha hissedilir hale gelecek. Bu sebeple, hazırlıklarımızı şimdiden bu yönde yoğunlaştırmamız elzem görünüyor” dedi.

ESEN’DEN TEBRİK
İstanbul Sanayi Odası’nın her yıl gerçekleştirdiği, 500 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışmasında bu yıl EBSO üyesi 74 firmanın yer aldığını ifade eden Esen, “Bu zorlu dönemde üretimlerini artırarak; gerek odamızın gerçekleştirdiği 100 büyük, gerekse İstanbul Sanayi Odası’nın 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesine girmeye hak kazanan tüm firmalarımızı bir kez daha tebrik ediyorum. Bununla birlikte, bu zorlu gündemde dünya çapında elde ettiğimiz sportif başarılar yine bir nebze olsun yüzümüzü güldürüyor. Elde ettiği başarılarla geçtiğimiz yıl takdir ettiğimiz jimnastik sporcumuz Ayşe Begüm Onbaşı, bu kez de Aerobik Cimnastik Dünya Şampiyonası'nda dünya ikinciliği ile döndü. Ülkemize bu gururu yaşatan sporcumuzu içtenlikle kutluyor, başarılarının devamını diliyorum” şeklinde konuştu.