Mehmet İŞLER /EGEDESONSÖZ - CHP İzmir eski Milletvekili Hülya Güven, 7 Haziran seçimlerinin üzerinden iki aydan fazla bir sürenin geçmesinin ardından sessizliğini bozdu.
Yeni dönemde milletvekili olmayan Güven akademisyenlik için üniversitede göreve başlamasını ‘yuvaya dönüş’ olarak nitelendirirken ilerleyen dönemde siyasette izleyeceği yol için açık kapı bıraktı.
Vekilliğindeki meclis çalışmalarından da bahseden Güven Eşrefpaşa Hastanesi başhekimi olduğu dönemde karşılaştığı sorunların kendisini çok etkilediğini ve bu sorunları TBMM’ye götürdüğünü ifade etti.
Meclisteki çalışma ortamının kendisini mutsuz ettiğini belirten Güven, sadece tıp fakültesi 6’ıncı sınıftaki öğrenciler için maaş önerisinin kabul edilmesi karşısında mutluluk yaşadığını vurguladı.
Güven ayrıca yeni dönemde milletvekili olamamasının nedeni olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na olan yakınlığının gösterilmesi üzerine de açıklamalarda bulundu.
YUVAYA DÖNÜŞ YAPTIK
Güven ilk olarak seçimde sonraki dönemde yaptıklarından bahsetti. Güven, “Vekillik görevi bitti yuvaya dönüş yaptık. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEU) Tıp Fakültesi’nden istifa ederek göreve başlamıştım. Eşrefpaşa Hastanesi’nde üniversiteden dolayı görevliydim. Tüm özlük haklarım üniversitedeydi. Belediye hastanesinde de ayrıca başhekimlik görevini yürütüyordum. Derslere ve gerekli olduğu durumlarda üniversitede çalışmaya devam ediyordum. Ama vekillikte tamamen istifa ediyorsunuz. Vekillikten sonra dönüş hakkımız var ve ben de üniversiteye döndüm. Başlayalı da 20 gün oldu. Eylül’de dersler başlayacak” diye konuştu.
VEKİL OLMASAK DA…
Güven ilerleyen dönemde politikadaki yol haritası hakkında da açıklamalarda bulundu. Güven, “Milletvekilliği döneminde İzmir için çalışmalarımıza devam etmiştik. Vekil olmasak da ülkemiz için, İzmir için yürüttüğüm sağlık hizmetleri olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz. Vekil ya da öğretim üyesi olarak fark etmez hizmet devam eder. Çalışmalarımız önceki dönemde de vardı. Şimdi de üniversitede ne yapılabilirse o çerçevede olacak. Süreç ne getirecek bilemiyoruz. İyi bir süreçle karşılaşacağımıza inanıyorum. Yurttaşlarımız 4 parti anlaşsın dedi. Bu çok açık… İsteseydi bir partiye oy verir iktidar yaparlardı. Gerçekten bir barış sürecine ihtiyacımız var. İyi değerlendirilmesi için partilerin destek vermesi gerekiyor. Bu süreçte zaman kaybettik her yönden geri kaldık” ifadelerini kullandı.
MHP’DEN DE CHP’YE GEÇİŞLER OLMUŞTUR
Partiler arasındaki oy kayma tartışmaları hakkında da konuşan Güven, “ Önceki dönemlerde de ‘CHP MHP’ye oy verdi’ dendi. Bu sefer ‘CHP’den HDP’ye kaydı’ deniyor. Nasıl bakarsanız öyle görürsünüz. Her dönemde bu tür söylentiler çıkıyor. CHP’den MHP ve HDP’ye geçişler olmuştur. Ama ben tersini de düşünüyorum. MHP’den CHP’ye geçişler de olduğunu düşünüyorum. Bunları rakamsal olarak bilmeden net yorumlamak doğru değildir. Ama geçiler de olduysa yurttaşlarımı partilerin bir araya gelerek ülke için olması gerekenleri yapmalarını düşünerek oy kullandı. Halkın mesaj verdiği çok açık…” dedi.
AZİZ BAŞKAN’LA 6 YIL BİRLİKTE ÇALIŞTIM
Siyasi yolculuğunun İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na yakınlığıyla şekillendiği iddialarına yanıt veren Güven, girdiği ön seçimde üyelerin kendisine yetecek oyu vermemesini de değerlendirdi.
Güven, “Bu görüş ön seçimde üyelerin oy vermeme gerekçesi olarak bana da söylendi. ‘Böyle bir izlenim var’ dendi. Evet doğru ben 6 yıl Aziz Başkan’la birlikte çalıştım. Eğer böyle düşünülüyorsa yanlış. Ben üniversitede de 20 yıl çalıştım. Bunu gerekçe olarak ortaya çıkarmalarını doğru bulmuyorum. Ama bir gerçek var. İş talebi çok fazla ve siz yetemiyorsunuz. Birçok kişi belediyede iş diyor. Belediyelerin de bir doymuşluğu var. Bunlara bir yanıt veremiyorsunuz, bunları anlayışla karşılıyorlar mı onu da bilmiyorum. Bu nedenle mi oy vermediler yoksa bir değişim için mi ön seçimde oy vermediler bilmiyorum. Birinci bölgeden 64 bin üyeden 30 bini oy kullandı. Katılım da yoktu. ‘Neden seçilmedim?’ diye yorum yapmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu dönem vekil olmam için üyelerimiz yolumu açmadılar belki ama ben yine ülkeye hizmet vermeye devam edeceğim. Eşrefpaşa Hastanesi’nde görev yaptığım sürede yaşadıklarım gördüklerim çok yakındandı. O sorunların çoğunu vekillik sürecinde meclise taşıdım. Yeterli olup olmadı orası ayrı…” diye konuştu.
BAKANLIĞI KİMİN ALACAĞINA BAĞLI!
Sağlık politikalarıyla ilgili de çarpıcı açıklamalarda bulunan Güven yaşanan sorunlarından hükümet programlarını sorumlu tuttu. Güven sorunların çözümü için umudunun olmadığını belirtirken, çözümün yeni hükümette sağlık bakanlığını hangi partinin alacağına bağlı olduğunu vurguladı. Güven, “Sağlıkta şiddet iyice tırmandı. Çünkü bunun başlangıcı doktorlarımıza sanki para için çalışıyorlarmış gibi bir izlenim yansıtıldı. Ama aslında 24 saat çalışan doktorlar çok sıkıntılı durumda. Bir doktor 08:00-17:00 çalışıyor ama o hastası sürekli kafasında. İşleri mesai saatiyle bitmiyor. Onun için haklarını yerine koymak lazım. Hak ettikleri aylığı vermek lazım… AKP’nin özelleştirmeleri sonucunda oldu ama onların da sorunu var. Kadroları kısıtlı. Bir özel hastane ‘5 tane dahiliye uzmanı alırım’ diyemiyor. ‘Sana 3 kadro verdim’ deniyor. Bu mudur özelleştirme? Değildir. Yanlış politikalar tamamen. En kötüsü de performans sistemidir. Bir doktor yıllık izne çıkamıyor. Çünkü performansı kesiliyor. ‘Günde 10 ameliyat yap’ deniyor. Doktorlar ‘ben 15 yapayım ama iznime çıkayım’ diyorlar ona da izin yok. Günde 10 ise 10 tane yaptırıyorlar. İzne çıkıyorsa da para yok. Böyle sistem olur mu? Bu hastaya da zarar verir. Çok hasta bakmak zorundalar. Bir ara poliklinik muayeneleri zille kontrol ediliyordu. Hastaya 5 dakika süre ayrılıyor. Zil çalınca çıkmak zorunda kalıyordu. Bir doktor belki bir hastaya 20 dakika zaman ayıracak belki de 1 saat. Performans sisteminde 1 saat hasta bakma hakkı vermiyor doktora. Bu süreçte aile hekimleri de çok sıkıntılı günler yaşadı. Acil nöbeti uygulaması koydular. İnşallah yeni mecliste bunlar çözülür ama öyle bir umudum yok. Ancak hangi partinin sağlık bakanlığını alacağına bağlı... “ ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’DE TEKTİR
Güven ayrıca büyükşehirler için belediyeye bağlı hastane uygulamasını önerirken Eşrefpaşa Hastanesi’nin Türkiye’de bir tek olduğunu söyledi. Güven, “İzmir Büyükşehir Belediyesinin, belediyeye bağlı hastane uygulaması Türkiye’de tektir. Büyükşehirlerde belediyeye bağlı hastanelerin olmasını söylüyorum. Bir tek örnek Eşrefpaşa’dır. Ankara ve İstanbul sigortalara devretti. Küçük şehirler yükünü kaldıramaz ama büyükşehirlerde bu uygulamayı önerebilirim. Bir uzmanlık eğitim hastanesine ihtiyaç yok. Halka yardımcı olacak belediye hastaneleri halka daha yakın. Belediye hastanelerinin halka hizmet açısında daha verimli olacağına inanıyorum. İzmir’de kuruluşundan beri yaklaşık 100 yıldır belediyeye bağlı hastane uygulaması mevcut. Arada kesiklikler olmuş fakat geneli böyledir” dedi.
VEKİLLİKTE MUTLU OLDUM DİYEMEYECEĞİM
Güven TBMM’nin çalışma ortamından mutlu olmadığını söylerken tek mutluluk yaşadığı gelişmenin intörnlere aylık verilmesi için verdiği kanun teklifinin kabul edilmesi olduğunu söyledi. Güven, “Üniversite asistanlık, öğretim üyeliği yaptım, ardından başhekimlik ve milletvekilliği süreci oldu. Burada her birinin ayrı önemi vardı. Her birini keyifli yaptım. Ama beni en çok etki altında bırakan başhekimlik süreci oldu. Orada gördüğüm, yaşadığım pek çok şeyi meclise taşıdım ve üzerine düştüm. Yurttaşlarımızın sorunlarını çok yakından gördüm. Sadece sağlık sorunlarını değil, sosyal sorunları, çocukların eğitim sorunları olsun birçok yönüyle gördüm. Ama ‘vekillik nasıl geçti?’ derseniz o konuda mutlu oldum diyemeyeceğim. Çünkü son derece insan haklarına aykırı bir süreç geçirdik. Gece 03:00’lere kadar oradasınız. Ben saat 06:00’da konuştuğumu bilirim. Ancak o saatte sıra gelmişti. Verimli bir süreç ve ortam olmadı. Tatsızlık, kırgınlık, kavgalar çıkıyor. Bütün kararlar parmak hesabı. Ortak anlaşıp ortaya çıkmış bir karar yok. Çok mutlu olduğum bir şey; intörnlere aylık verilmesi konusundaki kanun teklifini ben vermiştim ve kabul edildi. Tıp fakültesi 6’ıncı sınıf öğrencilerini ilgilendiren bu karar beni çok mutlu etmişti. Bizim verdiğimiz tekliflerden az sayıda kabul edilenler oldu, bir tanesi de buydu. Mutsuzluğun sebebi götürmüş olduğumuz çalışmaların sonuca bağlanmamasıydı bir de sorduğunu soruya cevap gelmiyor. Birkaç ay sonra bakıyorsunuz verdiğimiz sorunun cevabı yapılıyor diye çıkıyor gazetelerde. Ama size bir cevap yok. Verdiğiniz kanun teklifinin bir yanıtı yok. Yapılması da güzel ama biz yaptık diyorlar. Ortak bir çalışma olarak çıkmıyor. Bunlar üzücü şeyler. İntörnlerin kararı CHP’nin teklifi olarak geçti, bu sevindiriciydi” diye konuştu.