Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ – Üç dönem Cumhuriyet Halk Partisi’nden İzmir Milletvekili olarak görev yapan, daha sonra İYİ Parti’nin kurucuları arasında yer alıp bir dönem de bu partiden seçilen Aytun Çıray, Egedesonsöz’e son siyasi tabloyu değerlendirdi. Erken seçimden Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olma ihtimaline, CHP Tüzük Kurultayı’ndan İYİ Parti’nin gidişatına kadar çok önemli değerlendirmelerde bulunan Aytun Çıray, sert eleştirilerin yanı sıra CHP kurmaylarına tavsiyelerde bulundu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ı İzmirlilerin haklarını korumaya davet eden Çıray, Basmane Çukuru’na beşli çetenin talip olmasıyla ilgili de sert konuştu.
MUHALEFET, UTANGAÇ BİR ERKEN SEÇİM TALEBİNDE BULUNDU
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir daha aday olabilir mi? Tayyip Bey’in son yapılan seçimi kazanmış olmasının da meşruiyeti tartışmalıdır her şeyden önce. O seçimde de aday olmaması gerekiyordu. O dönemin muhalefeti, adeta, anayasayı bir kez delmekle bir şey olmaz havasındaydı. Yok efendim, Tayyip Bey aday olamaz derlerse, Tayyip Bey mağdur duruma düşermiş! Anayasayı bir kere delmekle, yüz kere delmek arasında hiçbir fark yok. Dolayısıyla iktidar, halktan güvenoyu aldım havasında ve aradan bir yıl geçmedi, bir ekonomik program uyguluyorum, bu nedenle seçimi normal zamanda yapacağım, iddiasında. Muhalefete gelince… Muhalefet utangaç bir erken seçim talebinde bulundu. Yerel seçimlerde CHP birinci parti ve seçimin hemen arkasından şu söylenebilirdi: Sayın Erdoğan, 22 yıldır bozduklarınızı düzeltmeye çalışıyorsunuz. Bu işi beceremediniz. Derhal erken seçime gidiniz. Sen başaramadın, ben başaracağım!”
HALK MOBİLİZE EDİLMEZSE, ERKEN SEÇİM MÜMKÜN DEĞİL
“CHP lideri Özgür Özel, önce erken seçim istemedi, sonra normalleşme ve yumuşuma süreci başladı. Böylece erken seçim talebi de yumuşatılmış oldu. Kamuoyundan baskı gelince CHP bu kez 1,5 sene sonra seçim yapalım, demeye başladı. Bu bir şartlı erken seçim talebidir. Doğru değildir. Ve Tayyip Bey, önümüzdeki süreci iki temel noktaya oturttu. Bunlardan birisi, CHP’li belediyelerin başarısızlığı üzerinedir. 1989 sendromunu bekliyor. Diğeri de zaman kazanarak bozuk olan ekonomiyi mümkün olduğunca düzelterek tasarruf yapayım, seçime giderken ahaliye verecek param olsun, düşüncesindedir! Tüm bu bilgiler ışığında, önümüzde bir erken seçim görmüyorum. Hükümet erken seçim istemezse, muhalefetin erken seçime götürecek bir çoğunluğu yok. Bu durumda halkı mobilize etmekten başka çare yoktur. Mitinglerle, Türkiye’yi gezerek toplumsal baskıyı artırıp, iktidarı erken seçime zorlayabilir. Bunun dışında erken seçime gitmek mümkün görünmüyor. Bu arada şartlı talepler olduğunu görüyoruz. Yani Tayyip Bey, 2025’in sonbaharında erken seçim olursa, senin adaylığına göz yumarız; erken seçim kararı almazsan, aday olamazsın, şeklinde. Bu şartlı söylemler, toplumun kafasını karıştırıyor. Erken seçimi ya istersin, ya istemezsin! Bu kadar basit! Böyle şartlı söylemlere hiç gerek yok. Parlamento erken seçim kararı alırsa, zaten Tayyip Bey otomatik aday olur. Burada senin yapabileceğin bir şey var.”
ÖZEL, BEN CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMAYACAĞIM, DEMEMELİYDİ
“İkinci riskli gördüğüm alan da şudur: Cumhuriyet Halk Partisi, kendi arasında Cumhurbaşkanı adaylığı konusunu çok erken tartışmaya başladı. Kendi insanlarını yıpratıyorlar; Ekrem Bey’i de, Mansur Bey’i de... Ayrıca bir genel başkan, bu kadar erken bir zamanda, ben Cumhurbaşkanı adayı olmayacağım, dememeliydi. Aday olmayabilirsin. Selin Sayek Böke’yi Cumhurbaşkanı yardımcısı yapmak da istersin. Bunlar şimdi konuşulacak bir şey değil. Açıklarsanız, iddianızı kaybedersiniz. Ben aday olmak istemiyorum, denir mi? Hedefi, iddiası olmayan bir siyasetçi olur mu arkadaş? İlla aday mı olmalı? Onu ben bilmem. Gazeteci, cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız diye sorduysa, onun da bu soruya cevap vermeme hakkı vardı. Mesela, doğmamış çocuğa don biçilmez, bunları konuşmanın zamanı değil, diyebilirdi. Bu eleştirileri çok geç yaparsak, tedbir alacak zamanları kalmayacak. Bağımsız bir siyasetçi olarak tespitlerimi aktarmaya çalışıyorum. Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur.”
KURULTAYDA HALKI HEYECANLANDIRACAK, DEĞİŞİM ADINA HANGİ KARAR ALINDI?
“Büyük kurultay yapıldı. CHP, bu kurultayda halkı heyecanlandıracak, değişim adına hangi kararı aldı? Bir ara Altıok tartışmaya açıldı, denendi. Altıok’un yeni bir yoruma değil, uygulanmaya ihtiyacı var. Altıok’un sahiplenmeye ihtiyacı var. Özgür Bey genel başkan olalı, neredeyse bir yıl geçti. Erken seçim iddiası var, ama erken seçim yok! Işıkları açıp kapatalım, diyorsunuz açık kapatan yok! Suriye’ye gideceğim diyorsun, Suriye’ye giden yok! Gazze’ye gideceğim diyorsun, Gazze’ye giden yok! Gazze’ye gitmek için İsrail’den izin almak gerektiğini bu ülkede bilen yok mu? Tayyip Bey de gidemiyor! Mahmut Abbas geldi. Bugün Filistin’de insan hakları ihlali vardır, katliam vardır. Tüm bunlar, Hamas’ı terör örgütü olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Abbas dediğiniz adam da Ermenistan soykırımını tanıyan birisi. Bu kadar abartılı itibara da gerek yok. Bu durumda, Tayyip Bey’e, Gazze’ye nasıl giriyorsun, şov yapma denmeliydi.”
DİLRUBA’YI CEZAEVİNDE ZİYARET DOĞRU, PROTOKOLDE OTURTMAK YANLIŞ
“Dilruba olayına gelince. Konuşmayı, üslubu doğru bulmuyorum. Fikir özgürlüğü, hakaret etme özgürlüğü anlamına gelmez. AK Parti’ye söylemediğim söz kalmadı ama hakkımda açılmış tek dava dahi yok. Çünkü üslubum doğru. Dilruba’nın hapse atılmasında sebep, topluma korku vermek, insanları korkutmaktır. O hanımefendiyi tutukluyorsunuz, ama bizim silahımız her şeyimiz hazır, bir şey olursa sokaklara dökülürüz diyen kadına ses çıkarmıyorsunuz! Suç duyurusunda bulundum, bu sözleri yazan kadın için, takipsizlik kararı verildi. Burada bir çifte standart söz konusu. Dilruba hanımı cezaevinde ziyaret etmek doğrudur ama protokolde oturtmak, doğru mudur bilemiyorum. Ben olsam protokolde oturtmazdım.”
AKŞENER, KEMAL BEY’İN KAZANACAĞINI GÖRDÜĞÜ İÇİN O OPERASYONU YAPTI
“İYİ Parti, çok kan kaybetti. 44 milletvekilinden elinde 31 vekil kaldı. Bu saatten sonra toparlanmasını çok zor görüyorum. Meral Akşener’in partiyi bırakması, Müsavat Dervişoğlu’nun gelmesiyle partiyi kendine getirir mi? İYİ Parti’nin toparlanmasını zor görüyorum, çünkü Meral Hanım’ın uyguladığı siyasetle çok ağır bir yara aldı. Yeni genel başkan Müsavat Bey ile birlikte siyaset yaptım, aramızda bir sorun olmadı. Açık söylüyorum, Müsavat Bey’in işi çok zor. Mecazi anlamda söylemiyorum, gerçeği söylüyorum; kendisine gerçekten içi boş bir enkaz bırakıldı. Meral Hanım sadece bize, İYİ Parti’ye değil, Türk milletine siyasi ihanette bulundu. 2020’den itibaren başlayan ihanet, Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olması tartışmalarında pik yaptı. 2020’de benim ve Ümit Özdağ’ın tasfiye edilmesiyle başlayan süreç, İYİ Parti’yi buralara getirdi. Meral Hanım, büyük bir oyun oynadı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığını seçimini kazanma ihtimali olmasaydı, o masadan kalkmazdı. Kemal Bey’in kazanacağını gördüğü için o büyük operasyonu yaptı. Bir başka operasyon daha yapmış. Kurulacak büyük merkez sağ partinin kurulmasının önünü kesti. İYİ Parti, çok zor bir süreçten geçerek seçime girdi, yüzde 10 oy aldı. Bu oran çok büyük bir başarıdır. Sabote edilmeseydi, 2023 seçimleri zaferle biterdi ve şu an AK Parti’nin rakibiydi.”
CHP’DEN TEKLİF ALDIM AMA ÖZGÜRCE ELEŞTİRMEK İÇİN KABUL ETMEDİM
“AK Parti, stratejik olarak şu anda Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ı karşı karşıya getirmeye, birbirine düşürmeye çalışıyor. İktidar, tahterevallinin bir ucuna Mansur Bey’i, diğer ucuna Ekrem Bey’i oturtmaya çalışıyor. Birisi yükselirken, diğerini aşağıya çekiyor. Bu nedenle Özgür Bey’in ben aday değilim açıklamasını doğru bulmadım ve bu tartışmaların AK Parti’nin ekmeğine yağ sürdüğünü düşünüyorum. Tayyip Bey, pek çok seçimi halk çoğunluğuyla almadı, seçim mühendisliğiyle aldı. Cumhuriyet Halk Partisi için bunları söylemeye hakkım olduğunu düşünüyorum; çünkü üç dönem milletvekilliği yaptım, PM üyeliği yaptım, genel başkan yardımcılığı görevinde bulundum bu partide. Ayrılışım da bir siyaset mühendisliğinin hayata geçmesi için oldu. Bir ters düşme söz konusu değildi. Son yerel seçimde yüzde 35 oy aldı CHP, 11 Büyükşehir’i kazandı. Benim tek arzum, Cumhuriyet Halk Partisi’nin başarısıdır. Bunları içeride söyleyemezler. Ben partiye davet edildim. Teşekkür ettim. Özgürce bunları söyleyebileyim diye kabul etmedim. Kral Louis’e iki büyük kızı sürekli iltifat ederken, küçük kızı gerçekleri söylemektedir. Baba Louis, iltifat eden kızlarını çok sever, eleştireni sevmez. Bir süre sonra küçük kızın söyledikleri tek tek gerçek olur. Küçük kızın eleştirilerinin doğruluğu anlaşılmıştır ama iş işten geçmiştir. Ben de şu anda Kral Louis’in kızıyım.”
CHP’DE SOSYAL DEMOKRATLARIN ORANI, YÜZDE 13’TÜR
“Yeni bir siyasi partiye ihtiyaç var mı? Yeni bir partiye ihtiyaç olup olmadığı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin siyasetiyle açıklanabilir. CHP; AK Parti’nin içine yerleşmiş olan merkez, merkez sağ oylarını alamadı. Bu, sabote edildi. Özgür Özel’e de arz ettim, dedim ki, gelin bu merkezi CHP içinde kuralım. CHP’de kendini sosyal demokrat olarak görenlerin oranı, yüzde 13’tür. CHP’nin dikkat etmesi gereken şeyler var. Türkiye’nin hiç ihtiyacı olmadığı dönemde hiç gerek yokken Şeyh Said’den bahsetmenin anlamı yoktur. Atatürk ve Cumhuriyet aleyhtarı birinden bahsediyoruz. Efendim, Türk, Kürt, Çerkez kardeştir, deniyor! Öyleyiz zaten! Bunu neden söylüyorsun ki? Türk milleti kardeştir. Biri bana desin ki, yarın sabah uyanalım, Kürt sorunu bitmiştir! Ne olmuştur da Kürt sorunu bitmiştir? Uyandığımızda ne olacak da bir daha Kürt sorununu konuşmayacağız? Hiçbir yurttaşımızla, hiçbir kardeşimizle sorunumuz yoktur. Türkiye bunlarla zaman kaybediyor. Değerler üzerinden yaptığımız siyaset de AK Parti’ye yarıyor. Bizim üretim, hizmet üzerinden siyaset yapmamız lazım. Devletin kurumları kalmamış, fetret dönemine girmiş. Anayasa ile Yargıtay kavga ediyor!”
BAŞKAN TUGAY’IN PERFORMANSINI ÖLÇEMİYORUM, HALA ATAMALARLA UĞRAŞIYOR
“İzmir, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kalesidir. Referandum da dahil olmak üzere bedel ödemek pahasına, ödeneklerden daha az pay almak pahasına, sırf demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni muhafaza etmek için İzmirliler, Cumhuriyet Halk Partisi’nin arkasında durmuştur. İzmir; CHP’nin elinde İstanbul yokken, Ankara yokken, yıllarca direndi. İzmir, demokrasi rüzgarının çıktığı yerdir. Olimpiyatlara bir davet oluyor, bakıyoruz Ankara, İstanbul Büyükşehir başkanları orada ama bizim Büyükşehri Başkanımız yok! Kurultay’da konuşma tartışmaları oluyor, İzmir Büyükşehir Başkanı yok! İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cemil Tugay’ı, İzmirlilerin haklarını korumaya davet ediyorum. Ben de orada olmalıyım arkadaş, diyecek. Ben de konuşmak istiyorum, diyecek. Siyasi ağırlığını koyacak. Cemil Bey’in performansını nasıl görüyorum? Atamaları bitirince değerlendireceğim. Benim tek duyduğum, sadece onu görevden aldığı, bunu atadığı şeklinde. Performans değerlendirmesi yapabileceğim bir icraatını görmedim.”
BEŞLİ ÇETEYİ BELEDİYENİN İHALELERİNE SOKMAYIN
“Basmane çukuruna beşli çete talip olmuş. Şunu söylemek istiyorum; Cumhuriyet Halk Partisi’nin bundan sonra şu beşli çetenin peşini bırakmasını tavsiye ediyorum. Ya beşli çeteye karşı durmaya devam edecekseniz, onları belediyelerin ihalelerine de sokmayacaksınız. Basmane çukurunu TMSF’ye verirseniz, TMSF de orasını beşli çeteden birine ya da birkaçına verecektir. Belediye hizmet binasını yapacaklarmış! Bu noktada şuna bakmak lazım: Belediye hizmet binasının inşaatı kaça mal olacak? Bu adamlar oradan kaç para kazanacak? İmarlı bir yerde senin yüzde 30 hissen var. CHP, beşli çeteye karşı durmaya devam edecek mi, yoksa Basmane çukuruna girmelerine göz mü yumacak, bilmek istiyorum.”