Çıray-Özlale gerilimi sürüyor: Onu muhatap almıyorum!

EGEDESONSÖZ – İYİ Parti geçmiş dönem Milletvekili Aytun Çıray ile 28. Dönem İzmir Milletvekili Ümit Özlale arasındaki gerilim devam ediyor.

SONSÖZ TV’de Gazeteci Fatih Yapar’ın programında, “2 Mart gecesi Altılı Masa toplantısından sonra milletvekili ve Divan üyeleri toplandı. O masada konuşulanları anlatsam ve Aytun Bey’in oradaki tekliflerini söylemek, bir daha insan içine çıkamaz, bir daha programlara çıkamaz” diyen Vekil Ümit Özlale’nin sözlerini değerlendiren Aytun Çıray, “Ona cevap vermem; Meral Hanım bana bir şey sorarsa, ona cevap veririm. Çünkü Onu ciddiye almıyorum” dedi.

BÖYLE SİYASET YAPANLARA KİMSE GÜVENMEZ
Ümit Özlale’ye cevap vermeyeceğini, çünkü söylediği sözlerin gayriciddi laflar olduğunu belirten Aytun Çıray, şunları söyledi:

“Ben ancak Meral Akşener’eğ cevap veririm, Ümit Özlale’ye cevap vermem. Çünkü onu muhatap almıyorum. Ne demek, insan içine çıkamaz falan. Söylediği laflar, gayri ciddi laflar. Siyasette tehdit olur mu? Varsa bir şey, çıksın Meral Hanım, bu konuyu o açıklasın. Böyle şey mi olur? Ben Meral Hanımın başdanışmanıyım. Ne yapacağım ben şimdi? Çıkıp Meral Hanım’ın arka odasında neler konuşuldu, anlatayım mı diyeyim? Bunları yapan siyasetçiye kimse güvenmez. Sen ne biliyorsun, o toplantı bitmeden özel kalem müdürüyle ne konuştuğumu? Sayın Akşener’le gecenin bir saatinde ne konuştuğumuzu? Boşver sen o işleri. Bunlar yanlıştır, siyasetçiyi yanlış gösterir. Tehdit siyaseti kötüdür. Bildiğin bir şey varsa, çık konuş!  Nereye varır bunun sonu? Onun beni tehdit ediyor olması umurumda değil. Ben hüdayinabit (Ekilmeden, kendiliğinden biten bitki) değilim, kendisi gibi. Dün bir, bugün iki siyasette değilim. 30 senedir sokaktayım ben! Devletin sırlarına vakıf olmuş bir insanım ben. Müsteşarlık yaptım. Sayın Akşener’in İçişleri yaptığı zamanda birçok olayı Akşener’le birlikte yaşadık. Hala konuşmuyoruz o zamanki yaşananları. Ümit Özlale’yi muhatap almıyorum; benim muhatabım başdanışmanlığını yaptığım Meral Akşener’dir.”

Aytun Çıray, ikinci sıraya konmadığı için küsüp partiden ayrıldığı iddialarına da açıklık getirdi:

MANİSA’DA TEMAYÜL ŞAİBELİ DİYORUM, BOŞVER MANASINDA ŞEYLER SÖYLENDİ BANA
“Aytun Çıray ikinci sıraya konmadı, küstü meselesine gelince… Sevgili İzmirlilere sesleniyorum: Mevki ve makam benim için önemli olsaydı, ben, Cumhuriyet Halk Partisi’nden üç defa milletvekili yapmış, dördüncü dönem için de bir sıkıntısı olmayacak, orada parti meclisi üyeliği ve genel başkan yardımcılığında bulunmuş biri olarak, hiçbir siyasi pazarlık yapmadan, tek kelime milletvekilliği konuşmadan, sonu ne olacağı belli olmayan bir siyasi partiye, yani İYİ Parti’ye sırf demokrasi ve fazilet mücadelesi için gitmezdim. Meral Akşener, açıklasın; kendisiyle milletvekili olayımı mı olmamayım mı, yerim garanti mi diye konuştum mu konuşmadım mı, açıklasın. İkincisi, pazarlık yapsam ne işe yarardı? O partinin ne olacağı belli mi? O partinin temelinde benim tuğlam var. Böyle çirkin dedikodulara gerek yok. İkincisi, şu temayül işinin ne kadar kurgu ve uyduruk olduğunu zaman ortaya çıkardı. Gene ben haklı çıktım. Temayül yaptınız. Peki Adana’daki temayül ne oldu? Birinci sırayı değiştirdiniz ya… Peki Manisa’daki temayül ne oldu? Orada da birinci sırayı değiştirdiniz? Temayül bir hikayedir. Manisa’daki temayülün müşahidiydim. Meral Hanım’la bunu konuştum, Manisa’daki temayül şaibeli, ben görüyorum bunu, dedim. Daha ilerisini söylemek istemiyorum, söylediklerimin… Boşver manasına gelecek şeyler söylendi bana. Hangi hakla, hangi mantıkla, siz Aytun Çıray ikinci sırayı kabul etmedi, istifa etti diyebiliyorsunuz?”

FETÖ’CÜLERE İTİRAZ ETTİM DİYE ‘SEN BİR SUS’ DEDİLER
Hiçbir zaman çıkar siyaseti yapmadığının altını çizen Aytun Çıray, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben çıkar için siyaset yapsaydım, CHP’den ayrıldığımda Sayın Akşener’in seçtiği bazı milletvekilleri gibi AK Parti’ye giderdim. AK Parti için bunu kötü manasında söylemiyorum, iktidar partisine gidersin anlamında söylüyorum, mevki, makam anlamında. Öve öve çok dindar diye bir adamı seçtik İstanbul’dan, kendileri listeye koydu, Meclis’e bir gün geldi, o da yemin etmek için! Bunun vicdani sorumluluğu yok mu? Bana bunları söyleyenler, fikirleri güçlü olmadığı için söylüyorlar. Çünkü bana söyleyecekleri başka lafları yok. Ben şunu soruyorum, geçin Aytun Çıray’ı… Siz Cumhuriyetçi Atatürkçü olma iddiasıyla bir parti kurdunuz mu? Kurdunuz! Ne işi İdris Naim Şahin ve benzeri insanların İYİ Parti’de o zaman? Buna itirazın yok mu? Neden itiraz etmiyorsun? İtirazın, Aytun Çıray’ın fikirlerine mi? Aytun Çıray’ın fikirlerini sadece ve sadece Atatürk ilke ve devrimleri belirler. Hafif bir çizgi sapması bile olsa, ben orada yokum. Asla olmam. Benim partimin genel başkanına sürekli FETÖ’cü iftirası atılacak, kendisi hakkında dosya açılacak, ondan sonra Aytun Çıray FETÖ’cülere itiraz ettiği zaman, sen bir sus, denecek! Bu iki yüzlülüktür. Bunu, sana oy veren seçmen görür. Siz sadece kendinizi aldatırsınız.”

İYİ PARTİ’NİN SORUNU, AYTUN ÇIRAY DEĞİLDİR
Söylediklerinin, İYİ Parti’ye karşı husumetle söylenmiş şeyler olmadığına vurgu yapan Aytun Çıray, “Bence İYİ Parti bu tartışmaların içinden çıkmalıdır” dedi ve ekledi:

“İYİ Parti’nin sorunu Aytun Çıray değildir. Aytun Çıray’ın söyledikleri de İYİ Parti’ye karşı bir husumet le söylenmiş yşeyler değildir. Sadece ve sadece Türkiye’nin yüksek çıkarları için, önümüzdeki mahalli seçimlerin kazanılabilmesi için önce birbirinizi küçültmeyin, diyorum. Bu bir! İkincisi; eğer bir işbirliği yapacaksanız, bu işbirliğini bir at pazarlığı gibi göstermeyin. Toplum, bu işbirliğini bir demokrasi işbirliği yerine makamların paylaşıldığı, belediye başkanlıklarının, meclis üyeliklerinin paylaşıldığını görürse, gene itibar kaybedersin; işbirliğinin anlamı kalmaz, diyorum. Onca makam mevki görmüş birisi olarak küçük hesaplar peşinde koşmak beni küçültür. Hayatta böyle bir şey yapmam. Konuştuğum hiçbir şey duygusal değildir. Doğru Yol döneminde önseçimden birinci çıktığım halde gösterilmedim, o zaman bile sesimi çıkarmadım. Benim davam, milletin davasıdır. Benim davam, demokrasi davasıdır. Benim davam, hukukun üstünlüğü davasıdır; anayasal devlet davasıdır. Benim davam, zengin, müreffeh insanların yaşadığı Türkiye davasıdır. Partiler benim için araçtır. Esas olan sokaktaki vatandaştır. Bunun dışında söylenecek her şey boştur.”