HABERLER>POLİTİKA
7 Haziran 2021 Pazartesi - 21:38

CHP'li Sındır rakamlarla iktidara yüklendi: İzmir yatırım yoksulu bırakılıyor!

CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, Cumhurbaşkanlığı’nın 2021 yılı kamu yatırımlarında İzmir için ayırdığı ödeneği İzmirliye verilen sözler üzerinden eleştirdi. İzmir için ayrılan 3 milyar TL’lik ödeneğin sadece 500 milyon TL’sinin İzmir için kullanılabilir olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sındır, “500 milyon lira İzmir’e ön gördükleri yatırım. Bu hizmet yatırımlarında siyasi olunmaması, siyasi bir tarz içerisine girilmemesi gerekir. İzmir’deki yatırım yoksulu yaratma durumunu; bu sadece İzmir’de değil, Anadolu’nun değişik yerlerinde görüyorsunuz” dedi.

CHP li Sındır rakamlarla iktidara yüklendi: İzmir yatırım yoksulu bırakılıyor!

EGEDESONSÖZ- Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, SONSÖZTV’ye konuk olarak Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan, 2021 yılı Kamu Yatırımları’nda İzmir’e ayrılan bütçe üzerinden açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Sındır, merkezi iktidarın 2011 yılında gündeme getirdiği “35 İzmir 35 Proje” hedefiyle ilgili de eleştiriler getirdi.  

Normalleşme dönemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Sındır, tam kapanma süreci dahil olmak üzere süreç içerisinde yapılan yanlışlara dikkat çekerek, “Bir artıyor bir düşüyor vakalar. Gittikçe de azalan iniş çıkış halini aldı. Açılmak demek bir takım riskleri de yeniden gündeme getirmek demek. Dikkat etmeliyiz. Esnafımızın, lokantacıların, kafe ve restoran işletmelerinin kapalı olmasına zaten anlam veremiyordum. Oteller açık, otel restoranları açık, marketler açık ama daha korunaklı, temastan daha uzak olan, daha özen gösterilen mekanlar olan; restoran, lokantalar kapalıydı. Çok anlamsız… Tam kapanmada bir takım önlemler alındı. Birçok yer kapalıydı. O zamanda pazaryerlerinin durumu konusunda doğrudan İçişleri Bakanı’nı arayarak bunun yanlış onluğunu pazaryerlerini haftanın bir gününe sığdırmanın yanlış sonuçlar doğuracağını, haftanın her günü pazarcı esnafı gidip başka yerde tezgah açabilirken şimdi haftanın bir gününe toplamakla zaten amacına da ulaşılamaz diye belirttim. Bu sefer bir noktada daha çok vatandaşı bir araya getirmiş olursun. Mümkün olduğunca insan yoğunluğundan sakınmak ama bunun dışında normal yaşamı sürdürebilmek gerekiyordu” diye konuştu.

SAĞLIK BAKANLIĞI SÜRECİ YÖNETEMEDİ
Koronavirüs pandemisinin kontrol altına alınabilmesi adına en önemli faktörün toplumun geniş bir kesimin aşılanması olduğunun altını çizerek Sağlık Bakanlığı’nın süreci yönetemediğini vurgulayan Prof. Dr. Sındır, “Bunu başaramadık, başaramadı Sağlık Bakanlığı. Çok hızlı bir süre içerisinde herkesin aşılanabilir olmasını sağlayamadı maalesef. Daha yeni yeni aşılama yapılıyor… Çok önceden alınmış sözler var Almanya’dan, Biontech aşısıyla ilgili. Almamışız aşıyı. Türk Profesör arkadaşlar şirketle yaptıkları sözleşmede ‘Türkiye ve Almanya’ya öncelikli verilmesi’ yönünde şart koşmuşlar. Bu olduğu halde biz oraya değil, Çin’den Sinovac aşısı alma girişiminde bulunmuşuz. Araya aracı koyarak, taşeron koyarak onun üzerinden, komisyoncu üzerinden Çin’den aşı almaya kalktık. Yarın bir gün bunlar açığa çıkacaktır… Tam kapanma çok önceden olmalıydı. Önce aşı tedariki güvence altına alınır; aşılama sürer, birinci doz aşıyı yaparsın, ikinci doz aşıyı belirli kesimlere yaparsın bundan sonra tam kapanmayla iyice virüsün toplumdaki varlığını ortadan kaldırırsın. Sonra yavaş yavaş koruyucu tedbirlerle kontrol altına alınır virüs” dedi.

PANDEMİ SÜRECİ SİYASİ BİR MESELEYE DÖNÜŞTÜ
Prof. Dr. Sındır, pandemiyle birlikte birçok sektörün ağır yaralar aldığını aktararak, “Bilim Kurulu Üyeleri ne kadar dinlendi süreç içerisinde? Bunları bilmiyoruz... Bilim Kurulu Üyeleri de endişe duyarak çok fazla açığa dökemiyorlar gerçeği. Siyasi bir meseleye dönüştü. Turizm sektörü bekliyordu… Tam kapanmaya kadar ki süreçte artan vaka ve ölüm sayıları ortalamanın çok üstündeydi bu da Türkiye’ye geliş gidişler konusunda yasaklamalar getirdi diğer ülkelerden. Tam da turizm sezonuna girerken baya sarsıntılar yaşandı. Rusya’da Haziran’ın 19’unda bir karar çıkacak, karar Rus turistlerin ülkeye gelmesiyle ilgili... Turizm sektörünün bir an önce toparlanması gerekiyor. Gıda ve tarım sektörü; kuraklık vesaire gibi konularda sıkıntı çekiyor ama bu dönemde ekonomi ve yaşam baya bir sarsıldı” şeklinde konuştu.

ESNAF FAİZİYLE BORÇLANDIRILDI
Pandeminin ekonomiye yansıması değerlendiren Prof. Dr. Sındır, “Türkiye gerçekten çok sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Çiftçi zaten borç yükü altında. 150 milyara yakın, bunun 140 milyarı kamu ve özel bankalara kredi borcu mevcut. 8 milyar lirası icra takibine girmiş borçlar. 9-10 milyara yakın tarım kredi borcu var, onun da 901 milyonu takibe alınmış, onda bir yapılandırma yapıldı... Toplam kredi borcunun yüzde 1’ine yapılandırma oldu. Üretici çok zor durumda. Üretici için kuraklık sıkıntısı var diyoruz ama esas onlardan öte su yönetimi ve su politikaların yanlış yönetilmesi sorunu var… Esnafın büyük bir kısmı pandemi ve pandemi dolayısıyla alınan yanlış kararlar nedeniyle zor durumda. OECD bile Türkiye ile ilgili olarak verilen desteklerin yanlış, eksik olduğunu açıkladı. Bir kredi desteği verilecek deniyor, bakıyorsunuz kime veriliyor? Kim alıyor? Alan kişiler… Bankalar risk taşımayacak kişilere verme yönünde eylem gösterdi. Bankaların keyfiyetle getirdiği koşullar çiftçi için esnaf için ağır. Türkiye’de pandemi nedeniyle sektörde esnafa verilen destek hibe olmadığı için, esnaf faiziyle borçlandırıldı. Bu borcu ödeyemez hale geldi, yapılandırıldı. Yine ödeyemedi, yine yapılandırıldı. Bir ihtiyaçsa evet bir şey demiyorum. Kanun genel kurulda oylanırken, tüm çekincelerimizi söyleyerek ama yine de bu konuda olumlu oy vereceğimizi söyleyerek hamle yaptık” dedi.

VERGİ ADALETSİZLİĞİ HAT SAFHADA
Vergi konusundaki eşitsizliklere dikkat çeken Prof. Dr. Sındır, “Kara parayı aklamak için vergi affı geliyor, vergi ödeyenlerin, devletine sadık vatandaşlar bu sefer yaptıkları işten pişmanlık duymaya başlıyor. Her vergi affı yeni bir vergi affını özendirir bu sefer, vatandaş buna yönelik vermeme yönelimine giriyor. Vergi ise namustur… Türkiye’de dolaylı ve doğrudan vergiler var. Bunun yarısı eline geçmeden maaştan kesiliyor burada bir sorun yok ama kazançtan elde edilen vergide bir adaletsizlik var. Kazançtan elde edilen vergilerin toplam vergiler içindeki oranı yüzde 30. Bir kalem aldığında herkes aynı vergi veriyor KDV dediğimiz böyle bir şey. Bunu adil hale getirebilmek için kazançtan alınan vergiye adalet getirmek gerekiyor. Vergi adaletsizliği hat safhada” diye konuştu.

TÜRKİYE YÖNETİLMİYOR!
Prof. Dr. Sındır, bir an önce erken seçime gidilmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Erken seçim olması gerekiyor. Bu ülke yönetilemiyor. Yönetilemiyor derken bile dilim varmıyor ‘yönetilemiyor’ demeye. Çünkü yönetilemiyor demek, yönetmek isteniyor ama başaramıyorlar demek. Ama bu ülke yönetilmiyor. Doğru yönetmek adına bir çaba olduğunu düşünmüyorum. Her alanda her sektörde bir kişi ekonomistim diye çıkıyorsa, Merkez Bankası’na müdahale oluyorsa. ‘Merkez Bankası başkanı benim dediğimi yapmıyor, çekil bakalım… Olmadı sen gel, git…’ anlayışı var. Yargı zaten tamamen  teslim alınmış. Yargıda vesayet var deniyordu eskiden. Eski Türkiye diye, hakaret eder gibi Türkiye’nin onurlu şanlı geçmişini hakaret eder gibi tanımlayanlar, şimdi yargıyı vesayet altına aldılar, yürütme de vesayet altında. Tüm bağımsız kurumları vesayet altında. Merkez Bankası’na müdahale ülkenin para politikaların müdahale anlamını taşır ve bu da Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki güven endeksinin azalmasına sebep olur. Güven duygusunu ortadan kaldırır. Döviz artar, kur artar…” dedi.

‘BU HÜKÜMET MİLLİ GÜVENLİK SORUNU HALİNE GELDİ’
OECD’nin pandemi koşullarında Türkiye’ye yönelik eleştiriler de bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Sındır, “Hükümetin ağırlıklı olarak kredi büyümesine dayalı bir politika izlediğini hatırlatan kuruluş bunun salgından etkilenen şirket ve hane hakları için sürdürülemez olduğunu savundu. OECD bu karşılaştırmaları, ülkelerin resmi verilerine göre yapıyor. Salgın yönetimi de böyle. Turizm, sanayi sıkıntıda. Dış ticaret sorunlu... Sayın Genel Başkan geçen konuşmasında ‘Bu hükümet milli güvenlik sorunu haline geldi’ demişti. Buradan çıkan sonuç; hükümetin en kısa sürede gitmesi ve Türkiye’nin önünü açacak dünyaya güven verecek, sosyal refahı rahatlatacak politikalara ihtiyacımız olduğudur” diye aktardı.

KILIÇDAROĞLU POTANSİYEL ADAYIMIZ
Olası bir erken seçim söz konu olduğunda Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı hakkında öngörüde bulunan Prof. Dr. Sındır, “Bizim görüşümüz sayın genel başkanımızın takdiri, kendisi bizim potansiyel her zaman adayımızdır. Kişiler üzerinde konuşmak, seçim kararı alınmamış bir ortamda doğru değil. Tamamen spekülatif şeyler olur. Cumhuriyet Halk Partisi’nde şu kişi, bu kişi gibi bir şey söz konusu değil. Ama sayın genel başkanımızın yaptığı grup konuşması, arkasından kamuoyundaki algı ve beklenti; Sayın Genel başkanımız her zaman potansiyel adayımızdır. Ama biz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen, tek adam rejiminin; yasama ve yargı üzerinde egemenlik kuran yönetim anlayışını tümden reddediyoruz. Kim olursa olsun, kim gelirse gelsin en kısa sürede güçlendirilmiş, iyileştirilmiş bir parlamenter sistem gelmesi ve o sistem üzerinde inşa edilecek bir yürütmenin en sağlıklı yürütme olacağını düşünüyoruz. Kişiler üzerinden değil, sistem üzerinden giden bir hükümet anlayışı olması gerekir diye düşünüyoruz” dedi.

REZERV KONUTLARDA RANT MESELESİ VAR!
30 Ekim İzmir depreminin ardından TBMM’de kurulan Deprem Etüt Komisyonu’nun üyesi olan Prof. Dr. Sındır, komisyon raporunun şu anda yazıldığını belirterek, önerilerini toplantılarda söylediklerini daha sonra da yazılı olarak da bildirdiklerini aktardı.  

Depremde evleri zarar gören depremzedelere yönelik yapılan rezerv konut alanına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Sındır, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Rezerv alan içerisinde 8 bin 100 konut yapılacak, bildiğim kadarıyla. Bunun 3 bin küsuru deprem nedeniyle depremzedelere verilecek olan. Yaklaşık 5 bin konut kalıyor orada ama yapılacak peyderpey... Onların ne amaçla yapıldığı belli değil. Rezerv alanda çok ilginç bir durum söz konusu; Çanakkale Otobanı Şehir Hastanesi bir tarafta, depremzedelere yapılacak konutlar bir tarafta. Depremzede konutları; denizi görmeyen tam tersine dağa doğru ve şehir hastanesine doğru cephesi olan yamaçta. Diğer taraf, daha manzaralı ve rantı yüksek olan alanda 5 bine yakın konut yapılacak bir rezerv alan söz konusu. Ne olacak bilmiyoruz… Biz Elazığ’a gittiğimizde, Elazığ Belediye Başkanı bize ‘Burada şu kadar hektar alan var, verildi bana. Ben oraya lüks villalar yapacağım, onları satacağım. Oradan elde edeceğim 500 milyon lira gelirle vatandaşlara deprem konutları ve kentsel dönüşüm projelerinde harcayacağım’ diyordu. Yani bir rant meselesi var, İzmir’de de bir rant meselesi var. Benim artık bu yapılan işlerle ilgili güvenim kalmadı diyebilirim.”

BİLİMİ BİLE MANÜPÜLE ETMEYE KALKIYORLAR
Prof. Dr. Sındır, İnciraltı’nda ve Çeşme’de yapılması planlanan projeler hakkında konuşarak, “İzmir’de, İnciraltı diye bölge var ve bir de Çeşme’de turizm alanı konuşuluyor, tartışılıyor... Kültür ve Turizm Bakanı birinde müdahil pozisyonunda öbüründe Çevre ve Şehircilik Bakanı. Bu kentin yereli, yerel dinamikleri, kent halkı var… Buna bakmadan bir takım projeler yapılıyor” dedi.

Kentin belediye başkanlarının Çeşme hakkındaki düşüncelerinin olumlu olması üzerine konuşan Prof. Dr. Sındır, “O süreci çok iyi biliyorum. Bize de brifing vermişti bakan Ankara’da. Orada da sormuştum. Büyükşehir Belediye Başkanı’yla görüşmeden, oldu-bittiye getirilen bir süreç var. Alanlar, yapılacak işler belli hatta ben o zaman da sordum, ‘su ne olacak’ diye. ‘Yarımada’nın su sorunu ortadayken 100 bin kişiye istihdam sağlayacak bir alandan bahsediyorsunuz. Buranın su sorununu nasıl çözeceksiniz?’ dedim. Deniz suyunu arıtacaklarmış, maliyetli olduğunu biliyoruz… Yok işte o kadar maliyetli değilmiş de... Bilimi bile kendi amaçları doğrultusunda manipüle etmeye kalkıyorlar” diye konuştu.

İnciraltı projesi hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na eleştiriler yönelten Prof. Dr. Sındır, “Bakanlığın adı Çevre ve Şehircilik. Bu bakanlıktan ne beklersiniz? 2 alan üzerinde çalışmalar yapmasını; çevre ve şehircilik olarak… Bir faaliyet raporu getirdiler kalınca, sadece 4-5 sayfası çevreyle ilgili… Ne kadar müteahhitlik işi, 5’li çeteye rantiye işi varsa hazırladıkları projelerle doldurmuşlar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı çevreyi bırakmış. Betonlaşma diyoruz, onlar betonlaşmadan rahatsız oluyorlar çünkü, çevreciler ya. Hiç alakası olmayan şeyler... İzmir’in kenti halkının, kendi inisiyatifiyle başlatılmamış bir süreç üzerinde biz tartışma yapıyoruz şu anda. Olsun mu olmasın mı, doğru mu yanlış mı…” dedi.

PLANLANAN PROJELER SÜREKLİ ÖTELENİYOR
2012 Haziran seçimleri öncesinde AK Parti tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da içerisinde sunuş konuşmasının bulunduğu, 35 İzmir 35 Proje hakkında eleştirilerini Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan, 2021 yılı Kamu Yatırımları üzerinden yapan Prof. Dr. Sındır, konuyla ilgili sözleri söyledi:

“İzmir-Antalya Otoyolu tahmini yatırım miktarı 4 buçuk milyar. Proje süresi 60 ay, 2011’den 5 yıl desen 2016. Buradaki en uzun süreli proje 60 ay. 2017’de bitmiş olması gereken projeler bunlar. Bunların içerisinde İZKERAY var, hiç söz konusu değil. Konak Tüneli yapıldı, bir tek onu işaretlemedim. İzmir-İstanbul Otoyolu yaptı. Kaç paraya geçiliyor? Kim yaptı bunu? Yap-işlet-devretle verdin. İzmir-Ankara Otoyolu var mı? Yok. İzmir-Antalya Otoyolu yapılmadı. Kuzey Otoyolu yapıldı, Çandarlı’ya kadar 20 lira. Sabuncubeli Tüneli yapıldı ama İzmir-Manisa devlet yolunda Sabuncubeli Tüneli ve Bağlantı Yolu Projesi bu aslında. 2015-2023 yılları arasında tamamlanması planlanan, 812 milyon liralık proje, harcanan 494 milyon kalan ise 317 milyon. Bu proje daha bitmiş değil, sadece tünel yapıldı. Bağlantı yolları vesaire daha bir çok işi var bu projenin. İzmir-Ankara Yüksek Hızlı Tren Hattı, 3 buçuk milyar liralık proje bu, yaklaşık proje süresi 48 ay. 2011 yılında biz iktidara gelirsek yapacağız diyorlar, zaten iktidardaydılar ama İzmir’i almak için. 11 buçuk milyar liralık bir bedeli olan bir proje, şu ana kadar 4.8 milyar lira harcanmış. 6 buçuk milyar lira hala daha yatırım bekliyor. Proje 2023’te tamamlanacak diyor. Geçen sene 2020’de tamamlanacak diyorlardı, 2023’e ötelendi. Sürekli öteliyorlar.

İzmir Metrosu’nu İzmir Büyükşehir Belediyesi yapıyor, hükümetle hiçbir alakası yok. İZBAN hükümet ve belediye arasında ortak bir şirket. Aliağa-Menderes arasında bir hafif raylı sistemdi. Sonra o Selçuk’a uzatıldı. Diğer taraftaki hattan da Bergama’ya uzatılması vardı. Bu Aliağa’dan İZBAN hattı, Bergama’ya gidecek. 1 milyar 154 milyon liralık bir proje. Şu ana kadar harcanan 96 bin lira. Kalan ödenek 1 milyar 154 milyon lirayla duruyor daha. 2021’de de bunu ben yapmayacağım diyor. 1000 lira ödenek koyulmuş. 1000 lira iz bedel konuyor ki proje halen programda yer alsın, koymazsa çıkarmak zorunda.”

1000 LİRALIK ÖDENEKLE GEÇİŞTİRİYORLAR
Halkapınar-Otogar arasında yapılacak metronun hala daha güzergahı olmadığına vurgu yapan Prof. Dr. Sındır, “Büyükşehir istasyonları yapacağız dedi. Tutarı 3 milyar 349 milyon. Harcanan 0, 2021 yılı yatırım programı bu ya. Kalan ödenek aynen duruyor.2021 yılında da 3 bin lira konmuş, bu para ile bir şey yapılacağı yok. ‘Adı konsun, yatırım programında yer alsın, yedek ödenekte biraz artık kırıntı olursa oradan buraya aktarırız’ İzmir’e bakış bu. Bir projeye eğer 0 ödenek konursa buraya yazmazsın. 1000 lira koyuyor geçiştiriyor, para vermeyeceğim oraya diyor” diyerek 35 İzmir 35 Proje kapsamında yapılması hedeflenen birçok proje yapılanlarının tamamlanmadığını, büyük çoğunluğunun gündeme alınmadığını örneklerle ifade etti.

İZMİR’E ÖN GÖRDÜKLERİ 500 MİLYON!
İzmir için yapılması planlanan 45 yatırımın tamamı için 3 milyar lira 2021 yılı ödeneği ayrıldığını belirten Sındır, “Bunun içinde Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Treni’nin tamamı var. Alt yapı ve üst yapısıyla birlikte 2 buçuk milyar... Hepi topu 500 milyon lira 2021 yılı ödeneği ayrılmış durumda İzmir’e. Üniversiteler ve yerel yönetimler dahil değil. 500 milyon lira İzmir’e ön gördükleri. 35 İzmir 35 Proje demişlerdi; ben de takip ediyorum, söz vermek o kadar kolay mı? Sayın Erdoğan geliyor yok İzmir’e suyu biz getirdik; Gördes Projesi… Yahu Gördes Projesi, saniyede 2 bin 500 litre su vermesi gereken proje, 500 litre ancak veriyor. 2 bin litre su kaçak! Proje hatalı, projenin kendisinin kaçağı var, su tutamıyor. Su geliyor mu gelmiyor. Neden? Çünkü proje yanlış” dedi.

NEREDE ERGENLİ BARAJI?
Merkezi hükümetin verdiği sözleri yerine getirmediğini belirterek, Bayındır Ovası’na yapılacak baraja 2021 yılında ödenek ayrılmayarak, yatırım programından çıkarıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Sındır, “Bayındır Ovası su ile buluşacak dediler, Başkan Erdoğan Kasım 2019’da İzmir’de müjdeler veriyor yine aynı… 17 Haziran 2014 tarihinde DSİ 2. Bölge Müdürü demiş ki, ‘Bayındır’da Ergenli Barajı’nın inşaat sözleşmesi tamam’, ‘Bayındır Ovası su ile buluştu’ da Veysel Eroğlu’nun sözleri. Şu anda Bayındır Ergenli Projesi Kamu Yatırımı programında yok, yapılmamış, bitmemiş proje yatırım programından da çıkarılmış. 2023’te bitmesi gereken proje programdan çıkarılmış. Sayın Erdoğan Bayındır Ergenli Barajı yok. Nerede bu baraj? Niye çıkardın yatırım programından? Gelip 35 İzmir 35 Proje gibi vaatler verip, yapamayacakları, yapmayacakları şeyleri söylediler. Sadece siyasi çalışma yaparken, o zaman da diyordu ‘Ey İzmir sen büyüksün, büyük düşün’. 3’üncü bir şahıs olarak görüyordu kendisini. Hala aynı görüyorlar. ‘Seni kuşatacağız, seni ele geçireceğiz’ anlayışı bu tür süslü püslü vaatlerle atıp tutmalarla olmuyor. O yüzden ben takip ediyorum dedim, hala daha takip ediyorum, etmeye de devam edeceğim” diye konuştu.

İZMİR’DE KİŞİ BAŞINA YAPILAN KAMU YATIRIMI 522 LİRA
Türkiye nüfusuna oranla İzmir nüfusunun, hak ettiği yatırımları elde edemediğine vurgu yapan Prof. Dr. Sındır, İzmir’in yatırımlardan yoksun bırakıldığını söyleyerek konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

“İzmir nüfusu ülke nüfusunun yüzde 5.5’ini kapsıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a bir sürü soru önergesi verdim bu konuyla ilgili. ‘İzmir’in kamu yatırımlarıyla ilgili son 10 yılda yapılan yatırımlar ne durumda? Ne aşamada?’ bunları sordum, yap-işlet-devret yatırımları da dahil... Gelen cevapta da ‘İstiyorsan web sayfasına’ bakabilirsin diyor. Web sayfasında şu var; 2019 yılı kamu yatırımı toplamının 81.12 milyar lira olduğu; 2019 yılında İzmir’e yapılmış olan kamu yatırımı toplamının 2.28 milyar lira olduğu. Yani 2019 yılında İzmir’de kişi başına yapılan kamu yatırımı 522 lira. Türkiye yatırım toplamı içerisinde oranı ise yüzde 2.81. Senin nüfusun ülkenin yüzde 5.5’i, İzmir’e yaptığı yatırım yüzde 2.81. İzmir’in ihracata katkısı, Gayri Safi Milli Hasıla’daki payı yüzde 6.1 ama İzmir’e yaptığı yatırım yüzde 2.81. Ben ne veriyorsa onu alsın demiyorum. Hepimiz bu ülkenin vatandaşlarıyız ve ortak paylaştığımız bir vatan var. Bir devlet var. Dolayısıyla herkesin refah seviyesi eşit olsun, mutlu kentlerde sağlıklı bir şekilde güven duyduğu bir ülkede yaşasın. Bu fırsat eşitliğini devlet yaratsın ama bu kadar büyük bir fark da olmaması lazım.

Hep şunu söylerim; merkezi yönetim, yerel yönetim, üniversite genel anlamıyla kamu idareleri bir bütündür devletin kurumlarıdır. Hepimizin vergileriyle devlet gelir toplar, o elde geliri vatandaşa hizmet olarak; yaşam kalitesini iyileştirmek, sosyal refahı adil eşit hepimizin ortak değerleri üzerinde, anayasa ve kanunlar üzerinde yükselen bir ortak yaşamı bize sunar. Dolayısıyla kamu idarelerini ayırmak doğru değil. Belediye şunu yaptı bunu yaptı demek doğru değil. Belediye, üniversiteyle; Belediye, bakanlıkla yani kamu idareleri iş birliği içerisinde kamuya daha iyi hizmet vermenin çabası içerisinde olması gerekiyor. Bu hizmet yatırımlarında siyasi olunmaması, siyasi bir tarz içerisine girilmemesi gerekir. İzmir’deki yatırım yoksulu yaratma durumunu; bu sadece İzmir’de değil, Anadolu’nun değişik yerlerinde görüyorsunuz; Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy vermiş, Cumhuriyet Halk Partisi belediye başkanı olmuş, bakıyorsunuz yüzünü bile çevirmiyor. 1 tane dozer lazım, yol açılacak merkezi yönetim onu da göndermiyor. ‘Sen nasıl verirsin CHP’ye oy; bize oy ver, bizden ol, bak sana hizmet getirelim’ anlayışı bugünkü siyasal iktidarda hat safhada. Devletin kaynakları bu kadar adaletsiz dağıtılmaması gerekir.”

İKTİDARIN GİTMESİNİ BEKLEMEK ABES, ERKEN SEÇİM ŞART!
Sözlerine vatandaşların kamu yatırımları olmasın ama önce bize iş olsun görüşünde olabileceğini değinerek sonlandıran Prof. Sındır, “Önce iş, aş ve ekmek. Vatandaş önce evine ekmek götürsün derdinde. Açlık, yoksulluk sınırları artık aşmış durumda ve asgari ücret karşılayamaz durumda. Böyle bir ekonomik yapıda iktidarın gitmesini beklemek abes. Erken seçim halkın yükselen talebiyle gerçekleşmeli. Türkiye’nin en kısa sürede bu siyasal iktidardan kurtulması gerekiyor. Kendi iyiliğimiz, kendi refahımız, bir millet olarak devletimize sahip çıkarak, ülkemizi aydınlık bir geleceğe taşımak adına en kısa sürede erken seçime gitmek gerekiyor. Diliyorum bu projelerle ilgili verdiğim soru önergelerindeki yatırımlar en kısa sürede vatandaşımıza ulaşır” dedi.

 
Basketbol Süper Ligi'nde şampiyon Anadolu Efes
 
Yunanistan, Türkiye'den sığınma başvurusu almayacak
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Torbalı’da kavga… Delege ile belediye başkan yardımcısı yumruk yumruğa!
İzmir’in Torbalı ilçesinde CHP’li İl Delegesi Aydın Sümbül ile Torbalı ...
Öztrak: Yandaşlara giden para yıllık 38 milyar dolar
CHP Sözcüsü Faik Öztrak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu Öztrak yaptığı ...
'Mafya ile AK Parti en son bir araya gelecek iki kavram'
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, muhalefetin, organize suç örgütü ...
 
TBMM'de 'müsilaj' araştırma komisyonu kurulacak
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan: TBMM'de müsilaj araştırma komisyonu ...
Ahmet Şık hakkında soruşturma kararı
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili ...
CHP İzmir'de vekiller sahaya iniyor
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Yönetimi, 'tam kapanma' sürecinin sona ...
 
CHP’li Sındır Vali Köşger’e çıkıştı: Dosyaları al, Ankara'ya git!
CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır son dönemde kent ve ...
AK Parti Karaburun İlçe Başkanı Avcı’dan o iddialara yalanlama: Benim mekânım bile içkili!
Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan'ın AK Parti'ye yönelik ...
CHP'li Serter’den 'Deniz Hıyarı' çıkışı: Talanı neden engellemediniz?
İzmir Milletvekili Bedri Serter, son günlerde Türkiye’nin gündeminde olan ...
 
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Erken seçim hangisine yarar?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva