EGEDESONSÖZ- CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, 2023 Haziran’ında yapılması planlanan genel seçimler öncesinde parti içinde süren ön seçim tartışmaları ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Kılıç, toplumun gündeminin yaşanan ekonomik kriz olduğunu ve bu konunun ön seçim konusunun çok önünde olduğunu vurgulayarak “Ön seçime ben de girdim. İzmir 1. Bölgede 9. Sıraya yerleşmiştim ve ön seçimle o dönemki İzmir 1. Bölgede listede olan tek kadın aday bendim. Sonrasında kontenjanlar geldi ve 12. Sıraya düştüm. Ancak biz hem Haziran hem Kasım seçimlerinde sanki 1. sıraymışız gibi çalıştık tüm arkadaşlarımızla. İki dönem parti meclisi üyeliği görevi yaptım. Ve bu dönemde de 2018 yılında yapılan seçimlerde bu seferde ön seçimle değil merkez yoklamasıyla yapılan adaylık belirlemesiyle de 2. Bölge 5. Sıradan milletvekili adayı oldum. Hem ön seçimi hem merkez atamasını yaşamış biriyim. Ve parti tarihinde ön seçimle alınmış oy ve milletvekili sayısının ya da merkez yoklamasıyla çıkmış milletvekili sayısında ben ve benim gibi birçok partili bilir ne sonuçlar alınmış. Bunların seçime bir katkısı olmuş mu bunu bilen arkadaşlarımız söyler zaten. Ön seçime gelince olmalı mı olmamalı mı yoksa merkez yoklaması mı olmalı? İnanın bunu konuşuyor olmak, buna zaman ayırmak bile benim için çok üzücü. Çünkü insanlar çocuklarını yatağa aç sokuyorlar, bebeklerine süt alamıyorlar, çocuklarına kıyafet alamıyorlar, esnaf kepenk kapatmış iflas etmiş durumda, işçisi, çiftçisi emekçi görüyorsunuz. 7.500 lira promosyon için güneşin altında banka kapılarında sıraya girmiş durumdalar. Türkiye’de böyle bir gerçeklik varken bir seçimde kimin, nasıl, ne şekilde aday olacağını konuşmak gerçekten çok üzücü. Ben bana soran herkese de bunu anlatıyorum” ifadelerini kullandı.
Ön seçim ve kontenjan milletvekili konusu üzerinden CHP’den milletvekili seçilmesinin ardından yoluna Memleket Partisi ile siyasi hayatına devam eden ve oradan da ayrılarak AK Parti’ye yakınlaşan Bağımsız İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi ile ilgili gelen soruya yanıt veren Kılıç, “arkadaşımız 1. Bölge’den milletvekili oldu, çalışmalara katıldı. Sonrasında parti parti dolaştı geldi. Şimdi bu soru sorulduğunda ben aslında yaşanan süreci onun vicdanına bırakmak isterdim. Genel başkanımızın ona gösterdiği ve İzmir örgütlerinin ona vermiş olduğu teveccühü vardı. Sokak sokak birlikte çalıştılar sonuçta. Ama eğer vicdanı olsaydı dönüp bunlara bakar bize bunu yaşatmazdı diye düşünüyorum. Yine de ben vatandaşların vicdanına bırakıyorum onunla ilgili kararı. Ama vicdanı olsaydı zaten Cumhuriyet Halk Partisi’ne, Mustafa Kemal Atatürk’e ve partinin örgütlerine bunu yapmaması gerekirdi. O sıcakta, o soğukta kadınların kapı kapı dolaştığı, gençlerin tepelerde bayrak astığı ve sokak sokak gezilen seçim çalışmalarında İzmir’in girilmedik yerini bırakmayan, yutulmadık tozunu bırakmayan partimiz örgütünün alınlarındaki bir damla ter için bile insan döner bakar vicdanlı olur ve ona göre hareket ederdi. Ama etmedi” dedi.