EGEDESONSÖZ- CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, SonSöz TV’de yayınlanan programda Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı. Bayır, İzmir depremin yanı sıra Hazine Ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu.
ALBAYRAK İSTİFASI: BEKLE-GÖR TAKTİĞİ UYGULANIYOR
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın dün akşam saatlerin Instagram hesabı üzerinden yayınladığı paylaşım ile istifa etmesini yorumlayan Bayır, “Şu anda gördüğüm kadarıyla ulusal medya birkaç kanal dışında bekle-gör taktiği uyguluyor. Sayın Berat Albayrak’ın bu görev için hazırlanan yeni bir isim olduğunu, kayınpederi ile yapılması beklenen görüşmenin kabul edilmediği gibi dedikodular var. Babasına ‘artık bizi tanımıyorlar’ dediği -tabi dedikodu da olabilir- babasının da ‘dur bakalım ben bir konuşayım’ dediği, daha sonra da ‘peki evladım sen ne istiyorsan yap’ dediği konuşuluyor” dedi.
BU İSTİFA İLE UMMADIKLARI BİR ŞEY GERÇEKLEŞTİ
İstifanın ardından dolar kurunda yaşanan düşüşü değerlendiren vekil Bayır, “İstifa geldi, dolar düştü. Ancak holdingler ‘sabah 8’den itibaren talimat veriyorum, şu kadar milyon dolarımı bozun demiş’ olabilir. Her şeye rağmen ilginç olan yan AKP’nin içindeki milletvekillerinin bu istifa sonrasında ‘kabul etmeyin’ gibi mesaj vermeleri. Benim aklıma şu geliyor. Eskiden bakanlar milletvekillerinden oluyordu, şimdi ise atanmışlar bakanlık yapıyor. Artık seçilmiş değilsiniz, istifa ederseniz görevden alınırsınız. Belediye başkanlarının görevden alındığını biliyoruz. Bu süreçte bu da çok normal... Tek adamlığın getirdiği bir şey bu… Menfaat sağladı iktidar ve doğaçlama bir düşme gerçekleşti. Bu istifayla ummadıkları bir şey gerçekleşti. Bu iktidarın başındaki kişi ne zaman yorum yapsa tam tersi olmuştur. Dolar düşecek dedikten 24 saat sonra tersi olmuştur. Acaba bunlar kendi partililerine tiyo mu veriyor?” diye konuştu.
BAYRAKLI’DAKİ YIKIM İÇİN 3 NEDEN
Bayır, 42 yıldır inşaat sektörü içinde olduğuna ve Ege Bölgesinde neredeyse bilmediği zemin bölge kalmadığına vurgu yaparak Bayraklı’daki yıkılan binaları 3 ciddi sebebe bağladı. Bayır açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Birincisi zemin etüdü konusu. Her inşaatta en önemli konu ve doğru yapılması gereken bir şey bu… Öyle görünüyor ki, Bayraklı fore kazıklı inşaatların yapılması gereken bir yer; çünkü yumuşak bir zemin, jöle zemin. Böyle bir zeminde en az 20-30 metre kazık çakılması gerekiyor. Binayı güçlendiren şey temel kolonlar ve krişleridir. İkincisi, imar yönetmeliklerinin seçilmiş belediye başkanları tarafından yapılmaması. Ana planların kararı şehircilik bakanlığından çıkıyor. Bu karar alınırken mevcut yerel yönetimin fikri alınmıyor. Bir kentte şehir plancıları, inşaat mühendisleri, mimarlar odası vardır. Bu konuda yetkili kişilerin görüşleri alınması ve karma bir şey yapılması gerekiyor. Böyle olursa rant söz konusu olur diye hep kendi tekelinde tutup, merkezi otorite elinde tutup planları da kendi yandaşlarının eline verdikleri bir anlayış var. Üçüncüsü ise inşaatı yapan mimar ve müteahhitlerin bilinçsiz çalışması. Dün bana bazı fotoğraflar geldi. Şu anda İstanbul’da kaba konumunda olan bir inşaat var. İnşaatta sıhhi tesisatçı girmiş kolonları parçalamış, demir kolonların arasından boruları geçirmiş. Bunu dikey kolonlarda da yapmış, yatay krişlerde de yapmış. Öyle kötü yerlerden yaralanmış ki kolon ve krişler; bir insanı ayaklarını yaralarsanız olmaz ayakta duramaz, ağır bir hamlede yıkılır. Akıl alır gibi değil.”
BOŞ KONUTLARIN AÇILMASI LAZIM
Depremin insanları öldürmeyeceğini, ihmalkarlığın insanların ölümüne zemin hazırlayacağını söyleyen Bayır, depremzedeler için bakanlığa yer önerisinde bulunarak “Hesap hataları öldürür. Depremde ölüm fıtrat, kader değildir. Deprem geldiği zaman ölen insanların hangi partili olduğunu kimse bilmiyor, soruşturmuyor da. Önemi yok, çünkü insan. Olayı partiler arası bir çekişmeye sürüklemenin anlamı yok. Geçen gün toplantıda da söyledim. Her söylediğimizi muhalefet yorumu olarak algılamayın, bir öneri. Diyorsunuz ki, ‘Bir yıl sonra teslim edeceğiz evleri’… Ben de diyorum ki, Benim bildiğim kadar TOKİ’nin elinde binalar var, niye bunları halkımıza açmıyoruz diyorum. Yenitepe’ler var. Uzundere’de var. Hala orada TOKİ’nin boş konutları var. Onun dışında Uzundere son durakta Folkart’ın yaptıkları var. Yarı yarıya müteahhit karşılığı binalar var. Birçok yerde belediyemizin binaları var. Hilton Oteli’ndeki odalar geçici kullanıma açıldı, ciddi rakamlar. Karakış koşullarında insanları çadırda sefil etmenin anlamı yok. Ben bunu önerdiğimde ‘İnsanlar bulunduğu yerden ayrılmak istemez’ dedi bakan, çadırda yatacağına niye gitmesin vatandaş? Hazırda konutlar var gidip yerleşebilir. Ne zaman sen yaparsın konut alırsın oradan, koyarsın evine. Şehir Hastanesi’nin kenarına 3 bin konut yapılması planlanıyor. Orası 1- 1 buçuk yıl sürebilir. Kış zorlu şartlar var. Bu insanların mümkün olanları yerleştirilmeli. Depremzedelere büyükşehir kira karşılığı olarak ciddi yardımlar yapılıyor. Ben dedim ki ‘ben bu insanları tanıyorum, 10 dakikalık bir mesafe şehir içinde ulaşımda giderler’ dedik. ‘Tamam’ dedi ‘ben bu konuyla ilgileneceğim’. Olaya bu boyutta baktığımızda neredeyse 1000-1500 ailenin yerleşebileceği ev bulmak mümkün. Hepsini karşılamaz ama bebeği olan yaşlısı olan aileler için bir formül bulunur” dedi.
İMAR AFFINI ÇIKARAN ENKAZ ALTINDA KALMIŞTIR
Bayır, ilk zamanlarda düzenlenen toplantılara dahil edilmedikleri belirterek, “Bugün valilikte saat 10’da toplantı vardı mesela. Bu işin partisi olmaz, lütfen bunu siyasallaştırmayalım diye önerdik biz. İzmir yıllardır sosyal demokrat olarak anıldığı için istenmeyen görüntüler ortaya çıktı. Hoş karşılanmayacak sürtüşmeler yaşandı. ‘CHP’li belediyeler sorumludur’ dedi cumhurbaşkanı, eğer öyleyse 19 yıldır bu ülkeyi yönetenler çıkardıkları imar affıyla enkazın altında kalmıştır diyorum ben de. Ekonomik anlamda ben para toplayayım derseniz olmaz. Vatandaş ben yapayım zaten af çıkar gözüyle bakmaya başladı. Bu işte asıl problem imar affı. İki ortak vardı 99 depreminde çöken binayı yapan biri 12 ay ceza aldı birisi milletvekili, birisi de cumhurbaşkanı danışmanı oldu. Çöken bir apartmanda binlerce insan ölüyor. Rıza Bey apartmanının müteahhitti milletvekili olabilir mi? Böyle bir şey olabilir mi? Vergisini ödemeyen adama sen bir şey yapmazsan o adam ödemez. Nasıl olsa af çıkıyor der. Bu çok kötü bir algı oluşturuyor” şeklinde konuştu.
2010 RAPORU ÖRNEĞİ: BAKANLIĞIN HAFIZASI YOK
2010 yılında il başkanıyken bakanlığa kentin yapısıyla ilgili detaylı çalışmaların bulunduğu dosyaları hazırlayıp yolladıklarını hatırlatan Bayır, “Aziz Kocaoğlu belediye başkanıyken 13 tane dosya gönderdik, 13 farklı ilçenin dönüşümüyle ilgili belgelerdir bunlar. Yapı stokunun röntgenini çekmiştik, kent dönüşümünü bir an önce yapmamız gerektiği konusunda. 9 yıl geri dönüş olmadı. 9 yıl sonra 3 tanesi geldi. Yapılan çalışmalar okunup bakan tarafından kenara konuluyor, yeni gelen bilmiyor. İktidar bile değişse bir sonraki gelen bakan bir önceki bakanın nereye geldiğini bilmesi gerekiyor. Ben bakana soruyorum raporları… ‘2010 raporundan yararlanabilirsiniz diyorum’ ama raporlar ortada yok. Hafıza yok, olmayınca da her şey yeniden sil baştan bir daha bir daha yapılıyor.” diye ifade etti.” dedi.
Hasar tepsi çalışmalarına odaların alınmamasını eleştiren Bayır, “Hatta ben bakanı uyardım, ‘1100 personelle çalışma yapıyorsunuz, mühendisler odası açıklama yaptı. Ücret talep etmiyoruz, gelelim yardımcı olalım bizler de’ diye ama ‘yok hayır istemiyoruz’ dediler. TMOBB’u kendilerine karşı gördükleri için bu işlerin içine sokmuyorlar. Bu odaların tamamı TMOBB’a bağlı olan odaları neden işin içine almazsın? Çünkü biz çözdük diyecekler işi bitirince. Niye? Bu işte çalışan sadece AFAD olmasın, birileri daha olsun ve daha çok can kurtaralım, birlikte başaralım” dedi.
ÇÜRÜK BİNALAR İÇİN KARAR MERCİ BAKANLIK
Binaların yasal olarak çürük raporunu ancak devletten alınabileceğine vurgu yapan Bayır, “Normal şartlarda buranın yasal olarak, ‘evet burası çürüktür’ deme hakkı devlete aittir. Devleti vali temsil eder. Valiliğin il genel meclisi vardı eskiden, dozerleri vardı bunların hepsini dağıttılar. Valinin vereceği kararla belediye yıkabilir ama belediye başkanı karar veremez. Belediye başkanına valilik diyecek bu binalar çürük yıkılacak, ekipmanın var mı? Bu enkazlarda siz AFAD’a ait bir dozer gördünüz mü? Hepsi İzmir’deki firmaların, kim onları oraya çekti? İzmir Büyükşehir Belediyesi… Yan yatmış binalar 2 3 gün o kepçeler sayesinde tutuldu. Biz başındaydık, hangi binada hangi kepçe var bildik. Bu aletlerin AFAD’da olması gerekmez mi, daha güçlü aletlerin AFAD’da olmadı gerekmez mi?” diye sordu.
Binasında kişisel önemli eşyaları kalan vatandaşların girip dairesinden almak istediğini söyleyen Bayır, “Binamda ziynet eşyam kaldı, resimlerim vardı, anılarım vardı almak istiyorum diyor insanlar. Bize bu konuda çok şikayet geldi. 4-5 gündür inceliyoruz. Sayın valilikle çalışma yaptık, bu insanlar bunları alsın ama yaşamları da tehlikeye girmesin diye. Üniversitelerden hocalarımızla da görüşme yaptık. Yardım alarak sağlanabilir ama bunun üniversiteden gelip etüt yapılarak gibi bir teknik bilgiyi aldıktan sonra girilebileceği görüşünü aldık. Müracaatları valilik kararıyla aldık, binanın durumuna göre orta ve az hasarlı binada itfaiye ekiplerinin yardımıyla riski azaltarak eşyaları aldık. Buca’daki arkadaşlarımıza da bir gün daha bekleyin dedik, sonuç çıkacak.” dedi.
HASAR RAPORU VERDİ
İzmir’de birçok ilde hasarlı bina olduğunu ve bakanlık çalışmalarıyla önceliğin 10 ilçeye verildiğini tek tek sayıların, raporların hazırlandığını söyleyerek Bayır, şu açıklamaları yaptı:
“Bütün ilçelerde hasarlı bina var. Karabağlar’da da var kısmen de olsa. Burada ağırlık Bayraklı’da olduğu için yıkılma meselesi hep orası konuşuyor. Yoksa onun dışında Urla’da da bir tane yer var. Seferihisar’da da var 3-5 tane atıyorum Balçova’da da var 3 tane. Her yerde hasarlı bina var. Burada baktığımızda Bornova, Bayraklı, Seferihisar, Aliağa, Buca, Karabağlar, Karşıyaka, Kemalpaşa, Konak, Menderes ve diğerleri diye geçiyor. 30 ilçeden 10 ilçe alınmış. Bu 10 ilçede yıkık olarak Bornova’da 1 tane, Bayraklıda 136 bağımsız bölüm, Aliağa’da 1 tane. Acil yıkılması gereken bina sayısı Bornova’da 2, Bayraklı’da 15, Buca’da 1. Ağır hasar alanlar; Bornova 17, Bayraklı 125, Seferihisar 1, Aliağa 3, Buca 9, Karabağlar 7, Karşıyaka 18, Kemalpaşa 1, Konak 3, Menderes 13. Orta hasarlı; Bornova 40, Bayraklı 173, Seferihisar’da 1, Aliağa’da 9, Buca 6, Karabağlar 1, Karşıyaka 46, Kemalpaşa 4, Konak 20, Menderes 14, diğerleri 24. Toplamda baktığımızda; toplam bina sayısı 47 bin 689, bağımsız bölüm sayısı 277 bin 993. Acil artı ağır artı yıkık bina toplamı 283. Dolayısıyla bağımsız bölüm olarak acil, ağır baktığında 4 bin 95… Genel bilanço böyle… Depremden dolayı psikolojik olarak evine giremeyen bir sürü insan var, az hasarlı girilebilir yatılabilir evine de girmeyen insanlar var. Ağır hasarlı kesinlikle evine girememesi gerekli baya ciddi bir sayı; 6 7 bin kişi vardır benim tahminim. Elimizde başka doneler de var bizim, onun daha da detaylandırılması var” dedi.
Para toplama, bağış konuların izne bağlı olduğunu ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin hiçbir şekilde elini bağışçıların parasına sürmediğini belirten Bayır, “İş dünyası topluyor, para topluyor da bir kere para toplama işi izne tabidir. Bugünkü iktidar sıkıntılı ortamda topladığımız paralara el koymuştu. Farklı çözümler bulduk bunun için, parayı toplayan şu an belediye değil. İyiliği yapmak isteyen ile mağduru buluşturuyor belediye, kimse sen para topluyor diyemez. Paraya elini sürmüyor belediye. Yardım etmek isteyen kişiler başvuruyor, müracaat edene soruyoruz ‘sen burada kalır mısın’ kabul ederse buluşturuyoruz. Para göndermek isteyen oluyor yurt dışından, biz diyoruz ‘dur, önce belediye aileyi buluyor ve sizi buluşturur’ Paraya yine elini sürmüyor. Alan memnun, veren memnun… Yardımı alan kişi de veren kişide tarafları biliyor. Doğrusu da budur diye biliyorum. Depremle ilgili toplanan paraların öncelerde devletin nereye harcadığı bilinmiyor. Toplanan paralar iyileştirmeye yönelikti ve buralarda değerlendirilmesi gerekiyordu. Yıl 2020 ne kadar az zaman geçmiş 99 depreminin üzerinden? Bakana da onu söyledim, ‘bırakın a, b, c partisi, bakın sonra oturuyoruz ağlaşıyoruz, o tespiti yaptıysak acil tedaviyi uygulamaya başlayacağız, Allahtan dua ederek iyileştiremeyiz, icraat olması gerekiyor” diye konuştu.
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DEVLETTEN DAHA DİNAMİK YAPIYA SAHİP
Uzmanların açıklamalarını yakından takip ettiğini ve bu depremin İzmir’de beklenen bir deprem olmadığını söyleyen Bayır, “Bütün dünyada 7 ve üzerindeki depremler o ülke iktidarın karşılıksız olarak sorunu çözmesini belirtiyor. Evini kaybedenlere devletin karşılıksız yardım etmesi gerekiyor. Haberlerde bile İzmir 6,6 depremi diye toplumun beynine kazıdılar. Herkes 7 üzeri diyor. Ben de 60 yıldır İzmir’de yaşıyorum, beşik gibi sallandı, birkaç maketim devrildi kırıldı, tablolar düştü. Böyle bir şey görmedim ben. 30 saniyeye yakın sürdü. 7 olmasının mevcut hükümete yükü var. 6,6 dediğiniz zaman bu zorunluluk kalkıyor. İzmir’in cezalandırıldığını biz çok gördük, ‘gavur İzmir, sümüklü çocuk’ dendiğini çok gördük. Bu dilin artık kalkması gerekiyor ama ne yazık ki ‘oy vermediniz bize’ diyerek devre dışı bırakıyorlar. Herkese açıktı katılabilirsiniz dendi toplantılara ama bizim çağrılarımız sonucunda… Mesela bugünkü toplantının mesajı toplantıya 10 dakika kala geldi. ‘Biz bütünleşelim’ diyoruz. En azından bilgileri alıp gerekli birimlere ulaştırabiliyoruz. Ama kabul etmek gerekir ki İzmir belediyesi devletten daha süratliler, inanılmaz süratli çalışıyorlar. Bir Kızılay’ımız var onu bir kenara koyuyorum, inşallah Kızılay da iyi niyetli arkadaşlarımızla üzerindeki şaibeyi kaldıracak” diye ifade etti.
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI GELECEK BÜYÜK İHTİMAL
Bayır, acil durum toplantısında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da son 20 dakikaya yetiştiğini belirterek, “Bakanımız geldi, biz de şunu talep ettik; ‘çadır alanlarımızda kontrolsüz giriş-çıkışlar çok yükseldi. Bunun bir önüne geçelim’. Çünkü gerekli gereksiz birçok yardım var. Çok sayıda insanın gelip gitmesi o alana doğru değil, iyi niyetle yapıyorlar tabi ki. Arkadaşlarımız nerede yakalandılar covide bilmiyoruz. Muhittin Böcek yoğun bakımdan çıkmış sevindik, kim yakalandıysa umarım kısa sürede iyileşir. Biz taşıyıcı olmamalıyız, yaymamalıyız buna uymazsak sağlık bakanlığının bize verdiği rakamlarda sadece İzmir’de başlangıçtan bu yana yüzde 50 arttı. 100 iken tetikleme farklı olur 1000 iken farklı olur. Bu çok ciddi bir rakam ve tetiklemesi de çok fazla artmış demektir. Dolayısıyla bu konuda zorunlu olmadıkça evden çıkmamak gerekli… Sokağa çıkma yasağı gelecek büyük ihtimal. Bu yasağı istemiyorsak yurttaş olarak üzerimize düşeni yapmalıyız. Yüz yüze eğitim için İzmir’de bir hafta erteleyin dedik rica ettik, ertelediler. Karşılıklı konuşunca olumlu şeyler de artabiliyor. İzmirliler olarak hep birlikte aşacağız inşallah” dedi.
Künye
İletişim
Facebook
Twitter
Google+
RSS
Sitene Ekle
Günün Haberleri