CHP'li Arslan baz istasyonlarını sordu

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na baz istasyonlarının sayısı ve illere göre dağılımını bilgi edinme yoluyla talep eden Arslan Bakanlığın yanıtı üzerinden değerlendirmelerde bulundu.

Arslan’ın açıklamalarında şu görüşler yer aldı;

“450 kişiye bir baz istasyonu
Baz istasyonlarının sayısı ve bulunduğu illere ilişkin bilgi edinme talebim, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yanıtlanmıştır. Söz konusu yanıta göre ülkemizde 187 bin 808 baz istasyonu bulunmaktadır. 450 kişiye bir baz istasyonu düşmektedir.

Baz istasyonlarının insan sağlığına etkilediği, kanser vakalarını arttığı görüşü kamuoyunda uzun süredir tartışılan bir konudur. Güncelliğini koruyan baz istasyonları sorunu yurttaşlar arasında büyük bir rahatsızlık ve kaygı yarattığını biliyoruz. Özellikle binaların çatılarına, okul, kreş, cami, alışveriş merkezi ve parklara yerleştirilen baz istasyonları ciddi tepkiye neden olmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre kanser, kalp hastalıklarından sonra ölüme yol açan ikinci hastalıktır. Kanser ülkemizde de önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Türkiye'de 2017 yılında kansere yakalanan kişi sayısı 160 bindir.

5 Ayda 5 bin 836 yeni istasyon
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının 27.08.2018 tarihli yanıtına göre ülkemizde 181 bin 972 baz istasyonu bulunurken, bu sayı son 5 ayda 5 bin 836 artış göstererek 187 bin 972’ye yükselmiştir.

Vatandaşın GSM hatlarından etkin olarak yaralanması esas olmakla birlikte ilgili bakanlıkların baz istasyonu bulunan yerlerin adresini ilan etmelidir.  Bu şekilde gizli uygulamalar ticari sır kavramı ile açıklanamaz. Vatandaşın sağlığını doğrudan etkileyen bu tür uygulamalardan haberdar olmaması, ticari sır gibi temeli olmayan gerekçelerle açıklanamaz.

Bu nedenle Bakanlığın:

• Baz istasyonu bulunan yerler görülebilecek büyüklükte işaretle belirtilmelidir.
• Özellikle okul, kreş vb yerlere konulan baz istasyonları kaldırılmalıdır.
• Muhtarlıklarda baz istasyonlarının bulunduğu yerlerin listesi asılmalıdır.

Yukarıdaki öneriler; hem en kutsal yaşam hakkı hem de anayasal haklar bakımından Devletin uyması gereken anayasal görevdir. Hiç bir şey insan ve çevre sağlığından önemli değildir.