HABERLER>GÜNCEL
25 Ağustos 2021 Çarşamba - 10:04

Çevreci avukat Cangı, AK Partili Kaya’ya yanıt verdi: Herkesin günahı var, en günahsız benim!

Gaziemir'de tartışmalara neden olan ve 'İzmir'in Çernobili' olarak bilinen Aktepe Emrez'deki eski kurşun fabrikası ile ilgili siyasilerden ardı ardına açıklamalar gelirken, bölgede yaşanan süreci yakından takip eden isimler arasında yer alan çevreci Avukat Arif Ali Cangı süreç ve AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya'nın kendisine yönelik iddiaları ile ilgili detaylı açıklamalarda bulundu. Cangı, "Herkesin  günahı var ancak en günahsız kişileri eleştiriyor sayın vekil" diye konuştu.

Çevreci avukat Cangı, AK Partili Kaya’ya yanıt verdi: Herkesin günahı var, en günahsız benim!

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ -  İzmir'in Gaziemir ilçesi sınırları içerisinde yer alan ve halk arasında "İzmir'in Çernobili" olarak adlandırılan eski kurşun ve döküm fabrikası için alanın temizlenmesi amacıyla düzenlenen eylemlerin son bulması ile birlikte tartışmalar yeniden alevlendi.

"Duran adam" eylemlerinin sonuncusuna İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'de katılırken, eylemde konuşan Başkan Soyer, hükümete çalışma çağrısında bulunmuştu. Soyer'in çağrısı üzerine Sonsöz TV'de katıldığı yayında konuşan AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya'da “CHP'li Soyer’in durumu çok daha vahim. Yetkililere sesleniyorum diyor. Sen STK başkanı mısın? Sen İzmir Büyükşehir Belediyesi başkanısın! Sen Kanarya Severler Derneği başkanı değil İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’sın.  Bu firmanın konuşmalarında aradaki diyalogdan mı kaynaklanıyor bilmiyorum ancak kirletene laf yok” ifadelerini kullanırken, eylemde yer alan çevreci Avukat Arif Ali Cangı için ise "Son eylemde Avukat Arif Ali Cangı konuşuyor ve o da aslında şikayetlerinin odağındaki Büyükşehir’i koyuyor" demişti.

Kaya'nın açıklamaları sonrası Ege'de Sonsöz'e konuşan Avukat Cangı, hem süreç hem de Kaya'nın söylemleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

SAYIN VEKİL EN GÜNAHSIZ KİŞİYİ ELEŞTİRİYOR
AK Parti Milletvekili Mahmut Atilla Kaya'nın siyasi kurnazlık yaptığını belirten Cangı, "Sayın vekil biraz topu taca atıyor. Doğruluk payları var ancak bu işin merkezi yönetimin işi olduğunu göz ardı etmeye çalışıyor. Şu ana kadar yıllardır bu işle uğraşıyorum. 2012 yılında öğrendikten sonra şimdiye kadar bu konuyla ilgili en sıcak ilgili gösteren Gaziemir Belediye Başkanı ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer… Herkesin  günahı var ancak en günahsız kişileri eleştiriyor sayın vekil. Geçmiş Gaziemir Belediye Başkanları ve İBB'nin geçmiş başkanları eleştirilir, haklıdır ancak ondan önce merkezi yönetimin daha önceki Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nu yani şimdiki Nükleer Düzenleme Kurumu'nu da eleştirmesi gerekir. Bir yerde radyoaktif kirlilik varsa nükleer enerji kurumun ve çevre bakanlığını sorumluğunu göz ardı ederek Sayın Soyer ve Arda'ya daha doğrusu yerel yöneticilere sorumluluğu yüklerseniz doğru olmaz, haksızlık etmiş olursunuz.Bu siyaset kurnazlığı gibi bir şey… Siyasetçi bunu yapacak ancak gerçekleri kamuoyunun bilmesi gerekiyor" diye konuştu.

GÖREV NÜKLEER DÜZENLEME KURULU'NDA
Hukuki tartışmalar ile yürüyen sürecin olduğunu belirten Cangı, "Türkiye'deki nükleer kirlilik ve radyoaktif kirlilik mevzuatı çok karışık. Bir türlü netleşmeyen düzenlemeler yapıldı. Nükleer Düzenleme Kurumu kurulmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. 1 yıllık süre verildi ancak henüz buna yönelik bir düzenleme yapılmış değil. Yani ciddi anlamda hukuki tartışmalar ile yürüyen bir süreç. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ortadan kaldırılması, yerine ne konursa konsun bilimsellikten uzaklaşma demektir. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tüm eksikliklerine rağmen olabildiğinde bilimsel ve özerk davranmaya çalışan bir kurumdu ancak ortadan kaldırıldı. Bizim uğraştığımız dönemde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu vardı. Bu kurumunda ciddi zafiyetleri oldu ancak bir yerde radyoaktif kirlilik var ise o kirlilik ortaya çıkmasından itibaren bütün yetki ve sorumluluk dönemin Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, şimdinin ise Nükleer Düzenleme Kurumu'na geçiyor. Çevre Bakanlığı da belediye de bir şey yapmak isterse hepsinin Nükleer Düzenleme Kurulu'ndan izin alması, onların koordinasyonu ile yapılması zorunlu" dedi.

GERÇEĞİ KONUŞMAK GEREKİYOR
Kendisinin de bizzat alana giderek ölçümler yaptığını dile getiren  Cangı, "Öyle şeyler yaşadık ki… Ben bireysel olarak ve bazı kurumların temsilcisi olarak bir takım girişimlerde bulundum. Yani sahaya girdim, ölçümler aldım… Aslında yaptığım işler yasal değil ancak idareyi zorlamak için yaptığım işler. Bu nedenle gerçeği konuşmak gerekiyor" diye konuştu.

SÜRECİ ANLATTI
Yaşanan olayların perde arkası detayları ile anlatan Cangı, süreç içinde yaşananlara dikkat çekti. Cangı süreci şu ifadeler ile özetledi;

"1940'lı yıllardan 2010 yılına kadar çalışan bir kurşun fabrikası… Bu fabrikanın çalıştığı döneme baktığınızda  29 Ağustos 1969 yılında Hasan Yavaş, kurşun fabrikasını kurucusu ve sahibi. birinci sınıf ruhsatını almış Sağlık Bakanlığı'ndan. O ruhsatın denetlenmesi de doğrudan Sağlık Bakanlığı'na bağlı. Ancak zamanla yasaların değişmesi ve çevre mevzuatının yerleşmesi ile, 1993 yılındaki ÇED yürürlüğe girmesi ile 2000 yılından itibaren büyükşehirlerin yapılanması ile bir takım yetkiler büyükşehir belediyelerine geçti. Yasa değişikliği öncesi Sağlık Bakanlığı tarafından verilen birincı sınıf gayri sıhhi müessese ruhsatı yasa değişikliği ile büyükşehir belediyesi tarafından yenilenmesi gerekti.

Büyükşehri belediyesine 11 Ekim 2005 tarihinde ruhsatın yenilenmesi için firma başvuruda bulunmuş ve orada büyükşehir belediyesi ve İZSU'nun bir incelemesi var. Yapılan incelemede herhangi bir sorun gözükmüyor ve birinci sınıf gayri sıhhi müessese ruhsatını veriyorlar. Yani Sayın Mahmut Atilla Kaya'nın söylediği konu da tam olarak bu.

İLK RUHSAT VEREN BAKANLIK
"Ancak mevzuat o kadar karışık ki, birinci sınıf gayri sıhhi müessese ruhsatını veren İBB, ancak oradaki atıkların bertarafı ve depolanması ile ilgili lisans yetkisi ise Çevre Bakanlığı'nda,dolayısıyla Çevre İl Müdürlüğü'ne başvuru yaparak geçici depolama izni istiyorlar.  Aslında kuruşun fabrikasının ürettiği atıklar ağır metal içeren atıklar, yani tehlikeli atıklar. Dolayısıyla mutlaka ama mutlaka İzmit'teki İZAYDAŞ gibi tehlikeli atıkları bertaraf edilen tesislere gönderilmesi gerekiyor. Bu nedenle Çevre ve Orman Bakanlığı 22 Ekim 2006 tarihinde atık miktarını göz önüne alıyor ve İZAYDAŞ'a gönderilmesine karar veriyor. Ancak 6 ay süreli bir geçici depolama izni veriyor. Bunu 28 Temmuz 2006 tarihinde. Geçici depolama izni ise bölüm bölüm alanlar var. Zaten halen oralarda yazıyor tehlikeli atık, ağır metal diye. Atıkların oralarda ayrıştırıp koyup sonra kamyonlar  geldiğinde yüklenip iZAYDAŞ'a gönderilmesi gerekiyor. Ancak şirket şu şekilde yapmamış; İZAYDAŞ'a götürmek yerine arkada bulunan yamaca tünel açarak oraya taşımış ve gömmüş. Atıkların İZAYDAŞ'a gidip gitmediğini denetlenmemiş."

2007 YILINDAN İTİBAREN KURUMLARIN HABERİ VARDI
"Mülk sahibi vefat ettikten sonra mirasçıları arasında fabrikanın yönetiminden kaynaklı bir uyuşmazlık çıkıyor. Bunun üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne birbirlerini şikayet etmeye başlıyorlar. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ise  geçici atık depolama iznini kontrol ediyor ve bakıyor ki geçici depolama değil kalıcı depolamaya geçilmiş. Bunun üzerine sürekli depolama olmaz diyerek uyarıyor ve İZAYDAŞ'a gönderilmesini sağlıyor. Bu kapsamda 90 ton cüruf bertaraf edilmek üzere İZAYDAŞ'a gönderiliyor ve bir ceza kesiliyor.  O dönem 13 Mart 2008 tarihinde 321 bin YTL'lik bir para cezası uygulanıyor. 13 Mart 2008 tarihinde ceza uygulandığında İZADAŞ'a giden kamyonun birisinde rayoaktif ayık olduğu ortaya çıkıyor. Bunun üzerine Türkiye Atom Enerjisi Kurumu devreye giriyor. Yapılan kontrollerde  EU 152 izotopu içeren nükleer yakıt çubuğu olarak bilinen madde tespit ediliyor. O atıklarda tespit edilen EU 152'lik atıklar bir kısmı diğer atıklardan ayrıştırılarak Çekmece Nükleer Araştırma Enstitüsüne götürülüyor. Nükleer atık olduğu ortaya çıkmasını ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gaziemir Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Sağlık Bakanlığı ve İzmir Valiliği gibi kurumlarının hepsi 2007 yılında haberdar ediliyor. Bu hiçbir şekilde kamuoyuna yansıtılmıyor. İnsanlar radyoaktif atıklar ile yan yana yaşadıklarını bilmiyorlar."

BAKANLIK HİÇ YOKMUŞ GİBİ DAVRANDI
"Daha sonra sahada inceleme yapılıyor ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 'Fabrika yerleşkesinin üst kısmında bunlar kapalı istif alanında yaklaşık 90 metre x 90 metre x 12 metre alanda radyoaktif atık bulaşmış atık miktarının çok fazla olduğu tespit edildi' ifadelerine yer veriliyor. Bir yerde UE 152 izetopu içeren nükleer atık çubuklarını eritilmesi ile ortaya çıkan bir durum var, onu götürüyorlar ancak sürekli oraya döktüğü için bu atıkların tamamına bulaşıyor. Çok fazla miktarda bulaşmış atık olduğu tespit edildi.  Firmaya da bu konuda alanda önlem alınması yönünde uyarıda bulunuluyor. Firma ise aslında pek birşey yapmıyor. 2012 yılında bir yayın kuruluşunda haber çıkana kadar birşey yapılmıyor ve 2012 yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu geliyor ve ölçüm yapıyor. Fabrika ise o sürece kadar aktif olarak çalışmaya devam ediyor.  Etrafı tel örgü ile çevriliyor, bir kısmı da sızma olmasın diye toprakla kapatılıyor. Sonrasında İzmir Valiliği ve İZSU'nun da içinde yer aldığı bir birliktelikte ortaklaşa bir rapor hazırlanıyor. İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi'nden Alper Baba'nın koordinasyonunda rapor düzenleniyor.  Elimizdeki tek resmi rapor bu. O raporda yer altı suları ve topraktan örnek  alınarak tahliller yapılıyor. Tahliller sonrası hazırlanan raporda ise  'yer altı sularında  radyoaktif atık tespit edilemedi ancak arsenik gibi kurşundan kaynaklı ağır metal kirliliği var' denildi.Bu aslında ciddi bir tespit. Bu radyoaktif kirlilikleri bir kenara bırakın, yer altı sularında ağır bir kirlilik oluştuysa o zaman İzmir'in su kaynaklarının ağır metal tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı ortaya çıkıyor. 2013 döneminde artık İBB'nin bunu sorun etmesi ve bununla ilgili önlem alınması, temizlik yapılabilirse yapılması gibi teknik bir çalışma yapılmalıydı. Ancak bu yapılmadı. Asıl, raporda yüzeydeki toprakta alınan örneklerde EU 152 ile karşılaşılıyor. Bu hiç yokmuş gibi. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da hiçbir şey yapmıyor.  Rapor şu anda bütün kurumların raflarında mevcut ancak bir şey yapılmıyor.  Etrafı tel ile çevrilip toprak dökülüyor. Kamuoyu baskısı sonrası ise oradaki atıkların toplanması ve bertaraf edilmesi için bir şey yapılması gerekiyordu ve o dönem rekor olarak kesilen 5 milyon 79 bin 900 TL 'lik ceza firmaya uygulanıyor." 

ALAN KADERİNE BIRAKILDI
"Mal sahipleri Turanlar A.Ş diye bir firma şirketi buluyor ve şirket bu firmayla anlaşıyor. Turanlar A.Ş raporunu hazırlıyor İzmir Valiliği'ne sunuyor ve İzmir Valiliği ÇED gerekli değildir kararı veriyor. Sonra orada bir çalışmalar oluyor toprak taşındı, maskesiz çalıştı işçiler… Atıkların bir an önce gitmesini gözetmemiz ancak kaş yaparken göz çıkarılmasının önlemek lazımdı. Bizim bir karar vermemiz lazımdı. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Egeçep dedavacı oluyor, mahalleleri davacı olduğu davayı açıyor. Biz radyoaktif atık olan bir yerde onun bertaraf taşınması ÇED'e dahil olmaz mı? Biz de bu yüzden dava açtık ve mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. O dönemde bazı isimler 'Biz temizleyecektik ancak çevreciler dava açtı' ifadeleri kullanıldı. Oysa o şekilde temizleme olmaz. Bunun ardından ÇED süreci başlatıldı.  Temizleyecek olan firma ofisimize geldi ve 'Bize yardımcı olun' dedi bizde uzmanlara da sorarak burada bir çalışma yapmak istedik. Çünkü yeter ki bir iletişim halinde olunsun. Projede dışarıdan atık getirerek ayrıştırılması vardı, biz buna karşı çıktık. Kendileri de bize projenin uygulanabilmesi için gerekli dendi ancak biz onu çıkartıyoruz projeden dediler. Sonrasında şirket arsa sahiplerinden parasını alamayınca oradan cüruf satmaya başlamış. Biz buna müdahale ettik ve o andan itibaren ilişkimiz koptu temizleyici firma ile. Biz ÇED sürecinde gerekli itirazlarımızı yaptık ve şuraların düzeltilmesi gerekli dedik. Dosyada tüm kurumlar vardı ancak ismi olmasına rağmen İzmir Valiliği kendisi yoktu. 2017 yılının Ağustos ayında ise ÇED olumlu kararı verildi. Bizde bunun yanlış olduğunu biliyoruz ve iptal davası açsak kesinlikle yürütme durdurulacaktı. Ancak biz bunun yerine projenin uygulanmamasını denetleyelim, yani Valilik bünyesinde oluşturulacak komisyona üye verelim diye başvuru yaptık. Ancak bu konuda hiçbir ses çıkmadı. Daha sonra öğrendik ki mal sahiplerinden biri ben bu firma ile çalışmayacağım, Fransız firması ile çalışacağım diyor ve sonrasın önceki firma ile bağı kesiyor ancak Fransız firma ile herhangi bir bağ kurmuyor. Şu an Ağustos 2017'den beri alan terk edilmiş durumda."

RADYASYON ORANI 0,2'DEN 873'LERE ÇIKIYOR
Alanda yaptığı ölçümler de elde ettiği rakamlar hakkında da bilgi veren Cangı, "Bende bir cihaz var, zaman zaman gidip ölçüm yaparım. Bir gazeteci arkadaş geldi Nisan ayında ve burayı yeniden gündem yapalım dedi ve gidip ölçüm yaptık. Bir kulübe var alanda, oraya gittiğimiz zaman sahada  0,1 ila 0,2 arasında olan radyasyon değeri, alanda 873'lere kadar çıktı. Cihaz oradan ayrılınca düşüyor, yaklaşınca artıyor. Biz bunu uzmanlara ilettiğimizde bize, çok yüksek rakamlar, sağlığınızı tehlikeye atmışsınız, ne kadar süre alanda kaldınız diye sordu hemen."

YAPILAN ÇALIŞMALARI KÜÇÜMSEYEREK ÇÖZÜME ULAŞILMAZ
Geçmiş dönem başkanlık yapan isimlerin olayın ciddiyetine tam varamadığını da vurgulayan Cangı,"Geldiğimiz aşamada bir sorun var. Ortada bir cenaze var ve onun kaldırılması gerekiyor. Bu cenaze nasıl kaldırılacak diye baktığımızda İBB diyor ki, ben yapmaya hazırım ancak yasal yetkim yok. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Nükleer Enerji Düzenleme Kurumu ile yada Tenmak yapılabilir diyor. Ben diyorum ki masanın etrafında mal sahipleri, İzmri Büyükşehir Belediyesi, mahalle halko, uzmanlar ile oturulup bir değerlendirme yapılsın. Oradaki arazi zaten temizlendiğinde çok değerli bir arazi... Bu da yapılamayacaksa, parasızlıktan yapılamıyorsa bırakın bizlere, biz uluslararası dayanışma ile yapalım bunu, çünkü birçok fon var. Biz bunların daha görüşülme ve tartışılma aşamasındayız. Halil Bey'in 'Duran adam' eylemi bunun tekrardan canlanmasına neden oldu.  Bu konuyla ilgilenen bir isim de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer. Ben geçmiş dönem belediye başkanları ile de iletişime geçtim Aziz Kocaoğlu olmak üzere... Ancak bir türlü ortak fikirde buluşamadık ve işin ciddiyetine varılamadı.  Eğer AKP'li milletvekilleri gerçekten bu atıktan İzmir'in kurtulmasını istiyorlarsa gitmeleri gereken kim varsa yetkili olan kişi ile temas kurup baskı yapsınlar. Onlar önlerine bu işi çözülecek bir sorun olarak koysunlar. Bu konuda İBB, Gaziemir Belediyesi ve biz çevreciler hazırız. Amacımızı bağcıyı dövmek değil, amacımız sorunu çözmek. Herkes kendi siyasetini yapar… Gerçekten AKP milletvekilleri kendi propagandalarını yapmak istiyorlarsa buna önayak olsunlar yoksa yapılan çalışmayı küçümseyerek bir sonuca varamayız."

HERKES İŞİN UCUNDAN TUTMALI
Konunun CHP ve AK Parti arasındaki siyasetten daha önemli olduğunu vurgulayan Cangı, "Orada bir ya gömülü bir durum var yada başka bir şey. Onun bir şekilde yok edilmesi lazım. Radyoaktif atıkların bertarafı diye bir şey yok. Ancak gömülür ve o şekilde muhafaza edilir. Nükleer santrallerin en büyük risklerinden biri bu. Geleceğe nükleer atıklı bir dünya bırakıyoruz. EU 152 izotoplu yakıt çubuklarının buraya gelme nedeni dışındaki kurşun kap... Bunlar kurşun kapların için soğutmaya bırakılıyor. Bu süre dolduğunda maden çukurlarına, dağlara gömülüyor. Dünyada her yere de en büyük tartışılan konu atıkların ne yapılacağı. Çok pahalı bir şey saklama işi. Nükleer atık üreticileri bu atıkları ellerinden çıkarmak istiyorlar. İzmir'deki atıkların temizlenmesinin yanı sıra mutlaka ama mutlaka bağımsız uzmanlardan oluşan İBB Meclisi mi, TBMM mi kurar; bir araştırma komisyonu kurup bu atıkların kimin tarafından hangi kanalla kim tarafından yurt içine sokulduğunun tespit edilmesi lazım. Bu kanalı tespit edebilirsek, bu tip atıkların girişini kapatabiliriz. Biz sadece Gaziemir'dekini biliyoruz başka yerde var mı bilmiyoruz. Atıkları gönderen şirketi yakalayabilirsek, uluslararası mevzuatlara ve Basel Sözleşmesine göre bu atıkları gönderen ülkeler bu atıkları geri almak zorunda kalır. Bu süreç bizi bekliyor. Yapılacak olan her adım çok kıymetli. Bu adımları çoğaltmak lazım. Bu AKP, CHP siyasetinde değerlendirecek bir durum değil. İzmir ve dünyaya kadar sorumlu olan herkesin ucundan tutması gerekiyor" dedi.

 
'9.5 milyon TL hasar ödemesi gerçekleştirildi'
 
CHP'li Purçu emeklilerin sorunlarını TBMM'ye taşıdı
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Bu Firmanın Torbalı Tesisi 25 Ağustos 2021 Çarşamba 16:17

Aynı kişilerin Torbalı Tesisi denetleniyor mu?

Yorumu oyla      3      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Tire'de domuz avı ölümle bitti... Arkadaş katili oldu!
Tire’ye bağlı Eğridere Köyü’nde domuz avına çıkan İlhami G. domuz sandığı ...
Resmi Gazete’de yayımlandı: İzmir’e gelen ve giden komutanlar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan kararlara göre, ...
141 amiral ve generale yeni görev
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan kararlara göre, ...
 
Flamingoları vuran avcıya 28 bin lira ceza
Hatay'ın Samandağ ilçesinde kuşların göç noktası olarak bilinen Milleyha ...
15 yaşındaki genç zeytinlikte ölü bulundu
Bursa'da arkadaşı A.T. ile zeytinlik alana giden Ferit Ertürk (15) henüz ...
Afet bölgeleri için acele kamulaştırma kararı
Yangın felaketinin yaşandığı Antalya'nın Gündoğmuş ilçesi ile Kastamonu ...
 
Şehirlerimizin bir kısmını yıkıp yeniden inşa etmeliyiz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şehircilikte yeni döneme girildiğini ...
Gabar Dağı'nda 3 terörist etkisiz hale getirildi
İçişleri Bakanlığı, Eren-13 operasyonları kapsamında, Gabar Dağı'nda 3 ...
Almanya'nın her yıl 400 bin göçmene ihtiyacı var
Almanya Federal İş Ajansı (BA) Başkanı Detlef Scheele, ülkesinin her yıl ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
80’lik güzeller zamana nasıl ‘dur’ dediler?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
En popüler üçüncü içecek
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler (2)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva