HABERLER>MUTFAK
6 Nisan 2017 Perşembe - 09:30

Buyrun yörük sofrasına

Orta Asya'dan gelen yörük kavimleri Anadolu kültürü ile birleşerek bugüne uzanan enfes bir mutfağı oluşturmuşlar… Et, tahıl, süt ve süt ürünlerine dayalı Yörük mutfağı Anadolu'nun sebze, meyveleri ve yabani otlarıyla birleşerek dünya mutfak literatüründe de yerini alan nitelikli bir hale bürünmüş...

Buyrun yörük sofrasına

Yörük mutfeğının en önemli özelliği pratik, yalın ve karmaşadan uzak, aroması yüksek ve hızlı hazırlanabilir türde yemeklerden oluşması. Gözleme, bazlama, yufka Yörük sofrasının olmazsa olmazı, ayran en güzel içeceği, güveç yemekleri ise baştacıdır.
Yörük kültürü kaybolmaya yüz tutsa da mutfağıyla yaşamaya devam eder. Tantuni, cezerye, lagos balığı... Bunlar Mersin mutfağı denilince akla gelen ilk lezzetler.
Mersin’in sadece Arap mutfağı etkisinde kaldığı varsayılır. Oysa bir liman kenti olan Mersin, Hititler, Asurlular, Babiller, Fenikeliler, Frigler, Araplar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi birçok medeniyeti ağırlamış, farklı kimliklere ev sahipliği yapmış; haliyle bu çokkültürlü şehrin mutfağı da rengârenk bir yelpazeye dönüşmüştür...
Yörük mutfağı bunlardan biridir. Yaylalarda yetişen taze otların baharatlara karıştığı, tertemiz dağ havasında beslenen hayvanların etleriyle, sütleriyle lezzet bulan yemekler dizisidir.
Bugün konar-göçer yaşamı sürdüren yörüklerden sadece Sarıkeçililer kalmıştır geriye, onlar da hepi topu yaklaşık 50 hanedir. Kasım ayından nisana kadar Mersin’in Aydıncık ilçesindeki dağların eteklerine geçici olarak yerleşir, ardından Karaman’a doğru deve sırtında yola çıkarlar.
Keçi sütünden yapıp çörekotuyla harmanladıkları bez tulum peynirini bir başka yerde yeseniz de aynı tadı alamazsınız. Keçilerini her gün Torosların eteklerinden deniz kenarına indirip otlatmaya çıkaran yörüklerin bol enerjiye ihtiyaçları vardır ve derler ki “Bir çomaç etsek, bütün gün götürür bizi.” Onların dilindeki “çomaç” şehir insanının dilinde “dürüm”dür.
Bez tulum peynirli, bol tereyağlı, patateslidir. Mutfak kültüründe “yörük sıkması” da denilir buna. Sıkmaların yerini hiçbir şey tutmaz onlar için. Bazen de dağlardan topladıkları türlü otlardan bazlamalar pişirir yörük kadınları. Sacda pişirilen bazlamaların lezzeti, yayıkta çalkalanan ayranın tadı ve ardından közde pişirilen çayın keyfi bir başkadır.
Sarıkeçililer, Torosların geçici misafirleridir ama Karakeçililer yerleşik yörükleridir Mersin’in. Onlar da keçileri hayatlarından çıkarmasalar da farklı yemekler de yapmaya başlamışlar. Bu da Mersin mutfağına bir başka yörük rengi daha katmış.
Yemekleri biraz daha tencere yemeği kıvamındadır. Yörük kadınlarının kendi elleriyle diktikleri bezlerde kuruttukları erişteleri, bulgurları, mercimekleri sofrada eksik olmaz. Sabahları geleneksel çorbalarıyla doyururlar karınlarını ve öyle giderler keçileri otlatmaya.
Yörüklerin yaptığı bir başka çorba da Acılı Arap aşı çorbasıdır. Özellikle kış aylarında sıklıkla yapılan bir yemektir Mersin’de. Yörük düğünlerinin, kına gecelerinin, çeyiz alaylarının baş tacı ise ev pilavıdır. Yörüklerin elle, lahana turşusunun yaprağına sıkıştırarak yedikleri bu pilav, mayhoş bir tat bırakır ağızlarda ama üzerine içilen şeftali kompostosunun tadı her şeyi değiştirir.
Sözün özü, yörük kültürü ne kadar kaybolmaya yüz tutsa da Toroslarda mutfağıyla yaşamaya devam eder. Siz de bu yemeklerin tadına varmak, Torosların dağ esintisini denemek için bir fırsat bulmaya çalışın...

YÖRÜK YEMEKLERİ

Anadolu'ya Selçuklu İmparatorluğu dönemimde gelen, Osmanlı kayıtlarında Yürüyen anlamında, Yörük ya da Orta Asya daki adlarıyla 'Bozuluş' diye nitelendirilen, özbeöz Türk olan yörükler bu gün 'konmuş' yani yerleşik duruma geçmiş Yörükler, daha çok; Manisa, Balıkesir, Kütahya ve Afyonkarahisar'da yerkeşiktirler.
Yörükler sürekli göç halinde oldukları için yemekleri de kolay yapılabilen, yapılması çok zaman istemeyen yiyeceklerdir. Yemek yerine aş kelimesini kullanırlar. “As pişireceğim” derler. Yemeklerin ağırlığını unlu gıdalar teşkil eder. Temel gıdaları yufkadır. Büyükçe bir saç üzerinde en az iki kişiyle yapılır yufka. Biri yufkayı açar, diğeri sacın üzerinde pişirir. Yufka mümkün olduğunca çok yapılır ve üst üste yığılır haftalarca yenir. Yufka yenmeden kısa bir süre önce üzerine su serpilerek yumuşaması sağlanır. Yörüklerin pratik yemeklerinden biri de bazlamadır. Yufkadan biraz daha kalınca ve küçük olarak sacın üzerinde pişirilir, üzerine tereyağı ya da taze kaymak sürülerek yenir.

YÖRÜKLER KİMDİR?

Yörükler ırken bir Turan kavmi olup Türk’tür. Dili de Altay dil grubundan Türkçe’dir. Günümüzdeki Uygur ve Hakas lehçe ve şivesine çok yakın bir Türkçe ile konuşurlar.
Yörükler Doğu Göktürklerinin bir kolu ve Uygur, Kazak, Kırgız ve Türkmen gibi bir Türk boyudur. 745 yılına kadar Orhon, Altay, Tanrı, Sayan ve Aladağlarda Göktürklerin kurucu ve asli unsuru olarak göçebe yaşadılar. Göktürk (Kutluk) hakimiyetine son vermesi üzerine Uygurlara tabi oldular. Çin ve Moğol saldırılarıyla iyice zayıflayan Uygur Devletine Kırgızlar 840 yılında son verdi.
Yörükler bundan sonra Karahanlı (932-1212), Büyük Selçuklu (1040-1157) ve Harzemşahlar (1157-1231) hakimiyetine girdi. Moğolların, Karahanlı ve Harzemşahlar devletine son vermesi üzerine de Hunlarla başlayan, 9. yy'dan sonra canlanan, Büyük Selçuklularla bilinçli şekilde organize edilip sürdürülen, Moğol zulmü sonucu hızlanan büyük göçe Yürüklerde katılarak Anadolu’ya geldiler.
Orta Asya’da 1930'lara kadar nüfusunun çoğunluğu göçebe hayvancılık yapan Türk Halkları; Kırgız, Kazak, Türkmenler ve ayrıca İran'daki Kaşgaylar’dır. Diğer Türk halkları da büyük ve küçükbaş hayvancılık yapmakta ise de bunlar (Örneğin; Balkar, Tatar, Özbek ve Uygurlar) göçebe değildir.
Saha (Yakut) Türkleri de yarı göçebe şekilde bir hayat sürdürerek Rengeyiği beslemektedirler. 9. Yüzyılda Balkanlara gelen Peçenek, Kuman, Tatar, Kıpçak, Uz ve daha sonra Evladı Fatihan olarak adlandırılacak olan Karlukların yörüklerle ilgisi olabilir.
Bu Türk boyları Bizans, Macar ve Slavlarla savaşmış ancak kendi aralarında da anlaşıp bütünleşemedikleri için kalıcı bir devlet kuramamışlardır. Bu Türkler, Bizans Ordusunda paralı askerlik yapmış ancak 1071 Malazgirt Savaşında Selçuklu Ordusunun Türk olduğunu anlayınca Alparslan’ın tarafına geçerek savaşın kaderini değiştirmişlerdir. Bizanslılar bu Türk Boylarının bir bölümünü Anadolu’nun bazı yerlerine (Örneğin: Toroslar ve Çukurova’ya) yerleştirmişlerdir.
Uzlar sayıları çok az olsa da (200 bin) Gagauz olarak bugün Moldavya’da yaşamaktadırlar. Balkanlarda Boşnak olarak varlıklarını sürdürenler; Peçenek, Pomaklâr (yardımcı anlamında) ise Kuman-Kıpçak Türklerinin torunlarıdır. Pomak ve Boşnaklara karşı gösterilen Slav düşmanlığının altında Müslümanlıkla beraber bu Türk kökenlilikte yatmaktadır.
Sırp lideri de Boşnakların Slav değil, Türk asıllı olduklarını açıklamıştır. Boşnakların mezar taşlarında ayyıldız vardır. Kuzey Kafkasya’daki Balkarların da mezar taşları aynıdır. Boşnak ve Pomakların tamamı Müslüman, Sünni ve Hanefi mezhebindendir. Türkçe bilip konuşamadıkları itirazı ise yeterli bir delil değildir. (Slav, Kuman, Kıpçak, Oğuz, Nogay ve Arapça karışımı bir dil kullanıyorlar)
Amerika ve Almanya’da da doğup büyüyen Türk asıllı ailelerin çocuklarının bir kısmı da hiç Türkçe bilmemektedir. Hatta 1918’de bizden ayrılan Suriye’deki Türklerin okuyan gençlerinin çoğunluğu da (Müslüman olmasına rağmen Suriye’nin uyguladığı Araplaştırma politikası sonucu) Türkçe bilmemektedir. Bu ülkelerdeki Türkler azınlık olmaları ve T.C. Hükümetlerinin ilgisizliği sonucu uygulanan aşırı, kültürel, dini (mezhepçilik), ekonomik hatta-siyasi (Türk düşmanlığı) baskı neticesi milli benliklerini gereğince koruyamamıştır.
Diğer bir itiraz ise Boşnak ve Pomakların sarışınlığı konusudur. Yeri gelmişken bir yanlışı daha açmakta yarar vardır. Tatarların, Moğollarla bir benzerliği yoktur. Timur'unda Tatarlarla ilgisi yoktur. Tatarlar özbeöz Türk’tür. Hatta Türkiye’de milliyetçi, Turancı, Türkçü fikir hayatının doğmasını sağlayanlar Kazan, Kırım Tatar ve Başkırt aydınlarıdır.
Söylenenin ve sanılanın aksine günümüzdeki 48 Türk grubundan sadece Azeri, Abdal, Kazak, Kırgız, Mesket, Türkmen, Yakut gibi on kadar grup esmerdir. (Bir boyunda tamamı bir renk olmayıp, kendi içinde farklılık gösterebilir) .
Kazan Tatarları, Sarı Türkişler, Sarı Uygurlar, Kumanlar, Peçenekler, Çuvaşlar, Tuvalar, Hakaslar ve Sarı Keçili Yörükleri sarışındır. Diğer Türk grupları ise kumraldır.

ORTA ASYA’DAN ANADOLU’YA GÖÇ :

Yörükler, Göktürk (Kutluk) Devletinin asli unsurlarından olarak Altay ve Tanrı dağlarında uzun süre huzur içinde yaşadı. Bu bölgede Kazak, Kırgız ve Moğollarda tamamen göçebe olarak yaşıyor ve hayvancılıkla uğraşıyordu. Afşar ve Türkmenler ise genellikle yarı göçebe idi; Seyhun, Ceyhun nehirleri arasındaki bozkırda (Maveraünnehir) yaşıyorlardı, l. ve 2. Göktürk (Kutluk) (552-630, 682-745) Uygur, Karahanlı, B.Selçuklu ve Harzemşah hakimiyetinden sonra bölgede Moğol tehlikesi baş gösterdi.
 

Yörüklerin yerleşim bölgeleri

1-Aydın Beyliği’nin Kurulduğu (1320-1390) Aydın ve Çevresi.
2- Osmanlı Beyliği’nin Kurulduğu Bilecik, Bursa çevresi.
3- Karasi Beyliği’nin Kurulduğu Balıkesir, Çanakkale çevresi .
4- Saruhanlı Beyliği’nin Kurulduğu Manisa çevresi.
5- Germiyanlı Beyliği’nin Kurulduğu Kütahya çevresi.
6- İnançoğulları Beyliği’nin Kurulduğu Denizli çevresi.
7- Karaman-Karamanlı Beyliği’nin Kurulduğu Karaman, Konya, Mersin çevresi.
8- Tekeli-Teke Beyliği’nin Kurulduğu Antalya çevresi.
9-  Hamit Beyliği’nin Kurulduğu Isparta, Burdur Çevresi
10-Menteşe Beyliği’nin Kurulduğu Muğla çevresi.
11- Ramazanoğlu Beyliği’nin Kurulduğu Adana çevresi.
12- Dulkadirli Beyliği’nin Kurulduğu Kahramanmaraş çevresi.
13- Kozan Beyliği’nin Kurulduğu Kozan Çevresi

 
Türkiye'nin yıldızı kuzey Ege olacak
 
İzmir'de depolara 'fotokopi makinesi' baskını!
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Sardalyanın anavatanı Güzelbahçe
İyot kokusu, deniz manzarası ve dağ havasını bir arada barındıran Güzelbahçe ...
Bir Güneydoğu efsanesi: Siirt Mutfağı
Farklı kültürel değerlerle karşılaşıp, bunları kendi değerleriyle harmanlayan ...
Sofralarımızın rengi meze
Meze sözcüğü etimolojik olarak incelendiğinde, kökenlerinin İranlılar’ın ...
 
İyi günde kötü günde İzmir Lokması
En mutlu günümüzden en acı günümüze kadar hayatımızdaki önemli günlere ...
Kebabistan gibiyiz
"Kebap" ateşin bulunuşundan beri insanoğlunun en eski pişirme yöntemi.
Kemeraltı klasiği: Gül Kebap
Kemeraltı’nda, bugün dördüncü kuşağa teslim edilen Gül Kebap farklı lezzeti ...
 
Kazak Sofrası: Dastarhan
Anadolu Türklerine at eti dışında hiç yabancı olmayan Kazak sofrasında ...
Türk halkının vazgeçilmez üçlüsü: Kuru fasulye, baklava, çay
Dünyanın en zengin mutfaklarından biri olmamıza rağmen Türk halkının en ...
Aşklarından ‘lezzet buketi’ yaptılar!
Ünlü bir restoran zincirinin mutfağında çalışırken tanışan mühendislik ...
 
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Çoban ateşini 'topuklu' yaktı!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva