Başkan Soyer'den 'Dijitalleşme' vurgusu!

EGEDESONSÖZ / İzmir Düşünce Topluluğu, 'Değişen dünyada ve Türkiye'de siyaset' başlığı ile gerçekleştirdiği toplantısını koronavirüs pandemisi nedeniyle online olarak gerçekleştirildi. Sosyolog Engin Önen'in sunumunda gerçekleşen toplantının konuğu KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır oldu.

Toplantıya ayrıca, İzmir Düşünce Topluluğu üyesi olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'de katılarak görüşlerini açıkladı.

Değişen dünyada dijitalleşmenin önemine dikkat çeken Başkan Soyer, değişen ritmin toplumları geriye götürdüğüne dikkat çekti.

AĞIRDIR: "EKONOMİK BUHRAN GÜN YÜZÜNE ÇIKACAK"

Son 1 yılın sağlık krizinin yanında ekonomik buhrana da ev sahipliği yaptığının altını çizen KONDA Genel Müdür Bekir Ağırdır, "Tuhaf zamanlar yaşıyoruz. Etrafımızda bir çok şey alt üst oluyor gibi. Pandemi dönemini yaşıyoruz. İnsanlar çok uzun süredir böyle bir kriz yaşamamıştı. Bu krizin farklı bir boyutu daha var, sağlık krizinin yanında bir de ekonomik kriz boyutu var. İkisi iç içe yaşanıyor şu anda. Her yurttaşın çok ciddi bir sağlık riski hissettiği bir zaman aralığındayız. Pandemi geçtikten sonra asıl küresel anlamda ekonomik buhranın etkisini konuşmaya başlayacağız. Benim görüşüm evet aşı ile birlikte Haziran ayında bu durum biraz düzelecek ancak ondan sonra ekonomik buhran gün yüzüne çıkacak" dedi.

"GÜNDELİK HAYAT DEĞİŞTİ"

Yeni bir üretim modellemesine ihtiyaç olunduğunun altını çizen Ağırdır, gündelik hayatın değiştiğini söyledi. Ağırdır, "Bugün elimizde birçok açıklama ve teori var ancak onlar özü itibari ile sanayi toplumunu anlatan teoriler. Ancak ben yaşadığımız şeyin bir çağ değişimi olduğunu savunuyorum. Bunu yaratan, sanayi toplumunun ölçek sistemine dayanan bir üretim modellemesidir. Yerkürenin kaynaklarını bu kadar sonsuz gibi kullanmak mümkün değil. Doğal olarak yerküre buna tepki veriyor. Dolayısıyla yeni bir üretim modeline geçilmesi gerekiyor. Şimdi belki dağınık üretim modeli diye bir modele geçilmesi gerekiyor. Gündelik hayat değişti. Artık zaman ve mekandan bağımsız iş yapmak sistemi çıktı. Bugün geldiğimiz noktada ilişkilerde zaman ve mekandan bağımsız hale getirdi. Bugün zaman ve bağımsız örgütlenebiliyorsak, hiyerarşinin durduğu ve hızın temel alındığı bir model demek. Bizim bütün tartışmamız komşuluk bitti, akrabalık kalmadı gibi konular üzerineydi. İkinci bir farklı durum var. Eskiden partinin, markanın elindeydi kamera. Onlar neyin doğru olduğuna inanılmasını istiyorsan onu anlatıyordu. Bugün kamera ve mikrofon karşınızdaki herkesin elindi. Bunun olması demek haberin, bilginin ve deneyimin anonimleşmesi demek. Sorun güncelde ve yüzeyde, bölüşüm kavgaları ama küresel ama yerel ölçekte, çok derin problemlerle karşı karşıyayız. Türkiye'de her 100 hanenin 40'ı sosyal yardım sistemine değmiş, yüzde 30'u ise sosyal yardım ile bir ilişkisi var. İnsanlar bu açıklığı alın teri ile kapatacağına yönelik umudunu kaybediyorlar. Bütün bu karmaşaya bizim yeni bir açıklama ve hikaye koymamız lazım ancak henüz önümüzde bu yok. Herkesin hayata dahil olabildiği bir hayatta, diyelim İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı bir karar veriyor. Eski sistemde siz bunun sonuçlarını bilebiliyordunuz. Ancak bugün o doğrusallık kayboluyor. Çünkü çok aktörlü bir hayat. Süreç sadece başkanın  denetiminde yürümüyor yani. İlk saniyeden itibaren farklı aktörler dahil oluyor. Zaten böyle çok aktörlü bir hayat yaşıyorsak, doğrusallığın kalmadığı ve daha karmaşık bir hayat yaşadığımız gerçeğidir. İnsan zihni hep belirlilik arıyor. Ancak hayat böyle bir şekilde çalışmıyor artık. Bir diğer konuda bilgi konusu. Gücün eliniz de olduğu dünyada bilgi o gücün unsurlarındandı. Bugün o bilgiye herkesin ulaşabildiği yerde elinizdeki güç bilgi olmuyor. Her gün sabah Tunç Başkana bir veri geliyor ve kendi yapabilme kapasitesine göre seçiyor bazılarını. Ancak şimdi makamına geldiğinde 500 bin tweet hakaret veya övgü, 100 bin tweet ihtiyaç ve talep… Bunu neye göre ayırabilecek.  Bugün böyle bir kontrol mekanizması yok. Her gün yalan yanlış bir çok bilginin dolaştığı bir dünyadan bahsediyoruz. Hangi bilgi doğru, hangi bilgi işe yarar diye seçme sorunu var.  Bu gerçekliği kabul etmeden eskiyi arıyoruz. Biz hala eski komşuluk ve arkadaşlık üzerinden konuşuyoruz. Yeni iyi doğru düzeninin nasıl olacağına daha çok kafa yormamız lazım.Bence sorun yeniyi kavrayamadığımız ve yeni budur diyemediğimiz için yeni ahlaki kurallara, yeni doğrulara yeteri kadar kafa harcamıyoruz. Şu anki sorunun bu olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

"HANGİ PARTİYE NEFRET DUYGUMUZ BELİRLEDİ"

Siyasette artık oluşan yeni düzen ile birlikte, seçimleri hangi partiye aşk duyulduğu değil de hangi partiden nefret edildiği olduğunu belirten Ağırdır, negatif kimlikleşmeye dikkat çekti. Ağırdır, "Yerkürenin ritmindeki değişimi ile ilgili 3'ncü temel değişim var. Nüfus hareketlerindeki değişimin önemli bir sonucu var. Bugün metropol diye bir şey konuşuyoruz. Bu hem zaman mekandan bağımsız hem de tanıştan uzak olduğumuz bir yaşam biçimi. Bugünkü seçmen artık sadece kasabasındaki yada yereldeki hizmetlerden değil, daha büyük ulusal kimlikler üzerinden oy veriyor.  Milliyetçi partiler dediğimiz Türk kimliğine yaslanıyor, HDP yada daha önceki partiler Kürt seçmene dayanıyor.Dikey eksende ise daha muhafazakar, eğitim seviyesi daha düşük, geliri daha düşük, muhafazakar partilere gidiyor. Dikey seviyede eğitimi daha yüksek, geliri yüksek kümelerde CHP veya yanındaki benzeri partilere oy veriyor. Siyasi kutuplaşma 2017'e kadar çalıştı. 2017-2018'den itibaren bir şey oldu. Bizlerin negatif kimliklenme dediğimiz bir noktaya gelindi. Artık AK Parti'ye oy verenler AK Partiye aşklarından dolayı değil, CHP veya muhalefete karşı olan öfkelerinden dolayı AK Partiye veriyor, yada bu tam tersi için de geçerli. Örneğin son yerel seçimleri belirleyen şey, hangi partiye aşık olduğumuz değil, hangi partiye nefret duygumuz olduğu belirledi. İstanbul'da Ekrem beyin kazanmasını sağlayan şey, 8 puan farkı sağlayan şey, AK Partiden Ekrem beye geçen oy değil, Ekrem beyin söylemlerinin AK Parti seçmenlerinin sandığa sahip çıkmasını sağlayacak ya da o öfkeyi oluşturacak dilin oluşmaması. Bugün son 3 ayda yaptığımız araştırmalar üzerinden 3 somut şey söyleyebilirim. İlk olarak insanlar gerçeği görüyor. Özellikle ekonomik sıkıntı ve pandemi konusundaki yanlış politikalar öylesine sıcak bir durum yaşatıyor ki artık Tayyip Bey ve Devlet Bey'in ürettiği dil eski etkisini yaratmıyor. Ancak o taraftan diğer tarafa bir geçiş söz konusu değil. İnsanlar bulunduğu noktayı sorgulamayı başlamış ancak, diğer taraftan onların aklını çelen bir duygu oluşmamış durumda" dedi.

BAŞKAN SOYER: "YENİYİ DAHA KOLAY YAKALAYABİLMEK İÇİN DİJİTALİZE OLMAK GEREKİYOR"

Programa katılan ve erken ayrılmak zorunda kalan İzmir Düşünce Topluluğu üyesi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yeni dünyada dijitalleşmenin önemine dikkat çekti. Başkan Soyer, "Yerkürenin ritminin değişmesi nedeniyle mevcut duruma odaklanmak ve buradan yeniyi çıkartmak konusu ile ilgili, yeniyi daha kolay yakalayabilmek için dijitalize olmak gerekiyor diye düşünüyorum. Teknolojiyi daha yoğun bir şekilde kullanmak gerekir diye düşünüyorum. Bunu yaparken de alçak gönüllü medeniyet meselesinde iyi, doğru ve güzel diye tarif etti Bekir bey. Bu çok mütevazi bir arayış . Belki bir tık ötesi demokrasi ve onun değerleri olabilir. Değişen yer kürenin ritminde konumlanacağımız yer, bu kadar mütevazi ve alçak gönüllü bir yer alabilir diye düşünüyorum. Yani iyi doğru güzel anlayışı ve belki demokrasinin erdemleri üzerinden tekrara bir arayış başlatılması üretim ilişkileri konusunda yeni tarifler getirmemizi mümkün kılabilir. Hem de sadece mülkiyet ilişkilerini tarif eden kuramlardan daha önü açık noktaya bizi taşıyabilir. Meslekler değişiyor yeni mesleklerle tanışmaya başlıyoruz, bugünün de meselesi bu oldu aslında. Kısacası bu değişen ritim bizi aslında belki de bir miktar geriye götürüyor. Ben bunun alçak gönüllü ve mütevazı tarifler üzerinden şekillenebileceğini düşünüyorum. Bunu yaparken daha fazla teknoloji ile yapmamız gerektiğini, ancak bu şekilde çok daha iyi anlayacağımı ve yerinde üretebileceğimizi düşündüm. Dolayısıyla, umudu büyütmek ancak böyle olacak diye düşündüm" ifadelerini kullandı.

AĞIRDIR: "ARTIK PANDEMİDE KARŞI KOMSUSUNUN AYNI RİSK İLE YAŞADIĞINI GÖRÜYOR"

Başkan Soyer'in yayından ayrılmasının ardından sözlerine devam eden KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, iktidardan uzaklaşanların muhalefete döneceği düşüncesinin yanlış olduğunu söyledi. Ağırdır, "Bir hayat tarzı üzerinden baktığımızda muhafazakar dünya seküler dünya ile metropolleştikçe, örneğin kadın meselesinde, muhafazakar dünya seküler dünyaya çok yaklaştı. O yüzden İstanbul Sözleşmesi'ni gündeme getirdiler ancak kaldıramadılar. Buradaki direnişten dolayı değil, kendi tabanlarından aldıkları tepkilerden dolayı. 2012 yılında anayasa uzlaşma komisyonu zamanında Kürtler kendi dillerinden anadilde eğitim alabilsin diye onay verenler yüzde 25'di. Bugün Türkiye'de bu onay yüzde 45. 2012 yılında Türk kimliğinin yanında Kürt kimliğinin yanında tanımlanması mümkün diyenler yüzde 20'lerde idi şimdi yüzde 40'ın üstünde. İnsanlar metropolleşme ile birlikte  artık pandemide karşı komsusunun aynı risk ile yaşadığını görüyor. Bu da fikri kutuplaşmaları yumuşatıyor. Yeni siyaset anlayışı da buradan çıkıyor zaten. İnsanlar ya da seçmen, bulunduğu konumdan şikayetçi olabilir. Ama sadece iktidarın hataları ile bunların muhalefete döneceği düşüncesi yanlış" diye konuştu.