HABERLER>SAĞLIK
13 Eylül 2022 Salı - 08:59

Başkan Sayılkan’dan ‘sabit kur’ isyanı: Son çare eczaneleri kapatmak!

Devletin ilaçtaki sabit kur politikası ile eczacıların yaşadığı sorunları değerlendiren İzmir Eczacı Odalar Başkanı Tuncay Sayılkan, "En büyük derdimiz bulunamayan ilaçlar. Bu kriz sürdürülemez. 16 Ekim’de planlanan Ankara Mitingi’nin ardından da çözüm bulunmazsa en son çare eczaneler belirli süre ile kapatılacak” dedi.

Başkan Sayılkan’dan ‘sabit kur’ isyanı: Son çare eczaneleri kapatmak!

EGEDESONSÖZ – İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, SONSÖZ TV’ye konuk oldu. Gazeteci-Yazar Muhittin Akbel’in sorularını yanıtlayan Başkan Sayılkan, eczacıların yaşadığı sorunlarla ilgili değerlendirmeler yaptı.

İlaç ve sağlık sektörünün yaşadığı sıkıntıları ve sabit döviz kuruyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Başkan Sayılkan, ‘’İlaçla ilgili yaşadığımız sorunları son 5 -10 yıla yaydığımızda, biz uzunca bir süredir bir uyarı yapıyoruz. Diyoruz ki bakın bu işleyişte bir sıkıntı var yarın öbür gün bizi öyle bir noktaya getirecek ki sağlık hizmetinin sürdürülemediği, ilaç ve eczacılık hizmetinde sıkıntıların yaşandığı bir sürece doğru gidiyoruz. Ne hikmetse bununla ilgili hiçbir çalışma, hiçbir iyileştirme hiçbir düzenleme yapılmadığı gibi bu koca bir mesleğin mensupları da bu meslek örgütlerini duymazdan geliyorlar. Tuhaf olan şu; haydi bizi duymuyorlar ama bu ülkede yaşayan 80 küsür milyon insanın yaşadığı ciddi sorunlar var. Siz açılışta söylediniz bu bulunamayan ilaç mevzusu uzunca bir süredir özellikle dövizdeki o ciddi hareketlenme ile tüm ülkede yaşanan ve herkesin bildiği bir gerçek sorun. Yani insanlar çaresiz, insanlar ilaca ulaşmakta sorun yaşıyorlar. Ben pazar günü nöbetçiydim. İnanın her sattığımız vatandaşa sunduğumuz iki ilaçtan bir tanesini döndüğümüzde sipariş veremiyoruz çünkü yok” dedi.

“BU YÖNTEM DOĞRU DEĞİL”
Eczacılar olarak daha önce de kur politikasıyla ilgili uyarılarda bulunduklarını söyleyen Sayılkan, “Türkiye'de ilaçlarla ilgili Euro kurunun iyileştirilmiş hali temmuzda ikinci bir defa iyileştirme yapıldığı halde 7,80. 18 küsur Euro kurunun olduğu bir ülkede, siz 7,86'ya sabitlerseniz o ithal ilaçlara ulaşamazsınız. Bunu ilkokulda matematiği iyi bir çocuğa anlatsak hemen der ki ya böyle ilaç bulamazsınız sıkıntı yaşarsınız. Biz bunu yıllardır anlatıyoruz bakın makas bu kadar açık değilken de uyarıyorduk. Bu yöntem doğru değil. Yani bu Euro kurunu sabitleyip işte daha az ilaç masrafı ile bir seneyi tamamlamayı hedefleyen o tasarruf amaçlı politikalar bizi yanlış bir yere götürüyor. Bir ülkenin bence vatandaşına sunması gereken nitelikli hizmetlerin başında geliyor sağlık hizmeti. Özellikle belli bir yaş üstünde vatandaşlarımızın ilaçlarını bulamadığı işte çaresizce eczane eczane dolaştığı bir tablo beni çok rahatsız ediyor.Hem eczacı olarak hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak bu insanlar bunu hakketmiyorlar. Ya bu kadar da çözümü zor bir iş değil. Bizim istediğimiz böyle acayip çok büyük paralar gerektiren çok büyük değişik yasal düzenlemeler gerektiren bir şey değil. Bir tane kararname var o kararname değişecek o kararname bugünün koşularına uygun hale gelecek.İşte o zaman eğer siz Türkiye'de ilacı üretemiyorsanız ki yüzde 51'inden fazlası ithal.Türkiye’dekilerinde bir kısmı yabancı sermaye şimdi bu tabloda siz 7,86’ya kuru sabitleyerek, ben efendim şu kadar milyar TL ilaç harcaması ve sağlık harcamasının kapatacağım daha da fazla buraya kaynak aktarmayacağım diye ekonomist bir gözlükle bakıyorsanız o sizin bakış açınız. Ama bu tarafta ülke gerçekleri var 85 milyon insanın büyük bölümü mağdur sağlık çalışanları ciddi sıkıntılar yaşıyor. Eczacılarda bu çaresizlik içinde çözüm bulmaya çalışıyor. Çözüm şu; Euro kuru ile ilgili bu inattan vazgeçmek gerekiyor’’ ifadelerini kullandı.

KARARNAME DEĞİŞMELİ”
Sayılkan, bir diğer çözümün kararnameyi değiştirmek olduğunu söyleyerek,“Düşünün ki ilaç gibi stratejik bir ürün fiyatını bu devletin kurumları koyuyor ve hangi koşullarda ödeneceğini yine devletin kurumları olan Sosyal Güvenlik Kurumu belirliyor. Ödemesini de devlet yapıyor, biz sadece vatandaşa onun verip doğru kullanması ve işte varsa yapılacak uyarılarla ilgili ilaç danışmanı olarak doğru yönlendirmeler yapan bir meslek grubuyuz. Yani sağlık hizmetleri, işte başlıyor birtakım tetkikler muayeneler işte gerekiyorsa belki operasyonlar falan bitiyor. Halkanın en sonunda da eczacıyla final yapılıyor. Evde devam edecek olan tedavi süreci ayakta ya da yatarak onunla ilgili noktayı eczacı koyuyor.Şimdi siz bu fotoğrafta bir şeyleri eksik yapıyorsunuz. Sonra tamir etmeye çalışıyorsunuz” şeklinde konuştu.

“ECZACILAR YOK SAYILIYOR”
Yurt dışına göç eden hekimler ile ilgili düşüncelerini aktaran Sayılkan sözlerine söyle devam etti:

“Hekim arkadaşlara önce giderlerse gitsinler deyip sonra iyileştirmeler yapılıyor hekim arkadaşlara iyileştirmeler yapılırken sağlık çalışanları ki başka eczacılar olmak üzere yok sayılıyor, görmezden geliniyor ya da yok hükmünde iyileştirmeler yapılıyor. Bu da doğru değil. Şimdi sayın bakanın tweetlerinde gördüm diyor ki, “Artık bu iyileştirmeden sonra hekim arkadaşlar yurtdışına gitmezler." Bu işi sadece paraya bağlamamak lazım. Şimdi bu bir de tavır, bu ülkenin en başarılı üniversite sınavlarında en zor bölümleri aşarak gelip ilk 100'e girip o zor eğitimlerden geçen sağlık çalışanlarınızı eğer, giderlerse gitsinler diye incitirseniz. İşte o sağlıkla ilgili şiddette gereğini yapmazsanız, İnsanlar kendilerini güvende hissetmezse, vatandaşın o ilacı bulamadığını, o görüntüleme ilacını alamadığını ve ameliyatla ilgili malzemelerin temin edilemediğini görürse eğer. Hipokrat yemini etmiş olan sağlık çalışanı daha uzun burada kalıp o mücadeleyi vermek yerine bazen de yorulup yurtdışına gitmeyi tercih edebilir. Yani buna da giderlerse gitsinler yerine, ya burada bir hata varsa bir oturup düzeltmek durumundayız demek lazım” ifadelerini kullandı.

“100 LİRA BANDINI GEÇTİ”
İlaca zam yapıldığında da kâr etmediklerini söyleyen Sayılkan ”Zamlardan sonra aslında bizim ortalama kârımız biraz daha aşağı düştü. Fiyatı arttıkça ortada kârı azalan bir tablo var. Bu normal enflasyonun bu kadar patlamadığı ülkelerde doğru bir yöntem olabilir bizde de 2004'te ilk çıktığında kimseyi rahatsız etmedi o zaman ilaçların çoğunluğu 100 liranın altındaydı bugün geldiğimiz yerde ilaçların önemli bölümü100 liranın üstünde. 100 lirayı geçtiğinde kârı azalıyor. 200 lirayı geçtiğinde ise daha çok azalıyor. Şimdi bu tabloda her zam geldiğinde bir grup ilaç daha 100 lira bandını geçti.

‘SENİN İLACIN YOK’ DEMEYE MAHKUM EDİLİYORUZ!
Türkiye'de eczacılar diğer ülkelerden farklıdır. Vatandaşla birçok şeyi paylaşıyoruz. Gün içinde alışverişe gelenlerle sohbetler ediyoruz. Bizi mahkûm ettikleri şey vatandaşa senin ilacın yok demek. Bunu söylemek çok zor. Paradan puldan daha kıymetli, yani insanlara senin işte çocuğunun, eşinin, annenin ve babanın ilacını ben depolarda bulamıyorum demek kadar kötü bir duygu yok. Aslında bu çaresizlik ama daha kötüsü sizden kaynaklanmayan bir çaresizlik yani, başkasının yaptığı bir yanlışı, siz halka izah etmek zorunda kalıyorsunuz, acı olan bu. Biz birçok fedakârlık yapıyoruz.İnsanların belli ilaçlarla ilgili katılım paylarını bile ödeyemedikleri zaman onları idare ediyoruz, emeklilerde aybaşını özellikle idare ediyoruz. O ilacı varsada bulup vermekle ilgili özel bir görevimiz var. Bizde eczacılık yemini ettik bulunamayan ilaçta sıkıntı olduğunda para pul ikinci planda kalıyor. Öncelikle insanların o sağlık hizmetini tamamlamamız gerekiyor. Bizi görevimiz için yetiştirdi bu ülke ve hocalarımız. Bize ciddi emek verdiler. Bir sürü paralar harcandı. Laboratuvarlardaki eğitim süreçleri sonrası kalkıp biz eczanede sizin ilacınız piyasa da yok demek için buralara gelmedik. Bizim bu işi halletmemiz gerekiyor” dedi.

Sayılkan sözlerine şöyle devam etti:

“Ben sanayicilerin, ilaç firmalarının ve ithalatçıların avukatlığını yapmak falan istemiyorum ama bu işin doğrusu, o işi yapan insanları çağırmaktır. Sağlık Bakanlığı'na dersiniz ki bu işi birlikte nasıl çözeriz hep beraber buna bir orta yol bulunur firmalar biraz fedakârlık yapar devletin kurumları buraya biraz daha fazla bütçe ayırır. Bu iş çözülemeyecek bir iş değil. İnanın bazı şeyler var mesela başka sektörlere aktarılan kaynaklar var işte affedilen bir takım vergi cezaları var faizleri silinen firmalar var bu paraların, yarı parasına Türkiye'de bir yıllık sağlık hizmetini çözersiniz.”

“ÜLKEDE ÇOĞU ŞEY YAVAŞ İLERLİYOR”
Ülkede çoğu şey yavaş ilerlemesini eleştiren Sayılkan, "Ülkede birtakım şeyler öyle geç ilerliyor ki;  mesela yıllar önce basbas bağırıyorduk, diyorduk ki; “SSK'lıları, Bağ-Kur’luları ve emekli sandıklılarını ayırmayın. Hepsi bu ülkenin insanıdır, şunları tek bir çatı altında birleştirin” diyorduk. 2000'li yılların başında biz bunu en az 10 kere söyledik 8 kere basın açıklaması yaptık orada, burada anlattık üç yıl sonra gerçekleştirildi. Emeklilerin katılım payları var ilaç aldıklarında yüzde on ödüyorlardı. Bu insanlara bu eziyeti yapmayın, bu ülkeye hizmet etmiş belli bir yaşı geçmiş insanların maaşlarından kesilsin dedik. Bu da beş yıl falan sürdü. Biz 5 yıl anlattık. Beş yılın sonunda hadi bu doğru iyi bir şey yapalım dediler. Diyorlar ki iki eczaneden biri batacak yok 5 bin eczane batacak. Kaç eczane batar inşallah hiçbiri batmaz da çok zor döndürdüklerini biliyorum. Süreçte ilgili belki bugün belki de yarın birçok eczane zaten bunu taşıyamaz hale gelecek. Bakın bu şartlarda biz diyoruz ki bizim derdimiz ilaca zam gelsin ya da daha çok kazanalım değil, birincisi bu hizmet sürdürülebilir olsun bu hizmetin sürdürebilmesi için de benim eczacımın normal ayakta olması gerekiyor. Bahsettiğiniz işletme giderleri ve kârlılıkla ilgili makas bir zam sonra ben size söyleyeyim,yüzde 15 işte yüzde 18,50 dediğiniz o kârlılık 18-19 işletme giderleri 14-15 bir zam daha geldiğinde kârlılık yüzde 17'ye düştüğünde işletme gideri ile aradaki yüzde bir veya iki o eczaneyi döndürmez” şeklinde konuştu.

FEDAKARCA ÇALIŞAN ECZACILARI CEZALANDIRIYORSUNUZ!
Eczacıların ve ailelerinin cezalandırıldıkları söyleyen Sayılkan,”Ülkenin 28- 29 bin noktasında inanılmaz bir fedakarlıkla birinci basamak sağlık hizmeti sunan insanlara danışmanlık hizmetini veren, bu ülkenin çok özel bir meslek grubunaki anketlerde en çok güvenilen meslek guruplarında eczacılar ilk iki ya da üçe giriyor. Eczacının o listede hiç yeri değişmiyor. İnsanların eczacıya güvenerek halkla bu kadar iç içe geçmiş bir meslek grubuna ve sağlık hizmetinde de olmazsa olmaz vazgeçilmez bir meslek grubunu siz bir şekilde görmezden geliyorsunuz. Peki cezayı kime kesiyorsunuz? Yani şöyle de olabilir bu eczacılar çok sivri konuşuyorlar işte bunların oda başkanları sağda solda biraz eleştirel konuşuyorlar diye çok hoşlanmıyor olabilirsiniz ancak birincisi 30 bin eczaneye dönün bakın, onların yanında çalışan en az ikişer kişiler 3'er kişiden 100 bin kişiye, onların ailelerine ve birçok ilaca ulaşamayan vatandaşa mı ceza kesiyorsunuz? Bu da bir yöntem değil.

Gelin ortak bir noktada buluşalım. 2005’in 10 Şubat’ında nasıl tüm Türkiye'de sağlık sisteminde reform yapıldı kimilerine göre sağlıkta devrim dendi -ki bana göre de doğru bir hareketti- yani tüm ülke vatandaşları eşit statüde sağlık hizmeti ile buluşturuldu. Çok doğru bir şeydi. Eksik kalan kısmı ise onun nitelikli sürdürülebilmesi ve parasız olmasıydı. Şimdi hem vatandaş cebinden daha çok para ödüyor, hem sağlık çalışanları bu işten mustarip, o günkü hareket ne kadar doğruysa, bugün de yaşananları görmezden gelmek, sağlık çalışanlarını ve kamuda çalışanları görmezden gelmek o kadar yanlış. Eczanedeki bu ilaç krizi sürdürülemez. 2022'de bu iş sürdürülemez diyoruz, seneye de diyeceğiz ki artık çok zor, iki sene sonra ise birçok arkadaşım bu işi yapamayacak hale gelecek” şeklinde konuştu.

“EN SON ÇARE ECZANELERİ KAPATACAĞIZ”
Sorunları çözmek için çalışmalar sürdürdüklerinden bahseden Sayılkan,’’Net bir şey söyleyeyim. Böyle giderse birçok eczane ile ilgili sıkıntı yaşanacak. Öncelikli olarak eczacı arkadaşlara, vatandaşa ve bölge milletvekillerine bilgilendirme mektupları gidecek. Devamında birtakım vatandaşa niye bu sorun yaşanıyor broşürleri dağıtılacak sonra da 16 Ekim'de bir miting planlıyor. Ankara'da 16 Ekim’deki mitingden sonra da eğer hala sorun devam ediyor ve çözüm noktasında bir gelişme olmazsa, en son belki de bir meslek grubunun yapabileceği en son şey olacak bu da eczanelerin belli süre ile kapatılması ya da tam gün kapatılması gibi bir takım planlar var. Ama şunu söyleyeyim bence bu sürecin en çarpıcı olanı da budur. Bir meslek grubu düşünün ki iş bırakma eylemi yapacak. Mesela kamuda veya özel sektörde iş bırakma eylemi başka bir şey o da çok değerli o da önemli bir mesaj yani bir insan niye çalıştığı işi bıraksın. Ancak bizde daha farklıdır çünkü biz geçimimizi sağladığımız, eve ekmek götürdüğümüz işyerimizi kapatmak zorunda kalacağız. Bu durum çok vahim sizin görmezden geldiğiniz bu vaka aklınızın almayacağı kadar da çok sıkıntılı bir süreç var demek. Bir insan eğer kendi çalıştığı ve oradan gelen parayla ödemeleri yapacağı bir mekânı bir gün ya da iki gün kapatıyorsa burada öyle bir noktaya gelinmiş ki daha ötesi yok. Ne yapsın adam yani bunu da ciddiye almazlarsa ne yapsın. 2002'de 15-16 Ocak iki gün eczane kapatmıştık. 2009'da da 4 aralık da bir gün kapatmıştık bu üçüncüsü, yalnız şöyle düşünün biz eczacı meslek grubu olarak biz öyle ikide bir eylem yapalım arıza çıkaralım falan modunda değiliz. Ama bir şey göstermek istiyoruz, bu ülkenin eczaneleri azaldığında, aslında vatandaşın yaşayacağı tabloyu bir şekilde göstermeye çalışıyoruz. Nöbetçi eczane sayısını artırsak da siz o alışageldiğiniz hemen köşe başındaki evimizin yakınındaki eczaneler birer ikişer kaybolduğunda sizde meslektaşlarımla beraber bu sıkıntıyı yaşayacaksınız demek. Ülkeyi yönetenlere de sağlık sektörü ile ilgilisiz farkında mısınız değil misiniz bilmiyorum ama çok vahim bir durum var buraya dikkat çekmek istiyoruz” dedi.

“ECZACILARIN EN BÜYÜK DERDİ BULUNAMAYAN İLAÇ”
Sektörde, bulunamayan ilaçların en büyük sıkıntıları olduğunu söyleyen ve bir başka derdin ise SSK ile ilaç firmalarının arasındaki anlaşmazlık olduğunu söyledi.

Sayılkan sözlerinin devamında, “Bulunamayan ilaç şu anda en önemli sıkıntı çünkü o ilacın bulunamaması hastaya verilememesi manevi anlamda eczacıların aldığı eğitim, ettiği yemini boşa düşürüyor. O kadar çok ilaç var ki bulunamayan; kalp ilaçları, tansiyon ilaçları, diyabet ve kanser ilaçları antibiyotikler, migren ilaçları ve tüp bebek ilaçları bile bulunamıyor. Bu hale getirmemek lazım evet ithal ilaçların çoğu işte Euro kuru ile ilgili yok. Yerli ilaçlar ise Temmuz’daki yüzde 25’lik zamla beraber biraz daha bulunur oldu. Yoksa onlar da yoktu. Bizim için daha önce bahsettiğim gibi eczaneye döndürebilecek bir gelirin olması lazım. İki kişinin çalıştığı eczanede asgari ücret ve sigorta primi ile çalışan maliyetinin 10'ar bin liradan 20 bin lira olduğu kirayı, elektriği, suyu, telefon faturasını, muhasebeciyi ve SSK, BAĞ-KUR primlerini koyduğumuzda o rakamın içinden nasıl çıkacağız? 2005'te siyaseten çok prim yaptığınız sağlıkta reform hareketi vatandaştan da çok takdir görmenize yardımcı oldu ve belki de vatandaşın sizi bugüne kadar desteklemesine neden olan, olmazsa olmaz çok önemli bir değeri şuanda tüketmiş bulunuyoruz, Hekim arkadaşların yaşadığı, diğer sağlık çalışanlarının, kamuda çalışan eczacıların ve serbest eczacıların yani bu kadar insanın hep bir ağızdan iş böyle yönetilmez sıkıntı var dediği yerde duymazdan gelmek bu arkadaşlara nedir bu sıkıntı diye sormamak olacak şey değil. İlaç firmalarıyla devletin sözlü bir mutabakatı var. Devletin kurumu Sosyal Güvenlik Kurumu her ilaç için bir farklı bir iskonto veriliyor. Mesela size diyor ki sizin ilaçlarınızı alırım ama yüz liradan almam atmış liradan alırım. Bu şekilde sizinle anlaşıyor ancak bununla ilgili yazılı bir anlaşma olmadığı için ve Sosyal Güvenlik Kurumu belli aralıklarla bu rakamı düşürdüğü için firmaların bir kısmı diyor ki sizinle 60 liradan anlaşılmış ancak üç ay sonra 51 liraya düşürmüş oluyor ancak firma düşürmüyor. Firma düşürmediği halde bizim sistemimizde 51 liraya düştü gözüktüğünden sıkıntı yaşanıyor. Peki biz kimi kime şikâyet edeceğiz. Firma ile anlaşma yaparak indirim yapan kuruma mı kızacağız yoksa kurumun dayattığı iskontoyu yapmayan firmaya mı kızacağız. Ama ne olursa olsun şöyle bir tablo var ben bu ilacı vatandaşı mağdur etmemekle ilgili verdiğimde arada oynayan yüzde on benim cebimden çıkıyor. Sizden 60 lira alıp 50 liraya buraya verdiğim de ben zarar etmiş oluyorum. Vatandaşa da yok diyemiyorum, ilacı bulmak zorundayım. İlaçların sayısı da her gün biraz daha artıyor. Firmalarla sosyal güvenlik kurumunun biz de olduğu gibi bir anlaşma yapması lazım, aralarında makbul bir anlaşma olacak orada o keyfi indirim yapamayacak, firmada zorunlu olduğu için o indirimi yapmak zorunda olacak” dedi.

İlaç yokluğunda birbirine eş ilaç vermek istediklerinde vatandaşın almadığını aktaran Başkan Sayılkan, "Vatandaşa da bir şey söylemek lazım, bu ilaç yokluğunda birbirine eş ilaçla ilgili anlamsız bir defans gösteren bir kesim var. Aman aynısı olsun diyen bir kesim var ancak biz şu an o noktada değiliz. Ciddi sıkıntılı bir süreci hep beraber yaşıyoruz. Bizim taraftan bakıldığında bir seferberlik süreci yaşıyoruz biz zaten bulabildiğiniz ilaçlarla yaşlı insanların işini çözmeye çalışıyoruz o vatandaşın bu konuda biraz daha eczacısına güvenip daha anlayışlı olması gerekiyor. Eczacı odalarının birlik içinde çalışıyor. Ulusal medya ile ilgili birtakım sıkıntılar var. Büyük havuzda çok yer alma şansınız yok belli birkaç kanalın dışında çok şansımız olmuyor. Sizin burada benim misafir olduğum gibi kendi bölgesindeki yerel medyada derdini anlatan, açıklamalar yapan birçok oda başkanımız var. Ben odamın hepsini kefilim yani 81 ilde 54 odanın tamamı bu işle ilgili çok doğru işler yapıyor. Hem kamuoyunu hazırlıyor hem aydınlatma ile ilgili o basın açıklamalarını yapıyor” dedi.

“TAHSİLATÇILIK YAPMAK ONUR KIRICI!”

Geçmiş dönemlerde çıkan bir yasa gereği tahsilatçılık yaptıklarını anlatan Sayılkan bu konuda da mağdur olduklarını, hesaplarını takip edemediklerini ifade ederek, “Bu katkı payı olan 89 kuruşu bir süreliğine siz alın, çünkü bir an evvel bu reformu yapmak zorundayız. Ama sırf bu işten erteleniyor neden erteleniyor? Çünkü düşünün her poliklinikte bir tahsilat görevlisi ve bir makbuz olacak.Hangi bölüme giderseniz gidin çıkışta sizden 1 lira 90 kuruş alınacak bir sistem bizlere bunu dediler. Çok basit bir şekilde siz tahsil edin her ay sonunda da biz sizden bunu düşelim o zaman rakamda küçük ve azdı sadece hastanelerde olduğu için tamam dedik. Ancak eleştirerek bunda da bir sıkıntı var dedik, bize yok dediler. İşte 17 sene geçmiş ve rakamlar 14 liralardan 15 liralara 7 liralara gelmiş, Aile Hekimliği 3 liralarda geziyor. Bunu bizim takip etmemiz ise mümkün değil. Vatandaşın cebinden parayı almak tahsilatçılık yapmak zaten onur kırıcı bir iş vatandaşın cebinden parayı alıp kuruma iletmesinin de ayrı bir sıkıntı“ diye konuştu.

İlaçtaki KDV rantının yüzde 8 olduğunu ancak Tarım Bakanlığından üretim izni alınan gıda takviyelerinde bu oranının yüzde bir olmasını eleştiren Sayılkan,’’ İnsanlar kanser ilacına yüzde 8 vergi öderken tırnak güçlendiricisine yüzde bir vergi ödüyor bu durum çok tuhaf" dedi.

“İNTERNETTEN BİTKİSEL TAKVİYE YA DA İLAÇ ALINMAMALI”

İnternetten sahte ilaçların çok satıldığından yakınan Başkan Sayılkan alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu belirterek, “Uzunca bir süredir uğraşıyoruz, hani tabiri caizse dilimizde tüy bitti. Sağlık Bakanlığı'nın yetkililerine Türk İlaç Tıbbi Cihaz Kurumu'nun o dönemki yöneticilerine bin defa anlattık. İnternet sitesini kapatmak çözüm değil bu ürünün oraya gitmemesi lazım. Sağlık Bakanlığı ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'nun kendi açıklaması var ve sosyal medyada döndürdüğü kamu spotu var. ‘’İnternetten aldığımız ürünlerin tamamı sahte’’ diyorlar, şimdi ben bu ülkede sağlık bakanıyım diyorum ki bu ürünler sahtedir, vatandaşa almayın demek dışında hiçbir şey yapmıyorum. Bence bir şey yapılmalı, hani yaşamın temeli sağlık diyoruz, insan sağlığı ile ilgili tehdit var ve sizin oraya bir bariyer koymamız lazım. Bu ürünlerin ruhsatları Sağlık Bakanlığı'nın dışında anlamaz diyeceksiniz bitecek olay. O mecralardan ilaç alınmaz yani bitkisel de olsa takviye de olsa internetten hiçbir şey alınmaz” ifadelerini kullandı.

ANTİDEPRESAN SATIŞINDA ARTIŞ OLDU
Antidepresan ilaçların kulaktan dolma kullanılmasının yanlış olduğuna da değinen Başkan Tuncay Sayılkan konu ile ilgili şunları söyledi, "Son 35 yıl da bununla ilgili bir takım araştırmalar vardı. İlaç firmalarının yaptığı antidepresan satışlarıyla ilgili bu uzun bir süredir artarak devam ettiğini söyleyebiliriz. Elimde şu an somut veri olmadığı için yanıltmak istemem ama şunu biliyorum eskiye göre her yıl bir önceki yıla göre daha çok daha yaygın kullanılıyor. Yanlış olan şu tavsiye ile kullanılmaya başlıyor. O daha tehlikeli yani doğru kullanılması gerekir. Çok doğru bir program içinde yapılması gerekir hangi ürünü olduğunu size uygun olan ilacı doğru bulmak önemli ona başlarken belli bir onun periyodu var. Rastgele kullanılmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“İŞSİZ ECZACILAR ARTIYOR”
Ülkedeki eczacılık fakülteleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Başkan Sayılkan,’’Fakülte sayısına hala karşıyım, çünkü kontrolsüz ve ülke ihtiyacı olmadığı halde açılıyor. Çocuklar çıkıyor yasa gereği eczane açamıyorlar. İşsiz eczacılar oluşturan bir sisteme doğru gidiyoruz. Bana eczacılık okumak isteyen birisi geldiğinde birkaç soru sorarım. Türkiye’de birçok olumsuzluğa rağmen ben umudumu kaybetmedim, hala saygın ve hala doğru bir meslek eczacılık. Yapılması keyifli güzel bir meslek sadece yasaları bilmek lazım, okulu bitirdiğinizde nüfus oranına göre bir kısıtlama olduğunu, her yere eczane açmayacağınızı bilmeniz lazım.1 yıl eczanede çalışmak şartı da tuhaf, benim karşı çıktığım yardımcı eczacılık da var. Beş yıl okuyacaksınız bir yılda yardım edeceksiniz sonra dükkân açabilirsiniz. Kamuda iş bulma şansınız var, atamalara girdiğiniz devlet hastanelerinde iş buluyor arkadaşlarımız, sanayide İstanbul'da üretim anlamında iş buluyor” diyerek sözlerini tamamladı.

 
'Tahıl sevkiyatında 7 gemi daha yola çıktı'
 
Bornova’da spora 'özel' destek
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Mehmet akçadağ 28 Eylül 2022 Çarşamba 20:30

Önce kalfalarınızın hakkını verin sonra hak arayın pazar günü miting yapacaklarmış yapsana hafta ici dr lar gibi olur mu hafta ici ciroları düşer şimdilik açıklarmış neremle güleyim bilemedim

Yorumu oyla      2      3  
kemal 13 Eylül 2022 Salı 11:37

sağlık bakanı neden bu konularla ilgilenip çözemiyor? Gerçekten çoğu ilaç bulunamıyor bunun vebali ciddidir bakan bey yapamıyorsa bıraksın yeni bir yüz yeni bir politika gerekli

Yorumu oyla      6      3  
SUAT ÇAYAN 13 Eylül 2022 Salı 11:07

Sağlık sektöründeki araştırmalarınız , yazılarınız ve röportajlarıniz için bunlari araştıran dile getiren bir yazar olması sektör için çok önemli teşekkür ederiz emeğinize sağlık sayın Muhittin Akbel

Yorumu oyla      6      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Baba olan erkeklerin beyni küçülüyor!
Oxford University Press'in nörobilim alanında çıkardığı Cerebral Cortex ...
DEHB, okula uyumu zorlaştırıyor!
Çocuklar okul hayatına başladıklarında sıklıkla ortaya çıkan sorunların ...
Grip aşıları Eylül ayı içinde eczanelerde olacak
Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, 3,5 ...
 
Prof. Dr. Şener'den 'salgın' açıklaması: Sonbahar ve kışı rahat geçirecek ülkeler içindeyiz
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi ...
İşyeri hekimlerinden açıklama: Haklarımızı istiyoruz!
İzmir Tabip Odası ve İşyeri Hekimleri Derneği yaptıkları ortak basın açıklaması ...
Öğrencilere 'uyku borcunuzu kapatın' uyarısı!
Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı ...
 
13 bin 163 hekimin görev yeri belirlendi
Sağlık Bakanlığı'na atanacak 13 bin 136 hekimin görev yerleri, 106'ıncı ...
EÜ Eczacılık ‘İnhaler İlaçlar’ patenti almaya devam ediyor
Türkiye’nin en köklü eczacılık fakültelerinden birisi olan Ege Üniversitesi ...
DSÖ: Covid-19 ve maymun çiçeği vakalarında düşüş!
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Covid-19 ve maymun çiçeği salgınlarında dünya ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu seçimin neden bunca talibi var?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İzmir kimin ya da neyin kalesi?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Erkek dediğin öldürür
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Foça, Tire, Çeşme ve Dikili de MHP diyecektir
Kemal ARI
Kemal ARI
Oyumuz, onurumuz ve özgürlüğümüzdür...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Tunç Soyer yeni bir yola çıktı
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Diktatör
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sağduyu marifeti ile seçebilmek…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Son hafta
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Sosyalistler pes etmeyin!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva