HABERLER>EKONOMİ
30 Kasım 2022 Çarşamba - 18:57

Başkan Özgener’den asgari ücret için çağrı: Çalışan-işveren dengesi korunmalı!

İzmir Ticaret Odası Kasım ayı meclis toplantısı gerçekleştirildi. İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, “ İstihdam piyasasında her ne kadar %10’lara çekilmiş işsizlik oranlarını görsek de, OECD ülkeleri arasında en yüksek istihdam maliyetlerine sahibiz ve istihdam piyasası esnekliğinin en az olduğu ülkelerden biriyiz. Bu nedenle mevcut asgari ücret desteğinin artması ve istihdam maliyetlerinin düşürülmesine yönelik çalışmaların, çalışan-işveren dengesini koruyacak şekilde hayata geçirilmesi gerektiği düşüncesindeyiz.” dedi.

Başkan Özgener’den asgari ücret için çağrı: Çalışan-işveren dengesi korunmalı!

Diren ÇELİK/EGEDESONSÖZ- İzmir Ticaret Odası (İZTO) Kasım Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener önderliğinde gerçekleşti. Toplantıya meclis üyeleri geniş katılım gösterdi. Kasım ayı faaliyet raporunun sunulduğu toplantının açılış konuşmasını yapan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, gündemdeki EYT, kıdem tazminatı, asgari ücret, ithalat-ihracat  konularına değinerek önemli değerlendirmelerde bulundu. Özgener ayrıca, geçtiğimiz 13 Kasım’da İstiklal Caddesi’nde yaşanan bombalı saldırıyı da kınadı.

EN BÜYÜK CEZA BİLE…
Göztepe- Altay derbisi sırasında yaşanan saldırıları kınayan Özgener, “Göztepe – Altay maçında maalesef hepimizi çok üzen görüntüler yaşadık. Bu olayları münferit bir taraftar olayı olarak görmemiz mümkün değil. Kentimizin hoşgörü kültürüne hiç yakışmayan, toplumsal değerlerimizle hiç bağdaşmayan, holigan anlayışın kentimizin takımlarının tribünlerine yerleştiğini ne yazık ki bu elim olayla gözlemlemiş olduk. Tribünlerimizi, kentimizin sokaklarını vandallara teslim edemeyiz, etmeyiz. İnsanımızın, ailelerimizin, gençlerimizin, çocuklarımızın fiziksel zarar görmelerine, spor dışı holigan anlayışın zihinlerini zehirlemesine izin veremeyiz. Hepimiz bir araya gelmeli ve birlikte uygulayacağımız, sonuç odaklı kararlar almalıyız.En ağır gelecek önlem, en büyük ceza bile hafta sonu yaşadığımız üzüntüden, utançtan daha büyük olamaz. Bu konuda devlet veya federasyonun yapacağı çalışmaların çok daha büyüğünü yaşanan sorunları hasıraltı etmeden biz birlikte yapmalıyız. İzmir'i holiganizmin değil, sporun ve fair-play'in başkenti yapmak için birlikte çalışmalıyız. Bu süreçte birlikte gösterdikleri karşı duruş ve sağduyulu açıklamaları için Altay Spor Kulübü Başkanı Sayın Ayhan Dündar ve Göztepe Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi ve Eski Başkanı Sayın Mehmet Sepil’e ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Geçmişi köklü ve çok değerli her iki camianın da bu dönemi, sükûnetle ve sağduyu ile atlatacağına yürekten inanıyorum” dedi.

 ASGARİ ÜCRETKONUSUNDA İŞVEREN-ÇALIŞAN DENGESİ ŞART!
Toplantının ilk bölümünde konuşan Başkan Özgener asgari ücret ile değerlendirmelerde bulunarak,”İstihdam piyasasında her ne kadar %10’lara çekilmiş işsizlik oranlarını görsek de, OECD ülkeleri arasında en yüksek istihdam maliyetlerine sahibiz ve istihdam piyasası esnekliğinin en az olduğu ülkelerden biriyiz. Bu nedenle mevcut asgari ücret desteğinin artması ve istihdam maliyetlerinin düşürülmesine yönelik çalışmaların, çalışan-işveren dengesini koruyacak şekilde hayata geçirilmesi gerektiği düşüncesindeyiz. İstihdam maliyetlerinin yanı sıra enerji, hammadde gibi artan maliyetlerden dolayı, işletme sermayeleri azalan, kredilerin az olarak verildiği, kredi maliyetlerinin yüksek olduğu ve likidite sıkıntısının yaşandığı bu dönemde iş dünyası olarak ödeme kolaylığı bekliyoruz. Ayrıca istihdam teşviklerindeki bürokratik süreçlerin azaltılması, yeşil ve dijital dönüşüme uyum sağlayan, teknoloji üreten ve ihraç eden firmalarımızın uygulanan teşvik ve destekler noktasında pozitif olarak ayrışması gerektiğine de inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

EYT İÇİN İŞVERENLERE KGF KREDİSİ VERİLMESİ YÜKÜ BİR NEBZE HAFİFLETİR
Özgener, konuşmalarının devamında meclisten geçirilmesi planlanan Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) ve kıdem tazminatı yasasıyla ilgili açıklamalarda bulunarak, “Ülkemiz ekonomisinin 2023’teki seyrini yakından etkileyecek “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” sorunu ve asgari ücretin 2023 itibariyle yeniden revize edileceğine ilişkin gelişmeleri de yakınen takip ediyor, bu konudaki görüşlerimizi ilgili platformlarda dile getiriyoruz. EYT konusunun çözümü, daha fazla gencimizin işgücüne dahil olmasını, asgari ücretin artırılması ise çalışanlarımızın ekonomik durumlarının ve alım gücünün iyileşmesini sağlayacaktır. Her iki gelişme de çalışanlarımız açısından değerli ve elbette ki destekliyoruz. Ayrıca çalışanlarımızın gelir vergisi dilimlerinde de güncelleme yapılmasını ve haklarının eksiksiz verilmesini, iş ve çalışma koşullarının sağlıklı işlemesi açısından önemli buluyoruz. Öte yandan, tüm bu gerekli girişimler yapılırken, EYT meselesinin çözülmesi ve asgari ücretin artışının, iş dünyamızın istihdam maliyetlerini daha da yükselteceğini de her fırsatta dile getiriyoruz. Bu durum, asgari ücret dışında kalan çalışanlarımıza da en az asgari ücrete yapılan zam kadar, artış yapmamız yükümlülüğünü de beraberinde getiriyor. Ayrıca, EYT ile birlikte hem kamu hem özel sektörde bir anda en yetkin gruptaki kıdemli ve nitelikli iş gücü kaybının yaşanması da öncelikli çözülmesi gereken konularımızdan. Kıdem tazminatı yükü ise iş dünyamız için çok önemli bir husus. Birçok Oda, Borsa ve STK’lar tarafından da dile getirilen, emekli olacak çalışan sayısına göre firmalara uygun faizli ve uzun vadeli hazine kaynaklı bir KGF kredisi verilmesi bu yükü belki bir nebze hafifletebilir. Nitelikli istihdam kaybındaki olumsuzluğu aza indirgemek için yaş ve çalışma süreleri dikkate alınarak kademeli bir ayrılış planlamasının da yapılması önerilerimiz arasında yer alıyor. Bununla birlikte; EYT’li çalışanlardan emekli maaşlarını alırken mevcut işlerinde devam etmek isteyenler için çözüm üretilmesi gerektiğini de ayrıca ifade etmek isterim. Çünkü EYT’lilerin işten ayrılması, zaten problem olan nitelikli çalışan sıkıntısının herhangi bir geçiş süreci yaşanmadan daha da büyümesine yol açacak. İş dünyamızın karşılamakla yükümlü olduğu kıdem tazminatlarına yönelik olarak yeni bir devlet desteğinin hayata geçirilmesi konusundaki talebimizi, 3 Kasım’da kentimizde düzenlenen Üretime Sürecine Katılım Projesi Toplantısında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Lutfihak Alpkan’a sunduk ve 7 Kasım’da Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Sosyal Politikalarda 7 Bölge 7 İl Toplantısı’nda dile getirdik” dedi.

ÜLKE EKONOMİSİNİ ZORLU BİR SÜREÇ BEKLİYOR
Yaklaşan seçimlerle ilgili konuşan Özgener, “Seçimden sonra Türkiye ekonomisinde atılması gereken adımlar, mevcut politikaların maliyeti ve düzeltilmesi gereken konuların şimdiden planlanmasının zorunlu olduğunu düşünüyoruz. Ülke ekonomisini, zorlu bir sürecin beklediğini görüyoruz. Özellikle önümüzdeki dönemde siz değerli meclis üyelerimize sektörün nabzını tutma görevi düşüyor. Bizzat sahada gördüğümüz ve sizlerden aldığımız geri dönüşler doğrultusunda konuları ilgili TOBB ve Bakanlıklara iletiyorum. Çözüm bekleyen konularınızla ilgili proaktif davranabilmemiz için bizi her daim yönlendirmeye devam etmenizi diliyorum. Bu dönemi mümkün olan en az hasarla atlatabilmek için tedbiri elden bırakmamamız gerekiyor. Geçmiş tecrübelerimizden referans alarak, içerisinden geçtiğimiz sürecin dünyadaki konjonktüre bağlı olarak iyileşeceğini, kalıcı olmayacağını da belirtmek istiyorum. Bizler için şu an durduğumuz noktada önemli olan; değişimin ruhunu doğru okumak ve geleceğin dünyasında yerimizi almayı başarmak. Son dönemde yaşadıklarımız da bunu teyit ediyor. Koruyucu sağlık ve online eğitim sistemlerinin güçlenmesi, evden çalışmanın artması nedeniyle şirketlerimizin işletme maliyetlerinin düşmesi, tek pazardan ticaret yerine çok pazarlı ticaret anlayışına yönlenmesi, çevreye daha fazla önem veren modellerin ve sürdürülebilirlik kavramının ajandalarımızın ön sıralarında yer alması, yeni nesil iletişim anlayışıyla daha geniş kitlelere ulaşma olanağı ve bu sayede iletişimin daha etkin hale gelmesi gibi daha bir çok avantajı sayabiliriz.  Bu dönem, bir başka açıdan baktığımızda, yenilikleri görmek ve hayata geçirmek, bütçe verimliliğini sağlamak, işletmelerimizin mali durumlarını gözden geçirmelerinin yanı sıra sürdürülebilir ve kurumsal şirket yönetimleri oluşturmak için de fırsatlar sunuyor. Tüm bu fırsatları her zaman olduğu gibi dayanışma halinde birlikte hareket ederek ve üreterek yakalayacağımıza inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

İHRACATTA SORUNLAR VAR
İhracat rakamlarını değerlendiren Başkan Özgener, “Ülkemiz ihracatçılarının daha önce almış olduğu siparişlerin bir kısmında iptaller de bekleniyor. Siparişlerin iptal edilmesi nedeniyle navlunda düşüş başladığı haberlerini de alıyoruz. Ayrıca dolar kurunun Türk Lirası karşısında ÜFE veya TÜFE oranında değerlenmemesi de, ihracatımızı fiyat anlamında zorluyor ve ihracat ürünlerimiz diğer pazarlara göre pahalı hale geliyor. Avrupa Birliği ülkelerine göre enerji maliyetlerimiz daha düşük olsa da, geleneksel ihraç ürünlerimizdeki Hindistan, Bangladeş ve Endonezya gibi rakip ülkelerde enerji maliyetlerinin düşük olması bu avantajımızı kaybettirmiş durumda. Mevcut durumda ihracat devam etse de bunun sürdürülebilirliği hususunda endişelerimiz var. Sektör bazında değerlendirdiğimizde özellikle demir çelik ve tekstil sektöründeki ihracat zor durumda. İhracatta ilk düşüş gösteren sektör her zaman tekstil ve konfeksiyon olur. Sanayi ürünleri ihracatında da düşüşler başlamış durumda.Kimyevi madde ihracatı kasım ayına kadar iyi giderken, kasım ayından itibaren keskin bir şekilde durma noktasına geldiğini gözlemliyoruz. Ayakkabı sektörü ise ihracatı ciddi oranda azalan sektörler arasında yer alıyor. Bunun yanında başta balık, konserve edilmiş yaş sebze meyve ürünleri, hazır mezeler olmak üzere mobilya, otomotiv, makine ve savunma sanayi ihracatında artışlar devam ediyor. Avrupa Birliği’nde yerleşik firmaların uzun yıllardır alıcı konumunda olsa dahi mevcut koşullardan ötürü mal bedelini gönderememe riski arttığından alacak sigortası önümüzdeki dönemde daha önemli hale gelecek. Yanı sıra ihracatçıların sadece yeni müşterilerine yönelik değil, uzun yıllardır ihracat müşterilerine yaptıkları ihracat bedellerini de mutlaka sigorta yaptırmaları gerekiyor. Bunun için Eximbank alacak sigortalarından mutlaka faydalanılmasını öneriyoruz. Borçlanmaların küçültülmesi, öz kaynakların ve net işletme sermayesinin artırılması, sağlıklı bir bilançoya sahip olunmasına gayret gösterilmesi bu dönemde önem taşıyor. KOBİ’ler ihracata yönelik kredi kullanırken hâlihazırda müşterisi oldukları ticari bankaları tercih edebiliyorlar, ancak özellikle ihracat yapan üyelerimizin ürün çeşitliliği avantajı nedeniyle Eximbank’ı da göz önünde bulundurmaları hususunu hatırlatmayı dilerim. Türk Eximbank’ın firmalara 600 milyon dolara kadar kullandırabildiği “dünya bankası” kaynakları, finansmana erişimin zor olduğu bu dönemde değerlendirilmesi gereken bir kaynak olarak avantajlar sunuyor” şeklinde konuştu.

Özgener açıklamalarının devamında şu ifadeleri kullandı:

 “Sizlerden gelen sektörlerin iyileştirilmesine yönelik önerileri, karar vericiler ve politika yapıcılar düzeyinde en üst noktalara taşımaya ve ısrarla takip etmeye devam ediyoruz. Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü andığımız 10 Kasım günü; Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası ve Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanlarımız ve Yönetim Kurulu Üyeleri ve Meclis Başkanlık divanlarından oluşan 42 kişilik heyet ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’nu ziyaret ettik. Sayın Hisarcıklıoğlu, İzmir’de müthiş bir birliktelik olduğunu, sorumluluğumuzun büyük olduğunu ve İzmir’in son 4 buçuk yılda kat ettiği yolun en önemli mimarının Oda ve Borsalarımızın Başkanları olduğunu vurguladı. Sayın Başkan, Yönetim Kurulumuza iki kadın meclis üyesinin katılmış olması nedeniyle de Odamızı ayrıca tebrik etti. Odalarımızda iki kadın yönetim kurulu üyesinin bir ilk olduğunu aktardı.

 Bu övgü dolu sözleri ve misafirperverliği nedeniyle TOBB Başkanımıza ayrıca teşekkür etmek isterim. Yaptığımız görüşmelerde sizlerin komite ziyaretlerinizde ilettiği sıcak saha bilgilerini ve güncel ekonomik konuları da görüştük.

Dünya ekonomisi büyük bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Gelişmiş ekonomiler ile gelişmekte olan ülkeler arasında gelir farkının azaldığı, küresel para akımlarının bol olduğu ılımlı ekonomik ortam ve küreselleşmenin sınırsız bir şekilde genişlediği dönem geride kalıyor. Geçmiş meclis konuşmalarımda da bahsetmiştim. Daha sancılı bir döneme giriş yapıyoruz.  Bu sancılı dönemin ilk işaretlerinden bir tanesi, dış ticarette karşımıza çıkıyor. Pandemide arz sıkıntılarına verilen ilk tepkilerden bir tanesi, bazı malların ihracatına yapılan sınırlandırmalar idi. Ukrayna’daki savaş ile birlikte gıda ve enerji fiyatlarında büyük bir artış ve yine arz yönlü sıkıntılar yaşanmaya başlandı.Savaş ile ortaya çıkan gerilimlerle birlikte artık dış ticaret ve üretimin, tedarik zinciri boyunca sadece kesintisiz ve güvenilir büyümesi yönünde değil; aynı zamanda müttefiklik açısından da değerlendirmeye alınabileceği görülüyor. 

 Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nin savaşın başından beri Rusya’ya uyguladıkları yaptırımlar dışında, artan Amerika Birleşik Devletleri-Çin dış ticaret gerilimi ve kısıtlamalarının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekiyor. Amerika’nın Çin’e yüksek teknolojili ürünlerin ihracatında getirdiği kısıtlamalar, gıda ticaretindeki sorunlar küresel ticarette farklı bir döneme girdiğimize işaret ediyor.

 Batı ve Çin eksenli polar bir dünya ortaya çıkması durumunda, dış ticarette ve tedarik zincirinde benzer eğilimlere tanıklık edebiliriz. Önümüzdeki dönemde artık, tek bir tedarik süreci değil; farklı zamanlarda farklı tedarik yöntemlerinin denendiğini göreceğiz.

 Şirketler farklı tedarik temin süreçlerini birleştirerek optimal bir stok yönetim seviyesi oluştursa da, tedarik zincirinin ve dış ticaretin uluslararası politikadaki gelişmelere bağlı olarak giderek siyasallaşması, daha önce de belirttiğim gibi göz önünde bulundurulması gereken bir risk olarak karşımıza çıkıyor.

 Dünya ekonomisi ile ilgili önemli tespitlerden bir diğeri ise enflasyon ve parasal sıkılaştırma alanında yaşanıyor. Parasal sıkılaştırmanın halatbütün ülkeler tarafından ve bu kadar yüksek oranda uygulandığı bir dönemden geçmemiştik. FED’in aldığı kararlar nedeniyle Kasım ayında açıklanan hem ABD tüketici hem de üretici enflasyonları beklentilerin altında geldi ve bu durum piyasa göstergelerine olumlu yansıdı.

 Fakat birçok uluslararası kuruluş, dünya ekonomisi için resesyon uyarısı yapmasına rağmen, gelişmiş merkez bankalarının, özellikle enflasyonla ilgili düşüş sinyalleri iyice belirginleşinceye kadar, faiz artırımlarından vazgeçmeyeceği de anlaşılıyor. 

 FED’in ilk aşamada enflasyonu %2 seviyesine düşürme hedefine ulaşabilmesi için faiz artırımlarına devam etmesi gerektiği anlaşılıyor.  Çünkü faiz artırımları sonucunda büyümenin öngörülenden daha fazla yavaşlama ihtimali olsa da, enflasyon maliyetinin yavaşlayan büyümeyle kıyaslandığında, daha yüksek olacağı belirtiliyor. Yavaşlayan ekonomi hızlandırılabilir; ama enflasyon beklentileri bozulursa, düşürmek daha zor olur düşüncesi hakim.

 Yüksek enflasyonun işgücü piyasası üzerinden orta vadeli büyümeyi daha fazla etkileyeceği öngörülüyor. Orta vadede yavaşlamış bir ekonomiyi hızlandırmanın, istihdama daha fazla maliyeti olan yerleşik enflasyonla uğraşmaktan daha kolay olduğuna inanıyorlar.

 Ülkemiz ekonomisinde ise geçen hafta alınan faiz kararı ve bu sabah açıklanan büyüme rakamlarına dünya ekonomisindeki gelişmeler çerçevesinden baktığımız zaman, oldukça tartışmalı bir tablo ortaya çıkıyor. 

 Bu sabah TUİK’in açıkladığı verilere göre, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, bu yılın üçüncü çeyreğinde geçen seneye göre %3.9 büyüdü.

Bu büyüme pandemi sonrası toparlamanın en düşük seviyesi. Tarım sektöründeki büyüme %1 ile potansiyelinin çok altında.

 Sanayi üretiminde büyüme durma noktasına gelirken, inşaat sektöründe %14’lük daralma var.  Hizmetler sektöründe finans sektörü ve bilişim sektörü büyümeyi yukarı çekiyor.

 Verilerde en dikkat çekici nokta ise çeyreklik büyüme verilerine göre  daralma:  Ekonomide üçüncü çeyrekte ikinci çeyreğe göre %0.1 daralma meydana gelmiş.  Yani, turizm gelirlerinin en yüksek seviyeye ulaştığı, Merkez Bankası’nın faizleri tekrar indirmeye başladığı üçüncü çeyrekte ekonomi bahar aylarına göre küçülmüş.

 Merkez Bankası faiz indirimlerine Kasım ayında da devam ederek faizleri %9 seviyesine düşürdü.  Ağustos ayının başından beri yaptığı faiz indirim sürecinin sonuna geldiğini, ilave tedbirlerle finansal aktarım mekanizmasını yönlendirmeye devam edeceğini belirtti.

 Bütün verilere topluca bakarsak, üçüncü çeyrekte ekonomi çeyreksel olarak daralırken, enflasyon yükselmeye devam etti ve belki de en önemlisi cari açık artmaya devam etti.  Üçüncü çeyrek sonunda cari açık 39,2 milyar dolara yükseldi. Dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %421.7 arttı.

Faiz indirimlerine rağmen, dünya ekonomisindeki yavaşlama sürecinden kaçamadığımız anlaşılıyor. Programın temelinde olan cari dengeyi düşürmek hedefinden ise gittikçe uzaklaşıyoruz.  Kazançlarımızın oldukça sınırlı olduğu bu yeni programda, maliyet olarak ise sosyal dengeyi bozan bir enflasyon, artan piyasa müdahaleleri ile belirsizlik ortamı ile baş başa kalıyoruz. 

 Eylül ayı meclis konuşmamda da ifade etmiştim. Para politikası araçları kullanılmadan, sadece makro ihtiyati tedbirlere ağırlık verilerek enflasyondaki düşüşün nasıl sağlanacağıyla ilgili soru işaretlerinin giderilmesine ve daha önce de belirttiğim gibi piyasalarda güvenin yeniden tesis edilmesine ihtiyaç var.

Düşük politika faizinin yarattığı fiyatlamadaki açıklanamayan ve öngörülemeyen süreci düzeltmek için atılan her adım, beraberinde bir başka belirsizlik getiriyor.

Makro ihtiyati tedbirler kapsamında yapışan düzenlemeler beklenilen faydayı sağlayamadığı gibi, 14 aylık bir deneme süreci sonunda sosyal yapıyı tahrip eden bir enflasyon, reel seviyesi düşük bir Türk Lirası’na rağmen yükselen cari açık, serbest piyasa koşullarından uzaklaşan bir finansal sistemle karşı karşıyayız. Alınan ekonomik ve finansal kararların maliyeti artarken, seçim sonrasına ötelenen bir takım maliyetler olabileceğini de görüyoruz.

Önceliğimiz; para politikasının normalleşmesinin gündemde olması.  Para politikası faizi ile piyasa faizi arasındaki fark azaldığı zaman, borç verenler ve borç alanlar, döviz açığı ve fazlası olanlar bilançolarında hızlı değer farklılıkları ile karşılaşabilirler. Bilançoların yeniden sermayelendirme ihtiyacının doğduğu bir döneme girebiliriz.

 İleride kaçınılmaz olabilecek bir sermayelendirme ihtiyacını sınırlamak için, enflasyon muhasebesinin de zorunlu bir ihtiyaç haline geldiğini görüyor, gerekli adımların atılmasını bekliyoruz.

 ihracatçı firmalarımız enflasyon muhasebesi yapmadan karlı durumda gözüküyor ancak reelde durum böyle değil. Bu nedenle enflasyon muhasebesinin uygulanmasını, sermaye erimesini engellemek adına kaçınılmaz bir durum olarak görüyoruz.

Gerek iç piyasaya gerekse de ihracata dönük çalışan firmaların gerçek maliyet hesabı yapamaz duruma gelmiştir. Bu enflasyonist süreçte gerçeği yansıtmayan bilançolardaki fiktif karlar ve buna bağlı fiktif matrahlar nedeniyle haksız şekilde yüksek vergiler ödemek zorunda kalıyoruz.

Ülkemizde TÜİK verilerine göre enflasyon, TÜFE’de %85.51, ÜFE’de %157.69’a geldi.Uygulanan sıkılaştırma programları ve “baz” etkisi sebebiyle, önümüzdeki aylarda enflasyonda bir düşüş eğilimi görüleceğini öngörsek de, son dönemlerde yaşanmış yüksek enflasyonist süreçler mali tablolarımız ve ticaretimiz üzerindeki tahribatın giderilmesi gereğini ortadan kaldırmıyor.

Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesine göre, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, Yurt İçi-Üretici Fiyat Endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dâhil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde %10’dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutmaları gerekmektedir.

 

Bu şartlar oluşmuş olmasına rağmen, uygulama kamu otoriteleri tarafından 31.12.2023 tarihine ertelenmiştir. Ara dönemler itibari ile her ne kadar “sürekli yeniden değerleme” ve “tek seferlik yeniden değerleme” olarak ifade edilen ihtiyari düzenlemeler yapılıyor olsa da, kalıcı düzenlemenin yapılması piyasaları rahatlatacaktır.

Enflasyon muhasebesi neden önemlidir? Ticaret kazanç elde etmek için yapılır. Ülkemizde ticaret, Türk Lirası üzerinden yapılıyor. Yanı sıra, bütçe yine Türk Lirası üzerinden oluşturuluyor. Enflasyon milli paranın “değer ölçme” ve “değer biriktirme” fonksiyonlarını zayıflatan bir olgu.

Ticaret dönemsel değerlendirmelerinde, günün sonunda dönem başı ve dönem sonu rayiç öz varlıklarının, diğer değişle “servet” in mukayesesi ile gerçek anlamda tespit edilebilir.

Enflasyon yüzünden Türk Lirası’nın bu vasfı zedelenirse ticareti yanlış yönlendirdiği gibi, fiktif kazançların oluşumuna ve ekonominin gerçeklerine aykırı haksız vergilendirmeye neden olur.

Enflasyona karşı sağlıklı karar alınabilmesinin bir yolu da bugün belirli büyüklükteki firmaların hali hazırda uyguladığı “uluslararası finansal raporlama standartlarına”, yani UFRS’ye göre düzenlenmiş reel mali tabloların, Vergi Usul Kanunu’na göre düzenlenmiş mali tablolar ile örtüştürülmesidir. Böylelikle; firmalar da devlet de gerçek mali tablolar üzerinden bütçesini yapabilecektir.

Sonuç olarak; bugün geçerli vergi mevzuatına göre muhasebe tutulması maalesef gerçekçi olmayan sonuçlar oluşturmakta ve Anayasamızın 73.maddesinin ihlali anlamında “haksız ve adil olmayan” vergilendirmelere neden olmaktadır.

İhracatçımıza en fazla destek veren kurumların başında gelen Eximbank mümkün olduğunca KOBİ’lere kredi sağlamaya çalışıyor ancak özellikle firmaların finansmana erişiminin iyice zorlaştığını da ifade etmemiz gerekiyor. Finansmana erişim zorlaştığı için likit olmak 2023’de daha fazla önem taşıyacak.

Yanı sıra en büyük ticari partnerimiz olan AB’de resesyon bekleniyor. Bu durum sipariş azalmalarını da beraberinde getirmeye başladı.

Türk Eximbank’ın hizmet sektörlerine de kredi imkanları var. Bunları değerlendirebilir, Odamız binasında yer alan Eximbank yetkililerinden daha detaylı bilgi de alabilirsiniz.

Avrupa Birliği yavaşlarken, ülkemiz ekonomisinin büyümesini yüksek tutmak, bugün eskisine göre daha maliyetli. Faiz indiriminin, cari açığı indirmek için kesinlikle uygun bir adım olmadığını düşünüyoruz.

Global ekonomi içerisinde ekonomik yavaşlamadan kaçmamız mümkün değil. Düşük faiz- yüksek enflasyon-değersiz Türk Lirası politikasının maliyeti artıyor. Biraz önce belirttiğim gibi mevcut para politikasıyla, seçim sonrasına büyük maliyet bırakıldığını düşünüyoruz.

Son dönemde yaşadıklarımız da bunu teyit ediyor.Koruyucu sağlık ve online eğitim sistemlerinin güçlenmesi, evden çalışmanın artması nedeniyle şirketlerimizin işletme maliyetlerinin düşmesi, tek pazardan ticaret yerine çok pazarlı ticaret anlayışına yönelinmesi, çevreye daha fazla önem veren modellerin ve sürdürülebilirlik kavramının ajandalarımızın ön sıralarında yer alması, yeni nesil iletişim anlayışıyla daha geniş kitlelere ulaşma olanağı ve bu sayede iletişimin daha etkin hale gelmesi gibi daha bir çok avantajı sayabiliriz.

Bu dönem, bir başka açıdan baktığımızda, yenilikleri görmek ve hayata geçirmek, bütçe verimliliğini sağlamak, işletmelerimizin mali durumlarını gözden geçirmelerinin yanı sıra sürdürülebilir ve kurumsal şirket yönetimleri oluşturmak için de fırsatlar sunuyor.

 

Tüm bu fırsatları her zaman olduğu gibi dayanışma halinde birlikte hareket ederek ve üreterek yakalayacağımıza inanıyoruz.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Gaziantep'te yeni bir istihdam modeli olarak başlatılan "Üretim Sürecine Katılım Projesi"nin Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğünün girişimiyle Uluslararası Göç Örgütü işbirliğinde Bursa'ya genişletilmesi sonrası, projenin İzmir'de de uygulamaya geçirilmesine yönelik tanıtım toplantısı yapıldı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Sayın Alpkan’ın katılımıyla düzenlenen toplantıda; Üretim Sürecine Katılım Programı ile gıda, makine, metal, tekstil ve kimya sektörlerinde yer alan ve imalat yapan üyelerimize yönelik hayata geçirilen yeni istihdam modelinin tanıtımı yapıldı. Destek ile sigortalının işe alındığı ilk aydan başlamak üzere üç aylık dönem için prim, vergi ve ücret desteği sağlanacak.

Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıklarımız arasında düzenlenmiş olan protokol ile eğitim almış kişiler, diş protez laboratuvarlarında “yardımcı personel” olarak çalışabiliyor. Biz de Oda olarak yardımcı personelin çalışma alanlarının bir an önce belirlenmesi adına Sağlık Bakanlığı nezdinde girişimde bulunmuştuk.

8 Kasım 2022 tarihli Resmi Gazete’de yardımcı personelin çalışma alanları belirlendi, girişimimiz ilgili Ağız ve Diş Sağlığı Meslek Grubumuzun beklediği şekilde olumlu sonuçlandı. Listede eğitim gerekliliklerine göre bir düzenlemeye gidilmiş, daha kapsamlı da olabilirdi, yine de sektörü memnun edecek şekilde bir düzenleme olduğunu söyleyebiliriz.

30 Ekim 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre Menemen’de Maltepe Mahallesi ile İzmir Serbest Bölgesi arasında kalan parselin ‘Menemen Serbest Bölgesi’ olarak ilan edilmesine karar verildi. Bu karara İzmir Ticaret Odası olarak olumlu bakıyoruz. Çünkü serbest bölge konusunda öne çıkan kentimiz, bu alanda ülkemizin en başarılı ili konumunda.

Menemen Serbest Bölgesi’nin İzmir Serbest Bölgesiyle birlikte İzmir’in kuzeyine yapılan yatırımları daha da arttıracağını ve bu yatırımların yaratacağı istihdam ve ticaret hacmiyle tüm İzmir ekonomisine katkı yapacağını düşünüyorum. İzmir’de serbest bölgeler kadar rüzgar enerjisi potansiyeli de önem taşıyor. Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği ve İzmir Kalkınma Ajansı işbirliğinde düzenlenen 11. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’ne katılmak için kentimize gelen Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa Varank, kongrede yaptığı açılış yaptığı konuşmasında; İzmir’in rüzgar ekipmanı üretiminde dünyada 12., Avrupa’da 5. sıraya geldiğini, İzmir ve çevresinde ekipman üretimi konusunda geniş bir ekosistem ve tedarik zincircinin oluştuğunu ifade etti. 

Türkiye'nin rüzgar enerjisinden elektrik üretiminin 204 bin 375 megavatsaatle Kasım ayı içerisinde tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını ve rüzgarın toplam elektrik üretimindeki payının yüzde 25 olduğuna dikkat çekmek isterim. Bu nedenle, rüzgar enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir tüm enerjilerde İzmir’in kapasitesini geliştirmek istiyoruz.

Hemen her ayki meclis konuşmamda sizlere fuarcılık ve fuarlara verdiğimiz önemi ifade ediyor, o ayki fuarcılık faaliyetlerimizi sizlerle büyük bir paylaşıyorum.Fuarlara verdiğimiz destek üyelerimiz nezdinde de karşılığını buluyor. Üyelerimize yönelik gerçekleştirdiğimiz algı anketinde fuarcılık hizmetlerimizin en çok bilinen ve memnuniyet duyulan hizmetler arasında ilk sıralarda çıkması, bu konuda verdiğimiz desteğin sahada somut olarak karşılık bulduğunu da gösteriyor.

Bu ay, yine yurtiçi ve yurtdışında önemli fuarlara yönelik çalışmalarımıza devam ettik.Tıbbi Malzeme sektöründen oluşan 30 kişilik heyetimiz, kendi alanında dünyanın en büyük fuarı kabul edilen MEDICA Uluslararası Tıbbi Malzeme ve Teknolojileri Fuarı’nı ziyaret etti. Üyelerimiz, 4 gün boyunca dünyanın çeşitli ülkelerinden iş insanlarıyla bir arada oldular.

 

Selanik’te ay içerisinde düzenlenen Philoxenia Turizm Fuarı’na İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte İzmir standı ile katıldık. İzmir’i bir destinasyon olarak tanıttık ve yabancı turizm profesyonellerinin görüş ve taleplerini topladık.

Şu anda da Barselona IBTM Turizm ve Kongre Fuarı’nda tanıtım masamız var, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı çatısı altında İzmir’i tanıtıyoruz. Yurt içinde de çok sayıda fuara grup ziyaretleri organize ettik. Yüzlerce üyemiz, şehir dışındaki fuarlara organizasyonumuzla iştirak etti.

Kentimizde 30 Ekim 2020'de meydana gelen deprem sonrası Valiliğimiz himayesinde İzmir’in STK’ları ve dernekleri olarak başlattığımız 'Birlikten İzmir Doğar' kampanyası kapsamında depremzedelere teslim edilmek üzere 84 konut için noter huzurunda kura çekimini geçtiğimiz hafta Valimiz Sayın Yavuz Selim Köşger’in teşrifleriyle gerçekleştirdik. “Birlikten İzmir Doğar” kampanyası ile, İzmir’deki oda, borsa, birlik ve dernekler arasındaki uyumlu ve güçlü iş birliğinin en güzel örneğini oluşturduğumuza inanıyorum. Kampanyamıza destek olan tüm kurum, kuruluş ve vatandaşlarımıza tekrar teşekkürlerimi sunuyor, ülkemizde bir daha böyle bir afet yaşanmamasını temenni ediyorum.

İzmir Ticaret Odası olarak, sürdürülebilir çevre anlayışı çerçevesinde kurduğumuz sıfır atık yönetim sistemi ile İzmir Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından “Sıfır Atık Belgesi”ne layık görüldük. İsrafın önlenmesi, kaynakların daha verimli kullanılması, atığın kaynağında ayrıştırılarak toplanması ve geri kazanımının sağlanması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

İzmir Ekonomi Üniversitemizle ilgili güzel haberleri bu kürsüden paylaşmayı önemsiyorum. Bu ay da, gurur ve onur duyduğumuz bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. ABD Stanford Üniversitesi’nden Dr. John loannidis’in liderliğinde çalışan özel bir araştırma ekibinin açıkladığı ‘Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları Listesi’nde, Üniversitemizden 3 profesör akademisyenimiz yer aldı.

Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerimiz Prof. Dr. Levent Eren ve Prof. Dr. Türker İnce ile Endüstriyel Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Bengisu, listeye girerek ülkemize, kentimize ve dolayısıyla Üniversitemize gurur yaşattı.  3 akademisyenimiz, ‘kariyer boyu etki’ kategorisinde ‘Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları Listesi’ne adını yazdırmayı başardı. Kendilerini tebrik ediyorum. 

 
İzmirli depremzedelerden Düzce'ye destek, hükümete sitem: 72 bin konut destek görmedi!
 
99 milyon değerinde… Narlıdere limanı yola çıkıyor!
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
private35 1 Aralık 2022 Perşembe 08:45

başkan o denge hep sizden yana. kur arttı size yaradı. araba fiyatları arttı arabayı yok sattınız. kar marjlarınız uçtu. çalışanlar için herşey kayıp. bizim enflasyonumuz gıda, eğitim, elektrik, su doğal gaz. bi hesapla en az yüzde 130.

Yorumu oyla      2      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Açlık sınırı 7 bin 786 liraya yükseldi
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (TÜRK-İŞ) araştırmasına göre; ...
Üçlü görüşmede gündem: EYT ve asgari ücret
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ...
Bakan Nebati'den 'büyüme' değerlendirmesi
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, "Ekonomimiz 2022 yılı 3'üncü ...
 
Türkiye ekonomisinin kritik verileri açıklandı!
Türkiye ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 3,9 büyüme kaydetti.
İzmir’in ‘dolandırıcılık’ röntgeni… O paylaşımı tıklayan yanıyor!
Son günlerde artan telefon alım satımlarında, sosyal medya, kredi kartı ...
Hasılat azalınca işi bıraktılar… Minibüste şoför krizi!
İzmir Minibüsçüler Odası Başkanı Mehmet Kayışdikici, odaya kayıtlı bin ...
 
İhracatta artış sürüyor: 21 milyar doları aştı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayına ilişkin dış ticaret istatistiklerini ...
Ekonomik güven endeksi Kasım'da azaldı!
Ekonomik güven endeksi, kasımda aylık bazda yüzde 0,2 gerileyerek 96,9 değerini aldı.
Yağmur altında yaşam savaşı… Patrondan ‘git, öl’ talimatı!
Motosikletli kuryeler ekipman  fiyatlarına ve yakıt fiyatlarına yapılan ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu saatte 'vicdan ittifakı' olur mu?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İzmir kimin ya da neyin kalesi?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Erkek dediğin öldürür
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Foça, Tire, Çeşme ve Dikili de MHP diyecektir
Kemal ARI
Kemal ARI
Oyumuz, onurumuz ve özgürlüğümüzdür...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Tunç Soyer yeni bir yola çıktı
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Diktatör
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sağduyu marifeti ile seçebilmek…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Son hafta
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Sosyalistler pes etmeyin!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva