AK Partili Dağ: Belirsizliği yönetmek meşakkatlidir!

EGEDESONSÖZ - Bir televizyon programının canlı yayınına konuk olan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Tanıtım ve Medya Sorumlusu ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, Gazeteci Hakan Çelik’in sorularını yanıtlayarak gündeme dair açıklamalarda bulundu. 

Türkiye’nin uluslararası ilişkilerinden yürüttüğü dış politikalara; mülteci sorunundan, ülkenin ekonomik açıdan geldiği noktaya kadar değerlendirmeler yapan Dağ, pandemi ve beraberinde gelen iklim krizi, kuraklık sorununa eklenen Rusya – Ukrayna savaşının etkilerine de değindi. Son dönemlerde halkta yaşanan gıda ve tarımdaki endişe hakkında soruları yanıtlayan Dağ, gıda krizinin söz konusu olmadığının ve savunma sanayi kadar tarıma da önem verildiğinin altını çizdi.

AVRUPA GÜVENLİĞİNİ TÜRKİYE’YE BORÇLU OLDUĞUNU GÖRDÜ
Türkiye’nin yürüttüğü dış politakalar ve buna yönelik hamleler hakkında konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, şu ifadeleri kullandı: 

“Türkiye kendi çıkarlarından taviz vermeden politikayı yürütüyor. Kendi haklarımızı savunuyor olmasaydık, yurt içinde muhalefetin ‘ne işiniz var orada’ sözlerini dikkate alsaydık bu kadar iyi konumda olmazdık. Savunma sanayinde bağımsızlaşmak, Afrika’da yapılan hamleler vs. yapılan tüm dış politika hamlelerinin faydasını görüyoruz. Son dönemde Katar’da bir duruş ortaya koyduk. O dönemde buradan zararımız olacağını söyleyenler oldu. Yine Son dönemde Rusya- Ukrayna krizi patlak verince ortaya koyduğumuz duruş, halk nezdinde de takdir topluyor. Son dönemde bu krizi, savaşı neticelendirecek, ortaya bir irade koyabilecek ülke üçten fazla değildir. Türkiye’de bu ülkelerin içindedir. Bir sulh ortamı doğurabilecek liderlerden biri de Recep Tayyip Erdoğan’dır. Batı, özellikle de Avrupa kendi güvenliğinin Türkiye üzerinden sağlanacağının farkına vardı. Kendi savunma sanayimizi bu anlamda bağımsızlaştırmada önemli adımlar attık. Ancak ülkelerin ambargoları var. Önümüzdeki süreçte bunları ortadan kaldıracak gelişmeleri de yaşayacağız. S 400 konusunda da bizim doğru hamle yaptığımızı görmüş olduk. Diğer taraftan Batı bizi daha iyi olmamızı istediği üzerinden değil, kendi güvenliğini düşünerek Türkiye’nin güçlü olması gerektiğini istediğini görüyoruz. Bu anlamda biz de Savunma sanayinin millileştirilmesinde yüzde 80’e ulaştık.”

MÜLTECİLERİN DÖNÜŞÜ ZAMANLA DEVAM EDECEK
Uzun yıllardır süren Suriyeli mülteciler konusu ve son dönemde yaşanan Ukrayna-Rusya Savaşı’nın doğurduğu mülteci sorununa değinen Dağ, bu sorunun zaman akışı içinde çözüme kavuşacağını belirterek “Suriye krizi 11 yıllık bir kriz... Halen orada istikrar sağlanmış değil. Ancak bu sadece Türkiye’nin meselesi değil. Dünya’da yaşanan sorunlar nedeniyle global bir mesele oldu. Bugüne kadar mültecilere bakı açımız netti. İnsani düşüncelerle açık kapı politikasını devam ettirdik. Fakat yine de gerektiğinde duruşumuz belliydi. Mesela Afganistan’dan yaz aylarında göç konusu olduğunda ülkemiz mülteci kaldıracak noktada değil demiştik. Burada muhalefetten gelen eleştiri gelenlerin geri gönderilmesi konusundaydı. CHP bir keresinde mültecileri geri göndermek söz konusu değil derken sonrasında davul zurnayla göndereceğiz gibi çelişkili ifade de bulunmuştu. Biz zaten geri gitmeleri konusunda adımlar atıyoruz, yeni bir şey değil. Orada evler, şehirler oluşturuluyor. İnsanların kendi iradesiyle dönmeye devam ettiğini görüyoruz. Zaman akışı içinde devam edecek” dedi.

Bunun yanı sıra Ankara ve Şam arasındaki ilişkilere de değinen Dağ, buna yönelik bir adımın atılmasının söz konusu olmadığını aktararak şunları ekledi: 

“Kendi vatandaşına kimyasal silahlar dahil zulüm eden bir lider var. Ona karşı bir adım atılması söz konusu değil. Buranın kimin tarafından yönetildiği de belli. Oradaki mülteci meselesini daha da derinleşememe noktasında, ülkemize gelmemesi noktasında adımlar attık. Hem gelişleri azaltacak adımlardı, hem de 480 bin civarında mülteciyi de ülkesine geri döndüren adımlardı.”

TÜRKİYE ÜRETİMİYLE KENDİ KENDİNE YETEBİLİR
Son dönemde kuraklık ve iklim krizi sonrasında Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş beraberinde gıda ve tarım konusunda endişeleri getirdi. Tüm bu sorunlara rağmen Türkiye’de gıda krizinin olmadığının altını çizen Dağ, tarıma daha da önem verileceğini söyleyerek “Pandemi ve en son bu yaşanan savaş ve kuraklık... Bir yerde kriz ortaya çıkarsa yönetebilirsiniz. Ama belirsizliği yönetmek meşakkatlidir. Pandemi buna örnekti. Bir taraftan da iklim krizi ve kuraklık var. Bu da bir belirsiz süreç... Son olarak da Rusya Ukrayna krizi geldi... Tarımın önemi bilinir. Genelde şöyle bir anlayış vardır. Dünyanın her yerinde üretilen ürünleri satın alabiliriz... Kapitalizm bunu yarattı. Ama pandemi ve kuraklık bunun böyle olmadığını bize gösterdi. Nasıl savunma sanayimiz güçlüyse tarımımızda güçlü olacak. Temel gıda maddeleri noktasında üretimde bir sorun yok. Geçen şeker konusu gündeme geldi. Şekerde 2700 ton tüketim varken 2900 ton üretim var. Hasılatımız artış göstermiş. Bir sorun yok. Evet daha da arttırmamız lazım ancak kendi kendimize yetecek noktada hiçbir sorunumuz yok. Bir gıda krizi beklemiyoruz. Fiyat artışında ise bizim elimizde olmayan şeyler de oluyor. Enerji maliyetlerin artışı nedeniyle ürünlere yansıyan artışlardan söz ediyorum. Ancak ana gıdalarda hiçbir sorunumuz yok. Şimdi yeni bir döneme giriyoruz. Bu işin ciddiyetini anlamış vaziyetteyiz, Hem Türkiye’nin hem Dünya’nın en önemli konularından biri tarım olacak. Tarımsal desteklemelerde bu yıl ki bütçede ekstradan pay ayrıldı. Daha çok işin üzerine düşeceğiz, yoğunlaşacağız...” ifadelerini kullandı. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Çiftçiye 2 yıl Faizsiz kredi verilsin’ çağrısına da yanıt veren Dağ, Çitçiye birçok farklı desteklemelerimiz var. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yapmış olduğu desteklemelerle beraber netice ortaya çıkartacak bir öneriyse değerlendirilir. Bana kalırsa 5 yıl verilsin. Biz buna karşı değiliz. Netice alınacağı kesinleşirse neden yapılmasın. Muhalefet önerilerinin dikkate alınmadığını söylüyor. Eğer önerileriniz somut, yapılabilir noktada olursa karşılanır” şeklinde konuştu.

HER KRİZ BİR FIRSAT DOĞURUR
Ekonomik açıdan Türkiye’nin gidişatı hakkında da değerlendirmeler yapan Dağ, yaşanan bu savaş sürecinin turizme katkı sağlayacağını ifade ederek “Şuanda konuştuğumuz şeyler ekonomiden bağımsız değil. Son yaşadığımız hadiseleri düşünürsek dünya genelinde enflasyon olduğunu görmek lazım. Evet biz kendi hamlelerimiz yapıyoruz. Cumhurbaşkanımızın savundukları zaten bu yönde hamleler. Turizm de bir gelir artışı olabileceğini düşünüyorum. Çünkü Rusya’yla ilişkilerimiz devam ediyor... Bir önceki yıla göre kesinlikle turizmde gelir artışı olacak. Her kriz bir fırsat doğurur” dedi.

MUHALEFETTEN DAYAK YEDİK!
Son dönemde uluslararası ilişkilerini güçlendirmeyi hedefleyen Türkiye’nin İsrail’le ve dolaylı olarak doğalgaz konusuyla ilgili bir adımı olacak mı sorusuna yanıt veren Dağ, “Doğu Akdeniz’le olan iletişimimiz nedeniyle tabiri caizse muhalefetten dayak yedik. Dezenformasyon olarak kullandılar. Ama bunun faydasını Türkiye Cumhuriyeti görecek. Bunu eleştirenler, tahrik edenler utanır mı bilmiyorum...” şeklinde açıkladı.

VATANDAŞIN SEÇİM BEKLENTİSİ YOK
Gündemin ana maddelerinden biri olan seçim konusunu değerlendiren Dağ, vatandaşın seçim istemediğini iddia ederek seçimin zamanında yapılacağını şu sözlerle aktardı: 

“Biz anketlerde soruyoruz. Vatandaşın seçim beklentisi yok, hiç de olmadı. Muhalefet 2018 yılı seçiminden itibaren başladı bunu istemeye... Geçen sene pandemi şartlarında, olumsuz ortamda yine ısrarla erken seçim istedi. Biz hükümet sistemi ortaya koyduk. Cumhurbaşkanı hükümet sistemini ortaya koyarken; koalisyon olmayacak ve seçimler zamanında olacak gibi maddeleri ortaya koyduk. Biz geçen hafta seçim mevzuatıyla ilgili kanun teklifini meclise sunduk. Seçim mevzuatında yapılan değişiklikler 1 yıl boyunca değişiklik yaratmaz. 2023 yılının 18 Haziran’ında olacağı kesin, her muhalefet partisi kendisini hazırlasın” dedi.