Encümende yer alan diğer isimlerden birisi olan Menemen Koyundere eski Belediye Başkanı İrfan Aras da halkın oylarıyla seçilen bir insan olarak yasadışı bir işlem yapmadığını anlattı.
Bunun üzerine Hızır, "Ben konu somut bilgiye dayalı olarak söylemedim. Zaten basında çıkan durak modelleri vardı. Konuşmada yanlış anlama var. İçişleri Bakanlığı müfettişleri bizi ifadeye çağırdı. Bu konuyla ilgili sorulan sorulara cevap vermiştim. Benim çıkarımım bundan dolayı olmuştur" dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde 6 bin 500 durak yerinin bulunduğunu anlatan Şehir Plancısı Utku Cihan, araçların oradan geçip geçmeyeceğinin farklı bir konu olduğunu söyledi.
Cihan, "Ben teknik şartnamenin hazırlanması aşamasında hangi durak noktalarının ihaleye gireceğini belirleyen kişiyim. Burada 200 durak aktarma istasyonu olan yeni duraktır. Bunun dışında kalan duraklar eski yerlerdir" dedi.
Hakimin, "Madem sadece eski duraklar vardı. Niye o zaman bir firma itiraz etti?" sorusuna ise Cihan, kendisinin ihale şartnamesi hazırlık aşamasında görevli olduğunu söyledi.
HAKİM UYARDI: SALONA DEĞİL BANA KONUŞ
Durak ihalesi ile ilgili hakime teknik bilgiler veren Yüksek Mimar Nilüfer Altınkaya, "Emniyette bizden çalışmalar ile ilgili bilgi istediler. Biz de kendilerine anlattık. Bize 'önce ulaşımı planlasaydınız da durakların ihalesini yapsaydınız' dediler. Ben de orada 'Hükümetin Uçan Yol ve devamında Konak Tüneli Projesi var. Tünel yüzünden Bahribaba Parkı'nda 20 durağın yeri değişecek' dedim. Çünkü biz 'durakları yapacağız. Tünel projesini yapmayın' diyemeyiz. Daha sonra bunları anlattık. Polis ifademizi alırken telefonu çaldı. Polisin ifadesine göre bilirkişi olduğunu söyleyen kişiye durumu anlattı. Polis, bilirkişiye bizim yanımızda, 'Efendim işin mutfağından gelen arkadaşlar burada. Ben konuyu anladım. Bir sorun yok' dedi. Biz bunları anlatmamıza rağmen iddianamede hiçbiri yer almadı.Türkiye'ye örnek olacak bir çalışmayı hayata geçirdik" dedi.
Altınkaya'nın zaman zaman duruşma salonunda oturan Başkan ve belediye personeline dönüp konuşmaya devam etmesi üzerine Hakim Kargılı, "Salona değil. Bana dönerek konuş" uyarısında bulundu.
"BAŞKAN BİZE HİÇ MÜDAHALE ETMEDİ"
Mayıs ayında düzenlenen operasyonda tutuklanarak cezaevine gönderilen Karabağlar Belediye Başkan Yardımcısı Hulusi Gülşen savunma yaptı. Tam 11 aydır Buca F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde bulunan Gülşen'in durumu Büyükşehir yapısından ayrılmıştı.
İddianemede kendine has örgütü olan ve Büyükşehir Belediyesi örgütüne de destek vermekle suçlanan Gülşen, "Mayısta bu örgütün kurucusu ve yöneticisi olarak tutuklandım. Sonra bana örgüt kuruldu. Benim nasıl bir insan olduğumu çok iyi biliyorlar" dedi.
Gülşen, "Belediye Spor Kulübü Derneği'nde müfettişler tarafından hazırlanan ve Genel Sekreter Pervin Şenel Genç'in odasında 'işleme konulmamış halde' bulunan denetim raporu ile ilgili konuştu.
Derneklerin, Dernekler İl Müdürlüğü tarafından denetlenebileceğinin kanunda yer aldığını anlatan Gülşen, "Mesele, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden ayrı tüzel kişiliğe sahip Gençlik ve Spor Kulübü Derneği'nin bir fotoğrafının çekilmesi konusudur. Biz sadece Sayın Başkana spor kulübünün bir fotoğrafını çekmek için bir rapor gönderdik. Denetim raporu hazırlandı. Biz bunu üst yazıyla sunmuyoruz. Biz sadece bilgilendirme amaçlı rapor düzenledik" dedi. 'Özel Denetim Raporu' kavramının müfettişlik ve denetim raporları içerisinde olmadığını belirten Gülşen, "Biz raporu hazırladık ama başkanın işlerinin yoğunluğu nedeniyle görüşemedik. Zaten hazırlanan raporda suç unsuru görmediğim için yazı yazmadım. Bu arada kendi kadrom ile ilgili çalışma başlatmıştım. Raporu dönemin Genel Sekreteri Ersu Hızır'a sundum. Müfettişler görebildiklerini anlatmışlardı. Suç unsuru gördüğüm bir durum olsaydı raporla ilgili çalışma yapardım. Beş yıllık çalışma süresince kendisiyle çalışmaktan onur duydum. Bundan önce burs ile ilgili bir şikeyeti değerlendiren başkan gerekli müfettiş incelemesini yaptırmıştır. Bize kesinlikle hiçbir zaman müfettişlik görevimizle ilgili bir şey söylemedi. Görevim boyunca 14 müfettişi işe aldım. Başkan bunların bir tanesi ile ilgili bir şey söylemedi. Kesinlikle suç işlemedim. Örgüt üyesi değilim bir örgütü de yardımcı olmadım" diye konuştu.
ZAMAN VURGUSU
Gülşen, tahliyesini talep ederken 'zaman' vurgusu da yaptı. Gülşen, "Bir yıllık sürenin değerini sınavda finale kalan öğrenci, dokuz aylık süreyi yeni doğum yapmış bir kadın, bir aylık süreyi premetüre doğum yapmış kadın, bir dakikayı uçağı ya da otobüsü kaçırmış birisi, bir saniyenin değerini kaza yapmış birisi, bir salisenin değerini ise atletizimde yarışırken ikinci gelerek gümüş madalya almış yarışmacı bilebilir. Zaman en kıymetli hazinemizdir. Ben 11 aylık süredir tutukluyum. İnsanların zamanı çok önemli" ifadelerini kullandı.
Gülşen'in tutuklu bulunduğu 11 aylık süreçte aşırı kilo kaybı yaşadığı da dikkatlerden kaçmadı.
"BIRAKIN UMREYİ HAC YAŞIMIZ GEÇTİ"
Şal ve kaşkol alımlarına 'başkanvekili' sıfatıyla imza atan İzmir Büşükşehir Belediye Başkan Vekili Sırrı Aydoğan, duruşmaların başladığı gün adliyeye geldiğini mahkeme salonunun girişindeki 8. Ağır Ceza Mahkemesi yazısına bakarak 'Benim burada ne işim var?' dediğini söyledi.
Aydoğan, "Kendi kendime düşündüm ve 'burada ne işim var' dedim. Listeye baktım. Tanıdığım birçok insan var. İçinde Pervin Şenel Genç, Tülay Azeri ve diğerleri... Aziz Kocaoğlu'nu söylememe gerek yok. O bizim başkanımız. Burada bulunan insanlar, son 40 yılını belediyecilik tarihine adını yazdırmış ahlak abidesi insanlar. Bunların burada 'ne işi var' diye düşündüm. Bu durum beni çok sarstı. Ben mahkemelere çok geldim. Ömrümün büyük bölümü buralarda geçti. Çünkü adli tabip olarak görev yaptım. Öyle raporlar yazdım ki sanıkların biri evine diğeri idama gitti. Kimse de benim yazdığım raporlara bu zamana kadar itiraz etmedi. İtirazdan dönen raporum da yoktur. Bornova'da iki dönem belediye başkanlığı yaptım. Aziz Kocaoğlu da benim 'ne yapmayacağımı' çok iyi bilir. Burada 130 sanıklı dava görüyorsunuz. Siz mahkeme başladığında 'kişileri bölebileceğinizi' söylemiştiniz. Çünkü büyük davalarda bu hak size kanunla verilmiştir. Bu işin kolayına kaçmak değildir. Kamu İhale Kanunu'nda üreticiyi korumak için madde var. Biz de malları üreticiden aldık. İddianame bizi 'işin kolayına kaçmak ve ihaleye bölerek çıkmakla' suçluyor. Biz işin kolayına kaçmadık. Bunu bir örgütlenme gibi lanse etmenin anlamı yok. Ben 3 yıldır belediye başkan vekili ve meclis üyesiyim. Görevimi yasal olduğu için kullandım. Burada yargılanan 60 yaşın üzerindeki kişiler 40 yıldır İzmir'e hizmet ediyorlar. Biz 60 yaşından sonra mı örgüt kurup suç işleyeceğiz? Bırakın umreye gitme zamanımızı artık hacca gitme zamanımız geçiyor" diye konuştu.
ŞAL VE KAŞKOL SORULDU
Büyükşehir Belediyesi'nden bir yıl önce ayrılan Protokol Müdürü Mehmet Örs'e 'şal ve kaşkol alımları' ihalesi soruldu. Şirketlerin belli aralıklarla 'doğrudan temin' yöntemiyle aldığı şal ve kaşkolların alımıyla ilgisinin olmadığını belirten Örs, "Bunları Satın Alma Müdürlüğü kontrol eder. Eğer şartnamelere aykırı bir iş olmuşsa iade etmesi gerekir. Zaten Sayıştay denetiminden de geçtik" dedi.
Hakim'in "İddianamede gelen malların el dokusu olmadığı, Çin malı olduğu ifade ediliyor.Sizin personeliniz o zaman niye kontrol etti?" sorusuna ise Örs, "Şartnameyi hazırlayan bizim personelemiz olduğu için teslimatları aldılar. Ödemeyi de biz yapıyoruz. Satın Alma Müdürlüğü fiilen malları almıyor." ifadelerini kullandı. Hakim'in şal ve kaşkol alımları ile ilgili ardı ardına sorduğu sorular Örs'ü terletti. Bir ara avukatlar arasında da "şalların teslim edildiği yer' ile ilgili de karmaşa yaşandı. Ayrıca Protokol Müdürlüğü'nde görev alan kontrol görevlileri de tek tek savunma yaptı.
7.günün tüm detayları EGEDESONSÖZ'de olacak...