Gazi Heykelimiz 93 yaşında!

Abone Ol

Kimse pek umursamıyor ama bundan 93 yıl önce, 28 Temmuz 1932’de Gazi Heykeli, Başvekil İsmet Paşa tarafından açılmıştı.

İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica tarafından tasarlanan ve Cumhuriyet Meydanında yer alan Gazi Heykeli, sadece sanatsal bir eser değil, aynı zamanda genç cumhuriyetin ideallerini ve Atatürk’ün liderliğini sembolize eden bir anıt olarak büyük bir anlam taşıyor.

Pietro Canonica (1869-1959), İtalya’nın önde gelen heykeltıraşlarından biri olarak, 19. ve 20. yüzyılın önemli sanatçılarından biriydi. Özellikle portre heykelleri ve anıtsal eserleriyle tanınan Canonica, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında Atatürk’ün anıtlarını yapmak üzere davet edilen sanatçılardan biri oldu. Türkiye’de modernleşme ve ulus-devlet inşa sürecinde, heykel sanatı, yeni rejimin değerlerini halka görsel bir şekilde aktarmak için önemli bir araç olarak görülüyordu. Bu bağlamda, Canonica’nın yetkinliği ve uluslararası ünü, onu bu önemli projeler için uygun bir isim haline getirdi.

Gazi Heykeli, Canonica’nın Türkiye’deki en bilinen eserlerinden biridir. Heykel, 1928’de sipariş edilmiş ve Canonica’nın İtalya’daki atölyesinde titiz bir çalışma sürecinin ardından tamamlanmış. Heykelin yapımı, hem sanatsal hem de teknik açıdan büyük bir özen gerektiriyordu.

Canonica, Atatürk’ü kahraman bir lider olarak temsil ederken, onun modern, dinamik ve ileri görüşlü kişiliğini vurgulamayı hedeflemişti.

Gazi Heykeli, denize nazır bir konumda yer alır ve bronzdan yapılmıştır. Heykel, Mustafa Kemal Atatürk’ü at üzerinde, askeri bir üniforma içinde, ileri doğru hareket eden bir pozisyonda tasvir eder. Bu dinamik kompozisyon, Atatürk’ün liderlik vasıflarını, kararlılığını ve Kurtuluş Savaşı’ndaki öncü rolünü vurgular. Atın hareketli duruşu ve Atatürk’ün kendinden emin bakışı, heykelin hem görsel hem de duygusal etkisini güçlendirir.

Canonica’nın klasik heykelcilik anlayışıyla modern unsurları birleştiren tarzı, Gazi Heykeli’nde açıkça görülür. Eser, hem estetik açıdan etkileyici hem de sembolik olarak güçlü bir mesaj taşır.

Gazi Heykeli’nin açılışı, büyük bir törenle gerçekleştirilmişti. Bu tarih, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun henüz onuncu yılına yaklaşırken, ulusal kimliğin ve modernleşme çabalarının yoğun bir şekilde hissedildiği bir döneme denk gelir. İzmir, Kurtuluş Savaşı’nın sembol şehirlerinden biri olarak, heykelin yerleştirilmesi için anlamlı bir mekân olarak seçilmişti. 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtuluşu, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde önemli bir dönüm noktasıydı. Bu nedenle, Gazi Heykeli’nin Cumhuriyet Meydanında yer alması, hem bu zaferi hem de Atatürk’ün liderliğini onurlandırmak açısından büyük bir önem taşır.

Heykelin pek yakınında sade ama anlamlı bir yazıt bulunur. Bu yazıt, eserin Cumhuriyetin kurucusuna ithaf edildiğini ve onun Türk milletine olan katkılarını simgelediğini ifade eder.

Açılış törenine, dönemin devlet erkânı, yerel yöneticiler ve halkın yoğun katılımı damga vurmuştu. Tören, genç cumhuriyetin sanata ve kültüre verdiği önemi gözler önüne seren bir etkinlik olmuştu. Aynı zamanda, heykelin açılışı, halkın Atatürk’e olan sevgi ve bağlılığını ifade etme fırsatı bulduğu bir an olarak da kayıtlara geçmişti.

Törende Başvekil İsmet Paşa’nın şöyle konuşmuştu: “İlmen ve iktisaden geri bırakılmış bir toplumu çok çalışmaktan ve ‘hususi tedbirlerle’ yetiştirmekten başka çare yoktur. İktisatta millî varlığı müdafaa etmek ve iktisatta milletin geri bırakıldığı meseleleri kapatmak mecburiyeti iktisadi devletçiliğimizin izahıdır”

Gazi Heykeli, sadece bir sanat eseri olmanın ötesinde, Cumhuriyetin ilk yıllarında ulusal birliği ve modernleşme idealini pekiştiren bir sembol haline gelmiştir. İzmir’in en merkezi noktalarından birinde yer alması, heykelin halkla sürekli bir diyalog içinde olmasını sağlamıştır. Yıllar boyunca, Konak Meydanı’ndaki bu heykel, hem İzmirliler hem de şehri ziyaret edenler için bir buluşma noktası ve milli gururun simgesi olmuştur.

Canonica’nın eserleri, Türk heykeltıraşlara ilham vermiş ve anıtsal heykelcilik alanında yeni bir çığır açmıştır. Gazi Heykeli, Cumhuriyetin sanatsal ve kültürel politikalarının bir yansıması olarak, modern Türkiye’nin kimliğini güçlendiren önemli bir unsur olmuştur.

93 yıl önce açılan Gazi Heykeli, Pietro Canonica’nın sanatsal dehası ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ruhunu birleştiren eşsiz bir eser. Konak Meydanı’nda yükselen bu heykel, Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğini, Kurtuluş Savaşı’nın zaferini ve genç cumhuriyetin ideallerini sembolize eder. Gazi Heykeli, hem estetik hem de tarihsel açıdan büyük bir değer taşıyor; İzmir’in ve Türkiye’nin kültürel mirasının ayrılmaz bir parçası olarak varlığını sürdürüyor.

Anıt, koyu kırmızı renkli Afyonkarahisar mermerinden bir kaide üzerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir İleri!” emrini verdiği anı betimleyen bronz heykelle coşku verir. Kaidenin üç cephesinde Kurtuluş Savaşı ve zafer konulu bronz kabartmalarvar. Ön cephede bulunan rölyef Kurtuluş Savaşı’nı anlatan askerlerimiz yanı sıra kadınlarımızı da tasvir ediyor. Kahraman Türk halkının cesur tavrıyla ve olağanüstü yüz ifadeleri ile o an yaşatılıyor.

Büyük Atatürk de heykelin açılışı nedeniyle İzmirlilere gönderdiği telgrafta, “...Milli mücadele ve heyecanımızın timsali olan güzel İzmir’de heykelimin dikilmesi vesilesiyle muhterem İzmirlilerin hakkımda gösterdikleri kadirşinaslıktan ve asilane duygulardan pek heyecanlıyım, Muhterem İzmirlilere teşekkürlerimin selam ve sevgilerimin ulaştırılmasını rica ederim...” sözleriyle İzmirlilere teşekkür etmişti.

Gazi Heykelimiz İzmir Cumhuriyet Meydanında sonsuza kadar yaşayacak!

Heykeltıraş Pietro Canonica Roma’daki Stüdyosunda…