Gaflet-Dalalet-Hıyanet

Abone Ol

Tükeniş çağında insanlığın trajik durumunu tam olarak ifade eden üç sözcük; gaflet, dalalet, hıyanet.

İnsanlık, Birinci Dünya Savaşı’ndan ikincisine doğru sürükleniyordu; Atatürk Gençliğe hitabesinde, bu üç kavram ile durumun vahamet koşullarını özetlemişti.

Ve günümüzde, görüyoruz ki gaflet, dalalet, hıyanet; hayatın olağan akışı olmuş.

Bunu görmek için, dini veya ideolojik dogmalarla inşa edilen siyasal alanda örgütlenen siyasal partilerin iktidara gelmek için söylediklerine değil, iktidara gelince yaptıklarına bakmak gerekiyor.

Üretim, gelir dağılımı, barınma ve beslenme, güvenlik, eğitim, sağlık hizmetlerine ulaşım, çalışma hayatı çok sorunlu ve sorunlar giderek büyüyor.

Devlet ile toplum arasında var olan veya olduğu varsayılan toplum sözleşmesi çöküyor. Sistem dengeden çıktı, salt sorun üretiyor.

Acı gerçek; Yaşanan çıkışsızlıkta, çalışmayan sistem ve çöken toplumsal mutabakat; gaflet, dalalet, hıyanete giden yolun taşlarını döşüyor.

Belirsizlikte göz gözü görmüyor. Böylece körlüğün olağanlaştığı koşullarda, körlerin fil tarifi bilgi oluyor. O bilgiden de gaflet, dalalet, hıyanet ürüyor.

Demem o ki bizim mahallede veya Beyaz Saray’da, tükenişin bütün emareleri zuhur etti. Bundan sonrası kıyamet…

Ve kıyametle beraber gelmekte olana bakılırsa; Türkiye’de oluşan gerilim hattında yarılmanın bir ucu, İslam’da buluşan din ve etnisite grupları; diğer ucu, seküler toplumu savunan Türkler…

İçinden geçtiğimiz süreçte, ayrışmanın öncüllerinin giderek görünür olacağına dair emareler ortaya çıkmaya başladı;

Bir telaş 30 silahı yakma töreniyle başlayan terörsüz Türkiye süreci ve acil 51 kişilik süreç komisyonu… CHP “nitelikli çoğunluk” koşuluyla bu komisyonda yer aldı.

Yanı sıra, “en üst kimlik Müslümanlık” açıklaması ve Osmanlı millet sistemi…

Bu gidiş, hayra alamet değil. Sanki, Trump Türkiye’ye de 60 gün süre tanıdı…

Yeni Dünya düzeninde Türkiye’ye biçilen rol ve konum; Türkiye Cumhuriyeti, etnisite ve din gruplarından oluşan federasyonun altında bırakılacak, sonra da Ortadoğu denen Gayya kuyusunda imha edilecek.

Bu ahval ve şerait içinde, böylesine gaflet, dalalet, hıyanet karşısında Türkler de kendi kaderini tayin etmek istediğinde, ne olacak?