Futbolumuzu kim yönetiyor?

Abone Ol
Türk futbolunda 3 Temmuz'dan bu yana yaşanan kaotik ortam, her geçen gün değişik bir hal alırken, her gün ortaya çıkan değişkenliklerle birlikte ilginç kararlara, görüşmelere tanıklık ediyoruz. Liglerin başlamasına 15 gün gibi bir süre kaldığında yapılan bir öneriyle play-off sistemine geçilmesi, bunun bir iftar yemeğinde ortaya çıkması ve hemen uygulamaya konulması; Fenerbahçe'nin ligde kalmasının kulüplerce istenmesi ve bu isteğin Spor Bakanı Suat Kılıç'a iletilmesi karşısında herkes, 'Türk futbolunu kim yönetiyor' sorusunu tartışmaya başladı.

Olup bitenler karşısında Türkiye Futbol Federasyonu'nun konuyu uzun boyutlu tartışmadan, 'Türk futbolunun marka değerini korumak ve artırmak' gibi söylemlerin dışında herhangi bir yorumda bulunmaması, Fenerbahçe ile Şampiyonlar Ligi kaosunun ardından yaşanan tartışmalarda da başkan M. Ali Aydınlar'ın her türlü sorudan kaçar bir tavır takınması zor günler yaşandığını bir kez daha ortaya koyuyor.

'Türk futbolunu kim yönetiyor?' sorusunun karşılığını bulmak için yaptığımız küçük bir araştırmada, sorunun yanıtını alabileceğimiz ipuçlarına kulüplerin büyük kazanç kapısı olarak gördükleri yayıncı kuruluş Digitürk'ün CEO'su Ertan Özerdem'in, ihaleyi aldıkları dönemde (17 Ocak 2010) Vatan Gazetesi'nde Sanem Altan ile yaptıkları söyleşide ulaşıyoruz.

Özerdem, yıllık 321 milyon dolara alınan ihale sonrasında, yurt dışında genellikle yayıncı kuruluş ile futbolun evli olduğunu vurguluyor ve Türkiye'de de bu sistemin uygulanması gerektiğine değiniyor. Özerdem aksi durumun Türk futbolunu bir maceracıya teslim etmek olacağını da savunuyor. Söyleşinin asıl bundan sonraki bölümünde dikkat çekici noktalar var ki, bugün futbolda yaşanan kaotik ortamda, Digitürk'ün istemlerinin ne olduğunu o günlerden çözmek daha da kolaylaşıyor.

Özerdem'in konuşmasının satır aralarını okursak bugünün gelişmelerine bakarak daha doğru yorumlar yapabilme olanağına kavuşuruz.
Onlar da kendileri için doğru olanı yaptı. Toplam 300 milyonun üstü akıl işi değil. Burada, Digitürk kazanmadı. Telekom kazanmadı. Kulüpler kazanmış gibi gözüküyor ama bu 5 sene sonunda öyle ummadıkları bir dersle karşılaşabilirler ki...
Açıkçası ihaleyi almasak rahat ve başarılı bir şirket olarak yola devam ederdik. Ekonomik açıdan. Akıldışı olduğu halde şu parayı vermemiz futbolun şansıdır. Çünkü futbol çok kötü yönetildiği için, federasyondan bahsetmiyorum, hakeminden, futbolcusundan, yöneticisinden, bizim yayından, ürün kalitesi sürekli düşüyor. Henüz 850 bin evdeyiz hala. Bunun artması hepimize fayda sağlayacaksa, herkes düzelecek. Artık seyirci değil, baş aktörüz. Bu ihaleyle uyandık. Para gitti. Şimdi parayı toplamak lazım. Eski kibar hali kaldırıyoruz, daha net olacağız kulüplere. Bir ara 'Sizi koridora bile sokmayız' havalarındalardı. Artık öyle şey yok. Ürününün kalitesi bozan herkes elenir. İster kulüp başkanı olsun ister federasyon üyesi.. Bu para sadece futbolcuya yarayacak, bunu durdurmalıyız. Çok kuvvetli bir federasyona ihtiyaç var şimdi...
İhaleden sonra herkes havaya girdi.. Aziz Yıldırım '400 olurdu demiştim' diyor.. Hangi hesaba göre diyorsun? Lütfi Arıboğan da yanlış demeçler veriyor ayrıca..
Bu parayı çıkaramaz isek Türk futbolu ölür.. Bir daha hiçbir kulüp kafasını kaldıramaz...
Biz bu parayı çıkartamazsak, başarısız olursak Türk futbolu bir daha ömrü boyunca ne futbol görebilir, ne başını kaldırabilir. Çünkü biz başaramazsak artık hiç kimse girmez bu işe. Türk futbolunu öldürebiliriz. Bir hedef kondu, bu hedefe koşacak biz de dahil olmak üzere hiçbir kulüpte nefes yok, size itiraf edeyim. Darmadağınık bir ortam da Türk futbolu. Ben Lig TV'yi düzelteceğim ama onlar ne yapacak bu ürünü güzelleştirmek için.. Lütfi Arıboğan '2014'te ihale tutarı 1 milyar dolar olur' demiş, yahu bu doğru demeç değil işte. 'Zaten biliyorduk buralara çıkacağını' demiş. Çok yadırgıyorum bu lafları. 'Gökten zembille birşey indi' demen lazım aslında. Herkes havaya giriyor. Çünkü federasyonun ihalede hiçbir etkisi yok. 2 delinin işi bu rakamlar. Aziz Yıldırım da '400 olur demiştim' diyor. Hangi hesaba göre diyorsun? Bir maça 10 bin dolarlık reklam bile vermiyor koca koca şirketler. 1 maçın yayın fiyatı 3.5 milyon dolar şu an. Bunun futbol olarak da bir karşılığı var mı Allah aşkına?'
Bu sözleri okuduktan sonra, 'Digitürk'ün elbette kendine göre planları olacaktır, ödediği paranın karşılığını yaratma çabası içine girecektir' diye düşünüyor insan...
Ne var ki, bu kaotik ortamdan çıkışta her geçen gün farklı kararlar almak durumunda kalan ve nedense yayıncı kuruluştan gelen öneriler doğrultusunda hareket eden TFF'nin tutumu eleştiri konusu oluyor.
Şimdi herkes, play-off sistemine; Kulüp başkanlarının 'Fenerbahçe ligden düşürülmesin' istemine; Lig fikstürünün yayıncı kuruluşa göre dizayn edilmesini tartışma konusu yapıp soruyor:
Türk futbolunu kim yönetiyor?
Bilmem yukarıdaki satırlar size neyi anlatıyor!..